12 Ocak 2013 Cumartesi

Kitle imha kültürü!-Umur Talu


Kitle imha kültürü!


Hangi coğrafyada hangi milletten oldukları fark etmiyor; çocuklar namlunun ucunda, bombanın piminde, ya bir çılgının elinde devletlerin, örgütlerin hedefinde uçup gidiyorlar.
ABD’de 20 yaşındaki gencin miniklerin okulunu basıp 26 kişiyi, 20 çocuğu öldürmesi “akıl almaz”geliyor.
Çünkü beyaz medeni dünya, çünkü okul ve çocuk hepimizin sıradan, gündelik hayatı.
Gazete okuyan, televizyon seyreden, internette dolaşanların olağan hayatı.
O sıradan hayatın içine bir çılgın yaylım ateş açınca irkiliyoruz.

***

20 yaşındaki Adam Lanza için söylenenler, esasen pek çılgın olmadığı.
Silahları alıp “askeri kıyafet” giydiği ana kadar.
Askeri kıyafet” mi?
11 Eylül saldırısı sonrası, ABD o fırsatla “terörle savaş, İslamla savaş, herkesle savaş” diye coşup harbi “tam teşekküllü militer devlet” olduğunda, Lanza sadece 8-9 yaşındaydı. Katlettiği çocuklar kadar çocuktu.
Ne oldu da böyle oldu?
Birincisi elbet devlet dilinin ve elinin insanlardaki sureti.
Diğeri medya dilinin bulaşıcılığı; şiddet, terör, cezalandırma, istila, imha üzerine çeşitlemelerin gündelik hayata, rüyalara, riyalara sızışı.
Elbet herkes katil çıkmadığına göre, bunlar bir de kişisel hikayelerle buluşur, koklaşır, kokuşur.

***

Bölgemizdeki devletler başta, ama ABD ve benzeri medeniyet canavarlarının da, kişisel çılgınlık ve katliamlar üzerine diyeceği çok şey yok aslında!
Halklarını katleden “şiddet devletleri” bir yanda; başka halkları ambargoyla, ablukayla, bombardımanla, yanlışlıkla, kasten, taammüden katleden, birbirlerini katletmelerini kışkırtan“medeniyet şiddetleri” bir yanda.
Suriye’de halkını katleden diktatörün, okula bomba koyan “özgürlük savaşçısı”nın, burada Güngören’e “siyasi bomba” koyan örgüt mensubunun veya (yanlışlıkla) halkını bombardımanla katleden devletin, Gazze’yi çoluk çocuk kanatanların bir yanına, Irak’ta 500 bin çocuğu ölüme iten ABD ile 20 çocuğu birden katleden dünkü çocuklar da düşer.

***

ABD’de sadece 2012:
2 Nisan, Oakland: 43 yaşındaki Goh bir sınıfa ateş açtı: 10 ölü ve yaralı.
20 Mayıs, Seattle: 40 yaşındaki Stawicki bir kafeyi taradı ve intihar etti; 7 ölü ve yaralı.
20 Temmuz, Aurora, 24 yaşındaki Holmes sinema salonunu taradı ve yakalandı: 70 ölü ve yaralı.
5 Ağustos, Oak Creek, 40 yaşındaki eski asker ve Nazi eğilimli Page bir Sikh tapınağını bastı ve intihar etti: 10 ölü ve yaralı
27 Eylül, Minneapolis, 36 yaşındaki Engeldinger işten çıkarıldığı işyerini bastı, 5 kişiyi öldürüp intihar etti.
Ve 14 Aralık’ta Newton, 20’si çocuk, 26 ölü.

***

İdamcılar, okul baskını üstüne tez yapabilirler! Çünkü Connecticut, hüküm giymiş 11 kişinin infazını iptal etmeden, daha çok yeni, idam cezasını kaldıran 17’inci eyalet oldu.
Silahçılar, yasağın çare olmadığını, son katliamın “satışın yasaklandığı” bir yerde yapıldığını söyleyebilir.
Hepsi halt yer!
Çünkü katliamların çoğu idamın var olduğu, dörtte üçü de silah satışının serbest bulunduğu eyaletlerde!
Kaldı ki, Lanza gibiler, hele okul basanlar, zaten idam fermanını da cebinde taşıyıp en son kendini öldürüyor. Filmlere konu olan Columbine’da bir okulu katleden Eric ve Dylan gibi.

***

Sorun, nefret ve şiddet üretimi üzerine daha çok düşünmekte.
Çılgınlığın, çıldırmanın, kendine ve başkasına şiddetin hınçla, silahla nasıl buluştuğu üzerine kafa yormakta.
Ama devletlerin böyle bir yeteneği var mı?
Katliam, cinayet, infaz, işgal, işkence, etnik ayrımcılık, ekonomik şiddet, silahlanma müptelası, silah kullanma heveslisi devletlerin öyle bir samimiyeti olabilir mi?
Gündelik hayatta, öteki saydığına, bırakın başkasını, çocuğuna, eşine, sözde sevdiğine dahi şiddeti, ölümü münasip bulanların; kimi şiddeti kollayan kanunların, damarında şiddet dolaşan kolluk ve kulluk güçlerinin ikliminde böyle bir bahar ihtimali var mı?
Çocukların bunları soracak kadar bir ömrü olmayabiliyor işte!
Ötekinin çocuğu ya da senin çocuğun.

Hiç yorum yok: