22 Şubat 2012 Çarşamba

Ahmet Kabaklı, Mehmet Akif


Kur’an kalkacak tercümem yerini alacak!

Akif Mısır’da iken hazırladığı Kur’an tercümesi hakkında fikri şu idi:
Bir kere daha okuyup tashih etmek, noktalarını ilâve etmek, ondan sonra ilmî bir heyet tarafından tetkik edilmek, lâzım gelen bazı âyetlere not şeklinde muhtasar birer tefsir ilâve etmek. Mevlâna Mehmed Ali’nin İngilizce Kur’ân tercümesi gibi bir tarafa Kur’ân’ın asıl metnini, bir tarafa da tercümesini, altına da şerh ve tefsirini yazmak; sonra gayet nefis bir şekilde ipek kâğıda bastırmak. Hattâ bunun çok nefis olması için Londra’da tab’ını düşünüyordu.
Fakat sonraları burada ibadetlerde bir inkılap yapmak, namazlarda Kur’ân yerine Türkçe tercümesini ikame etmek cereyanları başlayınca, Akif in zihni altüst oldu:
- “Benim tercümeyi bunun için mi istiyorlar? Kur’an kalkacak tercümem onun yerini alacak. Kıyamete kadar müslümanlar bana lanet edecek” diye düşündü.

Akif’e karşı kiralık yazıcılar

Kiralık yazıcılar, bu sembol adama bilhassa hücum ederek, büsbütün yerini dar etmeye çalıştılar. Politika, bütün çirkinliğiyle üzerine yürüdü, 0 kadar ki Millî Mücadele’nin manevî lideri Mehmed Akif, işsiz güçsüz ve üstelik, devrin, menfaat modacısı inkılapçı kalemlerinin, gerici iftirasına hedef olmaya başlamıştı. İstiklâl Marşı’ın şairine bir saygı gösterilmedikten başka saygısızlık için fırsat da aranıyordu. Millî Mücadele devrinin halka maziye ve imâna dayalı yapıcı umdeleri tamamiyle unutulmuştu. Bir salgın halinde, Yunanlılar’dan fazla o manevî kurtuluş dayanaklarına karşı savaş açılmıştı.
1923 Mayısı’nda Ankara’dan İstanbul’a dönerek Sırat’ı  Müstakim dergisini çıkarmaya devam etmek istedi, fakat şiddetli sansür, yazılması gerekenleri önlüyordu. Bunun üzerine dostu ve hürmetkarı Abbas Halim Paşa’nın davetini kabul ederek Mısır’a gitmekten başka çare bulamadı. Bundan sonra ilk iki yazını İstanbul’da geçirdi ise de 1925′ten sonra devamlı olarak Mısır’da yaşamak gereğini duydu. Belki de buna mecbur olduğunu sezdi!

Memleketin şiiri

Mehmet Akif’e İstiklal Marşı şiirini neden Safahat’a koymadığını sorarlar. Akif ise:
- “O benim değil, memleketimindir” der.

Hiç yorum yok: