17 Kasım 2012 Cumartesi

"En büyük insan" kim? Kazım GÜLEÇYÜZ

Türkiye gazetesi yazarı Yavuz Bülend Bakiler, 30 Eylül’deki yazısında askerî okullardaki Atatürkçülük eğitimini eleştirmiş: 


Askerî okullarımızda Atatürk 10 ayrı madde altında genç subaylarımıza şöyle anlatılmaktadır. “1- Atatürk en büyük insandır. 2- Atatürk en büyük Türktür. 3- Atatürk en büyük komutandır. 4- Atatürk en büyük dâhidir. 5- Atatürk en büyük teşkilatçıdır. 6- Atatürk en büyük inkılapçıdır. 7- Atatürk en büyük öğretmendir. 8- Atatürk en büyük siyaset adamıdır. 9- Atatürk en büyük devlet adamıdır. 10- Atatürk en büyük liderdir.” Bu 10 maddeyi bilmeyenler cezalandırılmaktadırlar. 
Burada belirtilen 10 maddenin 10’u da yanlıştır. (...) Atatürk en büyük insan, en büyük Türk, en büyük dâhi, en büyük devlet ve siyaset adamı değildir. Bu vasıfların başlarına konulan “en” zarfını mutlaka silmek, kullanmamak lazım. Çünkü “en büyük Türk”, “en büyük kahraman”, “en büyük dâhi” şahıslara, milletlere, devletlere, dinlere... göre başka başkadır. Atatürk’ü bu sıfatlarla anlatmak ve anmak yanlışın ötesinde yanlıştır. 
Evvela bu kafa; bizi bütün dünya milletlerinin önünde çıkmazlara sokacaktır. Sonra, çok daha önemlisi “Atatürk’ü en büyük devlet adamı, en büyük siyaset adamı, en büyük öğretmen, en büyük dâhi, en büyük lider” olarak öğrenen, öyle bilen, öyle sanan, öyle inanan komutanlarımız, bizim yeni devlet ve siyaset adamlarımızı kat’iyyen sevmeyecekler, benimsemeyecekler, vatanımızı o yeni siyasetçilerin elinden kurtarmak için yeni hükümet darbeleri yapmayı düşüneceklerdir. Samimiyetle inanıyorum ki 27 Mayıs darbesinin lideri Cemal Gürsel Paşa da, 12 Eylül darbesinin öncüsü Kenan Evren Paşa da Atatürk’ü çok, ama çok, ama çok seviyorlardı. Onların Atatürk sevgisini tartacak bir kantar bulmak imkânsızdı. 
Bu darbeci subayları biz yetiştirdik. Yanlış eğitim sistemimiz bu darbecileri ordumuzun, milletimizin başına getirdi. Peki ama bir aşçı pişirdiği yemekten, bir terzi diktiği elbiseden, bir mimar yükselttiği bir eserden nasıl şikâyetçi olabilir? Biz komutanlarımıza demokrasiye, insan haklarına, birlik beraberlik dâvâmıza saygılı olmayı ciddî bir eğitim sistemiyle öğretemediysek, öğretemiyorsak onlardan başka ne bekleyebiliriz? 
***
Bakiler’in haklı olarak eleştirdiği bu sloganlar, 1994’te Burdur’da yaptığımız kısa dönem askerliğimizde de, eğitim alanlarındaki levhalara yazılıydı ve törenlerde askerlere hep bir ağızdan bağıra bağıra söylettiriliyordu. Ve askerlik dönüşü ilk işlerimizden biri şunları yazmak olmuştu:
“Halkın ezici bir çoğunluğunun ‘en büyük insan’ olarak Hz. Peygamberi (asm.) tanıdığı bir ülkenin kışlalarında, bu sıfat başka bir şahsa bahşedilebilir mi? Milletimizin ‘Peygamber ocağı’ olarak görüp bağrına bastığı bir orduda, Atatürk için ‘en büyük insandır’ sloganının hemen hemen her yerde tekrarlanması neyin nesidir?” 
(Yeni Asya, 21.6.1994; bu yazıyı “Ordu ve Demokrasi” kitabımızda da bulabilirsiniz, s. 106)
Galiba bilâhare bu slogandan vazgeçildi.
Eğer öyle ise iyi. Ama yetmez!

Hiç yorum yok: