21 Aralık 2012 Cuma

Saray'daki arşivin tasnifini kim, neden durdurdu? -Murat Bardakçı


BİLENLER bilir: Türkiye'deki arşivler son derece zengindir ve konuyu bilen hemen herkesin hayran olduğu İngiliz arşivleri ile rahatça boy ölçüşebilecek seviyededir.

İdari bakımından Başbakanlık bünyesinde olan devlet arşivleri, 1930'lu senelerden sonra neredeyse yarım asır ihmal edilmiş, bir arşiv için ilk ve en gerekli faaliyet olan tasnif yapılmaz olmuş, bu işe ancak 1980'lerde, Turgut Özal'ın başbakanlığa gelmesinden sonra başlanabilmişti.

Yarım yüzyıllık bu ara, oluşturulan yeni kadrolara sağlanan teşvik edici özlük hakları sayesinde birkaç sene içerisinde kapatılır gibi olmuştu. 

Ama, 1990'ların sonunda, Bülent Ecevit'in başbakanlığı sırasında bazı aklıevveller dönen tekere çomak sokmaya kalkmışlar, personelin çalışma azmi ve şevki azalmış, daha sonra yeniden bir toparlanma dönemi gelmiş ise de eski heyecan pek kalmamıştı. Bu anlattıklarım Devlet Arşivleri'nde, yani yüzde doksanbeşe yakın kısmını imparatorluk dönemi evrakının teşkil ettiği Osmanlı Arşivleri'nde yaşandı. Ama, İstanbul'da aynı şekilde önem taşıyan bir başka arşiv daha vardı: Topkapı Sarayı'nın Arşivi... Burada hükümdarların özel yazışmaları ve dört asırlık saray evrakı muhafaza ediliyordu ama modern bir tasnif bir türlü yapılamamıştı.

ÖMRÜNÜ VAKFETMİŞTİ

Başta gelen sebep, kâfi miktarda personel olmamasıydı. Saray arşivinin senelerce başında bulunan Ülkü Altundağ, neredeyse tek başına çalıştığı için, uzun yıllarını bu arşivi muhafazaya vakfetmiş ve geçenlerde emekli olmuştu. Devlet, daha doğrusu Topkapı Sarayı'nın bağlı olduğu Kültür Bakanlığı, yaklaşık 40 bin defter ile onbinlerce vesikadan meydana gelen bu çok önemli arşivin varlığını, Ülkü Hanım'ın emekliliğinden sonra farketti ve yarım asır önce yapılması gereken tasnifin başlatılması için yollar arandı. Üniversite hocası üç tarihçiden oluşan bir komisyon kurulup fikirleri alındı, hocalar arşivin yerinde kalması ve tasnifinin bu işin erbâbı olan Başbakanlık Osmanlı Arşivleri'nin uzmanları tarafından yapılmasını tavsiye ettiler. Bakanlık tavsiyeyi önce kabul etti, sonra her nedense vazgeçti, daha sonra yeniden kabul etti ve sekiz kişiden meydana gelen bir uzmanlar heyeti tasnife başladı. Evrak, modern metodlarla tasnif edilirken dijital ortama da kaydediliyor ve kayıtlar Osmanlı Arşivleri'nde çalışan araştırmacılara da sunuluyordu.

Tasnif, Topkapı Sarayı'nın arşivinin bilinenden ve tahmin edilenden de zengin ve önemli olduğunu gösterdi. Arşivciler de, bu arşivden faydalanacak olan tarihçiler de gayet memnun idiler. Hattâ, tasnifin tamamlanmasından sonra, "Osmanlı Tarihi'nin artık yeniden yazılmasının gerektiğine" bile inanılıyordu.

HERKES ŞAŞTI, KALDI

Devam eden iyi ve son derece faydalı olan bir işi durup dururken bozmak bizde âdettir ya... 
Başbakanlık Arşivi'nin başındakiler, Topkapı Sarayı'na gönderdikleri sekiz uzmandan altısını kimbilir hangi gereksiz işte kullanma bahanesi ile geçenlerde birdenbire geri çekiverdiler.

Neticede, saray arşivinin tasnifi şu anda durmuş ve herşey bundan 70 küsur sene öncesine dönmüş gibi! Saray evrakından istifade ederek yepyeni eserler vermeye hazırlanan tarihçiler şaşkın, işin erbâbı hayrette ve çok daha önemlisi, koskoca bir imparatorluğun en tepesindekilerin, yani padişahların ve en üst seviyedeki idarecilerin bir zamanlar tarihi değiştiren kararlarının yazılı olduğu vesikalar tekrar bir karanlığa mahkûm!

Bugünlerde hukuku, demokrasiyi ve daha başka kavramları tartışan Türkiye'nin bütün bunları tartışırken geçmişini de tam olarak öğrenmesi ve hattâ ders alması gerektiğini unutmaması gerekir. Dolayısıyla, Topkapı Sarayı'ndaki o evraktan öğreneceğimiz çok şey vardır ve durdurulan tasnifin yeniden başlatılması gerekir!

Hiç yorum yok: