27 Mayıs 2013 Pazartesi

BAHÇE MÜFTÜSÜ İÇİN AĞLAYANLAR-Cezmi Yurtsever

-Bahçe Müftüsü 1909 yılı 17 Aralık tarihinde Erzin’de idam edildi.

-Bahçe Müftüsünün idamı olayı yüzyılı aşkın bir zamandır ağıtladın konusu

-  Bahçe Müftüsünün şehit sayılarak tarihi onurunun iadesi için çalışmalar başlatıldı.

-Bahçe’de Ahmet Refik Müftüoğlu, dedesinin tarihi haklarının iadesi için Başbakan -Erdoğan’dan yardım bekliyor

İnsanlar vardır, yaşadıkları olaylar ile hatırlanan,unutulmayan…Bir insanın arkasından yüz yılı aşkın bir süredir ağıt yakılıyor ve gözyaşı dökülüyorsa vardır bir hikmeti, bilinmesi gereken.


Bahçe Müftüsü olarak tarih kitaplarında yazılan İsmail Hakkı Bey’in de yaşadıkları gibi.  Tarihi belgelerde Gavurdağları olarak da geçen bölgenin kuzey kısmına yakın yerinde ve dağ eteğinde bulunan Bulanık kasabasının ismi 19. Yüzyıl sonlarında Bahçe olarak değiştirildi.  Sıcak bir yaz günü  Osmaniye şehrinden kuzeydeki dağlara doğru gidenler, yüksekçe bir yerde dağlar arasında kalmış bir vadinin içindeki Bulanık veya yeni ismiyle Bahçe şehrini göreceklerdir. Dağlarından kar ve bulutların hiç eksik olmadığı bir yerdir burası.

1909 yılı içinde

Bahçe şehrinde kara bulutlar dolaştı durdu. Şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü. İnsanların içini bir korku saldı. Ve olacak olan olaylardan dolayı insanlar insanlar endişeli bir bekleyiş içinde idi.  Bahçe şehrinde yaşayan Türkler vce Ermeniler arasında ylakın komşuluk ve dostluk ilişkileri sürüp gidiyordu yılardır. Ancak papaz kıyafeti ile Muşeg adındaki din adamı gelinceye kadar. Muşeg,  Bahçe ilçesindeki kiliseye gelip de karşısında bulunan kemndi dindaşlarına “Osmanlı zayıflamıştır.  Beklediğimiz günde de yakındır. Paramızla silah alalım. Bakın ben maaşımla iki silah aldım. Ermeni zenginlerde öyle yapsınlar. Bir olay çıktığında 12 saat dayanırsak Avrupa arkamızdadır. Yardıma geldiklerinde  zafer kazanmış olacağız. Kilikya olarak bilinen Adana’da Ermenilerin tarihi  amaçları gerçekleşecek” diyordu. Onun “Bir olay” diye bahsettiği ise Türkler ve Ermeniler arasında silahlı bir çatışma, kan dökme hatta savaş idi.

14 Nisan 1909

Beklenen “Bir olay” 1909 yılı 14 nisan günü gerçekleşti. Adana şehir merkezinde Ermeniler tarafından silahla öldürülen iki Türk’ün cenazesi kaldırılırken, Ermeni tarafından “Öldürülenlerin katillerinin teslim edilmeyeceği” haberinin gelmesi üzerine kızgınlık, silahlı çatışmaya dönüştü. Mahallelere sonra da şehir içine yayıldı. Ve kızsa sürede Adana vilayetini her yerine yayıldı.

18 Nisan günü Cebeli Bereket olarak da bilinen Osmaniye’nin şehir merkezinde, Dörtyol’da, Payas’ta ve dağlar içinde bulunan Bahçe ilçesinde de çatışmalar çıktı. Bahçe’de yaşanan olaylarda Müftü İsmail Hakkı Bey, kendi dindaşlarına “kendinizi savunun ve de koruyun” demişti.

Adana vilayetinde yaşanan kanlı iç savaş Mayıs 1909 başlarında sona erdiğinde geride yanmış yıkılmış şehirler, ve büyük acılar bırakmıştı. Ölen binlerce insan vardı, İç savaşın dehşeti yaşanmıştı.
Olaylar sonrasında Divanı Harp adı verilen mahkemeler kuruldu. Haziran 1909 içinde Adana şehir merkezinde 6 Ermeni, 9 Türk idam edildi. Sonraki günlerde Adana’ya vali olarak gelen Cemal Paşa’nın yönlendirmesi ile mahkemeler yeniden devam etti. Cebeli Bereket olarak bilinen Osmaniye ve Bahçe ilçelerinin de bulunduğu bölgede yaşanan olaylardan dolayı suçlananları yargılayan Divanı Harp mahkemesinin başında bulunan Binbaşı Nedim Bey, ermeni tarafından gelen baskılar sonucu görevinden alındı.

Adana vilayetinde yaşanan iç savaş sonrası İstanbul’daki Ermeni Patrikhanesi  ve Batılı ülkelerin baskıları sonucu Aralık 1909 içinde Adana şehir merkezinde 34 Türk ile Cebeli Bereket Sancağı’nın merkezi Erzin’de  13 Türk insanının idamı gerçekleşti.  Erzin’de idam edilenler içinde Bahçe Müftüsü İsmail Hakkı Bey ve kardeşi Belediye Bahçesi Yusuf’da vardı. İlginç olanı ise Erzin şehrinde Türkler idam edilirken aynı olaylardan dolayı idam cezaları alan ermeni mahkumların dosyaları geri çekildi. ÖzetleTürkler tek yanlı olarak  idam edildiler. 

Aradan geçen yüzyılı aşkın bir zaman sonrasında (2011 yılı içinde) Osmanlı Arşiv belgeleri açıldı. Binlerce belge ve dosya okundu. Bahçe Müftüsü İsmail Hakkı Bey’in İstanbul’a giden dilekçesi de ortayı çıktı. Müftü Efendi “Beni bir daha dinleyin ve adaletle yargılayın. O zaman göreceksiniz suçsuz olduğum anlaşılacaktır” diyordu.  Müftü’ün dilekçesi dikkate alınmadı. Ve “idam edilmesi” kararı gözyaşları içinde uygulandı. Müftü’nün idam edilmesi olayını yerine getiren kumandan Mehmet Ali Bey bile “Müslümanların tek yanlı olarak cezalandırıldıklarını ve bu durumun ilerde tarihin gündeminde hep tartışılacağını” elleri titreyerek not düşmüştü.

Olaylar esnasında Bahçe’den Erzin’e gelen ve çocuklarının idam edilmesi gerçeği ile karşılaşan sultan hanım elleri ile dizini döverek ağıt söyledi.

Şu Bahçe’den getirdiler
Şu Erzin’e yatırdılar
Öldüğüne yanmıyorum
Gavur keyfi  yetirdiler

Hiç yorum yok: