28 Temmuz 2013 Pazar

Haini kahraman sanmak-Avni Özgürel

Haini kahraman sanmak

Christian Lindemans
Fikirlerini, eylemlerini, yöntemlerini başkaları kabul etmese de, kendilerince bir idealin peşine düşen ve o uğurda savaşan insanlar taraftarlarının gözünde kahramandır.

Fikirlerini, eylemlerini, yöntemlerini başkaları kabul etmese de, kendilerince bir idealin peşine düşen ve o uğurda savaşan insanlar taraftarlarının gözünde kahramandır. Bizim tarihimizde de, dünya tarihinde de bunun çok sayıda örneği var. Hepimiz bir çırpıda inananlarının gözünde idol olan ama çevresi dışında terörist sayılıp takibata uğrayan pek çok kişinin ismini sayabiliriz. Bu bakımdan 'kahraman' bildik bir fenomendir. Kimin gözünde Jean Dark, kiminin gözünde Che Guevera, Cem Sultan, Köroğlu, Pir Sultan Abdal... Yakın tarihten aklınıza gelen ismi siz ekleyin.


Bu insanların 'gözü karalıkları' konusunda kimsenin şüphesi yok. Ama tarih bunlardan bazısının ismi etrafına örülmüş efsanelerin sahte olduklarını bütün saklama, süsleme gayretine rağmen gün ışığına çıktığının kanıtı. Savunduklarını söyledikleri ideallere gerçekte şu ya da bu sebeple ihanet içinde olanlar; birlikte savaştıkları insanları imhaya sürükleyip cendereden sadece kendilerinin kurtuluşunu temsil ettikleri ilahi misyonlarıyla izah eden ve isimlerinin etrafındaki destansı haleyi pekiştirenler az değil. O bakımdan günümüzde kimilerinin açıktan ya da içten içe alkış tuttuğu 'kahramanlara' bu sıfatı verirken dikkatli olmak lazım. 

Bu kişilerin 'darbe vurduğu' yerin tabelasına bir, 'yol açtığı tahribatın mahiyetine' iki kere bakmak gerektiğinin kanıtı bir 'kahramanı' anlatmak istiyorum bu hafta.

King Kong

Hollanda Nazi işgaline uğradığı günlerde adı duyuldu Christian Lindemans'ın. Otomobil tamircisi bir babanın dört oğlundan biri olarak Rotterdam'da doğmuştu. 

Fiziki görünüşü bakımından 'insan azmanı'ydı. 1 metre 90 santimetre boyunda ve 150 kiloydu. Delikanlılığında boks, güreş gibi sporlarla ilgilenmiş, liman meyhanelerinin müdavimi olmuş, girdiği kavgalarda pek çok kişiyi öldürmüştü. 'King Kong'du lakabı. 

Nazi işgali başlayıp da Hollanda'nın sakin hayatı altüst olunca direniş hareketine katılmış, kendi başına bir savaşçı grubu oluşturup silahlı mücadeleye başlamıştı. Alman birliklerine verdiği zarar o denli etkiliydi ki, adı bir anda bütün Hollandalıların zihnine çakılmıştı. Askeri üniforma giyerek dolaşıyor, kendi kendisine rütbe takıp kendini terfi ettiriyordu. Resmi bir yanı yoktu yaptığının ama halk öylesine seviyordu ki Lindemans'ı, her hareketi hoş görülüyordu. 

Kadınlara aşırı düşkünlüğü vardı. Zengin Hollandalı kadınlar onun koynunda bir gece geçirmeye can atıyorlar, karşılığında da sahip oldukları mücevherleri 'direniş hareketine katkı' adı altında ona vermek için yalvarıyorlardı. Lindemans'ın bu bağışları sevinçle kabul edip, mücevherleri bar eğlencelerinde birlikte olduğu konsomatrist kızlara hediye ettiği de biliniyordu. Asil kadınlar aile yadigarı takıların hafif meşrep kadınların üzerinde bulunmasına, "Direniş hareketi satılığa çıkardı, bu insanlar oradan aldı demek ki" diyerek izah getirmeye çalışıyorlardı. Direnişin kıyasıya sürdüğü ve her gün onlarca genç Hollandalının silahlı çatışma sırasında öldüğü 1944'te Lindemans'ın Almanlar tarafından yakalandığı ve vurulduğu duyuldu. Liderliğini yaptığı grupla birlikte yakalanmış; sorguya çekilirken oturduğu sandalyeden kıpırdamasını saldırmak isteğine yoran bir Alman askeri tarafından vurulmuştu. Kurşun ciğerini delip geçmişti Lindemans'ın. Naziler ele geçirdikleri bu değerli esiri Gestapo hastanesinde tedaviye almışlardı. Haber Hollanda direniş gruplarının yüreğine bomba gibi düştü ve durum öğrenildikten sonra herkes onun kurtarılması için çabalamaya başladı. 50 kişilik bir özel tim görevlendirildi bu iş için. Rotterdam'daki hastaneye yapılan baskınla Christian Lindemans kaçırıldı. Ama 47 Hollanda direnişçisinin hayatına mal olmuştu bu harekât.

İngiliz albay

Müttefik kuvvetlerle Hollanda direniş hareketi arasındaki koordinasyonda görevli Oreste Pinto adında bir İngiliz albayın dikkatini çekti King Kong.

Öncülüğünü yaptığı grupların eylemlerinde çok sayıda direnişçinin hayatını kaybetmesine karşılık Lindemans'ın her seferinde mucizevi bir şekilde yakalanmaması ya da vurulmaması inandırıcı gelmiyordu İngiliz albaya. Hollandalılara veya diğer müttefik subaylara kuşkusunu açsa saçmaladığına yorulacağını bildiği için kendi başına ve gizliden gizliye soruşturmaya başladı 'kahraman'ı... Lindemans'ın en küçük kardeşinin ve başka kadınlarla gönül eğlendirse de her defasında geri döndüğü sevgilisi Veronika'nın 1944 başında Gestapo tarafından yakalanıp birkaç hafta sonra serbest bırakıldığını öğrendi. Ne kardeşine ne de sevgilisine zor kullanmıştı Almanlar. Nazi istihbarat birimlerinin özel bir sebep olmasa böylesi bir fahiş hatayı yapmayacakları açıktı. 

Pinto, kardeşi ve sevgilisinin serbest bırakılmasından bir hafta önce Lindemans'ın kısa bir süre için tek başına Belçika'ya geçtiğini öğrendi. King Kong'un oraya neden gittiğini, ne yaptığını kimse bilmiyordu. Samanlıkta iğne ararcasına Belçika'da sürdürdü soruşturmasını Pinto. Lindemans'ın Almanlar hesabına çalışan iki Hollandalıyı kardeşini ve sevgilisini kurtarmak için aracı yaptığını öğrendiğinde onun hakkındaki şüpheleri daha da kuvvetlendi. İki Hollandalı Nazi hayranı ajanla Brüksel'de bir otelin kafesinde buluşmuştu Lindemans ve adamlar onu Hollanda'nın Almanya'yla ittifak yaparak dünyaya hâkim olacağına inandırmışlardı. 

Her yardımı yapacağına söz verdi 'kahraman' ve aracılar onu Alman Askeri İstihbaratı ABVEHR'in şefine götürdü. Karşısındaki büyük avın her isteğini yerine getirmeye hazırdı Alman subay. Limdemans'ın kardeşi ve sevgilisi Veronika'nın serbest bırakılması talebini yerine getirmek çocuk oyuncağı idi. King Kong hazır her dediğine evet demeye hazır bir muhatap bulmuşken aktardığı her bilgi için cömertçe ödüllendirilmek istediğini söylemiş bu isteği de kabul edilmişti.

Tek darbe, 7 bin ölü

Oreste Pinto 1945 başında Belçika'dan döndüğünde elinde Lindemans'ı tutuklamaya yeterli delilin bulunduğunu düşünüyordu. Ancak onu ifadesini almak için çağırdığında Kanadalıların verdiği özel bir görevle Eindhoven'e gönderildiğini öğrendi. 

Eindhoven hâlâ Almanların elindeydi ve Lindemans mahalli direnişçilerin komutanına 17 Eylül'de müttefiklerin bir hava indirme harekâtı yapacaklarını haber vermekle görevlendirilmişti. Kanadalılar bilgiyi bölgeye iletebilecek ajanın kim olacağı konusunda direnişçilerden bilgi istemiş onlar Lindemans'ı önerince King Kong Eindhoven'e gönderilmişti. 17 Eylül 1945'te müttefik kuvvetler tarihin kaydettiği en büyük hava indirme harekâtını başlattılar. 35 bin asker görev almıştı Alman kuvvetlerinin gerisindeki operasyona. Ama ertesi gün o ana kadar boş olan bölgede Alman panzer birliklerinin kaynadığı haberini aldı müttefik kuvvetler karargâhı. Katliam başlamıştı. Bir haftada 7 bin kayıp verdi müttefik kuvvetler. Pinto felaketin gerçek müsebbibinin Lindemans olduğunu biliyordu ama onun dışında herkes 'aksi tesadüf'le izah ediyordu yaşananları.

Eindhoven'de mahalli direnişin lideri Lindemans'ın telsizle konuşma girişiminden şüphelenmiş ve onu tutuklatmıştı aslında. Tutuklu kalsa Almanlar harekâtı öğrenemeyeceklerdi şüphesiz. Ama Kanadalılar durumu öğrenince bir istihbarat ajanını göndermişler ve onun kefil olması üzerine Lindemans serbest bırakılmıştı.

İtiraf etti

Lindemans dışında bir darbede kendi vatanına 7 bin ölüme mal olacak derecede zarar veren, savaşın altı ay uzamasına ve bu sürede 200 bin insanın hayatını kaybetmesine sebep olan başka ajan gelmedi dünyaya. Lindemans 'Arnhem Faciası' olarak anılan askeri fiyaskonun ardından tutuklandı. İngilizler Hollanda makamlarına haber vermeden, bileklerinin sığacağı kelepçe bulamadıkları için bir demir atölyesinde özel bağ yaptırarak apar topar Londra'ya götürdüler onu. 

Hiç direnmeden tüm suçlarını itiraf etti. Sonra Hollanda'ya getirildi King Kong. Ama Hollandalılar onun suçlu olarak mahkemeye çıkarılmasını istemiyorlardı. Heykelleri yapılan, paraların üzerine resmi basılmak istenen bir kahramandı o. Sorgusunu yapan Oresto Pinto'ya Hollanda hükümeti resmen başvurarak onun vatan haini olmadığını açıklamasını rica etti. Soruşturma dosyası kayboldu, hapishanede değil hastanede koruma altına alındı, firar girişimi engellenince kendisine yardım eden hemşireyle birlikte intihara teşebbüs etti. Lindemans öldü, hemşire kurtuldu. Sonraki yıllarda bu 'fedakâr kadın' Hollanda'da önemli görevlere getirildi. Lindemans'a anlaşmayı sağlayan Alman ajanı Hollandalılar da suçları sabit olmasına rağmen hiçbir zaman yargılanmadılar.

Hiç yorum yok: