12 Şubat 2013 Salı

Mehmet Akif'in komünist torunu-Yavuz Bülent Bakiler

Aydemir Güler

MEHMET åkif, 1936 yılının 27 Aralık ayında vefat etti. Mübarek naşı, 28 Aralık'ta toprağa verildi. Bugün onun Hakk'a yürüyüşünün 68. yıldönümündeyiz.
Büyük åkif'in 63 yıllık ömrü, muhteşem bir destan güzelliğiyle çerçeveli.
Aziz devletimiz, onun vefatının 50. yıldönümünde yurt içinde ve yurt dışında Mehmet åkif'i anma toplantıları düzenlemişti. Ben de Kültür Bakanlığı adına, 44 şehrimizde kürsülere çıkmıştım. Sonra Almanya'da, Belçika'da, Hollanda'da, Fransa'da, işçilerimize muhteşem åkif'ten pırıl pırıl güzellikler sunmuştum. Beni ağlayarak dinleyenler olmuştu.

Dünden bugüne åkif üzerine okuduklarımı, gördüklerimi, duyduklarımı bir kitap hacminde yazmak istiyorum. İsmi, åkif'in fesi, yobazın öfkesi olacak. Neden böyle bir isim seçtiğimi merak edenler olabilir. Ben samimiyetle inanıyorum ki Meşrutiyet ve Cumhuriyet devirlerimizin abide şahsiyetlerinden birisi. Mehmet åkif'tir. O büyük bir şair, yürekli bir vatansever, gerçek bir mütefekkir, gözü pek bir idealist, müstesna bir karakter abidesi ve noksansız bir Müslüman'dır. Türkiye'nin kalkınmasını ve çağdaş medeniyet seviyesine yükselmesini, dirliğimizi, birliğimizi, refahımızı... bize onun kadar dosdoğru gösteren ediplerimiz sayılıdır.
Fes, Frigyalılar'ın
TÜRKÇEMİZİN ve Mithat Cemal Kuntay'ın ifadesiyle Aruz veznimizin Mimar Sinan'ı odur. Dinimizin güler yüzüdür. Mükemmel Arapça'sı, Farsça'sı ve Fransızca'sıyla, Doğu ve Batı dünyalarını çok iyi inceleyen, bilen aydınlık bir er kişidir. Ama bizim, bazı ham kafalılarımız, melon şapkalı, ipek gömlekli yeni yetme yobazlarımız, dinsizlerimiz, vatansızlarımız, komünistlerimiz, Batılı yeniçerilerimiz sanmaktadırlar ki, M. åkif, şapka inkılabından sonra, başındaki fesi çıkarmamak için kaçıp Mısır'a giden bir karanlık adamdır.
Bu iddia, yedi başlı, yetmiş pençeli korkunç bir yalandan ibaret! Çünkü fesin dinle, İslam'la kıl kadar beraberliği yok! Fesi ilk defa imal eden ve giyinen Frigyalılar, M.Ö. XI. Asır'la VIII. asır arasında yaşayan putperest bir millet. Bizim yobazlarımız, akıllarını, åkif'in fikriyatına, şahsiyetine değil de, başındaki fesine takmışlar!
åkif'i anlatmak kolay değil. Nitekim, vatanseverlik dışında åkif'le fikri beraberliği olmayan Hüseyin Cahit Yalçın diyor ki:
- M. åkif'in hayatı, eserlerinden daha büyük bir şiirdir!
Şiiri nasıl anlatabiliriz?
Şu hüküm de Cenap Şahabettin'e ait:
- åkif, yalnız bizim asrımızın değil, hatta tarihimizin en büyük destan şairidir! Edebiyat tarihi, şimdiye kadar åkif'ten daha büyük bir İslam Türk şairi tanımadı.
Şair-i azam Abdülhak Hamid Tarhan'ın değerlendirmesi de önemli:
- åkif'in Çanakkalesi bir şiir abidesidir ki, şimdiye kadar öyle bir şey, Türkçe'de yazılmadı. Korkarım ki, bundan sonra da yazılmayacak...
Komünist hislenmez
MEHMET åkif'in edebi şahsiyeti yanında, insan olarak da öyle mükemmel, öyle aydınlık, öyle medeni özellikleri vardır ki onlar, bin yıl sonra bile alkışlanacaklardır. åkif, çağların eskitemeyeceği bir destan adamdır.
Geçenlerde hayretle ve dehşetle okudum: åkif'in oğullarından birinin torunu olan Aydemir Güler, Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı olmuş. Diyor ki:
- İnsan doğarken, ailesini seçme hakkı olmuyor. Ben 15 yaşımda komünistliği seçtim. Mehmet åkif'in adını kullanmayı hiç düşünmedim. M. åkif Ersoy'un İstiklal Marşı'nı yazması, bana hiçbir şey hissettirmiyor.
Aydemir Güler, büyük Mehmet åkif'ten, kat'iyyen dedem diye bahsetmiyor. Alelade bir kimseyi anlatır gibi söze başlıyor. Kendi asil kökünü, muhteşem ve mübarek dedesini reddeden bir kimseye söyleyecek sözümüz olamaz. İstiklal Marşımızın, Aydemir Güler'e hiçbir şey hissettirmemesi de çok tabiidir. Çünkü Aydemir Güler, tam bir komünisttir. İstiklal Marşımız'da ise vatanımız, milletimiz, hürriyetimiz, dinimiz, bağımsızlığımız, şehitlerimiz, bayrağımız yüceltilmiştir. Bunlar bir komünisti nasıl hislendirir ki?

Hiç yorum yok: