5 Temmuz 2013 Cuma

Tek çare Drogba!!! Papa bile kolları sıvadı!!!- Bekir Hazar

Tek çare Drogba!!!

Bir televizyon kanalında çalışıyordum.
Haberden sorumlu genel müdür yardımcısıydım.
28 Şubat'ın ayak sesleri duyuluyordu.
Tansu Çiller meydanlara çıkmıştı.
Otobüste elinde belgeler bağırıyordu; 
"İşte Aydın Doğan'a yatan teşvikler.
Şu bankadan bu kadar.
Bu bankadan bu kadar" 
diye.
Ana haber bültenimiz 35 dakikaydı.
Tamamında o belgeleri yayınladık.
35 dakikaya sığmadı.
Ve bir başka miting.

Tansu Çiller koçlar gibi bağırıyor;
"Elimde görmüş olduğunuz bu dekontta
ne var biliyor musunuz?
Gazeteyi 100 milyona satın aldığı gün şu medya
patronunun hesabına bu holdingten yatan 100 milyon"
Tansu Çiller sermayeye savaş açmıştı.
"Halkın parasını yedirtmeyeceğiz" diyordu.
28 Şubat Çiller'i de devirmek için yapıldı.
Vehbi Koç kendi hayatını kitap yaptırdı.
41 yıl Koç Holding'te çalışan Can Kıraç kaleme aldı kitabı.
İşte o sayfalardan pasajlar; 
Dönemin Hazine genel sekreteri Tevfık Altınok anlatıyor; 
"1984 yılının Haziran ayında Hazine genel sekreteri olarak 
Uluslararası Para Fonu ile 'stand-by' 
anlaşmalarının müzakerelerini yapmaktaydım.
Gazeteler IMF'ye verilecek olan
'Niyet Mektubunun' içeriği ile ilgili değişik
haberler veriyorlardı.
Bu mektup hazırlanmış ve bakan tarafından 
imzalanarak ilgili taraflara gönderilmek 
üzere bana iade edilmişti...
O günlerde, Koç Holding'in Ankara temsilcisi olan
Turgut Tokuş beni ziyarete gelmiş ve Vehbi Bey'in
söz konusu mektubun bir örneğini rica ettiğini
nazik ama kesin ifadelerle belirtmişti."
Tevfık Altınok söz konusu belgenin mahremiyetinin
uzun süre saklanamadığını bilmekle beraber,
bu aşamada bunu Vehbi Koç'a vermenin hatalı bir davranış
olacağını da bilecek bir deneyime sahipti...
Turgut Tokuş'un gözlerinin içine baka baka şu cevabı vermişti: 
"Vehbi Bey'e benim saygılarımı iletin ve şu görüşümü nakledin: 
Koç şirketleri ile ilgili bazı bilgileri talep eden birisine
bunları verecek olan bir Koç mensubunun davranışını 
acaba kendileri nasıl değerlendirirlerdi?"
Kadere bakın ki, bu temastan kısa bir süre sonra 
Tevfık Altınok görevinden ve devlet memuriyetinden 
ayrılmış ve Koç Holding'e intisap etmişti...
Tevfık Bey, bu olayın sonunu şöyle bağlamaktadır:
"Koç Topluluğu'na katılışımın sanıyorum haftası idi.
Vehbi Bey yazdığı bir notla kendisine vermediğim meşhur
'Niyet Mektubunun' bir örneğini bana gönderiyor ve
belgedeki konularla ilgili görüşlerimi soruyordu!.."
Yani gövde gösterisi yapıyordu Koç.
"Sen vermezsen, biz alırız" misali.
Sermaye'nin Ankara'daki işleri geçmişte böyle yürüyordu.
Köşem dolsun diye anlattım işte.
O halde alakasız bu yazıya atılacak başlık belli; 
"Tek çare Drogba!!!"


Papa bile kolları sıvadı!!!

Fransa veya Amerika dese ki; 
"Şu Ermeni soykırımını konuşsak." 
"Haayt ulan" 
diye bağırırız.
ABD-Fransa mallarına boykot falan vaziyetleri.
Ulusal öfke, kampanyalar filan.
Ne oldu biliyor musunuz?
Biz Gezi olaylarına kilitlenmişken çakallar ulumaya başladı.
Ermeni patriği Nerses Bedros Vatikan'a gitti.
Papa Francis dedi ki; 
"20. Yüzyılın ilk soykırımı
Ermenilere yapılmıştır."
Türkiye'de küresel bir kampanya var diyoruz.
Gülüyor bazıları.
Dünyadaki tüm İsrail sermayesi medya hücuma geçti.
Esad Taksim'den canlı yayın yapıyor.
BBC muhabiri Taksim'e iner inmez yayına geçiyor; 
Diyor ki; 
"Aldığım duyuma göre AK Partililer saldıracakmış Taksim'e"Ohaaa!!! Ulan daha yeni indin.
Biz duymadık, sen duydun.
Ne eşek kulağı varmış sende. Çüşşş!
Şu İngilizler ne sinsi çakallardır.
Adım gibi eminim provokasyon için şu anda basurlarını patlatıyorlar.
APTN diye bir İngiliz ajansı var.
24 saat canlı yayın yapıyor İstanbul'dan.
Reuters muhabiri Başbakan Erdoğan'a öyle sinsi sorular yöneltiyor ki, biz uyuyoruz.
Hatta ulusal kahraman yaptılar onu.
Reuters de İngiliz ve İsrail sermeyasi iyi mi!!!
Yurtdışından arkadaşım arıyor.
CNN İnternational'da izlemiş Gezi olaylarını. 
"Türkiye gitti mi" diye soruyor ve ekliyor;
"Olaylara bakmıyorum.
Ama o meydanın görüntüsü ne?" 
diyor.
Savaş alanı gibi yerle birmiş Taksim'in zemini.
Haa öyle desene be adam.
Orada inşaat var.
Dostumun umurunda değil. 
"Dünya nerden bilsin o inşaatı.
Herkes o görüntüye bakarak Taksim'i yerle bir zannediyor" 
diyor.
İsrail tüm dünyada kendi işadamlarını oluşturdu.
Ceplerine para koydu.
Onları Avrupa'dan Amerika'ya her yerde medya patronu yaptı.
Şimdi hepsi söz birliği etmişçesine "Erdoğan gitsin" diyor.
Ayetullahların yönettiği İran Al lam Tv'de Gezi'ye destek çıkıyor.
Türkiye muhabirleri Muhammed Alabasy diyor ki; 
"Yayınlarda inatla Türk Baharı ifadesini kullanmamı istiyorlardı.
Onlara olayların böyle olmadığını aktarmaya çalıştım.
Canlı yayında istemedikleri şeyler anlattığım için bağlantıyı kestiler.
Suriye olaylarından sonra
Erdoğan aleyhine yazmamı istediler.
Bu işlerin ardında Suriye istihbaratı var."
Muhabir Al Alam istifa etti.
Hadi bakalım buradan yakın.
Papa bile sinsice daldı.
Fırsat bu fırsat dedi.
Bizi içerideki yalıcı-locacı uluslararası para babaları sayesinde 
Gezi ile uğraşırken, Papa "Ermeni soykırımı"nı dünyaya ilan etti.
İngilizler batıda biz birbirimizi yerken 
Gündeydoğu'da bayrak diktirmeye hazırlanıyor.
Papa Ermenilere 
"Kars, Ardahan, Van için hazır olun" diyor.
Hadi len amma uçtun diyenler çıkacaktır.
Yugoslavya'da da öyle diyorlardı.
Sırplarla Boşnaklar savaştı.
Beş tane devlet çıktı oradan.
Papa anladı bunu...
Bizde ise fotoğrafı anlayanı indirmeye çalışıyorlar.
İndiremeyecekler!!!


Hiç yorum yok: