15 Mayıs 2013 Çarşamba

İDAM SEHPASINA GİDEN BİR ERMENİ’NİN İTİRAFLARI-Cezmi Yurtsever


-Ermeni kasap Haço, Adana iç savaşında çok sayıda Türkü öldürmekle suçlandı. Ve İdam cezasına çarptırıldı.

-Taşköprü başındaki Kalekapısında idam sehpasına giderken din değiştirdiğini ve Müslüman olduğunu söyledi.

-Ermeni Papaz itiraz etti. Son anda Müslüman hocaya yaşadığı olayları itiraf etti.


Bu gün takvim yaprakları 10 Haziran 1909 tarihini gösteriyor. Ve günlerden de Perşembe Sabahın ilk ışıkları ile birlikte Adana Taşköprü üzerinden şehre giriş yerindeki Kalekapısına doğru yürüyenler hem heyecanlı ve hem de sessiz. Az ilerde Vali Abidin Paşa’nın yaptırdığı Lise binası önünde Ayyızdızlı Osmanlı bayrağı dalgalanıyor. Seyhan nehri kıyısındaki değirmenlerin dolapları dönerken çıkan sesleri kulakları tırmalıyor. Hemen nehir kıyısında ağaçlar üzerindeki tahtalar birleştirilerek yapılan Acem Kahvesine uğrayanlar nargileyi fokurdatıp tütün dumanlarını içlerine çekerken birbirlerine  eğilerek bir başkasının duymayacağı şekilde fısıldaşıyorlar.

Kalekapısından güneye doğru giden yol biraz ilerdeki Vali konağına doğru uzanıyor. Kalekapısının batısına doğru giden ana caddenin ismi ise Abidinpaşa olarak biliniyor. Kuzeye doğru Seyhan nehri sahillerini izleyerek giden yol ise Bosnalı Salih Efendi’nin konağı ile  yakınındaki Suphi Paşa’nın konağının oraya doğru uzanıyor.

Sabah güneşi yükselirken Kalekapısı meydanına doğru ilerleyen askerler ve yanlarında elleri kelepçeli mahkumlar ile kıyafetlerine bakılırsa din adamı oldukları anlaşılan kişiler yavaş adımlarla gelmeye başladılar.

Kalekapısı meydanında üç ayaklı idam sehpalarının kurulmuş olması kısa süre sonra burada suçlarından dolayı mahkum olanların hayatta iken son anlarına tanıklık edilecek.
Fayton seslerinin malta taşlarına yansıyan gürültüleri de kesildi. Kalabalık iyice birikti. Çocuklar, ayağı şalvarlı saçlarına aklar düşmüş yaşlı insanlar toplandı meydana.

Görünüşlerine bakılırsa polis ve jandarma oldukları anlaşılan Hükümet memurlarının gözleri önünde idam mahkumlarının yüzüne karşı konuşmalar yapılmaya başlandı.  İmam Abdurrahman Efendi, karşısında bulunan İbrahim oğlu Elçi Mahmut,Durdu Mustafa oğlu Mehmet  ile Mısırlı Beşir oğlu Beşir’in yanına gelerek “Allah günahlarınızı affetsin” sözleri ile dualar okumaya başladı. 

Mahkumlar içinde bulunan Tepebağ mahallesinden Karabet oğlu Kasap Haço ve Çukur Mescit mahallesinden Sarkis oğlu Kasap Misak’nın yanında duran ve Ermeni dini inancı gereği telkinatta bulunma görevinde bulunan  Papaz der-Kirkor arasında konuşmalar kısa sürede yüksek sesle bağrışmaya döndü.

Kasap Misak’a idam öncesi “-Olayların asıl sorumlulurı kimlerdir? Sorusu yöneltildi. Kaybedeceği hiçbir şeyi olmayan Kasap misak “Olayları çıkaran (Ermeni) kulübüdür. Bunların da reisi  Bezdikyan Zakarya, Çallıyan Karabet, Bezdikyan İsayi, Doktor Recepyandır. Ben suçsuzum. Kesinlikle kulübe gitmedim. Müdahalem yoktur” dedi(1).

Kasap Haço, karşısında bulunan Papaz Kirkor’un yüzüne karşı biraz da kızgınlık içinde
“-Çekil yanımdan.Sebep siz oldunuz. Bizim kabahatimiz yoktur. Ben Müslüman oldum” dedi. Ve sonrasında da şehadet kelimesi getirmeye başladı. Bu durum karşısında şaşkınlık ve panik içinde kalan Papaz Kirkor efendi’yi karşısından kovdu.  İmam Abdurrahman Efendi, Haço’nun yanına gelerek İslam inancı üzerine din talkı yapıldı. “Allahın affı ve bağışlamasının üzerine olması” dileğinde bulundu.

Kalekapısı meydanında kurulu bulunan idam sehpalarında 3 Türk ve Müslüman ile 2’si Ermeni kasap Misak ve Kasap Haço topluca asıldılar. Ayakları altındaki sandalyeler çekildi. Gözleri hareketsiz kaldı. Sehpada sallanan sessiz bedenler onların son anları oldu. İlginç olanı ise idam mahkumlarından Haço, son anda İslamiyeti kabul etmişti. Kasap Misak da kendilerini kışkırtan olayları çıkaranların Ermeni Kulübünde görevli Adana’nın zenginlerinden Bezdikyanlara bağlı siyasi amaç peşinde  koşanlar ile Avukat Karabet Çallıyan ve Dr. Recepyan olduğunu” itiraf ederek tarihe not düşmüştü.

Adana şehir merkezinde Kalekapısı meydanında Türk ve Ermenilerin toplu idamları gerçekleşirken Kasap Misak’ın da son anda itirafında açıkladığı olayların sorumluları olan Karabet Çallıyan, Dr. Recepyan ve Bezdikyan soy ismi taşıyan örgüt liderleri Adana şehir merkezindeki İngiltere Konsolosluğuna sığınmışlar, kendilerini çok güvendikleri batılı bir ülkenin diplomatik merkezinden içeri atmışlardı. Adı geçen sorumluları Konsolosluk binasına girerek yakalamak ve hesap sormak mümkün değildi. Osmanlı’nın Adana’daki üst düzey yöneticileri ile İngiltere Konsolosluk yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde “sığınmacılar yargılanmazsa belki serbest kalabilirler, yani Osmanlı makamlarına teslim olabilirler cevabı veriliyordu. Binlerce insanın kanına giren ve sorumlu olarak gösterilenlerin kılına bile zarar gelmemesi için çalışan diplomatik misyon çalışmaları insanı hayretler içinde bırakan çelişkileri yansıtıyordu.

1.Ermeni Kasap Haço’nun açıklamaları için bak. BOA, İdam infaz tutanağı, 28 mayıs 325 (miladi-10 Haziran 1909)

Hiç yorum yok: