27 Kasım 2012 Salı

Dalay Lama-Ergün Diler

İran, Irak, Suriye ve Rusya'nın Patriot tepkilerini sıralamaya gerek yok. Bölgenin kimyası bozuldu!
Ankara'ya gelenin gidenin hesabı yok.
Herkes kendi çıkarının peşinde.
Korkular doğal. Çünkü bu silahlar, Körfez Savaşı sırasında Almanya ve Hollanda'dan bölgeye getirilip konuldu.Ama daha sonra hiçbiri bırakılmadı.Hepsi sökülüp götürüldü. Kimseye satılmadı. Rusya'nın uykuları kaçmasın diye...
Bu kadar önemli bir silahın şimdi sürpriz bir şekilde Türkiye'ye getirilmesi şaşkınlık yarattı! Defansı sağlam bir Türkiye, beklenen hamle değildi!
Kapalı kapılar ardında "Türkler kuru gürültü yapıyor" deniyordu! Bunun böyle olmadığı bu silahların gelişiyle ortaya çıktı!
Koparılan fırtınaya rağmen, yine de çok kişi Ankara'daki DERİN AKLIbilmiyor, okuyamıyor ve yanılmaya devam ediyor. Bu nedenle Patriotlar'ın gelişinden de doğru sonuç çıkaramıyor!
Neden mi?Anlatalım, hem de yaşanmış güzel bir hikaye ile... Çünkü esas olan tarihten ders almaktır.
Ankara'nın yaptığı da budur...
Çin ordusu, 7 Ekim 1950'de Tibet ordusunu yenilgiye uğrattı. Doğal olarak bundan sonra Pekin, Tibet'i yeniden Çin'in bir parçası haline getirmek için kampanya başlattı.
Haliyle Çin bunu yapınca Amerika'nın sessiz kalması beklenemezdi! Washington, Çin'in karşısına çıkarabileceği MUHALEFETİN peşine düştü.
Artık ABD bölge ile yakından ilgileniyordu. Kısa sayılabilecek bir çalışma sonucunda Çin'in karşısına yeni bir CEPHE açmaya karar verildi. ArtıkKOMÜNİST PEKİN'e karşı savaşan Tibet'in yanında yer alacaklardı! Direnişin arkasında olacaklardı.
Dalay Lama, ABD menfaatleri açısından, Pekin ile derin düşmanlık içerisindeyken çok daha faydalı olacaktı. Bu yüzden CIA, Tibet liderini, Hindistan, Sri Lanka veya Tayland gibi komşu ülkelerden birine sürgün olarak gitmeye ikna için çalışıyordu. Böylelikle komünist Çin'e karşı sürdürülen Tibet direnişinin bir simgesi haline getirmeyi umuyordu!
Ancak işler umdukları gibi gitmedi.Dalay Lama, Çin Ulusal Halk Meclisi Başkan Yardımcılığı'na seçildi. Böylelikle Çin yönetici elitinin bir parçası oldu. Bu durum CIA'nin tüm planlarını altüst etti. Ama ABD işin peşini bırakmaya niyetli değildi..
Bağımsızlık yanlısı Tibet'in önemli ve güçlü yerel kabileleri, herkesi Çin'le savaşmaya davet ederken Dalay Lama'ya da "Gel bu hareketin ruhani lideri ol. Sana ihtiyacımız var. Desteğini bizden esirgeme" çağrısı yaptı.
Dalay Lama akıllıydı! Hiç düşünmeden bu talebi de reddetti.
Bağımsızlık yanlısı grup yine de Dalay Lama'nın bilgisi olmaksızın, CIA'nin desteğini almayı başardı. Altı Tibetli seçildi. Saipan Adası'ndaki Amerikan askeri üssünde küçük silahlar, patlayıcılar, mayınlama ve sabotaj konusunda eğitim aldılar. CIA'nin "Saint Circus" kod adlı gizli operasyonuna katıldılar.
1957 sonbaharında, bu eğitimli direnişçilerden ikisi paraşütle Tibet'e indirildi. ABD hükümetinden Dalay Lama'ya gizli bir mesaj ulaştırdılar.
Mesajda "Saygıdeğer Dalay Lama, uygun görecek olursanız Amerika olarak her türlü yardımı size vermeye hazırız. Yeter ki isteyin!"yazıyordu!
CIA işin peşini bırakmıyordu.Ama Dalay Lama'nın da inadı inattı! Ne kadar baskı görürse görsün CIA'nin teklifine yine "Hayır" dedi...
Washington bastırıyor, CIA'nin bölge şefi çıldırıyordu.
Emir kesin ve netti: "Adamı ikna et."1958 yılının başlarında Lhasa'daki CIA ajanları yine harekete geçti.
Dalay Lama'ya ulaşıldı. Bu kez emir kipi kullanılarak "Daha fazla inadınızda ısrar etmeyin. Bir an önce ABD'nin size sunduğu imkanları alın, kullanın..."Ancak yurttaşlarını düşünen Dalay Lama, yine "Hayır" diyordu. Gerekçesini de "Çin ile doğrudan savaşmak halkımın sonu olur. Bunu göremeyecek kadar aptal değilim. Hiçbir yardım bizim işimize yaramaz.
Aksine felaketimiz olur. En doğru yol Çin'le anlaşarak hakkımız olan payı almak" sözleriyle açıklıyordu!
CIA yine başarısızdı!CIA tarafından çengellenen ve güçlerini abartan bağımsızlık yanlıları ORDUkurmak için start verdi. Kısa zamanda bu hayal gerçekleşti. Kendi güçlerini abartan direnişçiler, Çin'e karşı saldırıya geçti. CIA'nin eğittiği direnişçiler ellerinin altındaki ABD malı top, bomba, cephane ve teçhizata güveniyordu. CIA ajanları da aralıksız olarak "Siz yaparsınız. Siz kahramansınız" diye gaz veriyordu!
İsyanın ardından Dalay Lama Hindistan'a kaçmak zorunda kaldı!
CIA'nin amacı da buydu zaten! Operasyon gerçekleşmiş, binlerce Tibetli ölürken, Washington kazanmayı yine bilmişti!
Özgürlük mü? Onun bir önemi yoktu! ABD defterine bir ARTI daha atmıştı!
İşte Ankara'daki DERİN AKIL, avcıların arasında koşup yolunu kaybeden bir TAVŞANA benzememek için ince eleyip sık dokuyor! "Patriot geldi"diye kimse bayram yapmıyor. Asker, kendi gücünü bilerek hazırlığını yapıyor. Siyaset, diplomasiyi zorluyor...
Ama İran ŞİİLER'i ısrarla kaşıyıp bütün enerji kaynaklarına konmak istiyor! Rusya, Türkler'in bölgeye inmesini engelleyip doğalgazda kendisine bağlı kalmasını düşlüyor. ABD, hem Rusya'nın hem Avrupa'nın enerjiden uzak durmasının planlarını yapıyor. Avrupa ise Ruslar'ı Türkler'e karşı kışkırtıyor! Suudiler, "Şİİ KISKACINDA yaşayamayız" diye isyan ediyor. Esad ise etraftaki karışıklığı ömrünü uzatmak için kullanıyor!
İşte böylesine çok bilinmeyenli bir denklemde Ankara AKILLA hareket ediyor.
Dalay Lama durumuna düşmemek için devletin genlerinde olan birikime sarılıyor. Sinirlerini çıkarıp atan ANKARA, bu nedenle "sınırımızda tahrik uçuşu da yapsalar, bomba da atsalar, Fantom da düşürseler, PKK kılığına da girseler" renk vermiyor!
Devlet devlet gibi olunca karşı taraf tutuşuyor!
Napolyon'un "Askeri tarihin yarısı inisiyatif almamak yüzünden kaybedilen savaşlarla doludur..." sözünü defterinin kapağına kazıyan bir komutana, "Planınız ne?" diye sorduğumda, "Yapınca görürsünüz" diye cevap verdi!
Umarım benim gördüğüm kararlılığı "Sıfır Sorunu" kaldırıp atan komşularımız da görüyordur!
Görmüyorlarsa mı?Düşünmek bile istemiyorum...
Gördüklerinde çok geç olur çünkü!

Hiç yorum yok: