Darbeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Darbeler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Askeri demokrasinin güvencesi sayanların gafleti! Aziz Üstel

Batı’nın televizyona çıkıp ahkam kesenleri, kaleme sarılanları, İslamofobilerini “özgürlükçü, tarafsız, liberal” gibi sözcüklerle cilalayan yorumcular, düşünürler, siyasileri Arap Baharının bir yalan olduğunu, demokrasi yerine kargaşa getirdiğini öne sürüyorlar. Gönüllerinden geçeni kusanlarsa, İslam’ın hoşgörüden yoksun, uzlaşmadan uzak olduğu için demokrasinin Müslüman ülkelerde hiçbir zaman uygulanamayacağını söylüyorlar.

Bu görüşler gerçeği yansıtmıyor. Herkesin pembe bulutlar üzerinde koşuşturduğu, hayaller kurduğu, Arapların sokaklara döküldüğü ve üç diktatörü alaşağı ettiği günler uzaklarda kaldı. O sokaklara dökülenlerin büyük bir çoğunluğu hayal kırıklığına uğradı; yaşamları belki de eskisine oranla çok daha kötü.

22 Ağustos 2013 Perşembe

‘Demokratik darbe’ kuramının mucidini takdimimdir-Mars’a ve darbeye meraklı bir Türk genci-Taha Kıvanç

‘Demokratik darbe’ kuramının mucidini takdimimdir

Mısır’da demokrasiye müdahaleye Batılı yönetimlerin seyirci kalmasının ardında bir ‘strateji’ değişikiği seziyor ve onu destekleyecek bir ‘kavramlaştırma’ bulunabileceğini düşünüyordum da, değişikliğin fikir babasının bir Türk olabileceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim...

Mısır’da demokrasiye müdahaleye Batılı yönetimlerin seyirci kalmasının ardında bir ‘strateji’ değişikiği seziyor ve onu destekleyecek bir ‘kavramlaştırma’ bulunabileceğini düşünüyordum da, değişikliğin fikir babasının bir Türk olabileceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim...

Karmakarışık işler-Meğer darbe ‘Geliyorum’ demiş...Mısır’da olanları anlatıyorum, ama tuzağa düşmeden...-Darbeler destekçilerini hep mahçup etmiştir-Gen. Sisi’nin Amerika günleri...-Merak edenlere Gen. Sisi’nin tezini takdimimdir-Tek bölümlük Akbaba filmi-“Aptal gibi suç olsam, yine de oynar mısın benimle?” Hilâfet oyunu, sil baştan?Taha Kıvanç

Karmakarışık işler


Ne diyordu el-Cezire? Şunu: ABD’nin bazı sivil toplum örgütü görüntülü kuruluşları Mısır’daki kargaşaya körükle gidiyor, kargaşayı çıkartacak kişileri parayla besliyor... İşte belgeleri... Bu belgeleri, Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden aldım, o da devletten almış...
Bir eski polis şefi, adı Omar Afifi Soliman‘Hukuk-un Nas’ adıyla bir örgüt kurmuş, tek üyesi kendisiymiş; Amerika adama onbinlerce dolar aktarmış...
Esraa Abdel-Fatah isimli bir kadın el-Baradey’in ‘Düstur Partisi’ ile de irtibatlıymış; ona da sürekli para gönderiyorlarmış...
İşin ilginç tarafı, bu kişi ve örgütler, Tahrir ilk hareketlendiğinde Mübarek-karşıtı tavır almış; ardından asker ön plana çıkınca onlara karşı gösteriler düzenlemiş; en sonunda Mursi-karşıtıolaylarda da başı çekmiş... Aynı kadın şimdilerde Batı ülkelerine dönük “Sakın bu olana ‘darbe’ demeyin; bu bir halk hareketi” kampanyası yürütüyormuş...
Dün burada iki örnek verdim, ama el-Cezire’nin “İşte bunlar ortalığı karıştırdı” iddiasına muhatap olan kişi ve örgütler bunlardan ibaret değil. Daha çok sayıda eylemciyi parayla desteklemiş Amerikalı kuruluşlar...
Hangi kuruluşlar? Şunlar: Bureau for Democracy, Human Rights and Labor (DRL), the Middle East Partnership Initiative (MEPI), USAIDthe National Endowment for Democracy(NED)... Ayrıca International Republican Institutethe National Democratic Institute (NDI) ve Freedom House...

Darbeyi biz yaptık, kızı da biz öldürdük...Fehmi Koru

Aman ne güzel, ne güzel... İran’ın seçimle işbaşına gelmiş başbakanı Muhammed Musaddık’ı düzenledikleri bir darbeyle devirdiklerini ABD’nin gizli istihbarat örgütü CIA nihayet açıkladı.
Güzellik bu haberle bitmiyor: İngiltere’nin seçkin SAS komando birliğinden bir askerin, “Prenses Diana’yı ben öldürdüm” diye övündüğü eski eşinin ailesi tarafından bir ihbar mektubuyla fâş edilince askeri polis tâkibat açtı.
Tek güne iki güzel haber... Kıymetini bilelim.

20 Ağustos 2013 Salı

Mısır’da darbeyi kim neden destekliyor? İbrahim KİRAS

Mısır’da önceki gün gerçekleşen askeri darbeye karşı dünyada ve bölgede bazılarımızı şaşırtan tepkiler ortaya çıktı. Darbeye karşı çıkan veya destek veren kimi aktörler sürpriz oldu birçoğumuz için. Mesela İhvan-ı Müslimin kökenli siyasi iktidarın “dini kimliği” yüzünden devrilmesine “dini kimliği”belirgin bir devlet olan Suudi Arabistan’ın destek vermesi şaşırtıcı bulundu. Aynı şekilde Mısır’daki Selefilerin askeri darbeyi desteklemelerine de ilk etapta anlam veremeyenler oldu. Hatta Ezher Şeyhi’nin Kıpti Kilisesi Patriği ile beraber askerlerin yanı başında durup seçilmiş cumhurbaşkanının “görevden alınma” kararına fiilen onay ve destek vermesi tuhaf bulundu.

14 Temmuz 2013 Pazar

Petrol gaspçıları ile İsrail’in Mısır’daki darbe zaferini kutlayanlara bir müjdemiz var! - canmehmet.com

Petrol gaspçıları ile İsrail’in Mısır’daki darbe zaferini kutlayanlara bir müjdemiz var!

Karabatakları; Çinliler balık avcısı ;ABD ve medya -CNN- insanları avlamak için kullanmaktadır!
ABD ve Gelişmiş Avrupa ülkeleri neden –zorlanmadıkça- hedef ülkeleri işgal etmez, darbe yaptırırlar? Nedeni; “Halkların karar süreçlerine dahil olması kendi hayati çıkarları açısından riskli olmasıdır.” (1) Bu iddiaya, 1 Mart Tezkeresini örnek gösterirsek;
“…Irak krizi konusunda hükümet tarafından 25 Şubat 2003′de TBMM’ye, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükümet’e yetki verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi”  sunulur. Ancak Tezkere reddedilir.

7 Temmuz 2013 Pazar

Darbe, silahlı ekonomiye yine pelerin oldu -BAHADIR ÖZGÜR


Makarna üretiminden maden suyuna, alkollü içecekten bütan gazına, benzin istasyonundan turizm işletmesine, kafeteryadan temizlik şirketine, inşaattan tatil köylerine... Mısır ordusu uzun süredir sadece ulusal savunma ve darbeyle meşgul değil. Akla gelebilecek her işkolunda yarım yüzyıldır oldukça faal bir aktör. Bu devasa güç ekonomik yapıyı da siyasal arenayı da belirliyor. Dolayısıyla ordunun bu sır perdesi aralanmadan, Tahrir'in de darbenin de anlaşılması pek kolay görünmüyor. 

Ordunun Mısır'da ne kadarlık bir ekonomiye hükmettiği tam bir muamma. Tahminler yüzde 25 ile yüzde 40 arasında. Mısır'ın GSYH'sinin 2012 itibariyle 255 milyar doları bulduğu düşünüldüğünde, ordunun iktisadi iktidarının en kötümser senaryoda bile ne derece muazzam olduğu ortaya çıkar. Ancak net bir veri bulmak zor. Zira işletmeler denetimden muaf. Herhangi bir bilanço veya bütçeleme kamuya açık değil. Öyle ki, geçmişte bu gücün şeffaf ve hesap verebilir olması yönündeki her cılız talep bile kutsal bir tabu gibi 'askeri sırra' çarparak dağıldı. Bu yöndeki girişimler vatan hainliği suçlaması eşliğinde askeri mahkemelerde sonlandı. 

Derin Güçler ve Mısır-Türkiye, 'kediye kedi' der, darbeye darbe...- Bülent Erandaç


Derin Güçler ve Mısır

Uzun bir tarihe ve köklü bir devlet geleneğine sahip olan Mısır'da ordunun bir postmodern darbeyle, seçimle gelen Cumhurbaşkanı Mursi'yi alaşağı etmesi tek kelimeyle demokrasi tarihine kara leke olarak geçti.

Darbenin arka planına dikkatle bakılırsa, Ortadoğu'ya şekil vermeye çalışan küresel güçlerin, Türkiye-
Mısır hattına mayın döşediklerini anlarız.
Mursi'nin Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Ankara'ya gelerek AK Parti kongresinde yaptığı konuşmaya dikkatle bakarsak, aylar sonra gerçekleşen Mısır'daki darbenin bölge dengelerine önemli etkilerini anlamak ve hem ittifakların değişmesine hem de geleceği nasıl değiştireceğini daha iyi okumak mümkün olacaktır. Mursi, Ankara'da, "Bütün dünya şu anda bizim gözümüzün içine bakıyor. Bu toplantıda bir araya gelmemize vesile olan Allah'a hamdolsun.

28 Şubat'ın silahsız kuvvetleri-Bülent Erandaç


28 Şubat post modern darbesiyle ilgili yeni bir boyuta geçildi. Darbeyle ilgili ilk iddianamesi kabul edilen Ankara Savcıları, darbenin ekonomik boyutunu da mercek altına aldı.

28 Şubat'ı doğrudan ve dolaylı destekleyen gazetecilerin, bazı medya patronlarının, işadamı ve kamuoyunda "5'li çete" olarak bilinen sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve o dönem istifa ve transferlerinde rol alan eski vekillerinin yurt içi ve yurt dışı hesapları ile mal varlıklarının inceleneceği öğrenildi. Bu yılın sonbahar aylarında, 28 Şubat'ın Silahlı Kuvvetler cuntasının duruşmalarına paralel, 28 Şubat'ın ekonomik boyutu davaları da başlayacak. 

Mesut Yılmaz iptal etti 

Taksim Gezi üzerinden kurgulanan oyunlar, hazırlıklar, kimseye yabancı gelmiyor. 
Bugünlerde yaşananların arka planını daha iyi anlamak için 28 Şubat sürecine Türkiye'nin nasıl sokulduğunu unutmamalıyız. 

Menderes: Dargın değilim- Bülent Erandaç


Türkiye' nin demokrat kalbine ilk hançerin vurulduğu 1960 darbesinin üzerinden 53 yıl geçti. 1950'de 'Yeter!

Söz Milletindir' meydan okumasıyla iktidar olan Adnan Menderes ve arkadaşlarının oluşturduğu demokrasi efsanesi 27 Mayıs ile ortadan kaldırıldı. 'Millet iradesi'postallar altında ezildi. 'Darbelerin Anası'nı tarih sayfalarına taşınırken, cuntaların ektiği tohumlar, 1971 muhtırası, 12 Eylül darbesi, 28 Şubat postmodern darbelerine ilham verdi.

Amadou ve Anadolu-Bekir Hazar

Amadou Toumani Toure...
O bir devlet başkanıydı.
Amadou Songo ise... 
İngilizce öğretmeniydi. 
Sıkıldı orduya geçti.
Yüzbaşı oldu.
İşte bu yüzbaşı Amadou...
Devlet Başkanı Amadou'yu...
Görev süresi dolmasına bir ay kala. 
Darbeyle koltuktan indirdi.
Amadou'nun Amadou'ya yaptığını...
Amerika ve Fransa sindiremedi.
Halbuki darbeci yüzbaşı Amadou...
ABD'de eğitim almıştı.
Neden darbe yapmıştı öbür Amadou'ya?
Hemen müdahale geldi. 

5 Temmuz 2013 Cuma

Tek çare Drogba!!! Papa bile kolları sıvadı!!!- Bekir Hazar

Tek çare Drogba!!!

Bir televizyon kanalında çalışıyordum.
Haberden sorumlu genel müdür yardımcısıydım.
28 Şubat'ın ayak sesleri duyuluyordu.
Tansu Çiller meydanlara çıkmıştı.
Otobüste elinde belgeler bağırıyordu; 
"İşte Aydın Doğan'a yatan teşvikler.
Şu bankadan bu kadar.
Bu bankadan bu kadar" 
diye.
Ana haber bültenimiz 35 dakikaydı.
Tamamında o belgeleri yayınladık.
35 dakikaya sığmadı.
Ve bir başka miting.

"O çok fena gidecek!!!" Bekir Hazar

Harala gürele...
Tomalar, vuranlar, kıranlar.
Yok neymiş, arkasında sermaye varmış.
Falanmış, filanmış.
Dediğim gibi gündemden, gerilimden fena halde sıkıldım.
Şimdi sizi başka bir yere götüreceğim. Umarım siz de rahatlarsınız. Ruhat Mengi hanımefendi malumunuzdur.
O bir ulusalcı yazarımızdır.
Rahmi Koç'la bir röportaj yapmış.
İşte o röportaj Bugüne kadar hiçbir başka başbakanla, yardımcısıyla, ya da bir liderle böyle bir sürtüşmesi oldu mu Koç Grubu'nun?
Olmadı. Dolayısıyla bugünkü durumla daha önceden olanlar farklı. Bence işi bitmiştir artık.. Son çırpınış diyorlar ya, olan budur işte.. Peki, Doğan Grubu'nun arkasında hakikaten Koç'un olduğu gibi bir ihtimal var mı?
Doğan Grubu'yla yakın ahbabız. Hem şahsi dostuz, hem de bayimiz... Uzun senelerdir bayimiz, yirmi, yirmibeş senelik...

12 Haziran 2013 Çarşamba

Menderes ve arkadaşlarını neden astılar? Yiğit Bulut

Rahmetli Menderes’in “darbe olmadan” bir ay önce radyoda yaptığı konuşmaları TV ekranlarından birkaç gündür paylaşıyoruz, vurgu maalesef bugün ile aynı; “Ankara ve İstanbul’da yalan haberlere ve kışkırtmalara dayanılarak çıkarılan olay ve ayaklanmalar...”

Sevgili dostlar, OYUN o kadar açık, net ve bakmasını bilenler için ANLAŞILABİLİR ki! 1839’dan 2013’e senaryo aynı, yöntemler gelişmiş, oyuncular ve uygulayanlar değişmiş... Bu noktada Menderes’i haince katleden, katlettirenlerin “yaptıklarının” detayına geçmeden bazı ekonomik bilgileri paylaşmak istiyorum;

11 Haziran 2013 Salı

28 Şubat’ın devamı olarak 31 Mayıs- Cemil Ertem

31 Mayıs gerçeklerini yazmaya devam ediyoruz; ilk önce 31 Mayıs için bugün itibariyle, daha da belirginleşen temel varsayımı söyleyeyim; 31 Mayıs kalkışması, bütünüyle çevreci-kendiğinden- sivil bir hareket değildir, Türkiye’de başından beri devletle büyümüş tekelci sermayenin, arkasına yedeklediği küçük burjuva unsurlarla-orta sınıflarla-kotarmaya çalıştığı, doğrudan hükümeti düşürmeye dönük bir harekettir. Tabii ki burada ‘kendiliğinden’ ortaya çıkan sivil bir itaaatsizlik, ‘bize herşeyi dayatamazsınız’, ‘biz de varız’ dinamiği var; şunu da hemen belirtelim ki bu dinamik önemlidir ve sağlıklıdır. Bu dinamiği, hükümetle işbirliği yapmama durumu olarak anlatabiliriz ki, batı demokrasilerinde bu tür sivil çıkışlar ‘noncooperation’ kelimesi ile anlatılıyor; yani ‘işbirliği’ yapmama hali. Ama bu işbirliği yapmama durumu, batıda  alternatif ikili iktidar oluşturacak kadar derin olmadı.  Batı’da zaten bunun dinamikleri Paris Komünün’den beri yok.

8 Haziran 2013 Cumartesi

23 Nisan, 24 Nisan-Doğu Ergil

Oysa Türkiye'de egemenliğin teorik olarak kaynağı olan halk hiçbir zaman onu kullanamamıştır. Onun yerine hep daha iyisini bildiğini, daha medeni olduğunu iddia ederek yönetmeyi kendine hak gören bürokrasi kullanmıştır egemenliği. 1950'den beri egemen bürokrasiye bir ortak gelmiştir: Seçilmiş siyasiler. "Temsilciler" demekte zorlanıyorum çünkü seçilenler genellikle parti yönetimlerinin belirleyip bir liste halinde seçmenin önüne koydukları isimlerdir. "Temsilci" oldukları oldukça tartışmalıdır.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Milliyetçilik ve 28 Şubat-Doğu Ergil

İmparatorluktan ayrılma mücadelesine karşı çıktıkları halklarla savaşırken İttihatçı subaylar onların kararlılığına (biz "ihanet" dedik), yaptıkları fedakârlıklara (biz "fanatizm" dedik), dayanışmalarına (biz "sapkınlık" dedik) duydukları hayranlık sayesinde milliyetçiliğin ne olduğunu anladılar. Osmanlı'nın kozmopolit yapısı dağılırken Türk subay ve aydınların kendi ulusal devletlerini kurma fikri Balkanlar'daki kan ve ateşle verilen sınavda oluştu.

Cumhuriyete giden yolda şekillenen Türk milliyetçiliği, kurucu elitin tercihi doğrultusunda Türkiye'de var olan tüm soy, inanç ve kültür kümelerinin birliğini sağlama biçiminde şekillenmedi. Resmi yani devletin tanımladığı "Türk" kimliğinin benimsetilmesi biçiminde bir millet yaratılmak istendi. Bu "Türk"ün tarihle ve kültürle (var olan nüfus ve kültürel çoğullukla) pek ilgisi yoktu ama arı ve farklılıklardan ayıklanmış bir Türk milleti fikri öylesine cazipti ki resmi tez olarak benimsendi ve uygulamaya sokuldu.

26 Mayıs 2013 Pazar

28 Şubat’tan özeleştiri çıkarmayacak mıyız?Ahmet Turan Alkan

15. sene-i devriyesinde 28 Şubat, dönemin mağdurları tarafından bir kere daha kınandı, eleştirildi, yeni araştırma ve incelemeler yapıldı, yeni şahitlikler konuşuldu. Neredeyse bir ansiklopedi dolduracak hacimde yer tutan 28 Şubat yayınlarına hâkim olan genel edâ, yakınma ve karşı tarafı tenkitti. Özeleştiriye hiç rastlamadım desem yeridir.

Futbol basını, taraftarın gönlünü hoş etmek için yayın yapıyor; bu yaklaşım tarzının bütün basına aksetmesi hoş değil. Bir tarafın kesinlikle haksız, kanunsuz ve edepsiz, diğer tarafın kesinlikle haklı, mâsum ve meşrû kalabildiği bir tarihî hadise yoktur. Doğru, sıra dışı bir dönem geçiriyoruz… Doğru, devlet âdeta yeniden kurulurcasına bütün kağşak ve ârızalı kısımları gözden geçirilip onarılıyor… Doğru, devlete karşı vatandaşın hukuku yeniden inşâ ediliyor, hatta yeni bir anayasa için kolları sıvamış durumdayız ve böyle bir ortamda darbe heveslilerini caydırmak, demokratik kültürü desteklemek şart; ama sâkin ve kendiyle barışık bir ruh hâliyle özeleştiriyi ihmâl etmeden…

ABD’nin 28 Şubat’ı bitecek gibi değil!/ MUSTAFA SUNGUR

5 Mart 2012 / MUSTAFA SUNGUR
ABD’de son aylarda ardı ardına istihbarat skandalları yaşanıyor. 11 Eylül tam olarak aydınlatılamadığı sürece, Müslümanlar potansiyel tehlike olarak görülmeye devam edecek.
Bir Hollywood filminde, FBI ajanları, üst düzey bir bürokratın uyuşturucu karteline çalıştığı bilgisine ulaşır ancak ellerinde delil yoktur. Filmin kahramanı, “Yarından itibaren telefonlarını dinleyelim.” teklifinde bulununca, müdürü şu cevabı verir: “Adam bu gece Müslümanlığı seçmedikçe dediğini yapmamız mümkün değil!”
11 Eylül gibi bir travmanın, hayatı rahat ve rutinliğin zirvesinde yaşayan Amerikalıları nasıl sarstığını izah etmek mümkün değil. Tarihin en büyük terör eyleminin gerçek yüzü ortaya çıkana kadar, maalesef bazı Amerikalılar tarafından Müslümanlar suçlu olarak görülmeye devam edecek.

Onur Öymen: 27 Mayıs’ta ne olduğunu yeni öğreniyoruz! / MUHSİN ÖZTÜRK

2 Nisan 2012 / MUHSİN ÖZTÜRK
Onur Öymen'e göre Suriye Türkiye'nin iç meselesi.  Ona göre Türkiye darbelerden çok çekti ve darbe dönemlerinde verilen hasar uzun yıllar düzeltilemedi. “27 Mayıs'ın ne olduğunu yeni öğreniyoruz.” diyor. Öymen ne mi söylüyor?


Onur Öymen, bütün demokratikleşme tartışmalarında karşı taraftan söz alan, sözünü de diplomatik lisanla değil de direkt söyleyen eski diplomat, 10 yıllık siyasetçi. Dersim ya da pek çok başka siyasi krizde sözleri tartışma konusu oldu. Yakın bir zamana kadar sadece CHP milletvekili değil, CHP'nin şahin yüzünün sembol ismiydi. Dışişleri bürokrasisinde tepeye kadar çıktığı gibi, görevi gereği MGK toplantılarına 20-30 defa katılmış, devlet mahremiyetine tanık bir kişiydi aslında. İstanbul Cihangir'de kızının tasarladığı ve modern sanat müzesini hatırlatan ofisinde Ortadoğu ile ilgili bir kitap hazırlıyor. Biz de sohbete oradan başladık…