Avrupa Ve Hristiyanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Avrupa Ve Hristiyanlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Temmuz 2013 Cuma

Kemal Efendi ve Alman istihbaratı -Siyasal kışkırtma ve propaganda uzmanı Merkel!- Der Spiegel’den “Boyun eğme” kapağı!-Aziz Üstel

Kemal Efendi ve Alman istihbaratı

Cumhuriyet tarihinde Kılıçdaroğlu Kemal Efendi gibi ikinci bir siyasi yoktur, kendi ülkesini yabancılara ispiyonlayan ve de onlara yalvarıp anlamadığı, çözemediği ve doğru tahlil edemediği konularda destek isteyen. Türk milleti, gururludur; varsa sorunları, bir başına çözmek ister. Başka ülkelerden, hele de son yüz yılda sür-git başına çorap ören, “misafirlerimiz” diye atmışlı yıllarda alayla valayla insanını davet edip sonra bokunu temizleten, itip kakan, işi bitince geri göndermek için her türlü katakulliye baş vuran Almanya’dan yardım dilenene sandıkta gereken cevabı verecektir, kimsenin kuşkusu olmasın.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

İskandinav ekonomileri krizde başarılı oldu-Okan Umruk

Küresel krizden çıkış sinyallerinin henüz gelmediği bir ortamda İskandinav ülkelerinin gelişmiş ekonomiler arasındaki başarılı performansı dikkat çekiyor. İskandinav ekonomileri küresel krizde başarılarıyla dikkat çekiyor.

Küresel ekonomide toparlanmanın henüz yaşanamadığı bir ortamda İskandinav ülkelerinin krizle başarılı bir şekilde baş etmesi bu bölgenin 21'inci yüzyılda etkin bir model teşkil edip edemeyeceği tartışmalarını canlandırdı. İsveç, Danimarka, Norveç ve Finlandiya'dan oluşan İskandinavya dünyada insani gelişim endeksi gibi sıralamalarda üst sıralarda yer alıyor. Sosyal gelişmişliğin yanı sıra İskandinav ülkelerinin küresel krizden nasıl uzak kaldıkları da giderek daha fazla mercek altına alınıyor. Ünlü İngiliz ekonomi dergisi The Economist de İskandinavya'nın dünya için yeni bir model olup olamayacağını ele alarak bölgenin hem güney Avrupa'nın iktisadi durgunluğu ile ABD'nin aşırı gelir dağılımı eşitsizliğinden uzak kalmayı başardığını vurguluyor. Dergiye göre İskandinav ülkelerinin 1990'lardaki borç krizini başarılı bir şekilde yönetmeleri bugünkü başarılarının önemli bir sebebi. Ama belki de daha önemli bir başka neden ise İskandinavya'nın kamu sektörünü başarılı bir şekilde reforme edip, daha verimli ve şeffaf hale getirmeleri oldu. Dergi İskandinavya'da bugün hakim olan "ince ve zayıf" devlet anlayışı Avrupalı sosyalistlerin "sosyalist İskandinavya" hayalleri ile ABD'li muhafazakarların "sosyal refah devleti" korkularının doğru çıkmamasını sağladı. 1970'lerde ve 1980'lerde İskandinavya'da hakim olan yaklaşım "vergile ve harca" üslubuydu. The Economist'e göre örneğin İsveç'in kamu harcamaları 1993'te GSYH'nin yüzde 67'sine ulaştı. Fakat "vergile ve harca" politikası İsveç'i dünya zenginlik liginin aşağı basamaklarına indirdi. Ülke 1970'te dünyanın en zengin dördüncü ülkesiyken, 1993'te 14'üncü sıraya geriledi.  

5 Temmuz 2013 Cuma

Dingiliz kafası!!! Tam bağımsız eylem!!!-Bekir Hazar











Dingiliz kafası!!

Londra'yı yöneten ailelerdir.
Ana, baba ve evlatlardan oluşan bildiğimiz aileler değil tabi.
Bilderberglerle küresel bir dünya ilan eden ailelerdir bunlar.
İsrail'i kuran da Londra'dır.
Çünkü Londra'yı yöneten aileler böyle istemiştir.
Yüz yılı aşkın bir süredir Mısır topraklarına nifak tohumu ekenler de İngilizlerdir.
1882-1922 arasında İngiliz işgaline uğrayan Mısır, Osmanlılar'dan resmen koparılmıştır.Bu tarihten itibaren de Mısır iflah olmamıştır.
Mısır demek, Nil demektir.

8 Haziran 2013 Cumartesi

Çapulcu İngilizler-Merve Şebnem Oruç

Çapulcu İngilizler

2011 Ağustos ayındaki İngiltere Ayaklanmaları, bir diğer adıyla Blackberry Ayaklanmaları, 4 Ağustos’ta bir polis memurunun Londra’nın Tottenham bölgesinde yaşayan Mark Duggan adındaki siyah bir genci sokakta vurarak öldürmesiyle başladı. Bu olayı protesto etmek için bölgede toplanan yaklaşık 500 kişilik bir gruba, emniyet güçlerinin orantısız kuvvet ve fiziksel şiddet uygulayarak müdahale etmesiyle alev alan protestolar, çok kısa sürede ülke genelinde devasa bir ayaklanmaya dönüştü. Londra’da kenar mahallelerde başlayan kundaklama ve yağmalamalar önce kent merkezine, ardından da Manchester ve Liverpool gibi kentlere sıçradı, bu nedenle medya kuruluşları bu şiddet olaylarını tanımlamak için ‘copycat violence/kopyalama şiddet’ ifadesini kullandı.

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Portekiz'i tarihten silmiştik-Erhan Afyoncu


Osmanlı-Portekiz mücadelesinin sonunda Portekiz kralı öldürülmüş ve Portekiz devleti 60 yıl tarih sayfalarından kaybolmuştu

Fenerbahçe Portekiz'in Benfica takımıyla UEFA kupası yolunda büyük birmücadeleye girdi ve yenilmeyen Benfica'yımağlup etti. İnşallah ikinci maçta da zaferi yaşayıp, kupa finaline kalırız. 16. yüzyılda da Portekiz'le büyük bir mücadele içine girmiş ve Portekiz işgalindeki birçok Müslüman toprağını kurtarmıştık.

Portekiz-Osmanlı mücadelesi 

Ümit Burnu'nun keşfinden sonra Portekizliler,Hint Okyanusu'nda hâkimiyet kurmuşlardı.Memlûk devleti, Cidde'ye çıkarak Mekke ve Medine'yi tehdit eden Portekizliler'in ilerleyişini durduramıyordu. Osmanlılar Hint ticaret yollarının Portekizliler yüzünden kapanmasından dolayı Memlûk topraklarında hâkimiyet kurmalarının zorunlu olduğunu çoktan anlamıştı.

İngiltere’yi kadın hükümdarlar yükseltti-Erhan Afyoncu


İngiltere'yi önce tarih sahnesine çıkarıp, daha sonra üzerinde güneş batmayan bir sömürge imparatorluğu hâline üç kraliçe getirmiştir

İngiltere 15. yüzyılda büyük bir iç savaş içerisindeydi. 1485'te Tudor hanedanının tahta geçmesiyle birlikte İngiltere toparlandı ve merkezî bir yapı oluşmaya başladı.

SÖMÜRGE İMPARATORLUĞU

16. yüzyılda ise bu sefer İngiltere'de mezhep çekişmeleri başladı. Tahta çıkan kral ve kraliçelerin tercihine göre devletin mezhebi de değişiyordu. VIII. Henry'den sonra tahta çıkan oğlunun kısa bir süre sonra ölmesi üzerine taht yolu kralın kızlarına açıldı.

30 Nisan 2013 Salı

Obama'nın Papa ve İsrail planları-BÜLENT ERANDAÇ

Yakın çevremizde, Türkiye'nin gelecek dış politika enstrümanlarını ve stratejik davranışlarını çok yakından etkileyecek iki gelişme yaşanıyor.
Birinci olay, Vatikan'da Yeni Papa seçildi.
İkinci olay, Obama'ın İsrail, Filistin ve Ürdün gezisi bugün başlıyor.
Yeni Papa'nın göreve gelişi, Türkiye'nin Müslüman ülkeler liderliğini, Obama'nın gezisi Türkiye'nin bölgesel liderlik pozisyonunu yakından ilgilendiriyor.
Birbiri ile iç içe geçen iki gelişmenin arka planını, Ortadoğu uzmanı, Doğu-Batı Araştırmaları Enstitü Başkanı Ömer Özkaya ile Takvim okurları için masaya yatırdık. 

21 Nisan 2013 Pazar

Avrupa'nın pagan ve 'barbar' psişesi yeniden hortlarken…Avrupa'nın, Müslümanlara mezar olmaması için…Avrupa taşralılaşırken…-Yusuf Kaplan

Avrupa'nın pagan ve 'barbar' psişesi yeniden hortlarken…


Önümüzdeki orta ve uzun vadede cevabını arayacağımız hayatî soru şu olacak: Almanya ve Hollanda'da kelimenin tam anlamıyla 'zıvanadan çıktığı' gözlenen yabancı, özellikle de İslâm düşmanlığı, Avrupa'nın tarihî pagan ve barbar psişesinin hortlamasına yol açabilir mi?

Batılıların 1648 Westfalya anlaşmasıyla birlikte temellerini attıkları 'Avrupa Dünya Düzeni' ancak üç yüzyıl ayakta kalabildi ve Avrupa içi güçler arasındaki egemenlik savaşına yenik düşerek 1948 yılında Birleşmiş Milletler'in kurulmasıyla birlikte çöktü ve tarihten çekildi.

Dünya, yarım asırdır, yeni bir dünyanın kuruluşuna, yeni bir medeniyetin doğuşuna gebe…

İSLÂM DÜNYASININ SINIRLARI KANLA ÇİZİLİRKEN…

İşte 11 Eylül süreci, bu yeni medeniyet hamlesinin kaynağının İslâm olabileceği anlaşıldığı için başlatıldı.

Bu nedenle, Batılılar, Soğuk Savaşı derhal bitirdiler ve İslâm'ın gelişinin yeni bir medeniyet atılımına inkılab edecek kalıcı bir yolculuğa dönüşmesinin önüne set çektiler.

20 Nisan 2013 Cumartesi

Alman mahkemesi iyi yıkıyor - Fehmi KORU


Gördünüz mü şu Almanlar’ın yaptığını?
Almanya’da on kişiyi öldüren, sağa sola bombalar atıp banka soyan bir örgütü yargılayacak mahkeme Türkiye’nin Berlin büyükelçisi ile TBMM insan hakları komisyonu başkanının davayı izlemede öncelik başvurusunu reddetmiş...
Yargılanan örgüt üyelerinin öldürdüğü on kişiden sekizi Türk olduğu için davayla ilgilenmek zorunda Türkiye... Mahkeme, büyükelçi ile milletvekilinin, salona rahat giriş-çıkışına izin vermeyerek büyük bir ayıba imza atmış oldu.
Kendi ülkesinin vatandaşı Yeşiller Partisi üyesi Claudia Roth’a sorsaydı, onun Türkiye’deki insan haklarıyla ilgili her davayı nasıl ayrıcalıklı bir konumda izlediğini öğrenebilirdi. Türkiye’de kendilerine gösterilen nezaketi, Türkiye’nin büyükelçisi ve milletvekilinden Almanlar’ın esirgemeleri utanç verici...
Tavırları, Türkiye’nin davayı birebir izleme şevkini kırmamalı.

16 Nisan 2013 Salı

Avrupa’da ‘endişeli modernliğin’ yükselişi/ PINAR DEMİR


4 Haziran 2012 / PINAR DEMİR
Avrupa’da Müslümanlar kamusal alanda bu kadar görünür değilken, özgüvenin de ifadesi olarak dillendirilen çok kültürlülük söylemi yerini tedirgin bir sorgulamaya bıraktı. Müslüman karşıtı söylemleri sadece ekonomik krize bağlamak pek açıklayıcı gelmiyor.

Alman istihbaratı Neonazi cinayetlerini niçin aydınlat(a)madı? Selim Savaş Genç

Federal bir siyasi yapıya sahip olan Almanya’da istihbaratı farklı örgütler takip ediyor. Adı belleklerimizde daha çok yer eden federal haber alma servisi BND daha çok dış istihbarata bakan bir yapılanma. Askerî istihbarat organı MAD’in yanı sıra iç istihbaratı yakından takip eden en büyük yapılanma Anayasayı Koruma Teşkilatı (AKT).


Berlin’i sarsan Neonazi cinayetleri ülkenin istihbarat yapılanmasını da sorgulanır hâle getirmişti. Tam on sene içinde 9 farklı bölgede ‘kusursuz’ cinayetler işleyip en ufak bir iz bırakmayan Neonazi yeraltı örgütünün niçin ele geçirilemediği sorgulanırken Alman Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich aşırı sağ örgütler hakkında toplanan istihbari bilgilerin tek merkezden değerlendirilmediğini ve farklı örgütlerin elde ettikleri bilgileri birbirleri ile paylaşan bir yapının olmadığını itiraf etmişti. Bu tür bir istihbarat yapılanmasının, konu üzerinde hassasiyeti olan herhangi bir  Alman polisinin neticeye ulaşmasını çok rahat engelleyebileceğini söyleyebiliriz.

10 Nisan 2013 Çarşamba

Almanya, yangın, o korkunç şüphe..Oldu mu bu şimdi -İbrahim Karagül


Almanya, yangın, o korkunç şüphe

Yine Almanya, yine yangın, yine facia, yine ölümler ve yine o korkunç şüphe!

Bu sefer Stuttgart yakınlarında bulunan Backnang'da bir apartman…

Gece çıkan yangında anne Nazlı Özkan (40), Hatice Oruç (17), Yılmaz Soykan (14), Abdülkadir Soykan (8), İzzet Soykan (7), Yasin Soykan (6), Ahmet Soykan (3) ile 6 aylık Murat Soykan hayatını kaybetti.

Solingen'den Ludwigshafen'a yanarak ölme, yakarak öldürme geçmişi var Almanya'nın. Yangın, belki de 'yakmak' Almanya'nın üzerine bir 'etiket' gibi yapışıyor sanki.

30 Mart 2013 Cumartesi

Garp cephesinde değişen bir şey yok! / EMRE OĞUZ


23 Temmuz 2012 / EMRE OĞUZ
Norveç’te Breivik tarafından düzenlenen ve çoğu çocuk 77 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıların üzerinden tam bir yıl geçti. Avrupa, bu olaydan ders çıkarmışa benzemiyor.
Norveç’te İslam düşmanı Anders Behring Breivik tarafından düzenlenen ve çoğu çocuk 77 kişinin ölümü ve 242 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırıların üzerinden bir yıl geçti. Hayatını kaybedenler için başta başkent Oslo ve Utoya Adası olmak üzere ülkenin farklı yerlerinde anma törenleri düzenlenirken, herkes Oslo Eyalet Mahkemesi’nin Breivik hakkında vereceği kararı bekliyor. Hüküm günü 24 Ağustos 2012. İki ihtimal var: Ya daha önce çeşitli uzmanlar tarafından konulan paranoyak şizofren teşhisinin yerinde olduğuna ve cezai ehliyetinin bulunmadığına hükmedilecek (bu, onun şimdilerde yatmakta olduğu hapishaneden çıkartılıp akıl hastanesine kapatılması demek) ya da saldırıları bilinçli bir şekilde düzenlediğine hükmedilecek, bu durumda Breivik en az 21 yıl boyunca çıkmamak üzere hapishaneye gönderilecek. Ancak her iki durumda da değişmeyecek bir şey var. 22 Temmuz 2011 tarihinde Norveç’te hayatını kaybeden 77 kişi bir daha asla geri gelmeyecek. Yakınları için hayat hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak.

28 Mart 2013 Perşembe

Diktatörün vatanseverliği-Ardan Zentürk


Babalar oğullarını severler. Benim babamın da beni çok sevdiğine emindim. İntihar eylemini gerçekleştireceğimi söylediğim zaman bana ‘hayır’ diyeceğini bekliyordum, ama, o, beni şaşırttı ve ‘bunu mutlaka yapmalısın’ dedi. Onu bir kez daha dinlemedim, yapamadım...”
1944 yılında Almanya’nın Nazi diktatörünü öldürme planını hazırlayan ekibin hayatta kalan son üyesi, Ewald-Heinrich von Kleist, 90 yaşında yaşama veda etti. 1944 yılında, Adolf Hitler’in Alman ulusunu büyük bir felakete sürüklediğine inanan subaylar grubunun içinde teğmen rütbesiyle bulunuyordu. İlk plan, üstlendiği özel görev nedeniyle Hitler’in karargahına girebilen bu genç subayın üzerine bomba yerleştirilmesi ve Nazi liderinin yanına yaklaştığında kendini havaya uçurmasıydı. Bu planı, baştan beri muhalif olan babasına açtığında yaşadıklarını anılarında böyle anlatır...

Vatikan komplosu - İbrahim KİRAS


Dünya üzerinde komplo teorilerine en fazla konu olan kurumların başında Vatikan gelir. Çünkü yapısı gereği politik entrikaların ve dolayısıyla komploların bol olduğu bir yer Katolik Kilisesi. Vatikan’ın tarihi entrikalarla, cinayetlerle skandallarla dolu...

İki kalpli ve tek şeytanlı dünyayı anlamaya çalışmak…Kemal Özer


• 24 Mart 2013 Pazar

Siyonistlerin, geleceği olmayan boş bir ‘arzı mevud’ hayali var. Almanların Cermen, Yunanların da Bizans İmparatorluğu hayalleri... Ruslar ise sıcak denizler özlemiyle yanıp tutuşuyor. 

Ham bir hayal olsa da, Bâbil imparatorluğu rüyası görenler bile var. Bunların hepsinden önemli olansa, güçlü tefecilerin her güne ‘Yeni Latin İmparatorluğu’ rüyasıyla uyanıyor olması. Latince boşuna mı ‘bilim dili’ yapıldı.

27 Mart 2013 Çarşamba

Avrupa Gladyosu, Alman derin devleti ve Hablemitoğlu cinayeti-Cem Küçük


Soğuk Savaş'ın bir ürünü olan NATO'nun gizli orduları ya da diğer adıyla Stay Behind (Geride Duranlar) her türlü illegal faaliyetin yürütüldüğü merkezlerdi. İtalya'da küçük bir kısmı dışında NATO'nun gizli yapılarının hiçbiri açığa çıkartılmadı.

Papa Francis'e dair bazı notlar-Abdullah Muradoğlu

Papa Francis'e dair bazı notlar
19. Yüzyıl'da Arjantin'e göç etmiş 'İtalyan' bir aileye mensup olan Kardinal Jorge Bergoglio'nun Papa seçilmesi Latin Amerika için önemli ama Vatikan için pek de ileri bir adım sayılmaz. 'Siyah' yahut 'Çinli' bir kardinal Papa seçilseydi daha sarsıcı etkiler yapardı. Demek ki 'Beyaz –Avrupalı' olmayan bir Papa'ya Vatikan henüz hazır değil.

20 Mart 2013 Çarşamba

Sızma!-Ergün Diler

Althur BALFOUR
Birkaç akşam önce eve girer girmez bir haber kanalındaki hararetli tartışmanın kuşatması altında kaldım. 
Programa katılan konuklar, 1 Mart Tezkeresi'ni tartışıyordu! Herkes baktığı pencereden bir şeyler söylüyordu! Bazı katılımcılar bizzat o pazarlık masasında yer aldığı içinİÇERİDEN konuşuyordu. Haliyle tartışma ilgi çekici ve cazipti. Katılımcıların içinde emekli de olsaBÜYÜKELÇİLERİN olması her cümleye başka bir anlam katıyordu!
Program gece yarısına kadar sürdü!
Oturup izledim. Ve saatlerce konuşan 

Ortodoksluğun kurtuluşu!Avni Özgürel


Bizde Bizans araştırmaları enstitü seviyesine taşınabilmiş değil.


Bizde Bizans araştırmaları enstitü seviyesine taşınabilmiş değil. Tıpkı Ermeni, Rum, Ortodoks Hıristiyanlık, Kürt konusunda olduğu gibi, bu konuyla meşgul olmayı da hâlâ 'kuşkulu faaliyet' 
olarak görüyoruz... İstanbul fatihinin resmi yazışmalarında kendisini diğer sıfatları yanında 'Bizans İmparatoru' olarak tanıtmış olması dahi ilgimizi çekmeye yetmiyor.