Ahlaksızlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ahlaksızlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2013 Perşembe

Olaylar neyi gösterdi?-Gezi Parkı öncesi ve sonrası-Şimdi ne olacak?-Eylemcilerin şartları kabul edilmeli mi?-Çapulcu değilim-Devrimci Karargâh görevde-Korkuyor musunuz?-Fitnenin adı-Melodramma-Gezinin Dantonlar'ı ve Daltonlar'ı-Gezi üzerine eleştiri notları-Gültekin Avcı


Olaylar neyi gösterdi?

Benim de hak verdiğim samimi bir protesto ve hak arayışıydı.
Ama organize bir provokasyona dönüştü.

En doğal tepkilerin ve samimi protestoların "planlı bir organizasyonla" nasıl etkileyici provokasyonlara dönüşebileceğini bir kez daha gördük.

Gezi Parkı bahsinde yaşananlar, üzerinde "derin derin"düşünülmesi ve AK Partice tahlil edilmesi gereken pek çok noktayı öne çıkardı.

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Modern kölelik devam ediyor - Davut Şahin

Bir televizyon kanalı “güzellik yarışması” için genç kızlara çağrıda bulunuyor. Spotlar baş döndürücü ve iri puntolarla veriliyor. Pırıltılı kelimeler sunucunun “yatak odası” sesiyle ekrana getiriliyor.
Konuyla ilgili birçok yazı kaleme aldığımı hatırlıyorum. Arşivimi karıştırdım. 
Bir tanesini nazarlarınıza sunuyorum. 
***
“Geçen hafta birçok gazete, sürmanşetini Bodrum’da kaldığı otelin üçüncü katından düşen ve kaldırıldığı hastanede ölen genç kızı yazdı.
Genç kız ‘tescilli güzel’ olunca haberin boyutu önem kazandı.
2003 tarihinde ‘Mankenler Kraliçesi’ seçilen genç kızın özel hayatının inişli çıkışlı olduğu söyleniyor. Otopsi raporuna göre, düşme sonucu kırıklar oluşmuş ve vücudunun bazı bölgelerinde ezilme meydana gelmiş.

7 Temmuz 2013 Pazar

Lice-Amsterdam zehir hattı! Bülent Erandaç


Lice'de ne yapılmak istendi? Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ve Diyarbakır Valisi Cahit Kıraç, Lice'nin arkasındaki karanlık odakları deşifre etti.

Başbakan Erdoğan, "Lice olayının dayandığı yer, esrar olayıdır. Kalekol, karakol, bunların hepsi hikayedir"dedi. Akdoğan ise köşe yazısında detaylar verdi:"Uyuşturucu, sınır kaçakçılığı, işadamlarından haraç gibi konular, terör örgütünün menfaat temin ettiği konulardır." Vali Kıraç da "Uyuşturucu baronları Çözüm Süreci'nin başlamasıyla elde ettikleri gelirlerin kaybedileceği korkusuyla süreci sabote etmek maksadındalar" dedi.

Uyuşturucudan yılda 500 milyon dolar kazanan PKK'nın, bu geliri kaybetmemek için yeni tezgahlar açacağı zaten bekleniyordu. "Uyuşturucu pazarı" parantezinde, barış sürecinin sonuçlarını analiz edersek, terör belası bittiği anda, silah ve uyuşturucu baronlarına büyük darbe vuracağı işin başından beri bellidir. Çünkü silah ve uyuşturucu baronlarının yıllardır, dünya üzerinde kullandığı en stratejik hat, Türkiye'den geçiyor.

11 Haziran 2013 Salı

Madem faiz lobisi yok peki yakalananlar kim?-Süleyman Yaşar

Madem faiz lobisi yok peki yakalananlar kim?              
Bazıları yine "Faiz lobisi yoktur, faizler piyasada serbest rekabet koşullarında belirleniyor" diyerek vatandaşı aldatmaya çalışıyor. O halde onlara şu soruyu sormak gerekiyor: Madem faiz lobisi yok, Londra'da faiz hadlerini manipüle ettiği gerekçesiyle yaka- lanıp, 20 milyar dolar cezayı ödeyecek olanlar kim? Yine Türkiye'de Rekabet Kurumu tarafından yakalanıp, 13.3/193-100 sayılı Kurul kararıyla para cezasına çarptırılanlar kim?

12 Mayıs 2013 Pazar

Allah’ın dini-Abdurrahman Dilipak

İslam, Yaratan’ın yarattığı kullarına vahyettiği dinin adıdır.. Bu anlamda ilahi metinler Allah’ın açıklanmış rızasını ifade eder..

Bu iman esasları çerçevesinde Allah indinde tek bir din vardır ve onun adı İSLAM’dır.. Hz. Adem’den, Hz. Muhammed’e (Salat ve selam onların üzerine olsun) kadar bütün peygamberlere gelen dinin adı İslamdır ve bunların tümü de birbirini tamamlayıcı, müjdeleyici ve doğrulayıcıdır..

Bir hanım yazarın konu ile ilgili yazdıkları aslında kendi bilgisizliğini ortaya koymaktan başka bir işe yaramıyor.. Fincancı dükkanına giren fil gibi, ne varsa deviriyor.. İşin kötü yanı, bunu yaparken de çok iyi, akıllıca bir şey yaptığını zannederek, bu akıl yürütme üzerinden insanlara ders vermeye çalışıyor..

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Atatürk olmasa kadınlara ne olurdu?- Mustafa Akyol


CHP milletvekili Kamer Genç, adeti olduğu üzere, çok kaba, çok çirkin bir dille sataştı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e. Sayın Şahin, gereken cevabı verdi. Meclis genel kurulu da haklı bir kınama cezası verdi Genç’e.

Bütün bunları sanırım medyadan izlemişsinizdir. Ben de üzülerek izledim. Bir CHP sözcüsünün Kamer Genç adına meclis kürsüsünden özür dilemesini sevindirici buldum sadece.

Ancak bana sorarsanız, Kamer Genç’in sözlerindeki tek sorun nezaketsizlik değildi. Bir de ideolojik bir sorun vardı ki, aslında CHP’lilerin hemen hepsi tarafından paylaşılan bir önbule dayanır.

21 Nisan 2013 Pazar

TAŞLAŞMIŞ İNSANLAR ŞEHRİ: POMPEİ-Hilal Nevruzoğlu yaklasansaat.com


Roma İmparatorluğu, yakın çağın en putperest imparatorluğudur. Vezüv yanardağının eteklerindeki Pompei şehri, Romalı yönetici-aristokrat ve zenginlerinin; sapkınlık, şımarıklık ve debdebe içinde yaşadığı; bağlar, bahçeler ve villalarla çevrili, çok güzel bir yerdi. MS 79'da patlayan Vezüv yanardağı, bir kaç saat içinde kenti mezarlığa, orada yaşayan Romalıları da,tapındıkları putların benzeri "taş görüntülü insanlara" dönüştürdü.

14 Nisan 2013 Pazar

Namussuzluğa Açılan Pencere

Son yıllarda ahlaksızlığı ‘özgürlük ve modernlik’ adı altında sinsice evlere soktular. İnançlı insanları ahlak ve maneviyattan uzaklaştıramayınca televizyonla adeta kaleyi içten fethetme yoluna gittiler.


Son yıllarda ahlaksızlığı ‘özgürlük ve modernlik’ adı altında sinsice evlere soktular. İnançlı insanları ahlak ve maneviyattan uzaklaştıramayınca televizyonla adeta kaleyi içten fethetme yoluna gittiler. Televizyon program ve dizilerini denetlemekle görevli RTÜK ise uyuma yolunu seçti. RTÜK’ün uyumasına sessiz kalmayan Gazeteci Süleyman Özışık öncülüğünde bir grup vatandaş ile birlikte ‘Ekran Jürisi’ adında halkın RTÜK’ü kuruldu. Halkın RTÜK’ü televizyon ekranlarındaki ahlaksızlıkları sosyal medya aracılığıyla halkı örgütleyerek protesto ediyor. Ekran Jürisi grubunun kurucusu Gazeteci Süleyman Özışık Milli Gazete’ye çarpıcı açıklamalarda bulundu. Özışık, “ahlaksız yayınlar yüzünden televizyonu evimde namussuzluğa açılan pencere olarak görüyorum’ dedi.

10 Nisan 2013 Çarşamba

Malezya'dan Ürdün'e 'offshore' albümü-Dünya Bülteni


British Virgin Adaları, Cook Adaları ve Singapur gibi yerlerde bulunan offshore bölgelerinde şirket açan kişilerin içerisinde Malezya'dan Ürdün'e kadar birçok önemli isim bulunuyor. 


60 ülkeden 160 gazetecinin oluşturduğu bir ağ olan Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) adlı kuruluş, birçok vergi cenneti adalarda offshore şirketi olan kişileri ortaya çıkardı. Bu isimlerin arasında devlet liderlerinin  ve siyasetçilerin yer alması ise ortalığı karıştırmaya yetti. Malezya'dan Suudi Arabistan'a kadar birçok zengin ailenin içinde bulunduğu listede şimdilik Türkler yok ancak kısa bir zaman sonra bu isimlerinde duyurulması bekleniyor. 

5 Nisan 2013 Cuma

Kirli Çamaşırlar Ortaya Döküldü -Tolga Tanış ve İrem Köker


Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), dün Azerbaycan’dan Kanada’ya, Pakistan’dan Rusya’ya aralarında siyasetçi ve ünlülerin de bulunduğu 130 bin kişinin adının geçtiği offshore sistemindeki 32 trilyon doları bulan para üzerinden vergi kaçakçılığıyla ilgili kirli çamaşırları ortaya döktü.
İşte Hürriyet’ten Tolga Tanış ve İrem Köker’in o haberi:
“Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), 1997’de kurulan ve bugün 60 ülkeden 160 gazetecinin uluslararası dosyalarda işbirliği halinde çalıştığı bir gazetecilik platformu.

28 Mart 2013 Perşembe

Alkollü içeceklere ‘alkolsüz’ maskesi-Kemal Özer


Bırakınız çocuklara alkollü içirmeyi, ‘alkol ve çocuk’ kelimelerinin yan yana gelmesi bile korkunçtur. Alkolün sarhoş ediciliği bir yana, insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri artık tartışmasız bir gerçek. 

Kimileri için hayat doğumla başlıyor gibi gözükebilir. Oysa bir bebeğin hayatı; daha sperm ve yumurtanın birleşmesinden önce, anne ve baba adayının 70 gün önce yedikleri gıdalarla başlar. Daha da önemlisi anne ve babanın sağlığı, cenin adayı sperm ve yumurtanın sağlıklı olup olmayacağını belirler.

16 Mart 2013 Cumartesi

‘Zararlı çocuk!’-Taha Akyol


HİTLER Almanyası’nda zihinsel ve bedensel özürlü bebekler ve çocuklar ailelerinden alınıp tıp deneylerinde kobay olarak kullanıldıktan sonra zehirli iğneyle öldürülürdü!

“Alman ırkının mükemmeliyeti” uğruna doğru bir şey yaptıklarına inanırlardı. Cermenler zihnen ve bedenen mükemmel bir ırktı, fakat tarihte “aşağı ırklar”ın kanı karıştığı için özürlüler de dünyaya geliyordu! Bilhassa iki “aşağı ırk” Cermen kanını bozmuştu, Yahudiler ve Slavlar...

Irkların karışmasını önlemek için bu tür evlilikleri yasaklayan kanunlar çıkarılmış, Alman olmayanlar toplumdan tecrit edilmişti. Milyonlarca Yahudi gaz odalarında öldürülmüş, Nazi orduları Rusya’yı işgal ettiğinde Batı Avrupa’da yapmadığı türden kitlevi katliamlar yapmıştı.

Nazi Almanyası’nda “ırk genetiği”üzerine akıl almaz tıbbi ve biyolojik çalışmalar yapılmış, bunun için yabancı ırklardan insanlar ve özürlü Alman çocukları kobay olarak kullanılmıştı.Naziler ‘Sosyal Darwinizm’i bilim zannediyorlardı; Bolşeviklerin Marksizm-Leninizmi bilim sanması gibi...

14 Mart 2013 Perşembe

‘Sansür’ diyorlar ya, bunlar ‘sansür’ görmemiş...-Sansür tarihimizden başka notlar-Herkes unutur, arşiv unutmaz-‘Atlatma haber’ mi dediniz?-Taha Kıvanç

‘Sansür’ diyorlar ya, bunlar ‘sansür’ görmemiş...

Milliyet’i ve Hürriyet’i ‘içeriden’ tanıyan Doğan Akın yazmasa zor inanırdım; ama başında bulunduğu T24 sitesinde yazan o. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Batsın bu gazetecilik” demesi sonrasında Milliyet ve Hürriyet’te büyük panik yaşanmış...
İki yazarını dinlendirmeye almış Milliyet, Hürriyet ise yazılara sansür uygulamış... Yalçın Doğan ile Kanat Atkaya’nın yazıları konmamış, Mehmet Y. Yılmaz’ın parçalı köşesinden bir bölüm ayıklanmış...

Türkiye'de 'gazeteci şımarıklığı' ve basın denklemi -Yiğit Bulut


Son günlerde tuhaf bir durum ortaya çıktı; bazı gazeteciler özellikle gazete yayın yönetmenleri ve köşe yazarları, benzer bir pazarlamaya giriştiler: Türkiye’de basın baskı altında, köşe yazarları susturuluyor, sesini çıkarmak isteyenler sorun yaşıyor... Kamuoyuna bu pazarlama yapılırken aynı arkadaşlar kendi patronlarına karşı da farklı bir malzeme kullanıyorlar; bize kimse karışamaz, buraları bizimdir, bize baskı yapılmasına aracı olamazsınız...

4 Mart 2013 Pazartesi

İslam'a dil uzat cinsel tacizi örtbas et! - Aziz ÜSTEL


Kardinal Joseph Alois Ratzinger.Nazi’lerin büyüyüp serpildiği Bavyera doğumlu, Nazi Gençlik Harekatının üyesi.Dinsel Öğretiler Kurulu yani Engizisyon Kurumu’nun Başkanı.Katolik Mezhebinin papazlarınca dünyanın dört bir yanında çocuklara yönelik cinsel taciz olaylarını soruşturmakla görevlendirilen kurulun yöneticisi. Bizans İmparatoru Manuel II Palelogues’in 1391 yılında Hz. Muhammed’e dil uzatan söylemini tekrarlayan, sonra pişman olan, Türkiye ve Ürdün’e gidip özür dileyen Papa Benedict XVI görevinden istifa etti! Herkes sordu niye istifa etti diye. Böylesi bir görev niye bırakılır? Papa, yaşlandığını, yorulduğunu öne sürdü gerekçe olarak. Ama asıl gerekçe bu güne kadar Vatikan’ın kasalarından çıkan 2.3 milyar doları aşkın, cinsel tacize uğramış çocuk ve ailelerine ödenen tazminatlar ve çığ gibi büyüyen yeni cinsel taciz suçlamaları olabilir mi?

25 Şubat 2013 Pazartesi

İşte sinema böylesine bir silah!M. Nedim Hazar

Yıllardır bu konuda yazar çizer; sanatın, hassaten sinemanın ne kadar güçlü bir silah olduğunu dilimizin döndüğünce ifade ederiz. Bugünlerde bunun –maalesef olumsuz- bir örneğini yaşıyoruz.




Ne kadar film denir bilmiyorum ama “Müslümanların Masumiyeti –Innocence of Muslims” isimli ‘tezgâh’ prodüksiyon ve sonrasında yaşananlar, Müslümanların toplumsal bilincinin düzeyini göstermek bir yana, sanata olan bakış açılarını da sorgulamak için bir fırsat sanırım.  
Aslında bu art niyetli saçmalıktan ‘film’ diye bahsetmek ne kadar doğru bilemiyorum, zira ‘Müslümanların Masumiyeti’ hiçbir sinema kaynağında yok. Kolay kolay olamaz da. Çünkü 5 milyon dolarlık filmin bir jeneriği ve afişi bile yok yahu! İçeriğinden bahsetmek de abes ötesi bir şey, zira karşımızda bir zırvalık duruyor. Son derece berbat oyunculuklar, ucuz bir green-box kullanımı, saçma sapan ve sonradan eklemlendiği çok belli olan dublaj diyaloglar ve kötü bir yönetim. Senaryo filan zaten yok. Filmin bütününü de gören yok. Kimi 15 dakika diyor filme, kimi 1 saat, kimi 2 saat. Bırakanız orta mektep düzeyindeki müsamereyi, Flash TV’nin burun kıvırdığımız Gerçek Kesit dramaları bile bu filmin yanında Oscar’lıktır emin olun!
Bu filmde küçük bir rolü olan Cindy Lee Garcian ağlayarak verdiği röportajda (NBC’ye) neredeyse ‘ekmek çarpsın ben böyle olduğunu bilmiyordum’ diyor, bin bir özür dileyerek: “Bana filmin ‘Çöl Savaşçıları’ adında ve 2 bin yıl önceki Mısır hakkında olacağı söylendi. Filmde elimden çocuğumu zorla alan kişinin adı ‘George’du. Fakat fragmanda bu kişinin ‘Muhammed’ olarak anılmasıyla şaşkınlığa düştüm!”
Film ne kadar aptalsa, gösterim hikâyesi ve sonrası için kurgulanan oyun o kadar sinsi ve şeytani…

21 Şubat 2013 Perşembe

İşte Atatürk için yazılan Ezan ve Mevlit


İşte Atatürk için yazılan Ezan ve Mevlit

Atatürk'ün kutsallaştırıldığı tartışması günümüzde hala devam ederken büyük lider için yazılmış ezan arşivlerde çarpıcılığıyla yerini koruyor.

İNTERNETHABER ÖZEL / Türkiye Cumhuriyeti kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk'ün doğaüstü güçlerinin var olduğuna inananlar hala tartışılırken bunun en çarpıcı örneklerine 1930'lu yılların edebiyatında rastlıyoruz. Öyle ki ünlü bir şair Atatürk'ün için ezan ve mevlit bile yazmış

15 Şubat 2013 Cuma

Papa’nın istifası ve Vatikan-CIA- İran üçgeni


Araştırmacı Aytunç Altındal’dan Papa’nın istifası ve Vatikan-Ağca ilişkileri hakkında ilginç açıklamalar.


Vatikan ve Hıristyiyan dünyası ile ilgili araştırmaları ile tanınan araştırmacı yazar Aytunç Altındal,  Papa Benedikt'in istifası ve Vatikan'ın esrarengiz ilişkileri hakkında ilginç tespitlerde bulundu .

Şanlı Yavuz, kirli havuz-Avni Özgürel


Yıl 1925. Denizlerin incisi Yavuz'un tamiri, tamir için de dev bir havuz gerekti. 'Havuz' cumhuriyetin ilk yolsuzluğunu içine alacak kadar büyüktü.

Yavuz zırhlısı Osmanlı'nın 1. Dünya Savaşı'na

12 Şubat 2013 Salı

Oyları sayıp yaktılar- Erhan Afyoncu


1946 seçimleri açık oy, gizli tasnifle tarihe geçmiş bir seçimdir.
Seçimin bu yönünü hemen hemen herkes bilir, ancak oyların sayımdan sonra yakıldığı pek bilinmez
Türk milleti 65 yıldır kendi iktidarını kurma mücadelesi veriyor. İşin ilginç yanı bu mücadele halkın kendi değerlerini yaşamaya çalışması yüzünden veriliyor. Sen dinini böyle yaşayacaksın, ibadetini böyle yapacaksın şeklindeki zorlamalardan kurtulmak isteyen halkımıza, asırlardan beri oluşan geleneği yaşamak isteyen milletimize hep engel çıkarıldı. Halk uğraşıp, didinip, tek parti zihniyetine karşı sandık başına koştukça, sandıkta engelleyemeyeceklerini anlayan zihniyet darbelerle milletin önüne engeller çıkardı. 1946 seçimlerinde başlayan bu süreç İnşallah sona erdi.