4 Aralık 2012 Salı

İçgüdülerde Değişiklik Yok -Melih Aşık


Gücü eline geçirenlerin vahşi ve diktatör tavırları cehaletten mi ileri gelir? Eğitim ve kültür insanı medenileştirir mi? Öyle olsa bir opera, resim ve mimari meraklısı olan Hitler bu kadar vahşi olabilir miydi? Her biri en azından hukuk fakültesi mezunu olan ABD başkanları dünyayı kan revan içinde bırakırlar mıydı? O zaman. Nedir insan vahşetinin kökeni.

Stefan Zweig 1920’li 30’lu yılarda dünyanın en ünlü yazarlarındandı. Bugün hâlâ ünlüdür. Avusturyalı yazar, Hitler vahşeti ve insanlığın geleceğinden doğan umutsuzluk sonucu önce ABD sonra Brezilya’ya kaçmış, orada 1942 yılında eşiyle birlikte yüksek dozda ilaç alarak intihar etmiştir. Zweig, “Dünün Dünyası” adlı kitabında yakın arkadaşı Sigmond Freud’un kimi görüşlerini aktarır. Okuyalım:

“O sıralarda ben Freud’la, Hitlerciliğin ve savaşın korkunçlukları üzerine sık sık konuşuyordum. Freud, yüreği insan sevgisiyle dolu bir kişi olarak, derin bir üzüntü içindeydi fakat düşünür olarak böylesine korkunç canavarlıkların patlak vermesine hiç şaşırmıyordu. ‘İçgüdüleri kültürün önleyeceğini reddettiğimden kötümserlikle suçlandım hep’, diyordu, ‘insan ruhundaki ilkel yoketme gücünün sökülüp atılamayacağı’ görüşü, işte şu sıra bütün korkunçluğula doğrulanmıştı. Belki ilerdeki yüz yıllarda bir formül bulunur da hiç değilse toplum olarak yaşayan insanların içgüdüleri dizginlenirdi; fakat günümüzde tabiatın çekirdeğinden içgüdü çıkarılıp atılamazdı. Gerilim sağlayan bir güç olarak belki de gerekliydi.”

Hiç yorum yok: