16 Nisan 2013 Salı

Alman istihbaratı Neonazi cinayetlerini niçin aydınlat(a)madı? Selim Savaş Genç

Federal bir siyasi yapıya sahip olan Almanya’da istihbaratı farklı örgütler takip ediyor. Adı belleklerimizde daha çok yer eden federal haber alma servisi BND daha çok dış istihbarata bakan bir yapılanma. Askerî istihbarat organı MAD’in yanı sıra iç istihbaratı yakından takip eden en büyük yapılanma Anayasayı Koruma Teşkilatı (AKT).


Berlin’i sarsan Neonazi cinayetleri ülkenin istihbarat yapılanmasını da sorgulanır hâle getirmişti. Tam on sene içinde 9 farklı bölgede ‘kusursuz’ cinayetler işleyip en ufak bir iz bırakmayan Neonazi yeraltı örgütünün niçin ele geçirilemediği sorgulanırken Alman Federal İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich aşırı sağ örgütler hakkında toplanan istihbari bilgilerin tek merkezden değerlendirilmediğini ve farklı örgütlerin elde ettikleri bilgileri birbirleri ile paylaşan bir yapının olmadığını itiraf etmişti. Bu tür bir istihbarat yapılanmasının, konu üzerinde hassasiyeti olan herhangi bir  Alman polisinin neticeye ulaşmasını çok rahat engelleyebileceğini söyleyebiliriz.


300 milyon avrodan yüksek bütçesi olan AKT beş binin üzerindeki çalışanı ile raporlar hazırlayıp ülke içinde vuku bulan hadiseleri yakından takip eden bir yapıya sahip. Teşkilatın hazırladığı yıllık rapor Alman devlet kurumlarının başucu kitabı gibidir. Ülkede yapılanma içinde olan yabancılara ait dernek, vakıf ve diğer örgütler hakkında elde ettiği bilgileri deşifre eden AKT’nin Neonaziler hakkında topladığı verilerin sadece dilediği kadarını polisle paylaşması eleştirilirken Almanya yeni bir skandal bilgi ile sarsıldı. AKT’nin, Türkleri hedef alan Neonazi cinayetlerine ait bilgi ve belgeleri tek tek yok etme çabası içinde olduğu tespit edildi.

Polis baskını ile ele geçirilmek üzereyken intihar ettikleri ifade edilen katil iki Neonazi’nin Alman istihbaratı tarafından ortadan kaldırıldığını iddia edenler acaba haklı olabilirler mi? Neonazi yeraltı örgütü üyelerinin ele geçirileceklerini anladıklarında intihar edip hücre evlerini yaktıkları haberi ortaya yeni çıkan bilgi ve belgeler ışığında yeniden incelenmeye alınmalı. Hücre evindeki delillere ulaşılmaması için binayı yakan akıl ile AKT içindeki belgeleri yok etmeye çalışan aklın iz düşümü bize bazı ipuçları vermiyor mu?

Geçen hafta AKT Başkanı Heinz Fromm Türkleri öldüren Neonazi hücresi ile ilgili soruşturmada yaşanan aksaklıklar ve yok edilen belgeler sebebiyle istifasını verdi. Birkaç gün sonra soruşturmanın netice alması ile Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın Thüringen eyalet başkanı Thomas Sippel de görevden alındı. Her iki isim de cinayetlerin işlendiği yıllarda istihbarat teşkilatının başında yer alıyorlardı.

AKT’nin başındaki ismin ve cinayetleri işleyen örgütün yapılandığı eyaletteki yöneticinin görevden alınması AKT krizinin boyutları hakkında sadece ufak bir ipucu mahiyetinde. Göçmenler niçin öldürtüldü ve bu kararı kim verdi? Sorusu yanıt bulmadıkça AKT bünyesinde yapılacak reformlar kimseyi tatmin etmeyecektir. Teşkilatın başındaki Heinz Fromm’un istifası bu suçu ya da şüpheyi tek başına sırtlama arzusunu gösteriyor.

Alman medyasının da tamamen masum olduğunu söylemek oldukça güç. Neo Nazi cinayetleri için aşırı sağ yapılanmayı işaret eden ifadeleri kullanmak yerine olay için uzun süre ‘Dönerci cinayetleri’ tabirini tercih eden medya istifalar neticesinde itibar kaybetmiş bir görüntü sergiliyor. 11 Eylül sonrası Müslümanlara yönelik dışlayıcı ve izole edici bir dil kullanan medya organları dönem dönem Müslüman topluma seslenerek ‘içinizdeki marjinalleri ihbar edin’ çağrısında bulunmuştu. Alman medyasının şimdi aynı çağrıyı AKT için de yapması gerekiyor. Ülkenin bütünlüğünü tehdit eden bu fotoğraf üzerine güven ilişkisi kurmak oldukça zor.

Neonazilerin işlediği cinayetler üzerinden Alman istihbarat organları ve derin yapılar sorgulanır hâle gelmeye başladı. Muhtemel bir iktidar değişikliğinde bu  sürecin hızlanmasını bekliyorum.

Türkiye derin yapıları ile vedalaşırken konunun uzmanları benzer yapıların yaşadığı ve ayakta kaldığı tek bir AB ülkesi olduğunu ifade ederken Almanya’yı işaret etmişlerdi. Türkiye, Ergenekon yapısı ile mücadele edebilecek bir altyapıya ve azme sahip olduğunu her fırsatta gösterdi. Bakalım Almanya bu zor ve bedel ödenmesi gereken imtihanı geçebilecek mi?

Hiç yorum yok: