17 Ocak 2013 Perşembe

Bir ilahiyatçı nasıl kaybolup öldürüldü-Aziz Üstel


Yaşar KutluayAnkara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ilk mezunlarından bir doçentti. İlahiyat üzerine çalışmalarını Yahudilik üzerine yoğunlaştırmıştı; İslam mezhepleri uzmanıydı aynı zamanda.

Genç olmasına karşın, Arapça, Farsça, İngilizce, İtalyanca ve İbranice biliyordu; böylece de dinsel belgelerin ana kaynaklarını inceleyebiliyordu ayrıntılarına inerek. Devlet onu İsrail’e yollamıştı. Orada Yaşar Kutluay İbranice öğrenmiş, Yahudi toplumunun yaşam biçimini, inançlarını bellemiş ve Siyasal Siyonizm’i yakından inceleme fırsatı yakalamıştı ki, bu konuda uzmanlaşmıştı hepten. Kutluay sayesinde Siyonizm konusu propaganda metinlerinden çıkmış, somut bilimsel ve düşünsel bir temele dayandırılmış, siyasal amaçları ve hedefleri gözler önüne serilmiş, bunun üzerine de kitaplar yazmıştı Kutluay.

O yıllarda Siyonizmin “s”si bile ağıza alınmazken, Kutluay’ın Siyonizmi tartışmaya açması her babayiğidin harcı değildi kesinlikle. Çünkü gizli bir örgüttü; para babaları, dünyanın dört bir yanında hem siyasi hem de iş çevrelerinden ciddi destekçileri vardı ve yer altında kalmaya, adlarını pek duyurmamaya, çalışmalarını gün ışığına çıkarmamaya özen gösteriyorlardı. Yaşar Hoca, en önemli kitabını 1967 yılında yazdı. “Siyonizm ve Türkiye” adlı bu eserinde Siyonizmin babası sayılan Thedor Hertzel’in günlüğünden aldığı, Osmanlı’nın çöküşünü anlatan bölümler çok önemlidir. Bu bağlamda Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesinde Siyonizmin rolünü anlatmıştır. Hertzel’in anılarını çevirmiş ancak 1950’ye değin yayınlanmasına izin verilmemiştir sansürlerce.

O güne değin kimsenin ayrıntılı bir bilgisi yoktur Siyonizm’le ilgili. Hele de  Abdülhamid Han’dan Filistin topraklarını satın almak için, o yıllarda, Thedor Hertzel’in devletin tüm borçlarını karşılayacak bir para önerdiğini ve Abdülhamid’in bunu geri çevirdiğini doğru dürüst bilen pek azdır. Hertzel günlüğünde Abdülhamid Han’a nefret kusar; ortadan kaldırılmasının Siyonizm açısından bir numaralı hedef olduğundan söz eder. İşte rahmetli Yaşar Kutluay bu gerçeği yayınlamıştır ilk kez.

Hava sakin, fazla soğuk değil, deniz çarşaf gibidir. Yaşar Hoca Mersin’e gitmiştir dinlenmeye. Tarih 12 Aralık 1969’dur. Silifke’den bir motorla balığa çıkar... Ve kaybolur!

Araştırmalar sürer günlerce. Söylentiler uçuşur havada. Kimileri Yunan adalarında tutsak olduğunu söylerse de somut bir ize rastlanmaz. Sonra İsrail gizli istihbaratınca metroda öldürülüp cesedinin denize atıldığı fısıldanır kulaktan kulağa. Motorda kan izleri bulunmuştur. Bu iddia salt bu kan izlerinden öte hiçbir yere gitmez.

Uzun lafın kısası Yaşar Kutluay buharlaşıp kaybolmuştur. Bugüne kadar da hiç kimse başına ne geldiğini bilmez, bilenler de söylemez elbet. Ancak, yaşasaydı “çok önemli belge ve bilgilere ulaştığını” ve bunları yayınlayacağını söylemişti yakınlarına.... Neydi bu belgeler, bilgiler... Yorumunu siz yapın!

(Meraklısına Not: Siyonizm ve Türkiye—Yaşar Kutluay. Dücane Cündüoğlu—Bir Adam-Bir Kitap ve bir Ölüm)

Hiç yorum yok: