7 Temmuz 2013 Pazar

Derin Güçler ve Mısır-Türkiye, 'kediye kedi' der, darbeye darbe...- Bülent Erandaç


Derin Güçler ve Mısır

Uzun bir tarihe ve köklü bir devlet geleneğine sahip olan Mısır'da ordunun bir postmodern darbeyle, seçimle gelen Cumhurbaşkanı Mursi'yi alaşağı etmesi tek kelimeyle demokrasi tarihine kara leke olarak geçti.

Darbenin arka planına dikkatle bakılırsa, Ortadoğu'ya şekil vermeye çalışan küresel güçlerin, Türkiye-
Mısır hattına mayın döşediklerini anlarız.
Mursi'nin Cumhurbaşkanı olduktan sonra, Ankara'ya gelerek AK Parti kongresinde yaptığı konuşmaya dikkatle bakarsak, aylar sonra gerçekleşen Mısır'daki darbenin bölge dengelerine önemli etkilerini anlamak ve hem ittifakların değişmesine hem de geleceği nasıl değiştireceğini daha iyi okumak mümkün olacaktır. Mursi, Ankara'da, "Bütün dünya şu anda bizim gözümüzün içine bakıyor. Bu toplantıda bir araya gelmemize vesile olan Allah'a hamdolsun.
Türkiye ve Mısır halkı arasındaki güzel ilişkilere bütün dünya şahit olmalıdır. Türkiye'nin desteği çok önemli. Türkiye ve Mısır halklarının arasındaki ilişkiler çok güçlü ve derindir. Biz bununla gurur duyuyoruz. Kardeş ülke Türkiye ile ortak hedeflere ilerlerken, Filistin meselesine destek olacağız" demişti. 30 Eylül 2012 ila 4 Temmuz 2013 arasındaki, 10 aylık zaman dilimi içinde, Türkiye ve Mısır birçok alanda ortak ses oldu. Ortadoğu tezgâhlarına karşı ortak hareket etti. Arap Baharı'nı dağıtmaya yönelik gelişmelerin büyük etkileri, Mısır'ın da ötesinde, bütün bölge için ciddi sonuçlar doğuracaktır. Türkiye-Mısır hattının derinliğinden kimler rahatsız? Başta, İngiltere, İsrail, Almanya, Fransa ve Amerikan Neo-Con'ları.
Ortadoğu'da ne oluyorsa İsrail ve Mossad, öyle veya böyle muhakkak işin arkasındadır.
Müslüman Kardeşlerin başarısı en çok İsrail'i tedirgin ediyordu.
Şam yönetimi ve diktatör Esad, Mursi'nin yıkılmasından çok mutlu oldu. Türkiye-Mısır hattında açılan gediklerden medet umduğu ortada. Çok önemli bir konuyu da aynı parantez içinde değerlendirmekte yarar olduğunu düşünüyorum.
Başbakan Erdoğan'ın Gazze'ye yapacağı tarihi gezi Mısır'ın refah kapısından başlayacaktı. 5 Temmuz tarihi konuşuluyordu.
Mısır darbesi 4 Temmuz'da oldu. Düşündürücü bir durum.
Erdoğan-Mursi beraberliğinde, Halit Meşal-Haniye ve Abbas'ın el ele verecekleri, Gazze resmi çok çok anlamlıydı.
Bu olayı da Mısır darbesinin arka planında bir yere koymalıyız. Darbeden 12 saat önce Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun yaptığı uyarılar içeren açıklamasını da gözden kaçırmayalım: "Uzun bir tarihe ve köklü bir devlet geleneğine sahip olan Mısır'ın içinde bulunduğu güçlükleri geride bırakarak, tüm kurumlarıyla, demokrasi ve hukuk devletinin kurallarını uygulamak suretiyle müreffeh, yeni bir Mısır inşa edeceğine inanıyoruz. Mısır'ın ekonomik kalkınmasına destek vermeye devam edeceğiz..."

SONUÇ: Bölgesel yeni gelişmeleri ve küresel liderlerin Mısır darbesi paralelinde yeni bakışlarını daha net görebileceğiz. Yakın coğrafyamızda birbiriyle bağlantılı birçok olayda olduğu gibi, BÜYÜK FOTOĞRAFI çok daha iyi analiz edelim. Türkiye-Mısır ekseninde bölgesel yeni düzenin ayak seslerini boğma hareketlerine karşı, Türkiye önümüzdeki süreçte demokratik hamlelerle iç barışını korumalı ve bölgesel dengeleri de sık sık kontrol etmeli.

Türkiye, 'kediye kedi' der, darbeye darbe

Bir zamanlar Fransa'da bir Cumhurbaşkanı vardı. 
İsmi, Nikolas Sarkozy'di.Hani kısa boylu, kaprisli ve sinirli bir Fransız politikacı. Portekiz'de yapılan NATO zirvesinde yönünü ne hikmettir, Türkiye'ye dönerek bir laf etmişti: 
Biz kediye kedi deriz." NATO savunma konseptinde hedef ülkelerden birisi olan İran'ın, belgelerde isminin geçirilmemesine bozularak bu lafı söylemişti. Bu kaprisli ve sinirli Fransız politikacıya anında, Başbakan Tayyip Erdoğan'dan anlayacağa dilde cevap verildi: 
Biz de kediye kedi deriz."Mısır darbesi karşısında, "kediye kedi" diyemeyen ülkeler ortada. Utanmadan, yüzleri kızarmadan, Mısır'da ordu'nun idareye el koymasını, darbenin hasının yapılması karşısında, kıvır kıvır kıvranıyorlar.
Demek ki her şeyi ve herkesi adıyla sanıyla apaçık konuşan, lafı dolandırmadan, eğilip bükmeden, 'Adam gibi konuşan' bir Türkiye var karşılarında. Türkiye, cesaretle, açık yüreklilikle, samimiyetle Mısır darbesi karşısına çıkarken, birçok ülke Mısır darbesi karşısında neden kıvrak danslar yapıyorlar acaba?
Hani Batı demokrasiden yanaydı? Hani Batı, ülkelerde uygulanabilir hale gelmesinin mücadelesi veriyordu?
Dünyayı perde gerisinden idare eden İlluminati'nin tepesindeki finansal güç olan Yahudi Rothschild ve Rockefeller aileleri, "Bize bir ülkenin para kontrolünü verin, kanunları kimin koyduğu umurumuzda bile olmaz"demişlerdir.
Türkiye'deki darbelerin arkasında bu düşünce yatar. Mısır'daki darbenin arkasında bu düşünce vardır. 
'Sömürgecilik Ruhu'dur, bunun ismi. 

MAZİYE BİR BAKIVER 

Vahşi Batının ruhunu biraz daha yakından bakalım. Avrupa Birliği'nin, Mısır'daki darbeye gereken tepkiyi göstermeyerek, Mısır'daki darbeye 'darbe' bile demeyerek kendi ilkelerini bir kez daha ayaklar altına almasının elbette bir derinliği var. 
Sarkozy'nin ülkesinin insan "yaşam defteri", birçok yüzsüzlükle, katliamlarla, yüz kızartıcı olaylarla doluydu. Fransa'nın tarihi soykırım ve katliamlarla dolu olduğunu bilmeyen yok. Çok uzağa gitmeyelim.
Bir yıl önce, Fransa'nın Mali'ye yönelik gerçekleştirdiği silahlı hareketi unutmadık.Afrika'nın hem enerji kaynakları, hem de altın, uranyum gibi maden yatakları bakımından önemli kaynaklara sahip olması nedeniyle küresel dünya kapitalist sistemin çekim merkezinde bulunuyor.
Fransa, özellikle Sahara Afrika'sı olarak tanımlanan Kuzey ve Orta Afrika'da sömürgecilik politikasını çok uzun yıllar uygulayan bir ülkedir. Mali'nin bütün siyasal tarihi boyunca yaşanan darbeler, Fransa devletinin bilgisi ve onaylı ile gerçekleştirilmiştir.
Selefi kökenli El Kaide örgütlerinin Başkent Bamako'nun ele geçirmesi olmayıp özellikle Avrupa Birliği'nin bölgedeki stratejik çıkarlarıdır. Mali'de demokrasi onların akıllarından geçmez.
Kendilerine bağlı adamları görevde tutmak isterler. İngiltere ve Fransa'nın çizdiği Ortadoğu haritası, bölgeye yerleşmesinin arkasında ekonomik ve siyasal kontrol arzusu ve sömürgecilik rol oynamıştır.
Mısır'da 35 yıla yakın diktatörlük yapan Mübarek ile kol kola gezen, işbirliği yapan İngiltere ve Fransa, seçimle iktidara gelen Mursi'ye bir yıl bile geçmeden darbeye zemin hazırlamıştır. 
Neden?
Ekonomik ve siyasal sömürgecilik hareketlerine set çekecek Müslüman kardeşlerin başarılı olmasından, Ortadoğu'nun inşasında etkin görev alan Türkiye ile Mısır'ın çekirdek harekete geçmelerinden korkmaları yatmaktadır.
Demokrat Türkiye ve Mısır, sömürgeciliğe set çekecek, bölgede cirit atmalarına eskisi gibi izin vermeyeceklerdi. Mısır ve Türkiye hattı, on'ları çok rahatsız etmiştir çok...

SONUÇ: Eskiye mazi derler.
"Maziye bir bakıver" isimli bir şarkımız var. 
Çok manalı sözlerini biraz değiştirerek, Mısır'da darbeyi planlayanlara ithaf ediyorum:
AVRUPA BİRLİĞİ, ömrünüzün son demi, son baharıdır artık.
Maziye bir bakıver.
Neler neler bıraktınız.
Sömürgecilik yaptınız, 
demokrasileri katlettiniz, inan ki yazık.
Maziye bir bakıver neler neler bıraktınız...
DÜNYANIN GELECEĞİ, TİYATRONUN; O'NLARIN İSTEDİĞİ BİÇİMDE SON BULMAYACAĞINI MÜJDELİYOR.


Hiç yorum yok: