1 Kasım 2012 Perşembe

IRAK TÜRKMENLERİNİN DÜNÜ VE TÜRKÇESİ- Dr. Mehmet HAZAR


IRAK TÜRKMENLERİNİN DÜNÜ VE TÜRKÇESİ
Dr. Mehmet HAZAR*


ÖZET

Türkmenler Irak’ta mühim bir azınlıktır. Bu yazıda kısaca geçmişleri ve önemli dil özellikleri tanıtıldı. Türkmenlerin Irak’taki tarihleri on devreye ayrılır. Irak Türkmenlerinin Türkçesi Oğuz grubuna ait bir diyalekttir. Irak Türkmencesinde 12 ünlü vardır. Uzun ünlü Irak Türkmencesinde karakteristiktir. Öğrenilen geçmiş zaman –mIş şekli yerine –Ip şekli görülür. Irak yeniden yapılandırılırken Türkmenler de hak ettikleri yeri almalıdır.

0. Giriş:

İran-Irak ve Amerika-Irak arasındaki savaşlar neticesinde Musul ve Kerkük yeniden dünya gündemine geldi. Haliyle bu coğrafyada yaşayan Türkmenlerden de bahsedilmektedir. Türkmenler Irak’ta mühim bir azınlıktır.

Peki bu Türkmenler kimdir? İşte bu yazıda kısaca geçmişleri ve mühim dil hususiyetleri tanıtılmaya çalışılacak. Bir Özbek atasözünde de geçtiği gibi “geçmişi kaybolan milletin geleceği de perde altındadır”1 düşüncesine katılarak bugünkü Irak Türkmenlerinin tarihi devreleri ve dil özellikleri özet olarak verilecek.

1. Irak Türkmenlerinin Dünü:

Kuzeydeki steplerde yaşayan Türkler, daha milattan önceki yıllarda Horasan’a, Hazar’ın güneyine ve Kafkasya havalisine sık sık akınlarda bulunmuşlardır.2 M. Ö. 800’lü yıllarda Midya’ya ulaşan Bozkır Türkleri Fırat ve Dicle’nin iki yakasına yerleşmişlerdi. Bir grup da Anadolu’ya ulaşmıştı.3 Kafkasya’nın güneybatısında ve Kars havalisinde yedi sekiz bin kadar Terekeme yaşar ki Türkmen aslındandırlar. Zaten Terekeme, Türkmen’in cemi şeklidir. Bunlar 18. asırda Kafkasya’ya atılmış olan Türkmenlerdir.4
Türkmenler sadece Kafkasya’ya değil, birçok coğrafyaya yayılmışlardır. Afganistan’ın Herat, Lakay, Ak Çah, Ândhui, Devletabad ve Maruçak bölgelerinde Türkmen boyları bulunmaktadır.5 Tarihte Türkmenler, diğer topluluklarla olan sayısız savaşları neticesinde dağılmışlardır. Anayurtlarını terk eden Türkmenler dünyanın çeşitli bölgelerine dağılmışlardı. Irak da bunlardan birisiydi.

Milattan sonra Oğuzlar yine Hazar sahillerine ve Yayık nehri kıyılarına uzanmışlar, bölgedeki bütün bozkıra hâkim olmuşlardı. İslam kaynaklarında buraya Oğuz Çölleri (Mefâzâl ul-Guziyye) adı verilmektedir.6

Bazı Türkmen boyları da İran’ın kuzey-doğusundaki Türkmenistan’ın sınırı boyunca uzanan ve Türkmen Bozkırı adını taşıyan, güneyde Karasu, batıda Hazar Denizi ile sınırlanmış bölgede yaşamaktadırlar. Suriye’nin Lazkiye, Halep, Hama ve Humus çevrelerinde de Türkmenlerin içinde bulunduğu Türkler yaşamaktadır.7

Ayrıca Türk Cumhuriyetlerinde ve Türkmenistan’da birçok Türkmen boylarının yaşadığı herkesçe malumdur.

Rivayetlere göre Büyük İskender zamanında Balasagun’da oturan Türk kağanının doğuya çekilmesinden sonra Oğuz boylarını oluşturan 22 kişiye sonradan katılan iki kişi için Türk’e benzer anlamında Türkmanend denmiştir.

Bizim özetle üzerinde duracağımız kısım Irak Türkmenleridir. Irak’taki tarihleri on devreye ayrılır.8 Birinci devir: İlk Türkmen grubu 652 yılında Emevi Kumandanı Ubaydu’l-lah tarafından Buhara’dan Basra’ya getirilerek yerleştirilmiştir. Daha sonra Bağdat ve Samarra’ya yerleşmişlerdir. İkinci devir: Halife el-Mu’tasım Billah devrinde (833-842) Türkmenler orduda komutan olarak kullanılmaya devam edildi.9


Abbasi halifesi Mu’tasım, halifeliğinin ikinci yılında hilafet merkezini Bağdat’tan 835 yılında tespit ettiği Bağdat’ın kuzeyinde, Dicle nehri kıyısındaki Samarra’ya naklettirdi. Bağdat’ta olduğu gibi burada da Türkler özel ve itinalı bir muameleye mazhar oldular. Böylece Türklerin iktidar devresi başlamıştı. Halife Harun El-Reşid’in saray muhafızları, gözlerinden başka her yeri zırhla örtülmüş olan Türklerdi. Devletin en önemli askeri bölgesi “El-Avâsım” Türklerin elinde idi.10 Bizans’a karşı yapılan İslâm seferlerinde Halife, Malatya tarafından Anadolu’ya giren ikinci kısmına bizzat Türk kumandanlarından Afşın’ı tayin etmişti. 19 Haziran 838’de yine bu ordu Ankara’da idi. Bizanslılarla yapılan savaşlar sonucunda elde ancak Diyarbakır, Bitlis, Mardin, Siirt ve Hakkâri bölgeleri kaldı.

Üçüncü devir: Şiî olan Büveyhiler 945 yılında hüküm sürmeye başladı. Türkler bu döneme kadar Samarra, Musul, Kerkük, Erbil ve Tikrit gibi önemli merkezlere yerleştiler. Azerbaycan’dan göç eden Şiî Türkmenler, Büveyhîlerle ilişkilerini sıklaştırdılar. Hicri 350 senesinde 200.000 Türk bir kerede Bağdat’a gelip, İslam’a girdiler.11 Irak’taki müferreh hayat diğer Türk boylarını, bilhassa Oğuzların buraya göç etmelerini teşvik etmiştir.

Dördüncü devir: 1055 senesinde Oğuz ismiyle bilinen bir Türkmen topluluğu Irak’a geldi. Türkistan’dan göç eden Türkler önce Maveraünnehir bölgesine sonra da Horasan’a geçtiler. Çok geçmeden İran’a, Irak’a, Şam’a ve Anadolu’ya ulaştılar. Selçuklu Türk Devleti Irak’ta hâkimiyetini 1152’ye kadar sürdürdü. Musul, Küçük Erbil, Kerkük ve Şam’da yaşadılar.

Beşinci devir: Cengiz Han’ın önünden kaçan Harezm Şah’ın ordusundan kalanlardır. Bunlar Irak ve Cezire’ye dağılmışlardır. Kifri (Salahiye), Tuzhurmatı, Dakuk, Kartepe civarındaki bölgelerde bulunurlar. Alâaddin’in annesi Türkân Hatun’un Oymak aşiretinin Bayat (Beyavut) kolu oldukları zannedilmektedir. Altıncı devir: Hicri 565 (1258)’de Moğolların gelişiyle Selçuklu emirlerinin kurdukları beyliklerinin pek çoğuna son verildi. Moğol idaresi 1338’e kadar devam etti.

Yedinci devir: Bu devirdeki Türkmenler, Hicri 813 yılında Irak topluluğuyla kaynaşmış olan Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türklerinin Irak’ın kuzey ve kuzeydoğusuna yerleşenleridir.

Sekizinci devir: 1508’de Şah İsmail Bağdat’ı işgal ettiği zaman Azerbaycanlıların nüfusu iyice arttı. Safaviler Necef, Kerbela gibi dinî hüviyeti olan şehirlere önem verdiler. Şah İsmail’in ordusunda Türkmenler de vardı.


Dokuzuncu devir: IV. Murad zamanında Bağdat fethedildi. Acem ile Irak arasına Türkmenler yerleştirildi. 1447’den başlayarak Nadir Şah Türkmenlerin Irak’a yerleşmelerine vesile oldu. Azerbaycan Türklerini de (1505-1524) Şah İsmail Irak’a yerleştirdi. 1534’de Osmanlılar Irak’a hâkim oldu. Onlarla birlikte son Türkmen dalgası da Irak’a girmiş oldu. Irak Türkmenleri; iktisadi, coğrafi ve siyasi sebeplerle Türkistan, Buhara, Semerkand, Kafkas, Azerbaycan, Özbekistan, Dağıstan ve Irak’ın çevre bölgelerinden gelen Türklerin torunlarıdır.12 1535’te Kanuni Sultan Süleyman Bağdat’a girdi. 8 Kasım 1918’e kadar Irak (Musul, Kerkük ve Erbil vilayetleri) Osmanlı hâkimiyetinde kaldı. Bu devirde Rumeli, Urfa, Diyarbakır ve Tokat’tan da bir hayli Türk boyu buralara sevk edildi.13

Onuncu devir: I. Dünya Savaşı’nı müteakip eski Musul vilayeti (Irak’ın kuzeyi) İngilizlerle Türk devleti arasında çekişmelere sebep oldu. 1932 yılına kadar İngiliz mandasında kaldı ve bağımsız kırallık ilan edildi. 1950 yıllarından sonra Kral Faysal kanlı bir ihtilalle devrilerek Sosyalist Baas rejimi kuruldu. Bu devirde, 24 Mayıs 1924’te Kerkük’teki katliamdan 1986’daki Türkmen liderlerinin idamlarına kadar Irak Türkmenlerinin nüfusu hep azaltılmaya çalışıldı. 1961 yılında Kardeşlik (El-Aha) adlı bir dergi çıkarılmaya başlanmıştır.

Şimdi Irak yeniden yapılandırılmaktadır. Yani on birinci devir başlıyor. Önceden bozkır kültürü yaşayan Türkmenler, Irak’ta asırlardır yerleşik bir hayat sürdürmektedirler. Yerleşikler göçebeler karşısında önce bir şaşkınlık yaşarlar. Tarih bugün tersine tezahür ederek Türkmenlere bunu yaşatmaktadır. Amerika askerlerinin hâkimiyet kurdukları ilk günlerdeki kargaşa sırasında tapu kayıtlarının yakılması bunun delilidir. Osmanlı arşivleri bu konuda imdada yetişecektir. Biz ise Türkiye Türkçesiyle karşılaştırmalı olarak Irak Türkmencesinin dil özelliklerini özetleyerek okurlara ayrı bir açıdan bilgi vermeyi amaçladık. Fuzûlî gibi şairlerin yetiştiği toprakta o dilin hemen kaybolamayacağını herkes bilir. Bugün Anadolu’nun güneydoğusunda halen babası Çanakkale savaşından gazi olarak dönen Kerkük Türklerinden olan ecdadın torunları yaşamaktadır. O güzel şiveleriyle bülbül gibi şakımaya devam ediyorlar. Şimdi bu güzel Türkçenin lehçe özelliklerine hep beraber bakalım.

2. Irak Türkmen Türkçesinin Dil Özellikleri:

Irak Türkmen Türkçesinde 12 ünlü vardır. Türkiye Türkçesinden farklı olarak kapalı e (é), bulanık a (æ) [a ile e arası], kısa ı (ị) [i ile ı arası] ünlüleri ve uzun ünlüler bulunur. Irak Türkmen ağızlarının belli başlı özelliklerinden biri de uzun ünlülerdir:



Benzeşme ile b> m olmuştur: Mindir- ‘bindirmek’, men ‘ben’, min- ‘binmek’, tāpmışam <tāpmış men ~ tāpmış ben.

v> ġ değişmesi: cevāb> cıġab.
ç> ş değişmesi: niçin> nişin.
ş> ç değişmesi: şaşırınca> çā şırdınca.
n> v değişmesi: gönül> gévil.
n> y değişmesi: bağın> bağıy.
n> l değişmesi: bayıl-> bayın-.
v> b değişmesi: vefasız> befasız.

Söz varlığı:

Buyza ‘bu taraf’, bitav ‘tam’, buġarta ‘bu kadar’, aġır- ‘acımak’, annat- ‘anlatmak’, apar- ‘alıp götürmek’, balamurt ‘çok acı bitki’, beke ‘belki’, bibisu ‘kumru’, bịş- ‘pişmek’, boyaġçı ‘boyacı’, cütkārçı ‘çiftçi’, çaşırt- ‘şaşırtmak’, çigin ‘omuz’, çolum-cocıg ‘çoluk çocuk’, cürüt- ‘çürütmek’, did- ‘yolmak’, diyin- ‘söylemek’, édilmek ‘yapılmak’, eóed ‘Pazar günü’, él ‘hısım akraba’, hegbe ‘heybe’, horın ‘korna sesi’, hörig ‘örgü’, iti ‘keskin’, kimịn ‘gibi’, òētịr ‘katır’, òolbaòa ‘kurbağa’, neççe ‘kaç’, nēçi ‘niçin’, nét- ‘ne etmek’, nol- ‘ne olmak’, oġǔr ‘yol’, od <ōt ‘yakacak’, olaş- ‘ulaşmak’, ög- ‘övmek’, sahla- ‘saklamak’, ögce ‘önce’, sāmırsaġ ‘sarımsak’, sayaġ ‘uyanık’, sohǔn- ‘sokulmak’, şahta ‘ayaz’, çāsır- ‘şaşırmak’, tékịm ‘gibi’, tombǔz ‘yumruk’, torpaġ ‘toprak’, tǚrǚmbél ‘otomobil’, üreg ‘yürek’, vérịn- ‘verilmek’, yayhan- ‘salınarak yürümek’, yüngǚl ‘hafif’, zerzēmị <Farsça zýr-i zemin ‘bodrum’.
Görülen geçmiş zaman: 2. kişi -dǓv/ -dǓvǓz.
Öğrenilen geçmiş zaman: 2. kişi -ǓpsAn/ ǓpsǓz; 2. ve 3. kişide -mIş yerine Ip.
Öğr. geç. z.’nın olumsuzu: -mǓyIpsAn/ -mIyIpsIz.

Tasarlama kipi emir şekli: 2. kişi -vǔn, 3. kişi -sInler/ -sInnAr.
Tasarlama kipi şart şekli: -sAv/ -sĀvǓz.
Tasarlama kipi dereklilik: İstek kipinin öenüne gere(k) kelimesi eklenir.
Bildirme ekinin şekli: 1. kişi -Am/ -Ig’dır.

3. Sonuç:

Artık asrımızın en önemli bilimi sosyal bilimler olacaktır. Toplumların bulundukları coğrafyadaki konumları sadece ekonomik ve askeri açıdan değerlendirilemez. Bunların kültürleri de dikkate alınmalıdır. Kültürü ise dil ve tarih taşır. Yarın Türkmenler var olacaksa dil araştırmaları bugünden mükemmel olarak yapılmalıdır ki gelecekteki Irak içerisinde her yönüyle desteklenmiş bu topluluk geleceğe güvenle bakabilsin.

Sözü Salur Ögürcık Alpnıng atalarınıng ve inilerining ve oġlanlarınıng zikri şeklinde geçen Şecere-i Terakime’deki bölümden bir alıntıyla bitiriyorum:

Türk ve Türkmen ‘Arap ‘acem ra‘iyyetler
K azan k ıldı müslümānġa terbiyetler
Kāfirlerni k ırdı uşol köp furs atlar
Alplar Bigler kören bar mu K azan kibi?
“Türk, Türkmen, Arap, Acem halklarını
(Bu) Müslümanları Kazan terbiye etti
Fırsat buldukça kafirleri kırdı.
Kahramanlar ve beyler Kazan gibisini göreniniz var mı?”


Dipnotlar

* Dicle Üniv. Fen-Ed. Fak. Çağ. Türk Lehç. ve Ed. Bölümü Öğr. Gör., mhazar@dicle.edu.tr.
1 “Ötmişi kömilgen millätning istikbål häm pärdäsi åstidädir.”, bk. Mehmet Hazar, Herman Wambery Buhara Yahud Maveraünnehr Tarihi,Özbek Türkçesi, (Tarnskripsiyon-Dil Özellikleri-Sözlük), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Malatya 1994, Bölüm II. s. 1.

2 V. Bartold, Târihu’t-Turk fî Asyâ el-Vusta, Kahire, 1958, s.11.
3 Altan Çetin, Irak Türkmenleri Tarihi, Nüsha, Yıl: 11, Sayı: 6, Yaz 2002, s. 144.
4 Osman Nedim Tuna, Türk Halkları (Modern) I, İnönü Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü Ders Notları: 1, Malatya 1985, s. 49-51.
5 Nadir Devlet, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Çağ Yayınları, Ek Cilt, İstanbul 1993, s. 434.
6 Oğuz Ünal, Türkiye Tarihine Giriş, Horasan’dan Anadolu’ya, Töre Devlet Yayınevi, Ankara 1980, s. 67.
7 Nadir Devlet, a.g.e., Çağ Yayınları, Ek Cilt, İstanbul 1993, s. 446.
8Hidayet Kemal Bayatlı, Irak Türkmen Türkçesi, Türk Dil Kurumu Yayınları: 664, Ankara 1996, s. XVIII (Burada yedi devreye ayırılmıştır.)

9Atlan Çetin, a.g.e., s. 146.
10Oğuz Ünal, a.g.e., s.32-41.
11Atlan Çetin a.g.e.’inde kaynak olarak Refik Ahmed, Büyük Tarih-i Umumî, İstanbul, c. 5, s.334’ü vermektedir.

12 Atlan Çetin, a.g.e., s. 147.
13 Nadir Devlet, a.g.e., s. 443.





Kaynakça:
A. Borjakov, M. Sarıhanov, M. Söyegov, B. Hojayev, S. Arnazarov (2000), Türkmen Dilinin Grammatikası (Morfologiya), Mahmudgulu Adındaki Dil ve Edebiyat Enstitüsü, Ruh Neşriyatı, “Türk Dil Kurumu tarafından basılmıştır.” Ankara.
Altan Çetin (2002), “Irak Türkmenleri Tarihi” (Abdullatif Benderoğlu’nun Târihu’t-Turkmân fi’l- Irak, Bağdat 1972, adlı eserinden tercümedir), Nüsha, Yıl: 11, Sayı: 6, Yaz, s. 144-148.
Ebulgazi Bahadır Han (1996), Şecere-i Terākime (Türkmenlerin Soy Kütüğü), Hazırlayan: Zuhal Kargı Ölmez, Simurg yayınları, Ankara, s. 210.
Gerhard Doerfer - Wolfram Hescahe (2002), “Horasan Türklerinin Tarihi ve Edebiyatı”, Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi, Türk Dil Kurumu Yayınları, Sayı: 14, Güz, s. 319-336.

Hidayet Kemal Bayatlı (1996), Irak Türkmen Türkçesi, Türk Dil Kurumu Yayınları: 664, Ankara.
Mehmet Hazar (1994), Herman Wambery Buhara Yahud Maveraünnehr Tarihi,Özbek Türkçesi, (Tarnskripsiyon-Dil Özellikleri-Sözlük), İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Malatya.
Mehmet Kara (1998), Türkmen Türkçesi ve Türkmen Edebiyatı Üzerine Araştırmalar, Akçağ Yayınları, Ankara.
Nadir Devlet (1993), Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, Çağ Yayınları, Ek Cilt, İstanbul.
Nilüfer Abdülhakîm Bayatlı (1975), XVI. Yüzyılda Musul Eyaleti, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Doktora Tezi, İstanbul.
Oğuz Ünal (1980), Türkiye Tarihine Giriş, Horasan’dan Anadolu’ya, Töre Devlet Yayınevi, Ankara.
Osman Nedim Tuna (1985), Türk Halkları (Modern) I, İnönü Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü Ders Notları: 1, Malatya.
V. Bartold (1958), Târihu’t-Turk fî Asyâ el-Vusta, Kahire.
İşâretler:
I, A, U: Büyük harfler sesin kalın ve ince şeklinin uyma göre gelebileceğini gösterir.
> : İşâretin geniş tarafı sesin, ekin veya kelimenin eski şeklini gösterir.
- : Fiile bağlanmayı ve fiil kökünü gösterir.
/ : İki değişik şekli gösterir.








Hiç yorum yok: