7 Ağustos 2013 Çarşamba

Hoş geldin Sultanım!-İskender Pala

Hoş geldin Sultanım!

Yıllar yılıydı… Kutlu zamanların saadet çağıydı... İnsanlık sancıdan, insanlar acıdan kurtulmadaydılar birer birer…
Yaratılanların en şereflisine ayların en şereflisi verilmişti. Şifa diye, gufranımız, bağışlanmamız için; vefa diye biraz da aşkın ateşine yanmamız için… Yıllar yılıydı… Zaman akmıştı ve sevgililerin en sevgilisine ayların en sevgilisi verilmişti. Kardeşliğimizi hatırlayalım, küskünsek barışalım diye; yoksula yardım edip meleklere karışalım diye…  Yıllar yılıydı… Zamanlar akmış ve güzeller güzeline ayların en güzeli verilmişti. Selamımız salavatımız olsun diye; kurtuluşumuz beratımız olsun diye… Çoban çeşmeleri gibi yolumuza rahmet rahmet akmak üzere; aramızdan kini ve nefreti süpürüp atmak üzere… İşte o geldi, manevi susuzlukların ırmak olduğu günlerimize; o geldi, bin kerre rahmete susamış gönüllerimize. Bir sultan gibi; bir ferman gibi, Rahmet rahmet üzerimize yağmak için; hasret hasret ufkumuza doğmak için o geldi.

    Adı mah-ı gufrân idi, bir yıl evvel yine böyle bir zamanda gelmişti, sevinçler ve müjdeler getirmişti. Kararan ruhlarımızı nur ile doldurmak, ham gönüllerimizi sevap ile oldurmak için gelmişti. Bugün yeniden geldi. İsteyen mü’minleri handân etmeye; razı olan asileri giryan etmeye; şeytanı sûzân; inkarcıyı perişân etmeye, aramıza yeniden geldi.
    On bir ayın sultanı dedik ona madem, usulünce karşılamak, sultan gelince de sultanlar gibi yaşamak düşer bize. Rahmet yağmurlarıyla yıkanmak, arınmak için yanmak düşer. Hakikatli bir tövbe ile son vermek şaşırmışlıklarımıza, kinleri bitirip özürler dileyerek kalp kırmışlıklarımıza. İçimizdeki zifiri karanlıkları yıkamak üzere, yadıyla dudaklarımızı kanatan hasretleri yıkmak üzere… Gelin, onun şerefine kasvetli gönüllerimiz tellerini koparsın sazların; gelin, onun hürmetine siyah perdelerini kapatalım hasret dolu avazların. Nihavendi meftun eden ruhlarımızda sabâlar okunsun; zulmeti aşıp gelen bengisu pınarları gönüllere dokunsun. Hatırası kora dönmüş pişmanlıklarımız gülümseyişlerle tutsun ellerimizden ve iftar sevinçlerine karışsın aminlerimiz de çoğaldıkça çoğalsın dualar dillerimizden. Her gece gülün yadı gül dudaklarda okunsun, her akşam iyilikler desen desen dokunsun… İki sevinç arasında, bunda ve ötede, müjdelenen iki sevinç arasında bir alev gibi yansın ruhumuz, bir anda tutuşsun amel defterlerimizin kara sayfaları, ve inşallah tertemiz olsun.
    Gelin, orucu oruç gibi tutalım ve mahyalarımızı gönüllerimize bağlayalım bu sefer; gelin oruç ile çelişen günahlarımıza durmadan ağlayalım bu sefer. Geceler ibadetimiz olsun, oruçlar hidayetimiz olsun gelin… Can evinden vurulan mazlumlarımızın ahını gidererek başlayalım imsaklara ve iftar için ellerimiz uzansın uzaklara, daha uzaklara… Gelin, uzakları yakın etsin oruçlarımız; isyanlardan hidayetlere akın etsin oruçlarımız. Gelin, hayatı cadde cadde zarafetle buluşturalım; gelin, sokaklarda renk renk iftarlar oluşturalım. Gelin Azrail tabaklarımıza ölümü bırakmadan hakiki oruçlarla iftar açalım bu sene; gelin orucu perde edinelim de cümle kötü işlerden, cümle kötü sözlerden kaçalım bu sene. Niyet edelim, camiler salavatlarla dolsun; azmedelim oruçlarımız gerçek oruçlardan olsun… Bu mübarek aydır, riya ve gösterişten arındırıp kendimizi Allah’ın gufranına erelim gelin, nur hil’atleri giyinelim, kutlu kapılardan girelim, gelin. Ramazan hilali önünde hilal gibi eğilelim ve  kibirleri terk ederek gönülden pası silelim, ta fecirden başlayarak güneş batıncaya kadar, aşk pazarlarında satılmak için; bir zeytin tanesiyle oruç açarken yedi cehennem perdesinden geçip, sekizinci cennet kapısına katılmak için.
    İlahi!... İftar dakikasında düğümlenen zamanı hayırla paylaştır bize; nefesi gül kokanın yolunda engelleri hızla aştır bize. Sofralarımıza Halil İbrahim bereketleri dökülsün ıtır ıtır ve Sen’in dergahına ulaşsın dualarla münacatlar satır satır…  
    İlahi!. On bir ayın sultanı hürmetine muradımızı ver bize. İlahi, iyileştir içimizdeki yaraları, ağız tadımızı ver bize.
    İlahi orucu tuttur bize, barış ver gönlümüze… İlahi, oruca tuttur bizi ve aydınlat kara düşüncelerimizi.
    Ramazanın kadre ve bayrama ersin ey okuyucu!   i.pala@zaman.com.tr
Berceste
Dedim artırdı gamın hânını hicrin gecesi
Dedi nimet çoğ olur çünki şeb-i rûze gele
                         Ahmet Paşa
Dedim: “Ey sevgili, ayrılığının gecesi gam soframı zenginleştirdi”
Dedi; “Oruç geceleri gelince nimet çoğalır, bilmez misin?”

Hiç yorum yok: