Mısır Ekim 1973 |
İsrail Gazze'yi vurdu. Çocukları öldürdü. Bunu ilk kez yapmıyordu. Ama ilk kez Ankara'ya mesaj veriyordu! Açıkça, "Bu bombalar size atıldı.
Gelin elinizden geleni ardınıza koymayın. Gücünüz yetiyorsa bizi durdurun" diyordu!
Önceki gece başlattıkları saldırının tek amacı buydu!
Peki neden bu mesajı vermek zorunda kaldılar?
Asıl amaçları neydi?
Türkiye ne yapacaktı?
Ergenekon tutuklusu bir profesör, yazdığı onca kitap içinde bir şeyi çok doğru söylüyordu: İsrail, Türkiye'de İsrail'den daha güçlü! Çok kimsenin kulak ardı ettiği bu söz hem Ergenekon'u hem de Ankara'nın ne ile mücadele ettiğini çok iyi anlatıyordu!
İsrail'in Londra, New York ve Tel Aviv üçgeninden oluştuğunu düşünürseniz, TABLO çok daha net ortaya çıkıyordu!
Konunun derinlerine inmeden daha önce yazdığım bir hikayeyi tekrar hatırlatmam gerekiyor. Çünkü şimdi daha anlamlı... "Talat Aydemir'in DARBECİ arkadaşı pilot binbaşının teklifi, İsrail'den İNTİKAM almak için sabırsızlanan Muhammed'in ayaklarını yerden kesti. Leyla'nın milliyetçi subay ağabeyi tam bir ay bu konuyu kimseye açamadı. Doğru zaman ve doğru insan önemliydi. İçi içine sığmayan Muhammed, bir toplantıda Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat'ın hava subayı olan kardeşiyle karşılaştı. Doğru adamı bulduğunu düşündü. Artık harekete geçme zamanı gelmişti. Dostlukları eskiye dayanan arkadaşının koluna girerek, "Gel biraz dertleşelim" dedi...
Muhammed, kız kardeşinin eşi olan Türk pilotun söylediklerini tek tek anlattı. Sözlerini bitirirken "Bu bir fırsattır. Türk subayları hem çok iyi eğitimli hem çok disiplinlidir. 'ÖL' deyince ölmesini, 'VUR' deyince vurmasını herkesten daha iyi bilirler. Bu son şansımız" diyerek eniştesine olan güvenini vurguladı.
Günlerce haber çıkmadı.
Muhammed tam umutsuzluğa düşmüşken, istihbarattan bir görevli gelip "Sözünü ettiğiniz Türk subayla birlikte sizi başkan yardımcımız bekliyor" dedi.
Hemen hazırlanıp Türk pilotun yanına gitti. İkisi kol kola girdikleri İSTİHBARAT merkezinde tam 5 saat kaldı.
Enver Sedat, kardeşinin söylediklerine inanmıştı. O da tek seçeneğin "Türk askeri" olduğuna kanaat getirmişti. Sedat, istihbarat sorumlusuna toplantının çok gizli kalmasını tavsiye ederken "Ben Türk askerini çok iyi tanırım. Onların kayalıklarla bile nasıl mücadele ettiğini iyi bilirim. Unutma ki eşim Suzan da bir Türk. Ondan neler çektiğimi kimse bilemez" dedi... Geri sayım başlamıştı! Türk subay gelişmeler üzerine defalarca Türkiye'ye gelip gitti. 50 eski arkadaşıyla temas kurdu. Sonunda 32 kişilik TÜRK SUBAY grubu sınırı gruplar halinde geçti. Görev başlamıştı bir kere... Eğitimsiz 30 bin Mısırlı genci NİL kıyılarında kum fırtınalarına rağmen eğittiler. Hepsi çakı gibi asker oldu. Aylardan RAMAZAN'dı. İsrail bu kutsal ayda saldırı beklemiyordu.
Ama yanıldılar!
Takvimler 1973'ün 6 Ekim'ini gösterirken SAHUR vaktinde binlerce Mısır askeri "ALLAHU EKBER" nidalarıyla SİNA'ya çıktı. İsrail şoke oldu. Bir de askerlerin, Mojino Hattı'ndan daha sağlam olduğunu düşündükleri BARLEV HATTI'na yürüdüğünü görünce şaşırıp kaldılar.
Bütün dünya başkentleri yerinden oynadı. Ankara olan biteni sessizce izliyordu. İsrail ne yapacağını bilemez bir halde Türkiye'ye "Desteğiniz var mı?" diye soruyordu! Mısır'ın tek başına bunu yapabileceğini düşünmüyorlardı! Cevap her defasında "Bir bilgimiz yok" şeklindeydi! Türk subayın kayınbiraderi, Leyla'nın ağabeyi kullandığı uçakla yere çakılıp şehit oldu. 32 kahraman bu haberle sarsıldı.
Buna rağmen devam ettiler. Ancak Mısır yönetimi yanlış savaş stratejisini devreye sokunca, İsrail kaybettiği savaşı kazandı!
Tarih Türkler'in yazdığı BARLEV DESTANINI daha yazmadı. Ancak o gönüllü 32 TÜRK büyük gururla yaşadı..."
Mavi Marmara'ya saldırıp 9 sivil Türk'ü katleden, İskenderun'daki birliğimize roket atıp 6 askerimizi şehit eden, PKK'nın yanında savaşıp Mehmetçik'e kurşun sıkan, yazılımını yaptıkları Türk Fantom'un Suriye açıklarında düşmesine neden olan İsrail, bir türlü uslanmak nedir bilmiyor! Aslında TÜRK TOKADI yediklerinde tuz buz olacaklar ama yine de kaşınıyorlar!
Çünkü dertleri başka!
Hükümet, MECLİS'in kararı ile TEZKERE çıkarttı!. Bu bölgeden gelecek herhangi bir saldırıya karşı yapılan en önemli hamleydi! Dışarıdan bakıldığında her ne kadar SURİYE karışık gibi görünse de asıl mücadele IRAK'ta yaşanıyor! Sadece silahlar çekilmediği için biz bunu göremiyoruz.
Cumhurbaşkanı Talabani memleketi Süleymaniye'ye kaçtı. Maliki, İran ve Rusya'yı arkasına alarak bir orduyu petrol bölgesine gönderdi. Barzani tedirgin bir şekilde beklemeye koyuldu. Ordu hazırlayan MALİKİ, "Türkiye gözünü bizim kaynaklarımıza dikmekten vazgeçsin" dedi...
Çünkü onlar da Türk Ordusu'nun Kuzey Irak'taki bir karışıklıkta ne yapacağını biliyordu! Sadece Irak değil, İsrail de bundan haberdardı!
Ankara için Suriye'ye girmek, Şam'a gitmek 30 dakikalık bir işti. Ama bunu isteyen yoktu! Herkes Esad'ı izlerken Ankara bir yandan Irak petrollerinin Suriye üzerinden Akdeniz'e çıkmasını engelliyor, bir yandan da Musul-Kerkük petrolünü kontrol etmek istiyordu! Büyüyen, bir dev haline gelen Türkiye için ENERJİ su kadar önemliydi! Petrolün yüzde 67'si Müslüman ülkelerde iken Ankara'nın buna uzak kalması düşünülemezdi!
İslam coğrafyasına bomba yağdıran İsrail ve müttefikleri pastadan PAYLARINI alırken, Türkler'in geri durma dönemi artık sona ermişti! Hem devlet, hem asker modifiye olmuştu çünkü...
Eski Türkiye gidip yeni devlet, yeni asker, yeni MİT gelince kimyaları bozuldu. Önceden hem ordudan, hem MİT'ten istedikleri bilgiyi rahat bir şekilde alıyorlardı. Artık Türkiye'nin MAHREMİ var. Sıkıntının en büyük nedeni de bu. Ankara'nın kalbine kurdukları MASA yıkılınca elleri kolları kesildi! Önlerini göremediler. Perde arkasında oynadıkları her oyun bozuldu! Tokat yedikçe "Osmanlı geri geliyor" diye feryat ettiler! Gelen TÜRKLER'di ve bu Türkler parmaklarında oynattıklarına benzemiyordu! Onların değil milletin hesabına çalışıyordu!
İşte İsrail, efendilerinin emriyle Gazze'yi vurdu. Suriye'ye bir türlü girmeyen Türkiye'yi o karışıklığın üzerinden kendine çekmek istedi.
Ankara'nın dikkatini dağıtıp Irak'tan uzaklaştırmak istedi... Enerji ile buluşan bir Türkiye'nin tutulamayacağını herkes biliyor ve görüyordu. Ankara'ya destek veren OBAMA bile "kontrol edilmelerinde yarar var" düşüncesinde... İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa ve İsrail'i siz düşünün artık!
Büyük poker masası kuruldu.
Tuzak çok. Türkiye kazanmaya yakınken MEZE olmak istemiyor! Bin düşünüp bir adım atıyor. Bu nedenle kontrolü hiç elden bırakmıyor. GÜÇ GÖSTERİSİ yapmak adına cevap vermeyi kendine yakıştıramıyor!
Bu İsrail'e kayıtsız kalınacağı anlamına gelmiyor tabii...
Yakında sadece onların anlayacağı cevap verilir. Bu ya bir kaza ya da Şam'daki Ulusal Konsey Binası'nın havaya uçurulması gibi bir şey olur...
Belki 32 kişiyle, belki de 2 kişiyle cevap verilir! Kim bilir!
Eskilerin dediği gibi; "Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa bahtına..."
İsrail'e saldırı emri veren LONDRA bile onları koruyamayacak!
Nasıl mı? Onu da yarın anlatırız...
NOT: Gazze'den mesaj yollayan İsrail ile açlık grevi yapanların patronuna dikkat!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder