1 Ağustos 2013 Perşembe

İkinci raund-MI-SIR-Hesap vakti-Teşhis-Müslüman-Anket korkuttu-Kuklacı!Kara gölge!Yedekteki isim-Ergün Diler



İkinci raund

Mursi'nin bir anda indirilmesi ve BATI basını tarafından"Darbe" denilmemesi gerçekten çok ilginçti. Kısaca ülkelerin verdiği tepkileri sıralarsak ortaya çıkan tabloyu çok daha rahat görebiliriz! Hep söylediğim gibi Ankara'yı derinden ilgilendiren gelişmeleri, BATI'dan okumalıyız!
Gazetelerin, televizyonların, yayın evlerinin, dergilerin ve internetin GERÇEK sahipleri olan birkaç aile, SON DURUM RAPORUNU bu kanallardan paylaşır!
Tabii ne dediklerini anlamak için de bazı dengeleri bilmek ve yerine oturtmak gerekir!
Yoksa bir elden yönetilen yayınların "ne demek"istediğini ya da "ne mesaj" taşıdığını anlamak hiç kolay olmaz! Mursi indirildikten sonra bütün dünya basınının eteğindeki taşları dökmesini bekledim! Bir de Mısır'daki Cuma namazından sonra yaşananları görmek istiyordum! Olay çıkıp çıkmayacağı çok önemliydi! 
ÇIKMADI!Sisi'nin yaptığı darbeden sonra Amerikan, İngiliz, Alman, Fransız, İspanyol, İtalyan ve Rus medyası, DİL BİRLİĞİetmişçesine "Olan oldu.
Artık ileriye bakmak durumundayız.
Asker bir an önce sandığı getirmeli ve o koltukta fazla kalmamalı" dedi!
Bu ülkelerin resmi temsilcileri de aşağı yukarı aynı şeyleri söyledi! "DARBE" diyerek ortaya çıkan ve SİSİ'yi kınayan olmadı!
Afrika Birliği dışında!32 üyesi bulunan BİRLİK, "Mısır'ın yeni yönetimini tanımıyoruz" dedi! 
Bunu söyleyenler ülkelerinde Türk Bayrağı görmekten mutlu olanlardı! Yani BATI onaylıyor ama Afrika isyan ediyordu!
Peki bütün bunları yanyana getirdiğimizde tabloyu nasıl okumalıydık?
Bizi, yani Türkiye'yi, ilgilendiren en hassas nokta burasıydı!
Reyhanlı saldırısı Erdoğan'ın Obama'yla yapacağı görüşmeyi engellemek için yapıldı! Zaten Erdoğan ne zaman Amerika'ya gitse Londra ve Avrupa içeriyi karıştırırdı! Bu bazen PKK ile bazen de bombalı saldırılar ile olurdu! Ankara bunu bildiği için ziyareti ertelemedi!
Ankara kararlılığını ortaya koyarken, İngiliz Başbakanı Cameron ışık hızıyla Obama'nın yanına gitti! Çok sıcak kareler ajanslara düştü!
Ardından Erdoğan, Beyaz Saray'da konuk oldu! Ağırlama çok üst düzeydi!
Dünya basını bile sırtını dönemedi!
Manşetlerde iki lider vardı!Erdoğan döndükten hemen sonra bu kez Çin lideri Washington'daydı!
Çin demek Londra demekti! Çünkü Çin'i var eden güç Kraliçe ve mavi kanlıların parasını yöneten güçtü!
Amerika'ya rakip olsun diye destek verilmişti!Amerikan derin devleti de Rusya ile Türkiye'yi yanına alıp hem kendisini hem de ortaklarını bekleyen tehlikeleri bertaraf edecekti! Türkiye için dert büyüktü! BARONLAR kazanırsa bölünme kaçınılmazdı! Rusya için ise patronların Londra tarafından tekrar atanması sözkonusuydu! Yani bloklar netti! Kazançlar ise masadaydı!
Her zaman altını çizdiğim gibi BARONLAR ve temsil ettiği güç, çok güçlüydü! Kolay pes etmeyeceklerdi!
Etmediler de!Obama'nın Erdoğan'la görüşmesinden önce ve sonra yaptığı iki zirvede büyük ihtimalle bir süreliğine "Barış"imzalandı!
Dünya, CNN International tarafından GEZİ ile meşgul edilirken BARONLAR, Mısır'ı Türkiye çizgisinden çıkardı! Obama da buna razı oldu!
Görünen bu!Devlerin el sıkışmasının asıl yansıması Türkiye'de olacak! Ankara'nın kontrolünü yıllarca kimselere vermeyen Londra burada da pazarlığa oturacak!
Zaten isteyecekleri tek şey Erdoğan'sız bir Türkiye!
Çünkü Erdoğan, BÜYÜK TÜRKİYE için çalışıyor!Onların derdi ellerinde tutabilecekleri bir Türkiye!
Bize sadece "Kürtler'le yol alma şansı" tanımak isteyecekler!
"Ortadoğu'dan ve Afrika'dan vazgeçin!" diyecekler!
Bütün enerji yollarının Ankara tarafından yönetilmesine karşı çıkacaklar!
Zaten Mursi'nin gitmesi de ilk karşı çıkışın sonucu! İstanbul'da yaşanacak olan meydan savaşı giderek yaklaşıyor!
Kraliçe ve adamları çok mutlu ve umutlu!Bu yüzden cebinde çay parası olmayan Mısırlılar, Tahrir'de sevinçten tanesi 60 sterlin olan BULLDOG havai fişeklerini patlattı!
Hem de 5 bin adet birden!Kraliçe'nin olimpiyat açılışında James Bond'la birlikte patlattığı havai fişekler de bunlardı! Bu şirketin sahibi İngiliz'di ama ismini bilen yoktu!
Türkiye'nin İSLAM aleminin önderi olması ve enerjiyle buluşması anlaşılan herkesi çok korkuttu!
Görünen o ki Obama da baskılara dayanamadı! Yoksa çok net olarak DARBENİN karşısına geçerdi!
Şunu unutmamak şart! Londra "Türkiye'yi Türkler'e vermemek" için her yolu deniyor! İlk raund onların!
Hem ülkeyi hem de ikinci raundu vermemek için kenetlenme kaçınılmaz!
Karşıda kim olursa olsun eğer bir bütün olursak her maçı alırız!
Olamazsak her şeyimizi kaybederiz!Karşı taraf anlaşma da yapsa, baskılara boyun da eğse son söz TÜRKİYE'nin! Bizim dediğimiz olur!
Ama önce buna inanmamız şart!
Büyük Türkiye'ye inanan Elçibey gibi Mursi de gitti!
Onlar saldırıya geçmeden bütün MÜSLÜMAN halkları harekete geçirmek durumundayız! 
Bunu yapabilecek tek isim Erdoğan!
En iyi savunma hücumdur!Bunu başarırsak tarihi biz yazarız!
Bu da kolay olmuyor elbette!
Tarih bu nedenle onu yazanları yazıyor!
NOT 1: İnşaallah Obama konusunda haksız çıkarım! 
Bunu gördüğüm an "yanılmışım" derim, hem de seve seve! 
NOT 2: Afrika'da ezan sesi duyulan her yere gitmeliyiz! 
Onlar bizimle çünkü!


MI-SIR!

Gezi Parkı'ndan DARBE çıkaramayanlar, Tahrir'den sonuç almayı bildi! Tabii şimdilik! Taksim'in göbeğine karargah kuran belli ailelerin yönetimindeki küresel medya, inanılmaz bir grafik çiziyor! Sisi ve adamları kışladan dışarı çıkıp seçilmiş lideri alaşağı edince coşku ve sevinç ne ekranlarında ne de manşetlerinde eksik oldu!
Ancak 28 milyon Mısırlı darbeye karşı yürüyünce bu arkadaşlar yayınlarını kestiler!
Garip bir şekilde MURSİ için, ülkelerinin geleceği için yürüyen, sokaklara akan milyonlar görmezden gelindi! İçerideki yerli görünümlü yabancı basın da aynı elden çıkan emir gereği görevini eksiksiz yaptı! Karşı hareketi görmezden gelerek, küçülterek SİSİ'nin yanında yer aldıklarını resmen ortaya koydular!
Tabii sorsanız hepsi DARBEYE karşı?
Ama GEZİ'de de görüldüğü gibi Türkiye'nin düne kadar kaderini belirleyen güç İstanbul üzerinden Tel Aviv'e, oradan New York'a uzanır ve demiri de Londra'ya atar!
Bu AĞ, Türk gençlerine asla ve kat'a gösterilmez! Taş atan, molotof atan delikanlılar da ülkelerini bu yolla kurtaracaklarını zannederler! Oysa BARONLARAçalıştıklarının farkında değiller!
Ama bu gençlere de gerçeği göstereceğiz! Ben onların akıllarına ve kalplerine güveniyorum! Sorgulamaya başladıkları an gerisi çorap söküğü gibi gelecek!
Günlerdir dünya basınını otel odasından takip ediyorum... Aynı kafanın ürünü yayınları dikkatlice izliyorum. Bu arada da dostlarıma ulaşıp "Neler oluyor?" sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum...
Cuma gecesi çok önemli bir dostumla neredeyse sabahın ilk ışıklarına kadar bilgi alışverişinde bulunduk!
Dünyada tanımayan insan yok desem abartmış olmazdım!
Amerikan başkanlarıyla da, genelkurmay başkanlarıyla da, istihbarat dünyasının önde gelenleriyle de oturup kalkan çok özel biriydi!
Tabii temasa geçince konu hemen Gezi ve Tahrir'e geldi!
Onun temaslarını bildiğim için söyleyeceği çok özel bilgilerin varlığından emindim...
Özellikle benim için altını çizdiği İKİ NOKTA çok ama çok önemliydi...
Türkiye'de kimseden duyamayacağınız bu sözleri buradan paylaşmak benim için de çok sevindirici...
Akdeniz'in sıcak bir gecesinde uzaklardaki dostumuzla yaptığımız o görüşme...
Bakalım beğenecek misiniz!
-Mısır'da ne oldu?Mısır'ın açıklanan nüfusu 83 milyon görünse de gerçek rakam 90 milyonun üzerinde...
-Ne var bunda?Mursi geçtiğimiz gün senin de yazdığın gibi AK Parti Kongresi'ne gelip "Türkiye'nin izindeyiz!" dedi. Bu bazı odaklar için felaketti! Bu nedenle ilk prova Taksim'de yapıldı. Amaç Erdoğan'ı götürmekti! Ama olmadı. O gitmeyince Mursi gitti! Çünkü 75 milyonluk dev bir Türkiye, 90 milyonluk Mısır'ı yanına aldığı zaman bütün enerji yolları ve geçişleri Ankara'nın kontrolüne girer! Obama bile bundan korktu! İngilizler ve İsrail lobisinin bastırmasıyla sadece izledi!
-Yani Türkiye ve Mısır kaybetti mi?Yok, ne kaybetmesi!
-Ne o zaman?Bu ittifak, eski metod üzerinden gidip sonuç alacaklarını düşündü! "Asker gelir ülke bizim kontrolümüze girer"parolasıyla hareket ettiler!
Ama kazın ayağı öyle değil!
-Nasıl peki?Türk istihbaratı Mısır'da çok güçlü! Daha önce Tahrir'de neler yaptığını en çok bunlar bilir! Bir anda, ki dünya medyası yayınlarını kesmesine rağmen, Mısır ayaklandı! Sisi ve dışarıdan emir alan adamları ne yapacağını şaşırdı! Mursi geri gelecek ve darbeye destek veren ya da sessiz kalan herkes bölgeden atılacak....
-Çok iddialı olmadı mı?
Karışıklıklar sürerken yani?
2002'de CHAVEZ'i de askerler alaşağı edip hapse attılar! Halk sokağa çıktı ve liderini aldı! Şimdi aynısı Mısır'da olacak! Belki daha kanlı ve zor olacak ama olacak!
-Anlattıklarınız çok heyecanlı!Mursi halkın ve Türkiye'nin gücüyle geri gelecek! Ama darbeci SİSİ...
-Ne olacak?
Ya kaçacak ya da idam edilecek!
Müslüman coğrafyasına operasyon yapmak artık eskisi kadar kolay olmayacak! Zaten Sisi cezalandırılırsa hiçbir asker artık darbeye teşebbüs edemez! Halkın gücünden daha büyük bir güç yok! Yeter ki bunu harekete geçirmeyi bilen birileri olsun!
-Türkiye, Mısır'da etkili yani?Washington'daki bir dostum "Şu Türkler'deki Hakan Fidan bizde olsa harikalar yaratırdık" dedi! Var gerisini sen düşün!
-Mursi gelirse ne yaşanır?
Filistin özerk bölge olarak Mısır'a bağlanır! 
Türkiye buna büyük destek verir! Esad zaten içerideki yüzde 85'e teslim olur.
İskenderun'dan başlayan hat İskenderiye'ye kadar uzanır, Akdeniz Türk gölü olur! Süveyş de buna dahil olunca iş daha da büyür! Karşı operasyon da böyle olacak!
Durum böyle olunca, İsrail arada kalan ve nefes almakta zorlanan bir ülke durumuna gelecek!
-Çok ilginç!Uzun zamandır Gezi ve Tahrir'i destekleyenler içeride Sünni-Alevi kavgası çıkarmayı planlıyor! Bu Türkler'in İslam coğrafyasındaki üstünlüğünü kırmak için tezgahlandı!
Ankara bunu gördü ve uzak durdu!
Şimdi seçimle gelemeyen Ortadoğu liderleri düşünsün! Ok yaydan çıktı!
Mursi geldiğinde asıl Arap Baharı başlayacak!
-Mursi'nin gelmesi Mısır'ı değiştirmez mi? İslam devrimi yaşanır! Mısır eski Mısır olmaz! Gezi'den sonra jetlerine atlayıp gidenler mecburen dümeni tekrar İstanbul'a kırar!
- İnsanlar merak eder... Türkiye Mısır'da nasıl bu kadar güçlü?Fidan'dan sonra kadroların büyük bölümü değişti! Büyük Türkiye'ye inanan ekipler geldi! Çoğu da genç!
Heyecan ve enerji sınırsız! Türkiye'nin gücü sadece Mısır'a değil bölgedeki her yere yeter!
-Esad duruyor ama!Duruyor ama eriyerek! Gücü ele geçirmeye başladığında onun için de gereken yapılır! Kardeşi öldürüldü!
Ulusal Güvenlik Merkezi havaya uçuruldu! Az şey mi!

Hesap vakti

Artık açık hem de çok açık konuşmanın zamanı geldi de geçti bile! 
Ankara "Türkiye'yi Türkler yönetsin" diye uğraştıkça bir güç koluna bacağına yapışıyor!
Bir adım ileri gitmesine izin vermek istemiyor!Bazı aklıevveller bunu anlamada ya da görmede ciddi sıkıntı çekiyor! Ortaya attıkları tezlere kendileri de inanmıyor!
Ama patronlarının sağladığı konfor gerçeğin üstünü kapatma görevi verdiği için ellerinden geleni yapıyorlar! Bunlara inanan da hiç az değil!
GEZİ'nin masum tepkileri arkasına saklanan DARBE'yi bu nedenle ıskalıyorlar!
Görmezden geliyorlar!
Tıpkı CNN International gibi! Fark yok yani! Zaten boşuna yerli görünümlü YABANCI medya demiyorum!
Kraliçe ve adamları yani BARONLAR Gezi'den darbe çıkarıp Erdoğan'dan kurtulamayınca rotayı MISIR'a çevirdiler!
Obama'ya destek olup onu dünya sahnesine iten güçle masaya oturdular!
Silah kullanmadan ZAFER kazanmaya alışkın olan İngilizler Obama'yı da "Erdoğan, Mursi ve diğer Müslüman ülkeleri de yanına alınca sadece BİZ değil Amerika da bölgeden kovulacak!" tehdidini masaya getirerek ikna etti!
Ankara'nın Kürtler'i kucaklamasını yeterli gören Obama ve ekibi de bu dönüşle Türkiye'yi kaybetmeyeceklerini, Mısır'ı ise Erdoğan'dan alacaklarını hesap etti! Son tahlilde hem Ankara, hem Kahire avuçlarının içinde olacaktı!
Müslüman alemi ile iyi ilişkiler kurması için BAŞKANLIK koltuğu verilen Obama tarihi bir hata yapıyordu!
Dönelim 2009 Haziran'ına... 
"Esselamü aleyküm" diye başlayan konuşmada şu tarihi cümleler Ortadoğu'da yeni bir dönemin başladığını ilan ediyordu: 
 ABD ile İslam dünyasının yarış içinde olmasına gerek yok!İlişkilerimizde farklılıklarımızı öne çıkardığımızda bundan kazanacak olanlar, nefret tohumları ekenlerdir! 
 Filistin devleti konusunda baskımız sürecek!
İsrail, Filistin'in mevcudiyet hakkını tanımalı.. 
 Ankara'da Amerika'nın İslam'la savaşta olmadığını söyledim. 
 İslam hoşgörü dinidir! Kutsal Kur'an der ki; 
"Her kim bir masumu öldürürse tüm insanlığı öldürmüş, her kim birinin hayatını kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış olur!" İşte yukarıdaki sözlerin sahibi Obama'ydı!
Müslümanlığın kalesi sayılan KAHİRE'de bunları söyleyip Müslümanlarla birlikte İslam'ı istedikleri gibi kullananKRALİÇE ve adamlarına karşı İŞBİRLİĞİNİ dünyaya böyle ilan etmişti! Yeni dünyayı Türkler ve Müslümanlar ile birlikte kuracaklardı!
Başka da şansları yoktu!Hem Obama hem İslam dünyası kandırıldı!
SİSİ'ye sessiz kalarak bir anda yüzmilyonlarca Müslüman'ın nefretini kazandılar!
Zaten İngilizler'in tarih boyunca yaptıkları ortadaydı!Ama Obama, Washigton'u Ankara ve Kahire'ye bağlayabilirdi!
Dünyayı değiştirebilirdi!
Daha cesur olabilirdi!Olmadı!
En büyük rakibiyle anlaştı!
Halklarına karşı namlu çeviren orduları dışarıdan yöneterek sonuç alma yoluna saptılar!
Nasıl 1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat'ta Türk askerini HALKIN karşısına diktilerse şimdi aynısını Mısır'da yapıyorlar!
Ama bilmedikleri dünyanın değiştiği gerçeğiydi!Sabah namazında çoluk çocuk demeden kendi insanını katleden ordular yaşayamaz! Obama ve Kraliçe, Kahire'de karargah kursa bile nafile!
Anlaşılan Kraliçe'yi saran MUSEVİ sermayesi verdiği tüm sözlere rağmen Obama'yı da kuşatmış!
Bu saatten sonra mücadele Müslümanlarla bu coğrafyada huzur istemeyen Museviler arasında!
Ya ranttan, faizden, darbeden, cuntadan, krizden beslenen dev Musevi aileler kazanacak ya da Müslümanlar kendi kaderlerini kendileri belirleyecek!
Obama bu tarihi savaşı önleyebilecek tek isimdi!Ama olmadı!
Türkler'in önderliğinde İslam dünyası ayağa kalkacak! Artık başka da seçenek yok!
Çünkü imparator kadar güçlü Musevi aileler kimseye hayat hakkı tanımıyor!
Göreceksiniz milyonlar Mursi'yi geri getirecek! Destek verdikleri SİSİ kaçacak delik arayacak! En büyük silahınHALK olduğu ortaya çıkacak!
Mısır, Türkiye ile bütünleşmeye giderken burada da hesaplar görülecek!
Forbes'te ilk 30 arasına giren ve GEZİ'nin arkasında bulunan PATRONLARA fatura çıkarılacak.
Aynı gökkubbenin altında yaşayıp TEL AVİV'de milyonlarca DOLARA mezar satın alanlar hesap verecek!
Türkiye'nin yanında olmayıp karanlık perdelerin arkasında İsrail'le el ele olanlar deşifre olacak!
Hesap kapatılacak!Bunu onlar istedi!
Altı deliği var zurnanın, hesabı var Konya'nın!
Kendi düşen ağlamaz!Zaten hiç Türk olmadınız ki!
Game Over!
NOT: Bütün büyük devletler değişik renkte insanlardan oluşur! 
Din, dil, ırk farklılığı o devleti yüceltir! Ama hiçbir devlet yaşam hakkı tanıdığı insanların ülkenin altını oymasına fırsat vermez! 
Türkiye'de olan buydu! Hoşgörü aptallığa dönüştü! Bitmesi gerekiyordu; bitecek!

Teşhis

Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Mustafa Kemal Atatürk, Padişah'ın yaveriydi! Sultan, tahta çıkmadan önce birlikte Avrupa'yı aylarca gezdiler! Devletin geleceğini baş başa verip kararlaştırdılar! 600 yıllık OSMANLIyıkılacak, yerine yeni bir yapı oluşturulacaktı! 
Hiç kolay bir iş değildi! Lozan'da da İngiltere'nin başını çektiği gizli anlaşmalarda da hep Türk'e ömür biçilmişti!
Yani bu ülke içinde yaşayan herkese! Kürt'e, Musevi'ye, Keldani'ye, Ermeni'ye yani bizi biz yapan ne varsa ne kadar zenginlik varsa hepsinin kaderi LONDRAtarafından belirleniyordu!
Cumhuriyet de YENİLGİNİN getirdiği kaçınılmaz bir faturaydı!
Kraliçe ve BARONLARI, Türk'e yaşam hakkı tanırken tek bir şart masaya getirdi: 
MUTASYONA UĞRAMAYI KABUL EDERSENİZ!
PADİŞAH 
ile Mustafa Kemal bu şarta mecburen "EVET!"dedi!
Demek zorunda kaldı! Çünkü güçlü olan son sözü söylemişti! Ya tarih sahnesinden silinip gidecektik, ya da bir dönem şartları kabul edecektik! Türk devleti daha doğrusu Türk DERİN devleti ikinci şıkkı seçti! Ömrünü San Remo ve Suriye hattında sürgünde geçiren veHİÇBİR ZAMAN Mustafa Kemal'e tavır almayan Padişah da bunu kabul etti!
Cumhuriyet aslında okullarda bize öğretildiği gibi değil, böyle kuruldu! Osmanlı'nın son manevrasıydı, bunu da Osmanlı'nın en güvendiği subayı yaptı! 1923'ten sonra baktığınızda Mustafa Kemal tıpkı bugün yapıldığı gibi Türkiye'yi hep büyütmek istemiş ve çeşitli paktlar peşinde koşmuştur! Her şartına "evet" demesine rağmenLONDRA'nın prangalarını kırmak istemiştir ve bunu denemiştir! Denemekten de korkmamıştır!
Ama Mustafa Kemal'i sadece rakı şişesine indirgeyenler ne demek istediğimi anlayamaz!
Atatürk Osmanlı devletinin en güvendiği isimdi!
Milleti ve devleti yaşatmak için bir ROLE soyundu! Olan biten budur!
Atatürk bu ülkenin Türküyle, Musevisiyle, Kürdüyle, Arabıyla büyüyeceğini biliyordu! Zaten büyük devletler her dinden ve ırktan insanları bağrına bastığı sürece medeniyet kurabilirdi!
Osmanlı da böyleydi! Neyse...
Atatürk Cumhuriyet'i istendiği şekilde kurduktan sonra İngilizler'i hep sıkıştırdı! Vurulan prangaları hiç ama hiç kabul etmedi! 
Zaten kendisi öldükten sonra TÜRK'ün damgasını vurduğu her yer tamamen değişime başladı! Mesela bugünDARBEYLE boğuşan MISIR'ın bayrağı hep AY-YILDIZ'DI! Sadece Mısır'ın mı?
Elbette hayır!
Ama Osmanlı'nın gittiği ne kadar nokta varsa mutasyona uğratıldı! Tek hedef Türk'ün izlerini silmekti! Müslüman ülkelerin bayrakları dışarıdan yönetilen DARBELER sonucu alaşağı edildi!
Mesela Mısır'ın bayrağındaki ay-yıldız gidip KARTAL geliyordu! Ay-yıldız görünmeyecek kadar küçülüyordu! Hilalle, Haç'ın savaşı böylece gizleniyordu!
Peki İngilizler Osmanlı topraklarında bunu yaparken kendileri ne yapıyordu?
Baktığınızda göreceksiniz İskoçya'dan İrlanda'ya, Avustralya'dan Galler ve Yeni Zelanda'ya kadar ne kadar ellerinde tuttukları ülke varsa hepsinin BAYRAKLARI İngiliz bayrağının türeviydi! 
Onlar DÜNYA üzerinde bayrak gösterirken, Türkler Anadolu'ya hapsoluyordu!
İşte Erdoğan bunu yıktı! Bu ilkeyi tanımadığını gösterdi! Bu milleti oluşturan unsurların, Anadolu'ya sığmayacağını ilan etti! Cumhuriyet'in temeline konan dine ve dile mesafe son dönemde yıkıldı! 
Bu Mısır başta olmak üzere bütün Müslümanlar'ın koşarak Ankara'ya gelmesi demekti!
Öyle olmadı mı?
Tunus, Fas, Libya, Kuzey Irak, Cezayir gelmedi mi? Afrika Türkler'i bağrına basmadı mı?
SİSİ'yi Erdoğan'dan sonra ilk eleştirenin Afrika olması tesadüf müydü?
İngiliz aklı dine mesafe koydurduğu zaman Ortadoğu ve Afrika'dan koptuk! Bu kaçınılmazdı!
Plan istedikleri gibi işledi! Laiklik hassasiyetiyle sokağa çıkan asker de sivil de bunları bilmiyordu!
Çünkü eğitim sistemi de İngiliz icadıydı!
Bugün suçluları kontrol etmek için kullanılan elektronik pranga bize 100 yıl önce vurulmuştu!
Sınırların ötesine gözünü diktiğin an alarm veriyordu!
Bunları bilen ANKARA işe doğru yerden başlayıp KÜRTLER'i kucakladı! Barzani oyunu bozacak işler yaptı! Son bir ayda Londra tarafından iki kez MALİKİ ile biraya getirildi! 
Ama Türkler'in ağırlığı o kadar fazlaydı ki Barzani bırakın attığı her adımı, görüşmelerdeki her cümleyi virgülüne kadar Ankara'ya aktarıyordu!
Barzani demek gaz ve petrol demekti!
Türkiye'nin cari açığının bitmesi demekti!
Anadolu'nun Türküyle, Kürdüyle gümbür gümbür gelmesi demekti!
İşte bu bütünleşmenin umulandan çok ama çok hızlı olması TÜRKLER hakkındaki KORKUYU büyüttü!
Obama da bunun kurbanı oldu!
Kendi bayrağını her yerde dalgalandıran İngiltere'nin HİLAL ve YILDIZ'a tahammülsüzlüğü demekti!
Mısır'da darbe yapan SİSİ nasıl kullanıldığını bilmiyorsa, düne kadar bizim askerlerimiz ve laik aydınlarımız da bilmiyordu!
SİYASETİ ıskalayıp hep ideolojilerle uğraştık!
Biz bunları yaptıkça oyunu kuranlar kıs kıs güldü! Çünkü Osmanlı torunları gibi davranmayıp müstemleke bir devletin üyeleri gibiydik! Bırakın büyük düşünmeyi düne kadar "verelim de gitsinciler" vardı!
Son 10 yıla dönüp bir bakın!
Erdoğan hakkında söylenmeyen bir şey kaldı mı! Hakkında "vatanı sattı!" diye kitaplar yazdırılan Erdoğan, şimdi bütün EMPERYALLERE karşı!
GEZİ'ye çıkıp taş ve molotof atan gençlerin bunu bilmesi şart!
Gösteri hürriyeti ayrı! Herkesin hakkı! Kimsenin söyleyeceği söz olamaz! Ama bizlerin sırtından operasyon yapmak isteyenlere şans tanımak ne kadar milli bir davranış olur!
Bir düşünün!
Bakın Atatürk'ten beri Türkiye ne zaman BÜYÜMEK istese budanmıştır!
Bunu aşmanın tek yolu hem MÜSLÜMAN alemini hem de kendi sokaklarımızı bilinçlendirmekten geçer! 
Yoksa adamlar geldiği zaman Türk, Musevi, Kürt, Asuri, Nasturi, Arap, Ermeni ya da Keldani demiyor, bütün herkesin ortak geleceğini alıp götürüyor!
Tahminin üniversiteler açılır açılmaz tekrar gelecekler! Büyük oyun bu! Gençlerle yani tarihi öğretemediğimiz çocuklarımızla bizi vurmaya çalışacaklar! Uyanık olup akıllı davranmak zorundayız!
Asıl hedef Türkiye...
Erdoğan'ı götürüp Türkiye'nin rotasını değiştirmek istiyorlar!
Ben hala bu gökyüzünün altında nefes alıp ortak bir hayata yelken açan bir vatandaşımızın buna "hayır" diyeceğini düşünmüyorum!
Unutmayın büyük devleti, büyük milletlerin bir araya gelmesi oluşturur!
Osmanlı herkesi bir araya getirip bunu yaptı!
Şimdi bunun olmaması için uğraşanlar var!
Bunlarda içerideki 4 aile!
Gerisi zaten biziz!
Hepimiziz!

NOT:
 Museviler, bu ülkenin asli unsurlarıdır. 
Gezi eylemlerinin arkasında olup Londra ile iş tutanlar, onları temsil edemez.
Museviler'in huzuru, hepimizin huzurdur.

Müslüman

 Mübarek'in en güvendiği isimlerden biri olarak Ordu'da yükseldi... 
 Silahlı Kuvvetler'in 19 kişilik Yüksek Kurulu'na 32 yaşında girdi. 
 2006-2008 arasında İngiltere Müşterek Komuta Koleji'nden doktora aldı. 
 2008-2010 arasında Pennsylvania'daki Amerikan Ordusu Savaş Koleji'nde eğitim gördü. 
 Mübarek rejimi sırasında Suudi Arabistan'da askeri ataşe olarak görev yaptı. 
 Mısır'a dönünce, Süveyş Kanalı'ndan sorumlu komutan oldu. 
 Evli ve 2 çocuk babası.
Eşi peçeli. 

 İngilizce ve Fransızca biliyor.
Kim bu?
SİSİ!Yani Mursi tarafından göreve getirilen Mısır ordusunun bir numarası!
Ne yaptı peki?Gözümüzü açtı!
Nasıl mı?Anlatalım!
Göreve gelir gelmez DARBE planı yaptı! 
Planı yaptı dediğim YABANCILARDAN aldığı emirle hazırlıklara başladı!
Kendisine güvenen ve seçimle gelmiş Cumhurbaşkanı'nı devirdi!
Hemen ardından gözaltına aldı.
Bilinmeyen bir yere götürüp dünya ile ilişkisini kesti.
Müslüman Kardeşler sokağa döküldü.
28 milyon insan Mısır'ı ayağa kaldırdı.
Sisi "bana kimse gözdağı veremez!" dedi.
Sabah namazı kılınan camiyi bastırdı.
52 Müslüman'ı namaz kılarken öldürdü!
Çatışmalar başladı. Gerilim tırmandı.
Atanan Başbakan 3 saat görevinde kalamadı.Mısır Ordusu kendi içinde ikiye bölündü.
Türkiye dışında kimse "darbe" demedi.
Araplar Sisi'yi tebrik için sıraya girdi.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt kutlama yayınladı!
Mursi'nin gidişi "resmi" bayram ilan edildi!
Kutlamayla yetinmeyip pamuk eller cebe atıldı!
Benzin bulunmayan, elektriği olmayan ülkeye milyarlarca dolar yağdı!
Seçimle gelmiş MÜSLÜMAN bir lider MÜSLÜMAN bir asker tarafından devrildi. Petrol zengini MÜSLÜMAN ülkeler de para yağdırdı!
Sisi'ye emir veren YABANCILAR ülkenin başına yeni bir LİDER atadı!
Müslüman Mursi gitti, Hıristiyan Mansur geldi!
DARBE 
kararı veren ve lider tayin edenler YABANCI, ne yazık ki; ölen, öldüren, darbe yapan, yaralanan, aç kalan, işkence gören, indirilen, kutlayan, para gönderen, havai fişek patlatan MÜSLÜMAN'dı!
Anlayacağınız Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra cetvelle yaratılan ülkeler görevini eksiksiz yapıyordu!Avrupa ve Amerika ekonomik sıkıntılarla mücadele ederken BİZ KENDİMİZLE SAVAŞIYORDUK!Camilerde, iftarlarda, sahurlarda, dualarda buluşan insanlar asla ve kat'a bir araya getirilmiyordu!
Devletler yan yana gelemeyince, ayrı düşenleri TOKATLAMAK kolay oluyordu!
Mursi, Türkiye ile yan yana geldiği için gitti!Erdoğan'ı götüremeyenler faturayı ona kesti!
Osmanlı'nın çekilmesinden sonra buralara hiç mutluluk uğramadı!Birileri bu toprakların şahlanışını istemedi!
Bunu görmeyen ve anlamayan içeride de çok insan vardı!
SİSİ'lerin anavatanı Türkiye'ydi!
Abukluklar hiç eksik olmazdı!
Bu nedenle CHP'li vekil "Mısır'daki darbe değil! Asıl darbe Arap Baharıydı!" diyerek Mursi'nin yerine gelenSELEFİLER'i destekliyordu!
Laiklik böyle bir şeydi!
Gerektiğinde sert İslamcı akımları bile HOŞ görürdü!
Londra-New York-Tel Aviv eksenine gönülden bağlı olmanın bir bedeli vardı!
Tabii Dolmabahçe'yi basmaya kalkanların ve destek verenlerin bundan haberi yoktu!
CNN, Reuters, El Cezire, BBC, Der Spiegel, Economist, Bild, Financial Times sussa da HALK artık konuşmaya başladı!
Çünkü Mısır'da görüldü ki, YABANCILAR'ın darbeci askerden başka KOZU yok!
Twitter'dan istedikleri sonucu alamadılar!
Facebook ve Instagram yetmedi!Unutmayın; Türkiye Türkler'in olursa Ortadoğu da Türkler'in olur!
Türk, Kürt ve Arap birlikte gelecek kurar!
Korktukları bu!
Paniklemeleri de bundan.

NOT: Obama'yı ortaya saçılan "TELE KULAK skandallarıyla mı yola getirdiler?" diye düşündüm.
İçimden bir ses "9 Nisan 2009'da TBMM'de yaptığı konuşmaya git" dedi. "ABD ve Türkiye, her zaman, her konuda aynı fikirde değil, olamaz da.
Bunun zaten beklenemeyeceğini de biliyorum. Müttefikliğimizin gücü nedeniyle hem ABD hem de Türkiye, daha güçlendi, dünya da daha güvenli bir yer oldu" diye konuşmuş! Aslında açık açık "Bana fazla güvenmeyin" demiş! 
Haklı! Mısır gösterdi ki kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz! Nasıl olsa Londra da Washington da Ankara'ya muhtaç! Onlar düşünsün!

Anket korkuttu

Günlerdir Mursi'nin neden indirildiğini ve SİSİ'ye bu görevin ne karşılığı verildiğini anlamaya çalışıyorum...
Ortadoğu o kadar KARANLIK bir yer ki burada at izi, it izine karışır!
Bu nedenle iz sürerken, çok dikkatli olmak zorundasınız! Büyük fotoğrafı görmek için hem günceli, hem de geçmişi çok iyi analiz etmeniz şart!
Yoksa ne Gezi eylemlerini, ne Mursi'nin götürülüşünü, ne Arap liderlerin Mısır'a para yağdırmasını, ne de bir türlü "DARBE" denilmemesini anlama şansınız yok!
Hele hele DARBEYİ haklı gösteren iç ve dış odakları aynı koordinatta buluşturma şansınız neredeyse imkansız!
Peki Mısır'da ne oldu da hem Washington, hem Londra hem de KÖRFEZ ARAP ülkeleri rahatsız oldu?
Bütün bu parçaları birbirine yaklaştıran neydi?Her Ramazan ayının başlangıcında İstanbul'a tonlarcaHURMA gönderen Suud Kralı, neden şimdi HURMAYIkesip de darbeci SİSİ'ye milyarlarca dolar akıtıyordu?
Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt neden onlarla yardım yarışındaydı?
Obama ve Cameron "Paralar sizden" dediğindeMÜSLÜMAN ülkelerin liderleri niçin ellerini hiç düşünmeden ceplerine götürüyordu?
Bütün bu soruların cevabını bulduğunuzda zaten SİSİ ve arkadaşlarının neden geldiğini anlamak hiç zor olmuyor!
Bugünü anlamak için biraz geri gitmeliyiz!
Dedim ya parçaları birleştirmek şart!
ONE MİNUTE restinden bir süre sonra ORTADOĞU halkları, Erdoğan için ayağa kalkmıştı! 60 yıldır gururu kırılanARAPLAR, ilk kez bir TÜRK Başbakanı sayesinde kendilerini değerli hissetti!
"İsrail, Türkiye'de İsrail'den daha güçlüdür!" denilmesine rağmen Erdoğan'ın, Davos'ta Peres'i perişan etmesi, bütün Arap halklarının gururunu okşadı!
Tabii Araplar da Türkler gibi duygusaldı!Ama bazıları AKILLA giderdi!
Amerika'da bazı yetkililer durumdan vazife çıkarıp hemen işe koyuldu!
Ortadoğu'daki 10 önemli ARAP ülkesinde geniş katılımlı ANKET, daha doğrusu mini seçim yaptı...
Bu alıştığımız anketlerden değildi!
Çünkü soruların içinde ERDOĞAN vardı! Günlerce süren çalışma sonunda Türk Başbakanı Erdoğan'ın mini seçimin yapıldığı ülkelerin LİDERLERİNDEN bile daha fazla sevildiği ortaya çıktı. Bu sonuç Amerika'daki bazı odakları korkuttu!
DARBENİN yaşandığı MISIR'da neredeyse iki evden birinde ERDOĞAN posteri vardı! Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da uzak ara Erdoğan öndeydi!
Çok sık karşılaşılan bir durum değildi bu...
Belli ki DAVOS çıkışı bazı yerlerde deprem etkisi yaratmıştı!
Zaten bir süre sonra eski devrik lider MÜBAREK, Sharm el Sheikh'te durum değerlendirmesi için Netanyahu ile yemek yiyordu! Mursi'yi götürenler, Mübarek koltuğunda otururken bir isyanı da KANLI bir şekilde bastırarak düzenin bozulmaması için çalışıyordu!
Ama bu da dünya basınına çok fazla konu olmuyordu!
Ne gizli zirveler ne de anketler Erdoğan'ın peşine takılan hakları durduramadı!
Mursi böyle geldi! Nasıl o koltuğa oturduğunu bildiği için de "Türkiye'nin sonuna kadar yanındayız" dedi... 
90 milyonluk ARAP liginin baş oyuncusu, rotasını Ankara'ya kırınca daha önce yapılan ANKET ve İngiliz baskısı Beyaz Saray'ı harekete geçirdi! Obama ve ekibi korktu! Ankara stratejik bir ortaktı! Aynı kadere yelken açılmıştı! Ama yine de İngilizler'i çıkarmak istedikleri bölgeye "İslami bir dil kullanan Türkiye girerse bir daha asla çıkmaz" fikrini yenemiyorlardı!
Çünkü Mısır, Afrika'ya açılan KAPI ve Süveyş'ten dolayı GEÇİŞ yoluydu!
Başka hiçbir özelliği yoktu ülkenin! NİL NEHRİ çok sonraki planlarda yer alıyordu!
İki ara bir derede kalan OBAMA, istemeyerek de olsa SİSİ'nin yanında yer aldı! İngilizler'den sonra Türkler'le uğraşmak istemiyorlardı! Türkler'in miraslarına sahip çıktıkları sır değildi! Bu nedenle Londra ile anlaşıp Ankara frenlendi! Türkler'e, Kuzey Irak'ın kontrolü "yeter" denildi!
Ortadoğu'nun Ankara'ya akmasına daha fazla seyirci kalamazlardı! Avrupa ve Çin'in enerji yollarını kontrol altına almaya çalışan Amerika, Türkiye ile ortaklığını bölgesel düzeye indirdi!
Erdoğan'ın ve Türkiye'nin popülaritesi arttıkça, düne kadar yanımızda olan bazı ülkelerde PANİK başladı! Erdoğan'ı Başbakan yapan rüzgar onlar için tehlikeydi!
Demokrasi oralara uğrarsa onların koltukları da uçup giderdi! Korku büyüktü! Çünkü kimse Türkiye'nin kısa sürede Ortadoğu'yu sahipleneceğini düşünmedi! Bir Türk Genelkurmay Başkanı'nın bile KÖRFEZ'i ve Suudi Arabistan'ı ziyaret etmesi hiç alışık olunan bir şey değildi! Türkiye, hem kendi KODLARINI değiştiriyor hem de bunu hızla sahaya sürüyordu!
Bütün bunlar Osmanlı torunlarının ORTADOĞU'yu tekrar keşfettiğini gösteriyordu!
Çünkü devletin yönü bu tarafa dönmüştü! Gaz ve petrol ilgi alanımıza girmişti! Padişah Abdülhamit'in Alman mühendis Paul Groskoph'a yaptırdığı PETROL haritasına sahip çıkılmıştı!
Yeni Ankara eskisi gibi değildi! İşte bütün bunları değiştirmek için Erdoğan'ın gitmesi gerekiyordu!
Oy verseniz de vermeseniz de, sevseniz de sevmeseniz de KAVGANIN ardında yatan gerçek bu!
Mursi'yi indiren güç şimdi de Erdoğan'dan kurtulmak isteyecek!
Çünkü BÜYÜK TÜRKİYE rahatsızlık veriyor! 
"Bu davadan vazgeçen birini getirmek" için tekrar tekrar saldıracaklar!
Belki düşünülen isim, TAKSİM ve İSTİKLAL CADDESİ'ne yumuşak mesajlar verir ama giden ÜLKE olur!
Kaybolan gelecek olur!
İsrail'e TEKMİL vermek için F-16'lıyla yola düşenlerden ONE MİNUTE'e geldik!
Sıkıntı bu!

Kuklacı!

Enerji geçiş üssü olarak bilinen Mısır'da, Mursi'ninDARBE ile devrilmesi yeni bir oyunun sahneye konulması için gerekliydi!
Sisi ve arkadaşları, bizim Evren ve ekibinden farklı değildi!
Hiçbiri neden darbe yaptığını ve ülkenin nereye gideceğini bilmezdi!
Bilen de o koltuğa getirilmezdi!Erdoğan daha 2003'te BAŞBAKANLIK koltuğuna oturur oturmaz sermaye başkenti İSTANBUL'da, DARBEplanları yapıldı!
Daha Erdoğan'ın icraatlarını gören yoktu ama anlaşılan birileri darbe için yeterli sebep görmüştü!
Tıpkı SİSİ gibi!
O da daha Cumhurbaşkanlığında 1 yılını yeni dolanMURSİ için kolları sıvadı!
Hem de 8 ay öncesinden!
Yani Erdoğan için EMİR veren AKIL orada da devredeydi!
O zaman DARBE isteyen GÜÇ, bir şeyden rahatsızdı!
Müslüman coğrafyasında bir şeyin sonucunu anlamak için BATI'nın ne kaybettiğine bakmak şart!
Türkiye için de böyle!Eğer Türkler kaybediyorsa, kesinlikle birileri kazanıyordur! İşte o kazananı bulduğunuzda BÜYÜK FOTOĞRAFI görürsünüz!
O zaman hem içte hem dışta ne kadar yalnız olduğumuz ortaya çıkar!
Mesela şu an, MISIR nedeniyle mısır parçacıkları gibi dağılan Müslüman ülkeleri, İsrail'in sonu gelmeyen saldırıları sonunda BATI'yı, yani Tel Aviv'i destekleyen ülkeleri cezalandırmak için 1973'te bir araya gelip tarihi bir karar aldı. Viyana'da toplanan Petrol İhraç Eden Ülkeler yani OPEC, petrol fiyatlarını yüzde 70 arttırdı!
Bu BATI için iflas ve yıkım demekti!
İngiltere ve Amerika'nın bu fiyatlarla hayatta kalması mümkün değildi! Kriz İsrail'e destek veren ülkeleri sarstı!
Korku büyüktü!
Müslüman alemi ilk kez elindeki silahı doğru kullanıyor ve İsrail'in ağabeylerini rahat uyutmuyordu! Birkaç ay sonra da Tahran'daki toplantıda fiyatlar bu kez yüzde 130 yukarı çekildi. Amerika ve Hollanda'ya sevkiyat durduruldu! Batı tam ölecekken, OPEC elini çekti! Arkasından Petro-dolarlar, Amerika bankalarına akmaya devam etti! Müslümanlar'ın parasıyla geri kalmış Müslüman ülkelere kredi açıldı! Öyle bir sistem vardı ki, Ortadoğu üretiyor ama kazanan birkaç ailenin bankası oluyordu!
Tabii adamlar akıllıydı! Bir daha o ÖLÜM korkusunu yaşamamak için 7 yıl sonra İRAN-IRAK Savaşı'nı çıkardı!
Amaç OPEC'te birliği bozmaktı! Bu birlik bozulduğu zaman, Ortadoğu tuzaklara hazır hale gelir, BATI da rahat nefes alırdı!
Biz aynı yıl DARBE ile "açık pazar" haline getirilirken, savaşı çıkaranlar petrol fiyatlarını hızla aşağı çekiyordu! İlk kez birlikte hareket etme şansı yakalayan Ortadoğu, bu tarihi fırsatı kaçırmıştı!
Türkiye ise onlara akıl verecek durumda değildi! Kendi SİSİ'leriyle uğraşıyordu!
Hep söylediğim gibi ANKARA'yı ilgilendiren kararlar, asla ANKARA'da alınmazdı!
Ama biz bunu bilmez ve görmezdik!
Yıllarca bizi bizle uğraştırıp, Ortadoğu'ya olan ilgimizi kestiler!
Kuklalarla mücadele ederken KUKLACIYI ıskaladık!
Koltuğa oturmadan hakkında darbe planları yapılan ERDOĞAN, ilk kez KUKLACIYI işaret eden isimdi!
Bu ezberlerin bozulması demekti! Son 10 yıl, BATI için 1973 sendromuyla geçti!
Özellikle DAVOS'taki "one minute" olayı bütün dikkatleri Türkiye'ye çevirdi!
Peres'e atılan fırçanın arkasından çok ama çok önemli gelişmeler birbirini izliyordu!
Erdoğan'ın çıkışından sonra bizim gazetelerimize yansımayan ilginç olaylar yaşanıyordu.
O tarihe kadar FİLİSTİN'i tanıyan ülke sayısı 39'du!
Davos'tan sonra Arjantin, Brezilya, Küba, Venezuela, Peru, Bolivya, Şili, Ekvador, Uruguay, Paraguay, Karayipler, Tacikistan, Dominik, Kırgızistan, Kazakistan gibi 18 ülke daha Filistin'i tanıdı!
Anlayacağınız Türk Başbakan'ın gücü, dünyanın her yerine yansıyordu!
Bu trend artarak devam etti!Türkiye, Filistin'e sahip çıktı! Prestiji her geçen gün arttı! Türkiye'nin değişmez tutumuyla Filistin yalnızlıktan kurtuldu! Şu an dünya üzerindeki ülkelere baktığımızda 5.5 milyar insan Gazze'yle yan yana, 1.6 milyar insan ise karşı!
Filistin'in arkasında duran devletlerin Gayri Safi Milli Hasılaları 19.6 trilyon dolar!
Karşı duran Amerika ve Avrupa'nın oluşturduğu kanadın Gayri Safi Mili Hasılası ise 56.7 trilyon dolar!
Bu rakamlar aslında savaşın kimle kim arasında olduğunu gösteriyordu!
ABD, Kanada, Guatemala, Kolombiya, İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Fransa, Almanya, Hollanda, Lüksemburg, İrlanda, İsveç, Finlandiya, Letonya, Ermenistan, Avusturya, İsviçre, Belçika, Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelenda gibi ülkeler, Filistin'in karşısında!
Yani İsrail'in yanında!
SİSİ'nin sahneye çıkıp Mursi'yi götürmesinin en önemli sonuçlarından biri Erdoğan'ın GAZZE'ye yapacağı ziyaretin ertelenmesi oldu!
Çünkü Türkiye, orada Ortadoğu'ya hiç gitmemek üzere döndüğünü açıklayacaktı!
Yüzbinlerce insan da alkışlayacaktı! Bu buluşma OPEC'in 1973'te çektiği RESTTEN daha anlamlı ve güçlüydü!
Ama olmadı!
Birileri rahatsız oldu! Türkiye'nin MÜSLÜMAN dalgası oluşturması istenmedi!
Belli ki SANDIK herkes için geçer akçe değildi! Türkiye'de başlayan Arap Baharı, Ortadoğu'ya da korku saldı! Özellikle Körfez ülkeleri yan çizdi! 1973'teki İTTİFAKIN benzeri, bütün coğrafyayı özgürleştirecekti! Ama kendi koltuklarını korumak için Mısır'ı feda ettiler!
Mısır nerede mi?Haritaya açıp bakın; OPEC ülkelerinin tam ortasında 90 milyonluk kocaman bir devlet! Sağı solu petrol ve gaz dolu! Mursi, Kahire'yi, Ankara'ya bağlasaydı, Arap Baharı'nda ikinci dalga gelecekti! Mısır'ı düşürüp en önemli enerji yolunu denetim altına aldılar! 
Şeyhler kurtuldu, bölge kaybetti! Tıpkı BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'nda olduğu gibi...

NOT: Mısır halkı da diğer Müslüman halklar gibi Ankara'ya bakıyor! 
Darbeyi yapanlar Mursi ve Müslüman Kardeşler'le anlaşmak zorunda! Anlaşacaklar, göreceksiniz! 
O anlaşma olursa o zaman neler olur! Bunu da yaşayan görür!

Kara gölge!

Avrupa'da Berlusconi'nin kızlarla çekilmiş fotoğrafları, Blair'e atılan yumurta, Merkel'in aynı tip kıyafetleri, Sarkozy'nin yüksek topukları, Carla Bruni'nin bikinili kareleri, Kraliçe'nin eldivenli ziyaretleri, insanların peşinden koşan boğa görüntüleri, çalışmayan Yunan insanının krize isyanı gibi bizde magazin sayfalarını süsleyecek haberler medyada yer alırken, Türkiye özellikle son 10 yılda neler yaşadı neler!
Neden böyle?
Bilmediğimiz gerçek ne?
Gizli bir tezgah mı var?
Ve bizler bunun neresindeyiz?
Bakalım... 
 Ergenekon dalgaları 
 Darbe planları ve seminerler 
 İntihar eden üst düzey subaylar ve emniyetçiler 
 Cephaneliğe döndürülen evler 
 Suikast teşebbüsleri ve planları 
 Muhtıra 
 Komutanların istifası 
 Genelkurmay Başkanı'nın tutuklanması 
 Oslo'da PKK ile görüşülmesi ve sızdırılması 
 7 Şubat krizi ve MİT'çiler için tutuklanma talebi 
 Uludere faciası 
 Suriye karasularında Fantom'un düşürülmesi 
 PKK'nın Şırnak'ı almaya gelmesi 
 Öcalan ile sürecin başlatılması 
 Terör örgütünün çekilmesi 
 Başbakan'ın ofisinden böcek çıkması 
 10 MHP'li vekilin kasetle gitmesi 
 Baykal'ın görüntülere kurban edilmesi 
 Reyhanlı'da kanlı saldırı 
 Gümrük kapısının havaya uçurulması 
 Cumhurbaşkanlığı krizi 
 Özal'ın kabrinin açılması 
 Mavi Marmara olayı 
 Davos'ta "One Minute" çıkışı 
 IMF'nin parasını alıp kovulması 
 Referandum 
 Hrant Dink'in öldürülmesi 
 28 Şubat ve 12 Eylül soruşturması 
 CHP Genel Merkezi'nde böcek skandalı 
 Üçüncü Köprü'ye "Yavuz" ismi verilmesi Ve Saray DARBESİ niyetiyle yapılan GEZİ kalkışması!
Tabii bütün yaşananlar buraya sığmaz!
Cumhuriyet kurulduğundan bu yana SANCI hiç bitmedi! Hala İnönü'nün, Atatürk'ün cenazesine neden gitmediğini bilmeyen bizlerin, çıplak gerçeği anlama şansı yok! Mümkün değil!
Ama "Türkiye gibi bir ülke neden RAHAT bırakılmadı?" sorusu bu örnekleri verince, anlamlı oluyor!
Neden her Cumhurbaşkanlığı seçimi krizle oluyor? Neden Türkiye içinden birini Çankaya'ya çıkarırken zorlanıyor? Devlet neden aklı ile karar alıp kendi yolunu çizemiyor? Niçin muhafazakar insanlar iktidara geldiğinde laboratuvarda üretilen yapay korkular ortalığa saçılıyor? Niye bizim üniversitelerimiz düşünen insan yetiştiremiyor? Muhakeme yeteneği bir kenara bırakılıp nasıl her şey sorgusuz sualsiz kabul ediliyor? Amerika, İngiltere, Almanya ve Fransa gibi ülkeler, düşünen "profesörler ve doçentler" üzerinde yükselirken, devlet kapılarını onlara açarken, niçin bizde bu kalite bir türlü ortaya konulamıyor? Nasıl birçok kişi ülkesini ve vatanını bir köşeye atıp DIŞARIYA çalışıyor?
Soros'tan beslenenler utanmadan ve sıkılmadan "Biz 45 yıldır bu GEZİ'yi bekliyorduk! Bu kez zafer bizimdir!"diyebiliyor! Ve bunu da seçkin ve saygın bir üniversitede hayata atılacak gençlerin gözlerinin içine baka baka yapıyor!
Arkadaşlar soru çok!
Gezi dolayısıyla herkesle oturup konuşuyorum...
Kimi Erdoğan'dan hiç hazetmiyor, kimi de canını verecek kadar seviyor! Ortak nokta bulma konusunda sıkıntımız aşikar!
Ama konuyu BAŞBAKAN'ı sevme ya da SEVMEME konumundan çıkarmadan anlama şansımız yok!
Çünkü kabul etmek istemesek de ortada KÜRESEL bir kalkışma ve komplo var!
Son 10 yıldır yaşadıklarımız bile Türkiye'yi kendi haline bırakmamak için yapılmış girişimler değil mi! Ankara'nın buna karşılık gösterdiği mücadele çok net ortada durmuyor mu?
Konuştuğum muhalifler tek bir şey söylüyor: Erdoğan gitsin!
İşte benim dayanamadığım cevap bu!
Çünkü Erdoğan'ın gitmesi elbette çok önemli olmakla birlikte, kimin geleceği daha da önemli! Çünkü operasyonlar bu ülkede yıllarca böyle yapıldı! O gitsin, şu gitsin, bu gitsin denildi, getirilenler ülkeyi soyup sağana çevirdi! Bunu mu istiyoruz samimi olarak!
Taşa, sopaya, molotofa sarılırken arkadaki planı görmüyor muyuz sahiden?
Hadi Ankara'nın KÜRESEL GÜÇLERE verdiği savaşı ıskaladık! Olan biteni anlamadık!
Erbakan'ın götürülmesi ve bankaların içinin boşaltılması daha dündü! Bunu da mı hatırlamıyoruz! Ecevit'in hastane odasında derdest edildiğini ne çabuk unuttuk! Amerika'dan gelen ve paranın başına oturan DERVİŞ'in 12 gün boyunca Ankara'dan kaybolduğu hiç mi aklınıza gelmiyor? Üç kuruş alabilmek için bankaların kapısında yatan Ankara fotoğrafı çok mu geride kaldı?
Sözü uzatmaya gerek yok! "Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasın" diye GEZİ'de düğmeye basıldı!
Taksim'e gelmeyen YABANCI medya kalmadı!
Parktaki iki ağacın arkasına saklanıp hepsi bir ağızdan "DİKTATÖR ERDOĞAN!" dedi...
Bütün bu olanlar size garip gelmiyor mu? Aklımızla alay edilmiyor mu?
Birileri çok açık olarak Erdoğan'a "Seni oraya çıkarmayacağız!" resti çekiyor!
Ben de diyorum ki; bunu yapanlar TÜRK DEĞİL!Konu budur!
Sizi bilmem ama benim çok gücüme gidiyor!
İsteyen iki ağacın arkasında gizlenmeye devam etsin!
Sorun ağaç değil zaten KARA GÖLGESİ!
Tabii anlayana...
NOT 1: Bir başkasının gelip bu ülkeyi "yabancılardan" kurtarma ihtimali hiç yok! Ya bu ülkenin çocukları bunu yapacak ya da ayrışarak ekmeklerine yağ sürecek! Herkes tercihleriyle yaşar!

NOT 2: Ben kaçırmışım! Bir arkadaşım mail gönderdi. İngiliz Başbakanı David Cameron, Pakistan'a gittiğinde şöyle demiş: İngiltere, dünyadaki pek çok sorunun arkasında vardır! İşte bu ya...

Yedekteki isim

Türbülanslardan bir türlü kurtulamayan Türkiye'de yaşayınca haliyle bazı konularda ŞERBETLİ oluyorsun.
Sokakta gördüğün ayak izlerinin kime ait olduğunu anlamakta zorlanmıyorsun. Bir zaman sonra neredeyse bütün izlerin ya dışarıya çalışanlara ya da bizzat yabancılara ait olduğunu fark ediyorsun! Üzülüyorsun!Elinden çok fazla da bir şey gelmiyor! 
Çünkü her taraf çevrilmişken kendini kapanda hissediyorsun.Sesini kimselerin duymayacağını, koca ülkede yapayalnız kaldığını düşünüyorsun!
Ama en olmadık zamanlarda öyle bir coşku sizi yakalıyor ki bütün çaresizlikleri kaldırıp atıyorsunuz!Sesi kısılan milyonlarca insanın gerçeğin arkasında olduğunu görüyorsunuz!
Sesi her zaman daha gür çıkmış insanlara "Biz de varız!" diye haykırıyorlar...
İşte bu anlarda ümit doğuyor!
Ülkenin bu toprakların çocukları tarafından yönetileceği günün hayali sizi hayata bağlıyor!
Bir şeyler daha karalayıp bir şeyler daha paylaşmak istiyorsunuz.Ne de olsa yazmakla bitmeyecek kadar TEZGAH gördü bu millet!
Oyunlardan başını kaldıramadı!
Parası çalındı, canları toprağa düşürüldü, toprakları talan edildi!
Hiç ama hiç gerçeği söylemediler!
Yalanla 60 yılımızı çaldılar!
1950'den sonra hayatımıza DOĞRU diye giren pek çok şey aslında masaldı!
1960, 1971, 1980, 28 Şubat darbelerini yaşadık!
Hepsinde "Şu bir gitse de memleket rahat etse!" dedik!
Dedirtildi!
Çünkü medya bu iş için vardı! Karanlık perdelerin arkasında alınan kararların uygulanmasında PSİKOLOJİKüstünlük sağlıyordu! Kitleyi HAZIR hale getirmek için özel gazeteciler özel görevler yapıyordu!
Bu kadar oyuna gelmiş olmakla beraber hala ne gazetelerde ne de üniversitelerde "NE KAYBETTİK?" sorusu sorulmaz ve cevabı aranmaz!
Bunu sormayıp cevabın peşine düşmediğimiz için de ne oyunu kuranları, ne amaçlarını, ne de bizi bekleyen feci sonu göremeyiz!
Bütün senaryoda bize düşen sadece ve sadece "Bu gitsin!"dir!
AKILI unutup ezberle yürür ve belki gitmesi istenilen gider ama sonuçta ortada bir ülke de kalmaz!
Şimdi Mısır'da olan bizim başımızdaydı düne kadar!
Unutmayın biri gideceği zaman YEDEKTE onların adamları hazır bekliyordur!
Tıpkı şimdi Ankara'da olduğu gibi!Mursi'ye darbe yapan SİSİ de kimin geleceğini bilmiyordu! Emir DIŞARIDANDI çünkü!
Nasıl mı?
Anlatayım! 
 17 Haziran 1942 yılında Kahire'de dünyaya geldi. 
 20 yaşında Kahire Üniversitesi'den mezun oldu (2009 yılında diplomasının sahte olduğu iddia edildi). 
 Soros'un en büyük bağışları yaptığı New York Üniversitesi'nden davet aldı. 
 22 yaşında Mısır'a döndü ve 3 gün sonra Dışişleri Bakanlığı'nda göreve başladı. 
 Sadece 3 ay sonra BM Mısır Daimi Temsilciliği'nde görev aldı. 
 Bir süre BM'de çalıştıktan sonra tekrar Mısır Dışişleri Bakanlığı'na döndü. 
 1997'de Birleşmiş Milletler Eğitim ve Araştırma Enstitüsü'nde Uluslararası Hukuk Programı'nı yönetti, UAEA Başkanlığı'nı İsveçli Hans Blix'ten devraldı. 
 2005 yılında Nobel Barış Ödülü aldı. 
 George Soros'un kurduğu International Crisis Group (Uluslararası Kriz Grubu)'nun 8 kişilik Yönetim Kurulu'na seçildi. 
 2010 yılında Soros için, "O birçok dengeyi sağlayan kişi. Bu dünya için büyük şans" dedi. 
 Soros, Baradey, Brzezinski ve Robert Malley'nin birçok kez bir araya geldiği ve yeni dünya düzeni hakkında konuştukları ortaya çıktı. 
 Soros, bu seçilmiş kişiyi kullanarak Tunus'ta Bin Ali'nin devrilmesinden sonra birçok televizyon ve radyonun sahibi oldu. 
 2011 yılında Washington'da bir konferansta, 'Soros'un piyonu' sözleri sonrası salonu terk etti. 
 27 Ocak'ta Soros ve 35 zengin işadamı, o kişinin Mısır'da iktidar olması için finans musluklarını açtı. 
 Yukos Petrol'ün hapisteki eski başkanı Mikhail Khodorkovsky'nin 30 milyar dolarlık işletim parasının tamamının George Soros'a ait olduğu ortaya çıktı.
Bu ilişkilerin ortasındaki adam kim biliyor musunuz?Sisi'nin Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı teklif ettiği BARADEY!Yani darbeyi yapan GÜÇ hep onu istedi!
Demek ki Sisi'nin bağlı olduğu yer bir kolu Amerika'da olan Londra'ya çöreklenmiş aileler!
Darbelerin geleceğini göremesek bile NEDENİNİ sonuçlara bakarak anlayabilmeliyiz artık!
Baradey şimdilik Cumhurbaşkanı yardımcısı! Onu neyin beklediğini bilmiyorum!
Ama Gezi'den sonra Erdoğan'ın koltuğuna düşünülen ismi çok ama çok iyi biliyorum! 
"İş işten geçmeden birlik olalım" diye boşuna uyarmıyorum!
Türkiye onlar için Mısır'dan çok daha etkili ve önemli bir ülke!
Bu nedenle yine gelecekler!
Bu toprakların çocukları Türkiye'yi ele geçirir diye ödleri kopuyor!Yerli BARADEY'i görmeyi aklınızdan bile geçirmeyin!
Sonra Erdoğan'ı mumla ararsınız!
Son pişmanlık fayda etmez!Aklımıza mukayyet olalım!
EN çok ona ihtiyacımız var!
NOT: Londra'daki bu güçlü aileler 'asla ve kat'a Türkiye'yi bize bırakmak istemiyor! 
Bu nedenle BİZE benzeyen ama aslında onlara çalışan enstrümanları kullanırlar! 
Bunlar da hazır bekliyor!

Hiç yorum yok: