2 Ocak 2013 Çarşamba

Medrese öğrencilerinin gösterileriyle Sultan Abdülaziz tahttan indirilmişti-Erhan Afyoncu

1876'da medrese öğrencilerinin gösterileri sonucu hükümet değişmiş, ardından da Sultan Abdülaziz tahttan indirilmişti


Öğrenci hareketleri tarihimiz boyunca birçok hadisenin tetikleyicisi olmuştur. 1876'da Sultan Abdülaziz'in tahttan inmesine yol açan gelişmeler, medrese öğrencilerinin gösterileriyle başlamıştı.

Medrese öğrencileri sokaklarda

Sultan Abdülaziz, 1861'de 31 yaşında Osmanlı tahtına geçmişti. Sultan Abdülaziz'in ağabeyi Sultan Abdülmecid, 1839'da Tanzimat Fermanı'nı ilan ederek Osmanlı Devleti için babasının başlattığı Batılılaşma yolunda devam etmişti.

Ancak 1854'te başlayan dış borçlanma, devlet için büyük bir tehlike haline geldi. Sultan Abdülaziz 1861'de padişah olduğunda, herkes kendisinden çok şey bekliyor, özellikle de ülkeyi dış borçlanmanın içine soktuğu bataktan kurtarması isteniyordu.

Sultan Abdülaziz ülke ekonomisini kalkındırmak çabası içine girdi. Ancak devletin dış borçları gitgide arttı. 1875'te devlet iflasını ilan etti.

Ekonominin iyice kötüleşmesini fırsat bilen Hüseyin Avni Paşa, Mütercim Rüştü Paşa, Midhat Paşa, Hayrullah Efendi, Kayserili Ahmet Paşa, Süleyman Paşa, Sultan Abdülaziz'e karşı bir cunta kurdular.

Cuntanın ilk hedefi Rus taraftarlığı yüzünden adı Nedimov'a çıkan Sadrazam Mahmud Nedim Paşa'yı devirmekti. Bu iş için ilk olarak medrese talebesini el altından kışkırttılar.

Rumelili talebeler zaten Hersek ve Bulgaristan'da meydana gelen ve devletin müdahalesi olmadığı için binlerce Müslüman'ın ölümüne sebep olan olaylardan dolayı sadrazama karşı kin besliyordu.

Batılı devletlerin gayrimüslim Osmanlı tebaasını desteklemek için müdahaleleri de Müslümanlar'ın gururunu yaralamıştı.

Midhat Paşa, ayrıca o zaman şehzade olan Beşinci Murad'ın sarrafı Hristaki Efendi'den aldığı paraları da öğrencilere dağıtmıştı.

10 Mayıs 1876 günü Fatih, Süleymaniye ve Bayezid medreseleri talebeleri derslerini bırakarak meydanlara çıktılar.

"Devlet ve memleketin hukuku ve istiklali düşmanlar tarafından çiğnendiği bir zamanda dersle uğraşmak hamiyet ve diyanete uygun değildir. Müslümanlar her tarafta Hristiyanlar'ın hakaret ve eziyetleri altında.

Buna sebep olan büyükleri ortadan kaldırmak şer'an hepimizin vazifesidir" diyerek Fatih ve Beyazıt meydanlarında toplandılar.

Nümayişe talebelerin yanı sıra ulemadan ve halktan da katılanlar olmuştu. Meydanda sadrazam ve şeyhülislamın aleyhine bağırılıp, çağırıldı.

Talebeler şeyhülislamlık ve Bâbıâli ile seraskerliğin (genelkurmay) önünde ve sadrazamın Bebek'teki yalısının önünde de gösteri yaptılar.

Sokakta gecelediler

Hadiseler olduğu sırada Ayazağa'daki çiftlikte olan Sultan Abdülaziz durumu haber alır almaz Yıldız Sarayı'na döndü.

Ancak talebe nümayişi Yıldız Sarayı'nın önüne kadar gelmişti. Talebeler şeyhülislam ve sadrazamın azlini istiyorlardı. Padişah başyaveri ile başmabeyinciyi göndererek talebeye isteklerini kabul edeceğini haber verdi.

Talebe buna rağmen dağılmadan geceyi sokakta geçirdi. Bu arada sadrazam şeyhülislamı değiştirerek görevde kalmayı denedi.

Ancak ertesi gün nümayiş yapan talebe sayısı iyice artmıştı. Mahmud Nedim Paşa Bâbıâli'deyken Başmabeyinci Hafız Mehmed Bey gelerek sadaret mührünü istedi.

Mahmud Nedim Paşa, sadrazamlığı kaybedince büyük bir korkuya kapıldı. Arabasına binmeden Bâbıâli'den çıkıp Cağaloğlu'ndan yukarı doğru yaya olarak gitmeye çalıştı.

Ancak İran elçiliğinin olduğu yerden talebelerin geldiğini görünce elçiliğin altındaki sokağa girip, kayıplara karıştı.

Sultan Abdülaziz Mütercim Rüştü Paşa'yı sadrazamlığa, Hüseyin Avni Paşa'yı seraskerliğe, Midhat Paşa'yı vükela heyetine, Hayrullah Efendi'yi şeyhülislâmlığa getirdi.

Sultan Abdülaziz darbecileri devletin en düzey görevlerine getirerek kendi sonunu kendi hazırlamıştı.

Önce devirdiler sonra öldürdüler

Mütercim Rüştü Paşa, Adalet Bakanı Midhat Paşa, Şeyhülislâm Hayrullah Efendi, Denizcilik Bakanı Kayserili Ahmet Paşa, Harp Okulu Komutanı Süleyman Paşa'nın Sultan Abdülaziz'e karşı kurdukları cunta devlette önemli yerlere geldikleri için sadrazamdan sonra padişahı da devirmek için faaliyetlerine devam ettiler.

30 Mayıs 1876'da darbeyle Abdülaziz tahttan indirildi. Yerine tahta Beşinci Murad geçirildi.

Sultan Abdülaziz tahttan indirildikten sonra bir padişaha gösterilmeyecek derecede hakaret gördü. Bu hakaret ve aşağılamalar yalnızca padişaha karşı değil, hükümdarın annesine ve eşlerine karşı da yapılmıştı.

4 Haziran 1876 sabahı, Sultan Abdülaziz'in Feriye Sarayı'nda hapis tutulduğu odasına gelenler eski padişahı bilekleri kesilmiş halde kanlar içinde yerde buldular.

Sultan Abdülaziz büyük bir ihtimalle Serasker Hüseyin Avni Paşa tarafından öldürtülmüştü.

Karakola götürülen sultanın cenazesi saatlerce karakolda tutuldu. Sultan Abdülaziz'in cesedini incelemek üzere gelen doktorlar, iyi bir tetkik yapmadan sadece sultanın kesik bileklerine bakarak ölümün intihar olduğuna dair bir rapor hazırladılar. Daha sonra sultanın cesedi alelacele Cağaloğlu'ndaki Sultan Mahmud türbesine defnedildi.

Çerkes Hasan Vakası

Serasker Hüseyin Avni Paşa, herkes tarafından Abdülaziz'in ölümünün başlıca sorumlusu kabul ediliyordu. Sultan Abdülaziz'in şüpheli ölümü hakkında İstanbul sokaklarında binlerce fısıltı dolaşıyor ve bütün bunlar kamuoyunun vicdanını yaralıyordu. Bu ortamda Çerkes Hasan Vakası meydana geldi.

İntikamını aldı

Kolağası Çerkes Hasan Bey, Abdülaziz'in üçüncü eşinin kardeşi olup padişahın ve kız kardeşinin başına gelenleri kesinlikle hazmedememişti.

16 Haziran 1876'da silahlarını alıp, Meclis-i Vükelâ toplantısını basarak, Hüseyin Avni Paşa'yı öldürdü. Yaralı yakalanan Çerkes Hasan, Beyazıt Meydanı'nda bir dut ağacına asılarak idam edildi.

Hiç yorum yok: