21 Ocak 2013 Pazartesi

Herkes istediği herkesi vursun (mu?)-Taha Kılınç

"ABD doğumlu terörist" Enver Evlakî, Yemen'in Ma'rib kentinde düzenlenen bir hava saldırısıyla hayatını kaybetti. Yemen Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, saldırı sırasında Evlakî ile birlikte "bir grup militan" da öldü. 

Ölüm haberi "el Kaide'nin Arap yarımadasındaki lideri", "Usame bin Ladin'in yerine geçecek olan adam", "En çok arananlar listesinin üst sıralarındaydı" gibi sıfatlarla verilen Enver Evlakî'nin özgeçmişi herhalde sıradan bir Amerikalıyı dehşete düşürmeye yeter. Öyle ya, karşılarında Usame bin Ladin gibi "baldırı çıplak bir bedevi" değil, Amerikan vatandaşı, eğitimli ve kültürlü, İngilizce'yi kusursuz konuşan bir adam vardır. "Amerikan eğitim sisteminin bireyleri ne kadar yontabildiği" tartışmamızın çok dışında elbette. Ancak yine Enver Evlakî'nin kendi küçük çevresinde Amerikan hayat tarzından herhangi bir şekilde etkilenmeden kalabilmesi de, herhalde Amerikalıları düşündürecektir. 

Enver Evlakî, 1971'de ABD'nin New Mexico eyaletinin Las Cruces kentinde doğdu. Yemen'in tanınmış ailelerinden birine mensuptu. 1978'de ailesiyle birlikte Yemen'e geri döndü. Babası Nâsır, tarım bakanı ve Sana Üniversitesi rektörü olarak görev yaptı. 1991'de yeniden ABD'ye giden Enver Evlakî, Colorado Devlet Üniversitesi'nden inşaat mühendisi olarak mezun oldu. 1994'te evlendi, 1994-1996 arasında Denver kentindeki Nur Mescidi'nde imam olarak görev yaptı. 1996-2000 arasında da Kaliforniya eyaletinin San Diego kentinde Ribatu'l-İslâmî Mescidi'nde görevliydi. San Diego'daki mescidin müdavimleri arasında bulunan iki kişinin (Navaf el Hazmi ve Hâlid el Mihdar) 11 Eylül saldırılarına katıldıklarının ortaya çıkması, Evlakî'nin faaliyetlerinin de mercek altına alınmasına yol açtı. 2002'de ABD'den ayrılarak İngiltere'ye geçen Evlakî, 2004'te Yemen'e geri dönmüştü. 

Evlakî'nin öldürülmesinden sonra, Türk basınında pek yer alamasa da, dünyada bir meşruiyet tartışması başladı. Soru şu idi: "ABD, herhangi bir hukuki karar olmaksızın, kafasına göre istediği ülkede istediği hedefi vurabilir mi?" 

Nitekim Evlakî'nin ABD'nin New Mexico Devlet Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışan babası Nâsır, geçtiğimiz aylarda oğlunun vatandaşlık haklarına zarar verilmemesi için federal mahkemeye başvuruda bulunmuştu. Obama yönetimi mahkemeye verdiği savunmada "Başkan'ın kimin ölümüne karar vereceğinin bir devlet sırrı olduğunu ve bu kararları yargılamanın mahkemelerin işleri arasında bulunmadığını" iddia etmişti. Beyaz Saray'ı haklı bulan mahkeme, Obama'yı olağanüstü bir adım atması durumunda doğacak çok hassas sorunlar konusunda uyarmıştı. Nâsır Evlakî, bunun üzerine temyize başvurmuştu. Ancak Obama yönetimi, mahkeme sürecinin sonuçlanmasını beklemeden Evlakî'nin ölüm emrini verdi. Evlakî'nin öldürülmesinden sonra ABD'li birçok sivil toplum kuruluşu, Obama'yı anayasayı ihlal etmekle suçladılar. 

Evlakî'ye nispet edilen başlıca suçların büyüklüğü (2009'da ABD'nin Fort Hood üssünde 13 kişinin öldüğü saldırı, 2009 Noel'inde Detroit'e giden Delta Havayolları uçağına bomba koyma girişimi ve New York'un ünlü Times Square'ine bomba yüklü bir araçla saldırma teşebbüsü) gözümüzü korkutsa da, meselenin hukuki boyutunu önemsemeliyiz. Çünkü on yıllardır, çeşitli İslâm ülkeleri, büyük devletlerin gizli servislerinin rejim muhaliflerini ortadan kaldırdığı, bunu yaparken de hiçbir kural gözetmediği intikam sahnelerine dönüştü. İstanbul'un göbeğinde bile Rusya, Çeçen muhalifleri 'temizliyorsa', varın gerisini siz düşünün. 

Kaldı ki, Evlakî'nin ilişkilendirildiği hiçbir suç, resmen ispatlanabilmiş değil. ABD'li yetkililerin Evlakî hakkında söyleyebildikleri en net şey, onun "teröre ilham vermiş" olması. Bundan fazlası değil. Söylendiğine göre, Enver Evlakî, konuşmaları ve dersleriyle, teröristlere Amerikan hedeflerini vurmaları konusunda ilham vermiş. Oysa aynı mantıktan hareketle, her dinin temel metinlerinde 'teröre malzeme' bulmak mümkündür. Bakış açınızdaki adalet terazisini yitirdiğinizde, en sıradan sözcüklerden bile terör manifestoları üretebilirsiniz. 

Öte yandan, Obama yönetimi, Enver Evlakî suikastında yaptığı türden nokta atışlarıyla aslında terörle mücadele konusunda Bush yönetiminden çok farklı bir yol izlemediğini de göstermiş oluyor. Tıpkı Bush'un Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in vurguladığı gibi, "Obama, Bush yönetimini eleştirerek İslâm dünyasıyla diyalog yolunu açacağını açıklamış olmasına rağmen, kullandığı teknikler Bush'la aynı." 

ABD, kendisine düşman olan 'terörist'leri ortadan kaldırırken, bunu da her türlü hukuki kuralı ayaklar altına alarak yaparken, İslâm dünyasında daha beter bir öfke ve kin ateşini tutuşturmakta olduğunun farkında değilmiş gibi görünüyor. Dahası, bu gibi suikastlar, İslâm dünyasına fena halde 'örnek' teşkil ediyor. Bu karmaşa ortamında 'terör'ün nedenleri de adamakıllı tartışılamadığı gibi, İslâm ülkeleri bir şiddet sarmalının içinde kaybolup gidiyor. 

Hiç yorum yok: