Sabunun eski Osmanlı tıbbında çok önemli bir yeri var. Temizlik denince akla sabun gelir. Yüz ve vücut, çamaşırlar ve bulaşıklar bu “mucize temizleyici” ile yıkanır. Bu sebepten Osmanlı’da sabun imalatı çok gelişmiş, kalitesi yükseltilmişti. Devlet hesabına sabunun kontrolünü yapanların yanı sıra, alıp satanlar ve tüketiciler bu kaliteyi test edebilecek düzeyde idiler. Bu sebepten, kaliteli sabunlar yüksek fiyata satılabiliyordu.
Sabunun ilk ortaya çıkması hikâyesinde hep aynı şey anlatılır; Roma imparatorluğu döneminde, tapınakların yakınındaki nehirlerde çamaşır yıkayan kadınlar, tapınaklarda kurban edilen hayvanların yağları ve odun küllerinin sabunlaşarak çamaşırları tertemiz yapması ile sabunu fark etmişler. Hâlbuki yazılı kaynaklar, sabunu, ilk kez Sümerlerin MÖ 4000 yıllarında kullanmaya başladıklarını; Mezopotamya’da iyice gelişmiş olan dokumacılık sanatında iplik ve kumaşların yıkanması için sabun, potas ve şap kullanıldığını belirtir. MÖ 2500 yıllarında Sümerlere ait kil levhalar üzerindeki yazılarda sabun yapılması ile ilgili yazılara rastlanılmıştır. Sıvı yağlarla sabun yapımı hakkındaki bilgileri de Antik Mısır’da buluyoruz. Orta Asya kökenli olan ve ham yünden üretilen keçenin üretim aşamasında sabunlu suyun kullanılması, Orta Asya ile de bir bağlantısı olduğunu gösteriyor. Bütün bu bilgiler, bize sabunun tarihinin çok eski olduğunu, 6.000 yıldır insanların çeşitli maddeleri kullanarak sabun ürettiklerini gösteriyor.