21 Aralık 2012 Cuma

Bizanslılar Osmanlı'yı tercih etti! -Erhan Afyoncu

Bizanslılar fetih sırasında, Katolik olmaktansa Türk yönetiminde yaşarız demişti


Bizans İmparatoru ve Avrupalı Hristiyanlar, Fatih Sultan Mehmed'in Rumelihisarı'nı yaptırmasından ve ardından Boğaz'dan geçen gemilerin durdurulmasından, İstanbul'un ciddi bir tehdit altında bulunduğunu anlamışlardı.

İmparator Konstantin adım adım yaklaşan tehlikeye karşı Avrupa'dan yardım almak için halkın tepkisine rağmen son çare olarak papaya Ortodoks Kilisesi'ni Katolik Kilisesi'yle birleştirmeye hazır olduğunu bildirdi.

AYASOFYA'YA GİRMEDİLER

Saint Dimitrios Manastırı'nın eski başpapazı ve Saint Sabina Kardinali Isidoros, 12 Aralık 1452'de Ayasofya'daki ayini bizzat yönetti. Roma usulünde yapılan ayinde papanın ve kaçan Patrik Gregorios'un adları birlikte zikredildi.
Bazı Bizans ileri gelenleri ve din adamlarının bir kısmı kiliselerin birleştirilmesi kararını destekliyordu. Fakat halkın ve din adamlarının büyük çoğunluğu buna karşı olmalarına rağmen, Türk tehlikesi yüzünden seslerini çıkaramıyorlardı. Ümitleri, kuşatma tehlikesi geçtikten sonra kararın tekrar gözden geçirilmesiydi.

Pantokrator Manastırı da birçok papaz ve vatandaş tarafından ziyaret ediliyordu. Kiliselerin birleşmesine karşı çıkanlar "ne yapacağız" diye yanına gittikleri Pantokrator Kilisesi'ne kapanan Ortodoks muhalefetin lideri Papaz Gennadios'tan yazılı şu cevabı aldılar: "Ey zavallı Bizanslılar, neden yoldan çıktınız ve Tanrı'nın güvenini kaybettiniz? Frenkler'in gücüne güvenerek, hem dininizi hem de tahrip edilmek üzere olan şehrinizi kaybettiniz.

Bana merhamet et, ey Tanrım! Senin varlığında, seni şahit olmaya çağırıyorum ki, ben bunun gibi bir hatadan münezzehim. Ey zavallı yurttaşlar, ne yaptığınızın farkında olun. Siz kendinizi sadece gelmesi mukadder olan köleliğe mahkûm etmiyorsunuz. Ayrıca babalarınızın size teslim ettiği imanınızı kaybediyorsunuz ve Tanrı'ya karşı saygısızlığa razı oluyorsunuz. Yargılandığınızda yazık olacak size."

HALK PROTESTO ETTİ

Halk ve din adamlarının çoğu olup biteni protesto ettiler. Meyhanelere dolan Bizanslılar kadehler dolusu şarap içerek işbirlikçilere lanet okuyup, Meryem'in ikonasına kadeh kaldırdılar. "Biz ne Latinler'in yardımına ne de birliğe muhtacız. Katolik tarzında ibadet bizden uzak olsun" diye bağırdılar.

O dönemin tarihçilerinin ifadesiyle birleşmeden sonra Bizanslılar sanki bir Yahudi havrasıymış gibi Ayasofya'ya girmekten kaçındılar. Eğer bir yortu gününde gitme durumunda kaldılarsa ayin düzenlendiğinde, kurbanlarını sunar sunmaz kadın erkek, rahip ve rahibe hepsi hemen oradan ayrılıyorlardı. Kiliseyi inançsızların mihrabı olarak görüyorlar ve kurbanın ise Apollon için kesildiğini düşünüyorlardı.

Bu esnada Gennadius birleşme aleyhine vaazlar vermeye ve risaleler yazmaya devam ediyor ve Aquinalı Thomas'ın şahsı ve eserleriyle 14. yüzyılda Katolikler'le birleşmeyi savunan ilahiyatçı Dimitrius Cydones aleyhine reddiyeler düzerek, onların zındık olduklarını ispata çalışıyordu.

OSMANLI'YI TERCİH ETTİLER

En güç şartlarda bile Ortodoksluk'tan vazgeçmeyen Bizans halkı, Latinler'e borçlu kalmaktansa Osmanlılar tarafından yönetilmeyi tercih ediyorlardı. Nitekim Gennadius'un müttefikleri arasında en başta geleni Grandük Notaras Bizanslılar'ın duygularını "Şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim" diye veciz biçimde ifade etmişti.

Bu sözü Notaras'a, Ortodokslar'ın 150 yıldır şahit oldukları ve dönemine göre çok ileri bir anlayış olan Osmanlı tecrübesi söyletmişti. Osmanlı Beyliği, fethettiği bölgelerdeki halkın dinine karışmamış, onlara ibadet özgürlüğü vermişti. Osmanlılar, Ortodoks Kilisesi'ni ve manastırlarını himaye ederek, vergilerden muaf tutup, onların dinî vakıflarına dokunmamışlardı. Balkanlar'da Ortodoks bölgeleri ele geçiren Venedik ve Macarlar ise Katolikliği de yanlarında getirmişler, Ortodokslar'ı katletmiş, göç ile Katolikliği benimseme tercihi arasında bırakmışlardı. Bu yüzden Balkanlar'daki Ortodoks halklar Osmanlı yönetimini Katolik Macar ve Venedikliler'e tercih etmişlerdi. Aynı durum Bizans'ta da gerçekleşmişti.

İmparatorun dini törensiz gömülen cenazesi

Bizans, Sultan Yıldırım Bayezid döneminden itibaren ağır bir baskı altına alınmıştı. Bizanslı devlet adamları, Osmanlı baskısından kurtulmak için Avrupa'daki Hristiyanlar'dan gelecek yardımdan başka çareleri kalmadığını düşündüler. Fakat bu yardım karşılıksız olmuyordu. Papa, Bizans'a kiliselerin birleşmesi şartını ileri sürdü. Başka çıkar yol bulamayan Bizanslılar, 1439'da Floransa Konsili'nde papanın isteklerini kabul ettiler.

VIII. Ioannes bu antlaşmayı imzalamıştı ama Bizans halkı ve din adamları kiliselerini kaybetmek istemiyordu. Papa'nın desteğiyle oluşturulan Haçlı ordusu 10 Kasım 1444'te Varna Meydan Muharebesi'nde Osmanlılar karşısında büyük bir mağlubiyete uğradı. Bunun üzerine İstanbul'da dinî çekişmeler arttı. Durum o kadar karışıktı ki, 1448'de İmparator VIII. Ioannes öldüğünde, kargaşa çıkar korkusuyla bir imparatorun cenazesi ilk defa dinî tören yapılmadan kaldırıldı.

İmparator ölünce yerine kardeşi Konstantin geçti. Ancak Ioannes'in yerine geçen kardeşi Konstantin'in tahta çıkışında da bir ilk gerçekleşti. İmparatorun, kiliselerin birleşmesi taraftarı olan Patrik Gregorios Mammas'ın elinden taç giymesi büyük tepkilere yol açabilir endişesiyle tören düzenlenmedi. Gregorios Mammas, Bizans'ın önde gelenlerinden Lukas Notaras'ın baskısından dolayı Ağustos 1451'de Roma'ya kaçtı. Böylece kilise İstanbul'un fethine kadar başsız kaldı.

İstimalet siyaseti

Osmanlı fetihleri sadece kılıçla olmamıştır, kılıçtan ziyade istimalet (gönül çelme) denilen uzlaştırıcı bir politikayla gerçekleşmiştir. İstimalet, Müslüman olmayan ahalinin çeşitli vaatlerle kazanılması sayesinde Osmanlı'nın hâkimiyet sahasının genişletilmesidir.

Ortodoks Kilisesi'ni korudular

Osmanlı idaresi yaptığı propagandayla İslam'ın ananevi müsamaha politikası çerçevesinde gayrimüslimlere can ve mal güvenliği ile dinlerinde serbestlik tanımış, eski feodal angaryalardan kurtarmıştır. Osmanlılar Ortodoks Kilisesi'ni ve manastırlarını da himaye ederek, vergilerden muaf tutup, dinî vakıflara dokunmamıştır.

Hiç yorum yok: