8 Temmuz 2013 Pazartesi

Modern kölelik devam ediyor - Davut Şahin

Bir televizyon kanalı “güzellik yarışması” için genç kızlara çağrıda bulunuyor. Spotlar baş döndürücü ve iri puntolarla veriliyor. Pırıltılı kelimeler sunucunun “yatak odası” sesiyle ekrana getiriliyor.
Konuyla ilgili birçok yazı kaleme aldığımı hatırlıyorum. Arşivimi karıştırdım. 
Bir tanesini nazarlarınıza sunuyorum. 
***
“Geçen hafta birçok gazete, sürmanşetini Bodrum’da kaldığı otelin üçüncü katından düşen ve kaldırıldığı hastanede ölen genç kızı yazdı.
Genç kız ‘tescilli güzel’ olunca haberin boyutu önem kazandı.
2003 tarihinde ‘Mankenler Kraliçesi’ seçilen genç kızın özel hayatının inişli çıkışlı olduğu söyleniyor. Otopsi raporuna göre, düşme sonucu kırıklar oluşmuş ve vücudunun bazı bölgelerinde ezilme meydana gelmiş.

Bir gazetenin iddiası şu: sevgilisiyle tartıştıktan sonra kokain çekmiş ve balkondan kendini aşağı bırakmış. (Takvim)
Ailesi bu iddiayı yalanlıyor, kesinlikle intihar olamayacağı yönünde ifade kullanıyorlar.
Daha bu haberin mürekkebi kurumadan yine bir erkek arkadaşı ile tartışan bir mankenin balkondan atladığı haberi gazetelere yansıdı.
Kaza veya intihar!
Şu var ki, haber bültenlerine eğer ‘güzellik kraliçesi’ etiketi taşıyan bir genç kızın ölüm haberi yansıyorsa, ‘kraliçe’nin ölümünün normal yollardan olması beklenemez.
Bu tuzak yarışmalara katılıp sonradan şöhret olan veya neon ışıkları altındaki yaşamdan vazgeçen kaç genç kız gösterebilirsiniz?
Güzellik yarışmalarına teşvik edilen körpecik bedenler, şehvet avcıların sofrasına konulan et pazarına dönüştü.
Bu pis çark hep böyle döndü/dönüyor. Eğer birazcık yetenek kırıntısı varsa onları ya dizi film yıldızı yapıyorlar yahut şarkıcı… Yeteneği yoksa, göbekli “playboy”ların sofrasına meze olarak konuluyor.
***
Laiklikten, aydınlıktan ve dahi feminizmden dem vuran Cumhuriyet gazetesi 1929 yılında ilk güzellik yarışmasını organize eden ve Türk kızlarını bu pisliğe bulaştıran ilk gazetedir.
İlginçtir, meşhur aydınlar bile o dönem jüri üyeliği yapmış ve ağızlarındaki salyaları akıtarak yarışma hakkında okuyucularına ‘malumat’ vermiş.
Cumhuriyet gazetesi 1930’da ikinci kez müsabaka düzenler. 
Yarışmayı Mübeccel Namık isminde bir kız kazanır ve tacını takar. 
16 Ocak 1930 tarihli Resimli Uyanış dergisinde haber aynen şöyle verilir:
‘Bu hafta Cumhuriyet gazetesinin teşebbüsü ile ikinci defa olarak bir Türkiye güzellik kraliçeliği daha intihap olundu. Bu yeni kraliçe Mübeccel Namız Hanımdır. Kendisi yeşil gözlü, uzun boylu ve çok mütenasip endamlıdır. Hakem heyetinde bulunanların görüşleri hayli ilginçtir. 
Şimdi size o diyalogları aktarıyorum:
Hüseyin Rahmi Gürpınar: ‘Birer birer alınırsa hepsi güzel, fakat bolluk içinde seçmek müşkül oluyor.
Halit Ziya Uşaklıgil: ‘Bayıldım.”
Ahmet İhsan: ‘Rüya görüyorum sanıyorum.’
Abdülhak Hamit: ‘Cennete girdim sanıyorum.’
Kontes Soranzo: ‘Cennetten çıktım sanıyorum.
Hüseyin Cahit: ‘Hayranım.’
Şükufe Nihal: ‘Gayet güç, cevep veremeyeceğim kadar güç.’
İsmail Müştak: ‘Hepsinin müştakıyım.’
Yunus Nadi: ‘Ben bu işin muvaffakiyetinden çok memnunum.’
Rezan Emin: ’32 numara güle benziyor.” (a.g.d.,1930)
****
32 numara Mübeccel Namık’tır. Genç kızı daha sonra, Fransa’nın Cannes şehrine gönderirler ve dereceye giremez. Çünkü seçilen Türk kızının daha da ‘açılıp saçılması’nı isterler.
Yani; Cumhuriyet gazetesinin başlattığı ‘müsabakalar’ yeni Cumhuriyetin ne kadar ‘medeni’ olduğunu tüm dünyaya ilan etmek için genç kızları, önce ‘milli görev’ deyip sahneye sürmüş, misyon tamamlanınca bu tür müsabakaların ‘milli hasletlerimize’ uymadığını keşfederek sahneden çekmişlerdi. (Haber7,2010)
Bu misyonu dönemin çok satan gazeteleri ve birçok televizyon kanalı dev organizasyonla bu günlere kadar getirdi. 
Binlerce genç kızın hayatını karartarak. 
Sonra hayatı kararmış kızların dramını yazmak yine bunlara düştü. 
İşte ‘modern köleliğin’ getirdiği acı fatura!

Hiç yorum yok: