Biyografi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Biyografi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Temmuz 2013 Salı

İstanbul-Derin gırtlak!-Lahmacun-İntihar mı cinayet mi?-Cinayetler!-Ergün Diler

İstanbul

Birkaç gün önce tam gazeteden çıkmak üzereyken,"laik" kimliğine toz kondurmayan bir arkadaşım geldi!
BEYAZ TÜRK'tü!
Kafası karışıktı! Türkiye'nin nereye gittiği konusunda net bir fikri yoktu! Bir yanda malum medyanın saldığı korku, diğer yanda da çıplak gerçek vardı.
Avrupa'dan gelen yabancı bir arkadaşının İstanbul'u anlatırken, "Hayatımda bu kadar enerjik ve zenginliği bir inci tanesi gibi taşıyabilen şehir görmedim" sözüne takılmış!

Kim bu İbrahim Türker?Devlet oyunları- Bilinmeyen o kadar çok şey var ki!-Cem Küçük

Berç Keresteciyan Türker
Kim bu İbrahim Türker ?

Berç Keresteciyan Türker, Cumhuriyet tarihinin önemli isimlerinden biri. Kurtuluş Savaşı esnasında Osmanlı Bankası üzerinden para vererek Milli Mücadele'ye büyük katkı sunduğu hep söylenir. Ermeni kökenli bir vatandaşımız olması ve böyle yardımlarda bulunması da ayrıca önemli.

Osmanlı Bankası'nı yönetirken Atatürk'le büyük bir dostluk kuruyor ve adeta imtiyaz elde ediyor. Kendisi aynı zamanda Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin ileri gelenlerinden. Türker daha sonra milletvekili oluyor. Atatürk öldükten sonra İsmet İnönü'yle dostluğu sürüyor. Tipik bir mason olan Berç Keresteciyan Türker, Atatürk'ün bu konudaki net tutumunu biliyor.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Anahtar, Bediüzzaman/da/dır- Yusuf Kaplan


Son bir yüzyılda Müslümanların yetiştirdiği iki büyük düşünür var: Biri İkbal, diğeri Bediüzzaman. Ancak Bediüzzaman, İkbal'den daha büyük ve daha esaslı bir düşünürdür.


Bediüzzaman'ın popüler olması, esas itibariyle iyi bir gelişme değildir. Bilakis, bu, asıl iyi gelişmelerin önünde bir engeldir. Çünkü bu, Bediüzzaman'ın anlaşılmasıyla değil, anlaşılamamasıyla, hatta yanlış anlaşılmasıyla sonuçlanacaktır.



Buradaki problem, Bediüzzaman'ın herkes gibi okunması, herkes gibi tanınması tehlikesidir. Herkes, hiçkimse demektir; hiçkimseyse, hiçbirşey.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Arap Kaynaklarında Timur - Araş. Gör. Musa Şamil YÜKSEL*

Arap Kaynaklarında Timur

Araş. Gör. Musa Şamil YÜKSEL*


Özet: 

Timur ile ilgili kaynakların çoğunluğu Farsça olmakla birlikte,
dönemin Arapça kaynaklarında da kendisi hakkında önemli bilgiler
verilmektedir. Bu çalışmada, sadece Arap tarihçilerinin eserlerine
dayanılarak Timur’un bir tasviri çizilmiştir. Doğumundan
ölümüne, dış görünüşünden kişiliğine, günlük hayatından hakimiyet
anlayışına kadar birçok özelliğini daha iyi ortaya koyabilmek
için, Timurla bizzat görüşen veya kendisiyle aynı dönemde yaşayan
Arap tarihçilerinin eserlerinden faydalanılmıştır.

27 Mart 2013 Çarşamba

Papa Francis'e dair bazı notlar-Abdullah Muradoğlu

Papa Francis'e dair bazı notlar
19. Yüzyıl'da Arjantin'e göç etmiş 'İtalyan' bir aileye mensup olan Kardinal Jorge Bergoglio'nun Papa seçilmesi Latin Amerika için önemli ama Vatikan için pek de ileri bir adım sayılmaz. 'Siyah' yahut 'Çinli' bir kardinal Papa seçilseydi daha sarsıcı etkiler yapardı. Demek ki 'Beyaz –Avrupalı' olmayan bir Papa'ya Vatikan henüz hazır değil.

23 Mart 2013 Cumartesi

Berrak hafızalı, bilgili, titiz yazar; Cahit Kayra-İlber Ortaylı


Yetenekleriyle Varlık Vergisi uygulamalarını düzenleyen bakanlıktaki üst kurulda yer almıştır.
Cahit (Kayra) aşırı milliyetçi değildir, cumhuriyetçidir. Dolayısıyla onun Varlık Vergisi üzerine yazdığı  kitapta yetkili uzmanın verdiği yorumları, açıklamaları bulursunuz
Cahit Kayra gibi ölçülü ve titiz bir tarih yazarının anlattıklarının ve yazdıklarının yakın tarihçiliğimiz için bir kazanç olduğu kanısındayım.

Örneği az görülen, ciddi tarihçilerden; Gilles Veinstein-İlber Ortaylı


Sadece Fransa değil tüm Türkoloji dünyası 70 yaşını tamamlamadan uzun süren bir hastalıkla bu dünyadan ayrılan Gilles Veinstein gibilerinin eksikliğini hissedecektir
Ankara’da 1970’lerin sonunda sıkça tertiplenen beynelmilel tarih kongrelerinden birinde tanıştık. Güler yüzlü ve nazikti. Dostluğumuz ilerledikçe her zaman çok kibar olmadığını gördüm; amagenellikle haklıydı. Kıvırmacılık ve hata konusunda dil sürçmesine bile tahammülü yoktu. En yakın dostlarıyla bile bu yüzden kırıcı olabilirdi. Dürüstlüğü angaje değildi, üniversaldi. Yahudi’ydi, laik Fransız’dı. Hiçbir tezin kuru gürültüsünü sevmiyordu. Bugün Türkiye’de dünyadan bihaber Bernard Lewis’e laf atmaya kalkanlar bile var, bilgisizliklerinin derinliğinde bu cesareti gösteren bazı Amerikalılar da var. Gilles Veinstein çoğumuzun dikkatinden kaçan olayda Bernard Lewis’i savundu. Fransız hâkimi herhalde çok derin bilgili olmalı ki (!) ünlü şarkiyatçı hocayı Ermenitehciri konusundaki hükmü yüzünden 1 Frank cezaya mahkum etmişti. Gilles onu savunmaktan ve ilgili makalelerinden dolayı sakin ve karakterine rağmen birden platformda kavga etmek durumunda kaldı.

18 Mart 2013 Pazartesi

‘Halk kahramanı’ bir diktatör: Hugo Chavez!Selim Savaş Genç

Bazı liderleri kahraman yapan, kendilerinden önceki yöneticilerin berbat performansıdır. Venezuela, yolsuzlukların kol gezdiği, siyasilerin kişiliksiz tavırlarıyla itibarsızlaştığı, sosyal adaletin esamesinin okunmadığı, lakin muazzam petrol rezervlerine sahip bir ülkeydi.


Yapılması gereken çok basit doğruları icra edemeyen siyasileri devirmek için Hugo Chavez Şubat 1992’de devrimci ve Bolivarcı bir askerî hareketle darbe girişiminde bulunduysa da başarılı olamadı. Uzun pazarlıklar akabinde teslim olurken, Venezuelalılara “Şimdilik başarılı olamadık, tüm sorumluluğu üzerime alıyorum.” diyordu. Tüm darbeciler gibi o da pişman olmadığı gibi gururluydu da. Ve tüm darbeciler gibi pes etmedi...

Chavez: Seçilmiş diktatör/ MESUT ÇEVİKALP


11 Mart 2013 / MESUT ÇEVİKALP
Köyden kışlaya, hükümlülükten devlet başkanlığına uzanan sıra dışı bir hayattı onunki. Darbeyle yapamadığı devrimi demokrasiyle hayata geçiren belki de tek liderdi. İşte, Venezuela’dan çıkıp Latin Amerika’yı ‘Kızıl’a boyayan ‘diktatör’ Hugo Chavez’in hikâyesi...
4 Şubat 1992… Halk o gün ekranlara kilitlenmişti. Darbe girişimi sonrası yakalanan cunta lideri ‘ibret-i âlem’ için teşhir ediliyordu. Venezuela Devlet Başkanı Carlos Andres Perez, iktidarına kasteden darbecinin halk nazarında itibarsızlaştırılmasını istemişti.

16 Mart 2013 Cumartesi

Chavez!
-Abdurrahman Dilipak

Hugo Rafael Chavez Frıas öldü. Ölümü, en az yaşamı kadar gündem oluşturdu ve daha bir süre gündem oluşturmaya devam edeceği anlaşıyor..
Petrol zenginliktir. Ama bu ülkede hep sorunlara sebeb oldu.. Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülke bu zenginliğini yaşayamadı..


9 Mart 2013 Cumartesi

Chavez…Nurettin Abacıoğlu


Latin Amerika ülkesi Venezuella, magazin basında “MissWord” dünya güzellik yarışmaları ile çokça anılırdı. Venezuella’ya bu ilgi Chavez öncesi ve sonrasında da hiç değişmedi. Tamam da, bunun Chavez’le ne ilgisi var diye düşüneni çıkabilir… Habere bakarmısınız!...

Cengiz Dağcı-Murat Bardakçı


CENGİZ Dağcı, Londra'da vefat etti...
Kim olduğunu bilmeyenler için söyleyeyim: Memleketinde, yani Kırım'da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşanan ve Stalin'in eseri olan büyük dramdan hepimizi haberdar etmiş önemli bir romancı idi.
Macera filmlerine bile rahmet okutacak bir hayat yaşadı... Kırım'da doğmuş, üniversiteye yeni başladığında İkinci Dünya Savaşı çıkmış ve askere alınmış yani Sovyet ordusuna katılmış, Almanlar'a esir düşmüş, İngiltere'ye gidip orada yerleşmiş, bir lokanta açmış ve romanlarını yazmaya başlamıştı ve romanlarının tek bir konusu vardı: Savaş sonrasında Stalin tarafından memleketlerinden sürülen Kırım Tatarları'nın acı akıbetleri...

6 Mart 2013 Çarşamba

HİTLER’İN PSİKOPATOLOJİSİ-Kaynak: Hitler’in Psikopatolojisi Walter C. Langer trc: Kemal Bak -Zeki Çakılalan Yayınevi: Donkişot (8/2002)


İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1943′te, İngiliz Haberalma Örgütü’nün Hitler’in kişiliğini tanımak amacıyla Dr. Walter C. Langer başkanlığında bir bilim adamları kuruluna yaptırdığı inceleme. İlk olarak 1972′de yayımlanarak gün ışığına çıkan bu “gizli rapor”, Hitler’in psikopatolojik kişilik yapısını ruhbilimsel çözümlemelerle gözler önüne seriyor. Propaganda amacıyla değil, dönemin İngiliz yöneticilerini bilgilendirmek üzere hazırlanmıştır. Aslında siyasîlerin güzel bir analizidir.

KENDİ İNANCINA GÖRE HİTLER

1936′da, Rhineland’ın yeniden işgali sıra­sında, Hitler kendisini yönlendiren etkiyi ola­ğanüstü bir biçimde şöyle açıklamıştı:
“İnandı­ğım yolda, bir uyurgezerin sakınmazlığı ve inadıyla yürürüm ben.”

4 Mart 2013 Pazartesi

Endülüs’ün harika çocuğu-Endülüslü uçan adam-Endülüslü Robinson Crusoe-Endülüslü aykırı adam-Endülüslü seyyah-Endülüslü astronom-Endülüslü Musa-Endülüslü şair-Endülüslü haritacı-İskender Pala

Endülüs’ün harika çocuğu

Pek az medeniyet, Endülüs’ün ürettiği bilim ve fen kadar yüksek, harmanladığı sanat ve düşünce kadar derin, maruz kaldığı vahşet kadar da acı son ile anılabilir. Orada dimağları mest ü hayran bırakan zarif anlayışlar kalpleri melul u mahzun eden acılarla sona erdirilmiş, insanlık adeta bilgi ve zarafetten intikam alan kaba siyasete kurban edilmiştir.

3 Mart 2013 Pazar

Evliya Çelebi gibisi gelmedi -İlber Ortaylı




Seyahat sevmeyen Türklerin içinden çıkan büyük seyyah Evliya Çelebi’nin doğumunun 400’üncü yıldönümü yaklaşıyor. Onu gerektiği biçimde anmamız şart

Doğum tarihi 10 Muharrem  H. 1020 yani 25 Mart 1611 olarak tespit edilmiştir. Unkapanı’nda doğmuştur. Büyük seyyahımızın bu hesapça gelecek yılın mart ayı sonunda 400’üncü doğum yılını kutlamamız gerekir. Bu kutlama Evliya Çelebi gibi bir milli anıtımızı anmak için boynumuzun borcudur. Lakin gördüğümüz kadarıyla hiçbir kutlama hazırlığı çalışması yok; üniversitelerin sempozyum, PTT’nin pul ve Fatih Belediyesi’nin heykel çalışmasına girmesi gerekir. 

1 Mart 2013 Cuma

'KOÇ' gibi nasihatler-ONUR DEMİRHİSAR


25 Şubat 1996 tarihinde hayatını kaybeden Vehbi Koç'un bugün 17'nci ölüm yıldönümü.
Türkiye'de iş hayatını baştan aşağı değiştiren, ülkeyi daima ilklerle tanıştıran Koç şu an aramızda değil. Ama iş dünyasının, gençlerin hala ondan öğreneceği çok şey var. Nasıl mı? İlk olarak aile üyelerine gönderdiği bu mektupları okuyarak başlayabilirsiniz...

18 Şubat 2013 Pazartesi

Türk müydü, Kürt müydü? Selahaddin Eyyubi-Taha Akyol


BAŞBAKAN Erdoğan’ın Diyarbakır konuşmasında vurgulu bir şekilde Selahaddin Eyyubi’den bahsetmesine sevindim. Bugün ben de bu büyük kahraman üzerine yazmak istiyorum. Amacım, tarihin bugünkü tasavvurlarımızdan farklı olduğunu, Selahaddin’i bir milliyetçilik sembolü haline getirmenin yanlışlığını anlatmaktır.
1137 yılında Tikrit’te doğan Selahaddin, Kürt’tür, zira babası Necmeddin Eyyubi’nin Kürt olduğu tartışmasız bir gerçektir. Fakat hepsi bu kadar değil.

16 Şubat 2013 Cumartesi

Yusuf bin Hammer-Mehmed Niyazi


Sayın Akif Emre’nin “Viyana’da Tenha Bir Mezar” yazısını zevkle okudum. Zaten kaleme aldığı her konuyu seviyeli bir tarzda işliyor, okuyanın damağında tat bırakıyor. Hammer’in mezarı hakkında verdiği bilgiler doğrudur; fotoğraflarla da yazısını belgelemiştir.

Aziz dostum Senail Özkan’ın aslınsa sadık kalarak nefis bir üslupla tercüme ettiği “İstanbul ve Boğaziçi” kitabında Hammer, Çamlıca tepelerini, oraya nasıl çıkıldığını, kaynak sularını,  İstanbul’un diğer semtlerini resim çekercesine çok güzel anlatmıştır. Belli ki adım adım dolaşmış, ayrıntılarına varıncaya kadar not alıp yazmıştır. Wiedling’deki mezarı da aynen Emre’nin anlattığı gibidir. Emre, Hammer’in oryantalist olduğu için Osmanlı tarihiyle ilgili yazdıklarına soğuk ve önyargılı baktığını söylüyor; mezardaki İslamî şekli görünce, ayetleri ve “Ziyaretten murad, ancak duadır / Bugün bana ise, yarın sanadır.” Türkçe beyitini okuyunca, zihinsel savunma mekanizmalarının sona erdiğini, Osmanlı tarihine dair kaleme aldığı sayfaların ona açıldığını ifade ediyor. Bundan sonra yazacaklarımın sayın Akif Emre ile ilgisi yoktur; görüşlerine saygı duyuyor, Hammer’i  değerlendirmeme fırsat hazırladığı için de kendisine teşekkür ediyorum.

13 Şubat 2013 Çarşamba

Suriye rejiminin fikir babası Mişel'i ölümünden sonra Müslüman yaptılar-Murat Bardakçı


Esad ailesinin Suriye'de, Saddam Hüseyin'in de Irak'ta işbaşına gelmesini sağlayan Suriyeli Rum Ortodoks 'ın tuhaf öyküsü...

Suriye'de senelerdir iktidarda olan baba-oğul Esadlar hem devletin, hem de iktidar partisi Baas'ın lideridirler ama baba Esad'ın yıldızı Baas'ın üç kurucusundan biri olan Mişel Eflâk ile hiç barışmamış, Eflâk'a Irak'ın sabık lideri Saddam Hüseyin sahip çıkmıştır. Saddam, 1989'da ölen Rum Ortodoks Mişel Eflâk'ın "aslında Müslüman olduğunu" iddia etmiş ve âyetlerle süslü bir türbeye defnettirmişti.