26 Ocak 2013 Cumartesi

Sultanın oyuncakları-Murat Bardakçı

Sultanın oyuncakları

Gazetelerde dün bir haber vardı: Son Halife Abdülmecid Efendi‘nin kızı Dürrüşehvar Sultan‘ın çocukluk yıllarından kalma bazı eşyaları, yakında Dolmabahçe Sarayı’nda sergilenecekti. Sergiye konacak objeler arasında Sultan’ın boyama kitapları, yazı ödevleri, örtüleri ve oyuncakları, meselâ bebekleri de vardı...
Gayet güzel, hoş, sevimli ve enteresan bir haber değil mi? 
Ama, saraydan yapılan açıklamada daha sonra bir başka ifade geliyordu: Sergilenecek olan eşyalar, bundan birkaç sene önce sarayın çatı katında iki sandığın içerisinde bulunmuştu. 
“Birkaç sene önce”, yani 2000’lerin başında...
İşte, burada durunuz! 
Son Halife Abdülmecid Efendi ile ailesi ve tabii kızı Dürrüşehvar Sultan, 1924’ün 3 Mart akşamına kadar Dolmabahçe Sarayı’nda yaşadılar ve Büyük Millet Meclisi’nin o gün kabul ettiği 431 sayılı kanun yani Hilâfet’in kaldırılması yasası uyarınca, ertesi gün Türkiye’den sınırdışı edildiler. Osmanlı Hanedanı’nın diğer mensupları da, 4 Mart tarihinden sonraki on gün içerisinde Türkiye’den ayrıldı.


İYİ NİYETLİ BİR HESAP 
Şimdi iyiniyetli bir hesap yapalım ve sandıkların Dolmabahçe’nin tavanarasında bir-iki yıl değil, bundan on sene kadar önce, yani 2000’de bulunduğunu farzedelim. 
Ve nihayet, Abdülmecid Efendi ve ailesinin Türkiye’den 2000 yılından kaç sene önce ayrıldığına bakalım:
Tam 76 sene önce... 
“Yuvarlık hesap olsun” diyerek bu 76 yıla da “75” diyelim...
75 sene tam üç çeyrek asır yapar ve bu üç çeyrek asır ile tavanarasında bulunan iki sandık arasında bağlantı kurulduğu takdirde, Dolmabahçe Sarayı’nda 75 yıl boyunca ciddî bir envanter çalışmasının, düzenli bir kataloglamanın yapılmadığı ortaya çıkar. 
Düşünün! İmparatorluk döneminde Osmanoğulları’nın kullandıkları saraylar 1924 Mart’ından itibaren millete intikal ediyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin idaresine veriliyor, 1960’lara kadar devlet adamları tarafından kullanılıyor, sonra müze haline getiriliyorlar. Meclis, sarayları bir “daire başkanlığı”na bağlıyor ama millete intikal eden mekânlarda nelerin bulunduğunun belirlenip ciddî bir envanter çıkartılması için 75 sene boyunca pek birşey yapılmıyor! 
Sultanlardan birinin oyuncak sandıkları tavanarasında ancak bundan birkaç sene önce bulunduğuna göre, sarayda daha ortaya çıkartılacak çok şey var demektir. Dolayısı ile tavanarasından sonra mahzen, kömürlük, sarnıç yahut kayıkhane gibi ücra köşeler de zahmet buyurulup elden geçirilecek olursa, çok miktarda başka obje ortaya çıkabilecek gibidir.


HİÇ KİMSE SORMADI 
Oyuncakları sergilenecek olan Dürrüşehvar Sultan eski bir tarihte
 değil, bundan sadece beş sene önce, 2006’nın Şubat’ında Londra’da vefat etti. 1940’lı senelerden itibaren, özellikle de 1970’lerden sonra Türkiye’ye sık sık geliyor ve yaz aylarında burada kalıyordu.
Dürrüşehvar Sultan‘ın çocukluğu babası Abdülmecid Efendi‘nin Çamlıca’daki köşkü ile Dolmabahçe’de geçmişti, yani sarayın her tarafını ve hattâ sistemini de bilen son kişi o idi. Ama, “Burası bir zamanlar eviniz idi... Bir gün buyursanız da Dolmabahçe hakkında bilemediğimiz bazı konularda bizi aydınlatsanız” demek her nedense bir Allah’ın kulunun aklına gelmedi.
Sultan hatıralarını Haydarabad’da, 1947’de yayınlamıştır ve çok az sayıda bastırdığı kitabının ismi “Doğan”dır. İlk sayfasını bu köşede gördüğünüz “Doğan”da, Dolmabahçe Sarayı hakkında bazı ayrıntılı bilgiler de vardır... 
Sergi öncesinde belki bir işe yarar diye hatırlatmak istedim...

Hiç yorum yok: