26 Mayıs 2012 Cumartesi

İSLAM DÜNYASI’NIN KRONİKLEŞMİŞ 9 HASTALIĞI - Uğur Erzincan


1. Irkçılık
Irkçılık, yüzyıllardır İslam Alemi’nin yakasını bırakmayan hastalıkların başında gelir. Oysa ki; “arabın aceme, acemin araba hiçbir üstünlüğü yoktur” düsturu olmasına rağmen. Üstünlüğün ırkla değil “takva” ile olduğunun altının kalın harflerle çizilmesine rağmen bu hiç değişmemiştir. “…birbirinizle tanışmanız için sizi ırklara ve boylara ayırdık. ALLAH yanında sizin en değerliniz en erdemli (takvalı) olanınızdır.” (hucurat 13) buyurmasına rağmen. Irkların ve dillerin farklı oluşu bir zenginlik iken, bir tanışma vesilesi iken, bir savaş vesilesine dönüşmüştür. Irkçılık konusunda kutsal kitaplardaki uyarıların hiçbiri genel itibariyle dikkate alınmamıştır. Irkçılık bir baskı bir zulüm aracı haline gelmiştir.

2. Mezhepçilik
Kronikleşmiş sorunlardan bir tanesi de budur. İslam Alemi mezhepçilik uğruna çok kan dökmüştür. Dökmeye de devam etmektedir. Şii-sunni çatışmalarında akan kanın haddi hesabı yoktur. Oysa ki; “parçalara, fırkalara, gruplara ayrılmayın! (Şura 13-14, En’am 159, Rum 31-32)” diye defaatle bildirilmesine rağmen. Her mezhep kendisinin doğru, diğerlerinin yanlış yolda olduğunu düşünmektedir. Basit gibi gösterilmeye çalışılan ayrılık değildir bunlar. İyi incelendiğinde aralarında derin uçurumların olduğu rahatlıkla görülebilir.

3. Cehalet
Müslümanların çoğunluğu doğuştan müslümandır. Ailesi, çevresi Müslüman olduğu için müslümandır. Büyük çoğunluğu Kur’an öğretilerine yabancıdır. Kur’an’ı ya başkalarının satır aralarından öğrenirler, ya da hiç öğrenmezler. Atalarından devraldıkları yalanı, yanlışı, doğruyu v.s. aynen uygulamaya devam ederler. Kur’an’ı anlayıp hayatlarına uygulayanların sayısı çok azdır. Çoğunluk taklitçiliği benimsemiştir. Düşünme, akletme gibi kavramlar çoğunluğa yabancı gelen kavramlardır.

4. Zulüm
Irkçılık, mezhepçilik ve cehalet ister istemez Müslümanları birbirlerine ve diğerlerine karşı zalimce davranmaya itmiştir. Hem kendilerine, hem de başkalarına zulmetmeyi adet haline getirmişlerdir. “Allah zalimler topluluğunu asla sevmez” Zalimlerin çoğunlukta olduğu bir toplum olduğu için iki yakası asla bir araya gelmiyor.

5. Hoşgörüsüzlük
Hem birbirlerine karşı hem de gayrimüslimlere karşı hoşgörüsüzlük hat safhadadır. Birbirlerinden nefret edecek kadar bilgiye sahiptirler ama birbirlerini ve de başkalarını sevecek kadar bilgi sahibi değildirler.

6. Ötekileştirme
İç karışıklığın, aynı coğrafyada yaşayan Müslümanların düzeni sağlayamamasının belki de en büyük sebebidir. Bizden olan olmayan algısı yüksek olan her toplum huzursuz bir toplumdur. Ortak aklın olmadığı bir toplumdur. Kanser ne kadar tehlikeli bir hastalık ise, ötekileştirme hastalığı da bir o kadar tehlikelidir.

7. Tek tipçilik
Herkese; “ya siyah olacaksın ya beyaz” dayatması yapmaktır. Renkli bir dünyaya karşı ayak diremektir. Kılık kıyafette, algıda, düşüncede ve yaşantıda tek tip dayatmacılığı. Herkes benim istediğim gibi düşünmeli, giyinmeli ve yaşamalı zorbalığıdır.

8. Mistisizm
Gizemler, sırlar, gayblar, bilinmeyenler dünyası. Aklın ve mantığın devre dışı bırakıldığı onun yerine zanların, sırların, gizemlerin ön plana çıktığı bir anlayış. Bilinenlerle uğraşmaktansa, bilinmeyenlerle uğraşma hali. Bilinmeyen, tanımlanamayan şeylere daha fazla kıymet verme sorunsalı.

9. Şekilcilik
Hem kendini hem de diğerlerini belli bir kalıba sokma hastalığıdır. Aynı zamanda herhangi bir şeyin içeriğine değil görünüşüne önem vermektir. Mesela Kur’an’ın kabı ve O’nu oluşturan harfler, içeriğinden daha değerlidir. Peygamberlere ait hatıralar peygamberlerin misyonundan daha önemlidir. Yaygın tabirle “güneşe değil, güneşi işret eden parmağa odaklanmaktır”. Yüzeyselliktir.

Bunlar tedavi edilebilir mi? Belki kısmen. Ama çoğunluğun kıyamete dek değişmeyeceğine sizi temin edebilirim.

Hiç yorum yok: