12 Aralık 2012 Çarşamba

Osmanlı'nın Çin'e askeri teknoloji transferi-Erhan Afyoncu

16. yüzyılda Osmanlılar Afrika'dan Endonezya'ya, Hindistan'dan Çin'e kadar çok uzak ülkelere askerî teknoloji transferi yapmıştı


Kara muharebe silahlarının en önemlilerinden biri tanktır. Türkiye'nin yerli tank üretimi Altay bu yüzden çok önemlidir. Bir devletin tarih sahnesinde hem var olabilmesi hem önemli rol oynayabilmesi için başta gelen şart kendi silah sanayiini oluşturmasıdır. Osmanlılar bunu başardıkları için tarihe damgalarını vurmuştu. Macar tarihçi Gabor Agoston'un "Barut, Top ve Tüfek" isimli kitabında bu konuda teferruatlı bilgi bulunabilir.

OSMANLI TÜFEĞİNİN ÜSTÜNLÜĞÜ

Osmanlılar top ve tüfeği icat etmedi ama ateşli silahları geliştirip, öncü rol oynayarak Doğu ve Batı ordularına karşı büyük üstünlük kurdu. Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren ateşli silahlar Osmanlı ordusunun vazgeçilmezi oldular. Osmanlılar ateşli silahları sadece ithal etmiyor, üretimini de gerçekleştiriyorlardı.

XVI. yüzyılın başlarında Avrupa'da tüfekler ağır ve kullanışsızken, Osmanlı tüfeği kendisine has bir şekil kazanarak, savaşlarda sonucu belirleyen bir silah haline gelmişti. 1526'da Mohaç Savaşı'nın kazanılmasında tüfeğin rolü büyüktü.

İkinci Bayezid döneminden itibaren Osmanlı askeri tarafından kullanılan tüfekler, özellikle fitilli tüfek mekanizmaları Avrupa ülkelerinden daha gelişmiş bir teknolojiye sahipti. Osmanlı tüfekleri, hafifliği kadar pratik tetik tertibatıyla da savaşlarda etkiliydi. Tetik mekanizmasının geliştirilmesi Osmanlılar'ın silah sanayiine bir armağanıydı.

Türk tüfeklerinin metalinin kalitesi Avrupalılar tarafından da övülmüştür. Tüfeklerde kullanılan çelik levhalar, barutun yanması esnasında ortaya çıkan basınca namlunun yüksek mukavemet göstermesini sağlamaktaydı.

Osmanlılar tüfeği İstanbul'un yanı sıra imparatorluğun Şam, Cezayir, Kahire gibi birçok yerinde üretiyordu. Osmanlı saray teşkilatında ehli hiref cemaati içinde tüfek ustaları vardı. Osmanlı teknik sınıfları içinde Müslüman olsun olmasın işini bilen herkes yer bulabilirdi.

ÇİN'DE OSMANLI TÜFEĞİ

Osmanlı İmparatorluğu 16. yüzyılda tüfek üretiminde dünyanın önde gelen güçlerinden biriydi. Osmanlı tüfekleri her yerde aranır hâle gelmişti. İran'daki Safevî Devleti, Hindistan ve Endonezya'daki Müslüman emirlikler, hatta Çin bile Osmanlı tüfeğinin peşine düşmüştü. Osmanlı İmparatorluğu Afrika, Hindistan ve Endonezya'daki Müslüman emirliklere silah ve o bölgelerde Rumî adıyla anılan askerî uzmanlar göndererek, Portekizliler'e ve İspanyollar'a karşı mücadelelerine destek olmuştur. Osmanlı silah ustalarının Çin'deki bilinmeyen ilginç macerasını ise Giray Fidan, Çince kaynaklara dayanarak "Çin'de Osmanlı Tüfeği ve Osmanlılar" isimli eserinde anlatır.

Kanunî döneminde Osmanlı adına Çin'e giden Duo Si Ma ve kardeşi Ba Bu Li'nin içinde bulunduğu elçilik heyeti, yanlarında bir de Osmanlı tüfeği götürmüşlerdi. Giray Fidan, Osmanlı ateşli silahlar uzmanı olarak anılan Duo Si Ma isminin Dursun isminin Çinceleştirilmiş hali olabileceğini söyler. Duo Si Ma, elçilik görevinden sonra Çin imparatorunun yakın muhafız ve istihbarat teşkilatı olan Jin Yi Wei'ye komutan olarak alındı. Burada Osmanlı kıyafetleriyle görev yaptı ve 40 yıl boyunca üç imparatora hizmet etti.

16. yüzyılın sonlarında Çin'in başı Japon korsanlarla dertteydi. Çin devlet adamlarından Zhao Shi Zhen, Duo Si Ma'dan Osmanlı tüfeğinin inceliklerini kendisine öğretmesini istedi. Duo Si Ma, Osmanlı tüfeğinin inceliklerini Zhao Shi Zhen'e öğretti. Daha sonra birlikte Çin'de Osmanlı tüfeği ürettiler. Zhao Shi Zhen de 1598'de Osmanlı tüfeğinin nasıl kullanıldığını anlattığı resimli Shen Qi Pu'yu "Olağanüstü (Ateşli) Silahlar Klavuzu" yazıp, imparatora sundu.

Osmanlı top imalatı

Top dökümhanelerinin en büyüğü İstanbul'da olmakla beraber Samakov'da, Banyaluka'da, Pravişte'de ve Bilecik'te dökümhaneler mevcuttu. Kuşatma için muhasara altına alınan kalelerin çevresinde geçici olarak top dökümhaneleri kurulmaktaydı.

Barut imalatı

Barut İstanbul içinde Bakırköy, Atmeydanı, Şehremini ve Kâğıthane'deki baruthanelerde üretiliyordu. Ayrıca Budin, Tımışvar, Belgrad, Selanik, Gelibolu, Halep ve Kahire gibi birçok şehirde de baruthane vardı.

Kendine yeten imparatorluk

Osmanlı İmparatorluğu, silah ve ateşli silahlarda kullanılan hammaddelerin üretiminde kendine yeten bir imparatorluktu. Barutun hammaddesi olan güherçileyi (potasyum nitrat) kendi topraklarında Selanik, Yenice Vardar, Vodena, Avrathisar, Florina, Nevrekop, Manastır, Drama, Filibe, Üsküp, Köprülü, Kumanova, Tımışvar, Budin, Çanad, Güzelhisar, Afyonkarahisar, Denizli, Karaman, Akşehir, Konya, Aksaray, Maraş, Erzurum, Diyarbakır, Malatya, Van, Halep, Bilecik ve Antakya gibi imparatorluğun çok değişik bölgelerinde imal ediyordu. Güherçile üretiminde kendi kendine yeten bir devlet olması, düşmanlarına karşı üstünlük kazanmasını sağlıyordu.

Uzun süren savaşlar sırasında Avrupa ülkelerinden silah satın almasına rağmen, gereken silah çoğunlukla imparatorluk içinde üretirdi. Macar tarihçi Gabor Agoston 19. yüzyıla kadar Osmanlı silah sanayiinin Avrupa devletleriyle boy ölçüşebilecek derecede üretken ve faal olduğunu söyler. 18. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda silah ve barut üretilmeye devam edilmekle birlikte, silahların ve barutun kalitesi Avrupa'da üretilenlerin gerisinde kaldı. Avrupa'da gittikçe modernleşen silah sanayii arayı açınca, Osmanlı İmparatorluğu 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Avrupa ve Amerika'dan büyük miktarda silah ithal etmeye başladı.

Hiç yorum yok: