8 Şubat 2013 Cuma

Türk olmayan Türk büyükleri-M.Latif Salihoğlu

Irkçılık mânâsında Türkçülük yapanların “hakiki Türk” olmadığını gösteren pekçok örnek var.
Dahası, “Türk büyükleri” listesinin üst sıralarına yerleştirilmiş birçok isim var ki, hakikaten onlar Türk dahi değiller. 

Türk değiller, ama bazı mihraklarca “en büyük Türk”ler listesine bir şekilde dahil edilerek bu sunturlu yalanı milyonlara yutturmuşlar, yutturmaya devam ediyorlar.
Bu meyanda şuna da inanıyoruz ki: Müslüman olan hakiki Türkler, kendi iradesiyle ayrıca “Türkçülük” yapma ve ırkçılığa meyletme ihtiyacını duymazlar.
O halde, bu vatanda neden bazıları öne çıkıp “Kraldan fazla kralcı” yani Türk’ten fazla Türkçü kesiliveriyorlar?
Bunlar—hiç şüphe yok ki—bilerek veya bilmeyerek Müslüman Türk’e düşman kazandırıyorlar.
Meselâ, kafatasçı Nihal Atsız, Çermikli Kürt Ziya (Gökalp), Arapkirli damızlıkçı Dr. Abdullah Cevdet, Bedirhanî Kürt Hakimin oğlu Cemal Kutay (ayrıca Türkçe ibadetçi), onun kuzeni Vasıf Çınar gibi meşhûrlar, Türklere düşman kazandırmada hakikaten birer şampiyondurlar. Dolayısıyla, bunlar madalya ile ödüllendirilmeyi de hak etmişlerdir. Türkçülük madalyaları yoksa eğer, hakları yenilmiş demektir.
Kezâ, 1992’de Diyarbakır’da “devlet adına” yapılan “Devlet, Kürt realitesini tanımıştır” açıklamasına karşı Meclis’te en şiddetli tepkiyi göstererek koalisyon hükümetine geri adım attıran zamanın Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca da dönme olup hakiki Türk değildir.
Bu zümreden zikredeceğimiz isimler, sadece ölmüş gitmiş kişiler değil. Maalesef, günümüzde de onların takipçileri, mirasçıları vardır.
Zaten, bu konuya temas etmemizin asıl sebebi de, hakiki Türk olmayan bu türden mirasçıların milletin önüne çıkarak zehir zemberek açıklamalarda bulunmaları ve ortalığı bulandırmaya çalışmalarıdır.
Tıpkı, şu sıralar tartışma gündeminin üst sıralarına yerleşen CHP İzmir milletvekili Birgül Ayman Güler’in Meclis Kürsüsünden yapmış olduğu ırkçılığı hortlatan fâhiş açıklamaları gibi...
Meğerse, o da Türk değilmiş. Bunu, bizzat kendisi vurguladı. Şahsen, bu duruma hiç, ama hiç şaşırmadım.
Aynen, Türk milliyetçiliğine ikide bir en sert, en huşûnetli şekilde vurguda bulunan MHP’li Oktay Vural’ın Emeviliğine şaşırmadığım gibi...
Evet, asıl memleketi Tillo (Siirt) olan Oktay Vural’ın etnik kökeni itibariyle Arap olduğunu yakînen biliyoruz.
Dahası, yazılı kayıtlara isnaden biliyoruz ki, Arap kavminin de Ümeyye (Emevî) kolundandır.
Yani, kendileri Arap asıllıdır; ama Meclis’in de en “Türk milliyetçisi” olanların başında geliyor. Üstelik, partisinin genel başkanını bile geride bırakırcasına...
Şimdi bizzat kendi ağzından duyduk ki, Birgül Ayman Güler de Türk değil, Boşnak kökenlidir.
Demek ki, hakiki Türk olsaydı, Türkçülükte bu derece ileri gitmezdi, gitme ihtiyacını duymazdı.
Ama, o öylesine ileri gitti ki, kendisini eleştirenlerden bile özür beklediğini söyledi. Yani, inadım inattır gidiyor. Gideceği yeri de hep birlikte görürüz.
* * *
Yanlış anlaşılmasın. Müslüman Kürtler gibi Araplar ve Boşnaklar da hakiki kardeşlerimizdir. Onları asla hor görmez, küçük düşürmeyiz.
Allah’ın takdirine karşı gelmek, kimsenin haddine düşmez.
Bizim kabullenmediğimiz ve asla kabullenemeyeceğimiz şey, kişinin Allah’ın takdirini beğenmeyip kendini başka türlü göstermesidir. Yani, etnisite itibariyle Kürt, Arap, Boşnak, Ermeni, Yahudi, vs. olduğu halde, kişinin kendisini Türk göstermesi, yahut Türkçülük yapmasıdır.
İşte, biz böylelerini sevmeyiz, onlardan uzak duruyoruz. Dolayısıyla, onlar da bizden uzak durabilirler. Hiç dert değil.
Nitekim, Üstad Bediüzzaman Hazretleri de frenkmeşrep Türkçülere aynısını söylüyor ve ilâve ediyor: Türkçülük yapanları hakiki Türk bilmiyoruz.
Cenâb-ı Hak, frengî menşe’li olan ırkçılık illetini bizlere bulaştırmasın ve bilhassa yalan yere “Türk büyükleri” diye lanse edilen münafıkların şerrinden bizleri muhafaza eylesin.
 

Hiç yorum yok: