11 Temmuz 2013 Perşembe

Helen ve zehirli dudakları- Gültekin Avcı

Ruhunu şeytana satan bir bilim adamını hikâye eden Faustadlı başyapıt, Goethe'den önce, 16. asır İngiliz şairiChristopher Marlowe'a aittir.

Bu eserdeki şu sahneyi asla unutmam:

Dr. FaustHelen isimli güzele yalvarır:

-Beni bir kere öp ve ebedileştir.

Helen doktoru öper ve kaçar.

Faust haykırır:


-Dudakları ruhumu emdi. Bakın nasıl kaçıyor. Geri gel Helen, gel ve ruhumu geri ver!

Güzel Helen hâlâ sinsi karanlıklarda cömertçe buse dağıtıyor.

Ya heretikleşen ve yabancılaşan ruhlar?

Ruhu tedavi etmeden toplumların huzur ve ahengi mümkün değildir.

Nietzsche, kendinden sonra Avrupa ve tüm dünyanın Nihilist olacağını söylüyordu.

Peki, öyle mi oldu?

Turgenyev"Babalar ve Oğullar" adlı şaheserinde küstah ve tok sözlü 'Bazarov'da tanıtır dünyaya Nihilizm'i.

Ahlakı, geleneği ve estetik değerlerin hepsini reddeder Bazarov.

Şerle kaynaşan ama asla tatmin edici şekilde yorumlayamadığı bir dünyayı inkâr eder.

İşte Nihilizm, gaye yokluğu, "neden" sorusuna cevapsızlık...

Moral bir buhran yaşanıyor

Hiçbir değere inanmamak renginde bir "hiççilik."

Nietzsche yanıldı.

Yaşadığımız çağ ise inanç yokluğunun değil inanç çokluğunun ürettiği geçimsizlikler ve çatışmalar, Weber'in deyişiyle antagonizmalar mahşeri.

Metafiziğin Batı'da kaybettiği değer ve haysiyeti daha büyük ölçüde ona geri veren Bergson'du.

Batı gittikçe alçalarak dibe vurdu ve şimdi moral yükseltmenin bin bir yolunu deniyor.

Görüyorlar ki, insaniyet ahlakın ve erdemlerin asansöründe yükselip alçalıyor.

Alçaldıkları zamanlar en büyük buhranların tarihi olmuş.

Anladılar ki bilim doğruyu, din iyiyi, sanat güzeli gösteriyor.

Kabul ettiler ki bilim akla, din imana, sanat ise hayale dayanır. 

Sahaları ayrı olup birbirleriyle çatışmazlar.

Ve yine bakıyorum da...

İnsanların ortak bir ölçüde birleşmekte oldukça zorlandığı, müşterek bir hakem olarak hukukun bile tıkandığı/değersizleşti(rildi)ği bir serencamdayız.

Batı'yı Rönesans'a hazırlayan ihtiyar Şark, modernleşme sonrası moral bir buhran yaşıyor.

Öz imanında ve inancında bile...

Oysaki meşhur oryantalistlerden Miguel PalaciosDante'nin "Divina Commedia"sının Kur'an'dan ilham aldığını ortaya çıkardı.

Gerçek şu ki Batı, Aristo ve Yunan kültürünü Arapça'dan öğrendi.

Dante, eserinde İbn Sina ve İbn Rüşd'ü eski çağın en büyük iki dehası sayar.

Yalan bütün dünyayı dolaşıyor

Rönesans Batı'yı ihya edici ve uyandırıcı bir Şark rüzgârıydı. 

Lakin bugün şarkın Batı'ya yön verdiği ihtişamlı zamanlar geride kaldı.

Önce moral bir çöküştür yaşanan. 

Farklı kimlik ve topluluklara ahenk veren moral değerlerin, modernist bulantılarla ve bin bir fitneyle farklılaştırıldığı bir zaman.

Hep yaşandığı üzere teknoloji ilerledikçe insani melekeler geriledi.

Hem Türkiye'de hem dünyada...

Gezi olayları ve terör sorunu da öyle.

İyi'ler sayıları az olsa da, kötüleri ve kötülükleri öğrendi.

Kötülere ve yalanlara karşı durması gerektiğini de...

Ama hâlâ doğru çizmelerini giyerken, yalan bütün dünyayı dolaşıyor. 

Postmodern insana bakın...

İğrenç bir nezaket maskesi ardına saklanan buz gibi bir ego, sözünde durmamak, yüze gülüp arkadan söylemek, her fırsat ve sebeple yalan söylemek ve yemin etmek, aldatmak, atlatmak, dolandırmak zekâ alametleri addedilir oldu.

'İyi insan' yerini 'saf insan'a terk etmiş.

'Kötü insan'ın yerinde "girişimci/açıkgöz insan" oturuyor.

Pek çok ahlaksızlık ve soysuzluk tavrı, bugünün meziyeti veya çağın normal ahvali olarak arzı endam etmiş.

Mesele iyi insan-kötü insan sorunsalını aştı.

İyiyi ve kötüyü memnuniyetle idare edebilme zamanları.

Zordur.

Toplumda yıllara sâri derin yarayı tedavi etmeden "çözme iddiasında olan yöneticiler" ya yaradılışa ters işler yaparlar veya hukuka.

Biri Allah'ın koyduğu diğeri toplumların zor bela uyuştuğu sistemdir ki, ikisi de tarumar olursa zelzele başlar.

Dindar ve seküler toplulukların hepsini etkileyen ve yozlaştıran bir modernleşme dalgası hâlâ diridir.

Önce bizi "biz" olmaktan çıkaran ölümcül buseyle emilen ruhumuzu bulmalı.

Ve bu ölümcül öpücüğü veren dudakları...

Hiç unutmamalı.

Hiç yorum yok: