25 Şubat 2013 Pazartesi

'Kadı ile müftüden de meyhaneci olur mu?' demeyin, Kıbrıs'ta oldu!-Murat Bardakçı

İKİNCİ Selim

Kıbrıs'a 16. yüzyılda kadı olarak gönderilen Mevlânâ Kâmi ile müftü tayin edilen Mevlânâ Ekmel, görevleriyle tam tezat edecek bir işe kalkışarak adada meyhanecilik yapmaya başlamışlardı. Bu iki din adamının sebep olduğu rezaleti, o devrin büyük tarihçisi Gelibolulu Mustafa Ali, "Künhü'l-Ahbar" isimli eserinde ayrıntılarıyla anlatır.



İKİNCİ Selim'in iktidarı sırasında, 1570'te Mısır'dan İstanbul'a şeker ve pirinç getiren bir geminin Kıbrıs'ta barınan korsanlar tarafından zaptedilmesi savaş sebebi sayıldı ve Kıbrıs'a sefer açıldı.
O senenin baharında, 60 bin asker taşıyan 300 gemi, Lala Mustafa Paşa'nın komutasında Kıbrıs'a doğru hareket etti ve adaya ayak basılmasının ikinci haftası Girne fethedildi. Ardından, adanın önemli merkezlerinden olan Lefkoşa kuşatıldı. Lefkoşa'nın da 50 günlük bir kuşatmanın ardından fethedilmesi üzerine, Baf ve Limasol kaleleri teslim oldu.



İLK BEYLERBEYİMİZ
Kısa bir süre sonra Larnaka da alındı. Adada ele geçirileme-yen tek önemli kale, Magosa idi. Kışın bastırması yüzünden Ma-gosa'nın fethi uzadı. Ertesi yıl, 1 Ağustos 1571'de bu kalenin de fethi ile Kıbrıs'ın tamamı Os-manlılar'ın eline geçti.
Fetih tamamlanınca, adada Lefkoşa merkezli bir beylerbeylik kuruldu, ilk beylerbeyi olarak da Muzaffer Paşa tayin edildi. Kıbrıs Beylerbeyliği Baf, Magosa, Girne, Alanya, İçel, Tarsus ve Trablusşam sancaklarından meydana gelmekteydi.
Kıbrıs'ın fethini daimi bir hâle getirmek için, kalabalık bir Türk nüfus Anadolu'dan adaya nakledildi ve bu arada savaş sırasında Venedikliler'e yardım etmiş olan 300 kişilik bir Hristiyan topluluk da Antalya'ya iskân edildi. Vergi mükelleflerinin sayımı yapıldıktan sonra adanın bütçesi belirlendi, kalelerde yeterli miktarda asker bırakıldı ve yeni yöneticiler tayin edildi, Kıbrıs kadılığı Mevlânâ Kâmi'ye, müftülük de Mevlânâ Ekmel'e verildi.
16. yüzyılın en büyük tarihçisi Gelibolulu Mustafa Ali, "Künhü'l-Ahbar" isimli eserinde, Kıbrıs
Mahkemesi'nde beş yıl boyunca hizmet eden hemşehrisi Molla Ruhi'den naklen, kadı ile müftünün Kıbrıs'taki ilginç faaliyetlerini, hatta meyhane bile açtıklarını anlatır.
Kadı Mevlânâ Kâmi ile Müftü Mevlânâ Ekmel, Kıbrıs'taki resmi görevlerinin yanısıra, konumları ile tam bir tezat teşkil edecek ve utanç verecek bir başka işe daha girişmiş, ayrı ayrı iki meyhane açmışlardı.



İKİ AYRI MEYHANE
Kadı ve müftü efendilerin meyhaneleri içki erbabına öylesine iyi servis yapıyordu ki, Kıbrıs'ın keyif ehli ikiye bölündü. Zevk ve eğlence düşkünlerinin bir bölümü müftünün meyhanesinin, diğerleri ise kadının meyhanesinin şarabını tercih ediyorlardı ama içlerinde her iki meyhaneye gidenleri de vardı.
Kıbrıs'taki meyhaneleri tarihçi Gelibolulu Mustafa Ali'ye anlatan Molla Ruhi'nin kendisi de kadı ve müftü meyhanelerinin müdavimlerinden idi. Sabahları müftü meyhanesindeki içki meclislerine katılır, daha sonra mahkemeye gidip işini gördükten sonra akşam vakti kadının meyhanesine yerleşirdi.
Şiirlere kadar konu olan meyhanelerle ilgili haberler, bir süre sonra İstanbul'a ulaştı. Kadı Mevlânâ Kâmi görevinden alınıp sürgüne yollandı, yerine de "Kara Memi" diye tanınan Gelibolulu Molla Müdamî tayin edildi.

Hiç yorum yok: