Yiğit Bulut neden görevden alındı?
Okurlarımız hatırlayacaktır. Libya lideri Kaddafi linç edildikten sonra bir analiz yazısı yazmıştık. Aynı günlerde sayın Yiğit Bulut’un halkımızın büyük ölçüde hislerine tercüman olduğuna inandığım ve bu yüzden tebrik ettiğim yazısını da hatırlatalım. O günden beri kendisini zaman buldukça takip etmeye çalışırım.
Araştırdığım kadarıyla kendisi epey süredir para, faiz ve bankacılık sistemi gibi hassas konularda oldukça gayretli çalışmalar yürütmekte. Bu nedenle gündeme düşen “Yiğit Bulut kovuldu” haberleri benim için hiç sürpriz olmadı.
ABD Doları merkezli mevcut küresel finans düzeninin en önemli aracı durumundaki Borca Dayalı Para Sistemi (BDPS) uygulamaları/sonuçları konusunda hem köşesindeki yazıları hem de TV kanalındaki ifadeleriyle bilgilendirici sosyal sorumluluk taşıyan mesajlarını takdirle karşıladığımızı ifade ederek isminin hakkını verdiğini söylemiştim.
Hatta bir TV yayınında programın başından itibaren bankalar ve faiz sistemi hakkında önemli tespitler yapınca kendisini uyaran zavallı bir katılımcı “Bu işlerde dikkatli olmak lazım” diyerek rantiyecinin karşısında olanların nasıl perişan edildiğine dair tarihten örnekler vermişti.
Yazıya devam etmeden önce mevcut bankacılık sistemindeki bir uygulama nedeniyle kendisinin son günlerde attığı twitleri aşağıda paylaşalım.
“Türkiye’de yerleşik Finansal Ergenekon halkın kanını emiyor ve maalesef Türk Devleti attığı onca adıma rağmen hala seyrediyor…”
“Bu düzen böyle gitmez… Ya Devlet başa… Ya kuzgun leşe…”
“Bankalar batık kredi kartı alacaklarını zarar yazıp, batık sayarak vergiden düşüyor, sonra yüzde 20 ile tahsilat şirketine satıyor… Devlet?”
“Aynı parayı hem vergiden düşüyor, hem tahsilata veriyor…aldığı yüzde 20 zaten vergiden zarar diye düşülmüş para…”
“Tahsilat şirketleri de halkın vergisinden düşülmüş bu parayı halktan almak için boğazına sarılıyor… Böyle düzen, böyle Devlet olmaz…”
“Halkın vergisinden düşülen batak diye sayılan ve Devlet tarafından karşılanan para bir kez daha halktan tahsil ediliyor…Uyan Türk Halkı !!”
“Bu yapının adı Finansal Ergenekondur ve Devletin gözü önünde vergiden düşerek halkının boğazına sarılarak halkın kanını emmeye devam ediyor!”
“Bu mu bankacılık sistemi ! Bu mu Devletin Halkına layık gördüğü !”
Öncelikle twitlerine karşılık olarak şunları söyleyebiliriz.
“Mevcut bankacılık sistemi Borca Dayalı Para Sistemidir. Bu değişmeden adalet olmaz. BDPS ile bankalar Kısmi Rezerv Bankacılığı yaptığı müddetçe istedikleri kadar para üretirler. Devlet de parayı bankalardan borçlanarak üretir. Para kimlerin arasında dolaşıyorsa, devlet odur. Mevcut devlet, devlet olma erkini bankalara kaptırmış/devretmiştir.”
Yeri gelmişken; Yiğit Bulut bankacılık sistemi içerisinde bankaların her önüne gelene kredi kartı vermesinin ardındaki bir sırrı da açığa çıkarmaya vesile oldu. Bu yüzden kendisine teşekkür ediyoruz.
Bu sırrı açıklamadan önce kredilerle ilgili bazı hususları açıklamakta yarar var.
Bankalar neden/nasıl ödeyemeyecek olanlara bol kredi verir?
Artık metastaz halini alan dünyadaki ekonomik sistemin kanseri durumundaki BDPS’nin ABD’deki konut kredileri kaynaklı 2008 kriz nöbetinde en önemli etken ödeyemeyecek durumda olanlara dahil olmak üzere bankalarca verilen bol kredilerdi. Konut kredilerinin kolaylaştırılması, hiç ödeyemeyecek durumda olanlara bile kredi verilmesi nedeniyle ev fiyatları adeta balon olup uçmuştu.
Pek çok kredi kullananın bilmediği bir husus: Bankalar aldığınız borcun ödenmemiş kısmını da kendilerine ait varlık olarak gösterip bunun 10 katını borç verdiğinden balon artık şişirilemez hale gelmişti. Neticede balon patladığında 500 bin dolara satılan evler 20 bin dolara alıcı bulamamıştı.
Burada anahtar soru şu;
Soru: Pekiyi bankalar neden hiç ödeyemeyecek durumda olanlara kredi verir? Bu kadar parayı nasıl bulur?
Cevap: Bankalar aslında size krediyle gerçekte para vermezler de ondan… Nasıl mı? Bankacılık sistemindekikısmi rezerv uygulamaları sayesinde…
Aslında insanlar kredi aldıklarını ya da bankaların kendilerine para verdiklerini zannederler. Ancak yazılarımızda zaman zaman anlatmaya çalıştığımız gibi bankalar aslında size gerçekte para filan vermezler. Bu sadece bir yanılsamadır (illüzyon). Diyeceksiniz ki “Ama bize gerçekten para veriyorlar”. Siz o parayı diyelim aldınız evini satın aldığınız kimseye verdiniz. O kişi de parayı götürüp bankaya yatırmayacak mı? Neticede götürüp bankaya yatırdığında para yine bankacılık sisteminde havuza geri dönecek. Yani A bankasından alanın B bankasına, B bankasından alanın A bankasına yatırması sonucu…
O yüzden Türkiye’de fiziksel olarak 53 milyar lira para, bankalarda ise 700 milyar lira para gözükür. Bu paranın %90’ından fazlası hiç yoktur.
O yüzden dünyanın tüm büyüklüğü 70 trilyondur. Küresel finans sisteminde ise 760 trilyon para var gözükür. Oysa 690 trilyon doları hiç yoktur. Bu sistemde insanlar borç para aldıklarını zannederek bankalara hayali para “yaratma” fırsatı, ödeyerek “yok etme” fırsatı verirler. Ama hayali olmayan bir şey vardır. O da bankalara ödedikleri faiz ya da kar payı… İkisi de bileşik faiz formülüne göre hesaplanır.
Bizim kuşak bilir. Eskiden çizgi roman kahramanı Mandrake vardı. Hani şu meşhur sihirbaz Mandrake. Kendisine karşı gelenlerin elindeki silahı hipnotizma ile çiçek gibi gösterir ve “O elindeki çiçekle mi ateş edeceksin?” derdi. Durum aynen öyle. Size kredi diye verilen bankanın havadan “yarattığı” paradır. Siz ana parayı ödediğinizde para “yok edilir”. Ancak onların hiç yaratamadığı şey faiz ya da kar payı denen kısımdır. O kısmı da siz servetinizle ödersiniz.
Bankalar aslında bu hayali borçların hemen ödenmesini de istemezler. Zira ödendiğinde hayali olarak “yarattıkları” parayı “yok ederler”. Ondan sonra faiz/kar payı gelirlerinden mahrum kalırlar.
Kredi alan kişiler sürekli olarak faiz/kar payı öder dururlar. Gerçekte hiç almadıkları paranın faizini ya da kar payını…
Soru: Peki kredi aldığını zannedenler değil ana parayı, faizini bile ödeyemeyecek durumda ise?
Cevap: İşte Sayın Yiğit Bulut’un söylediği şey. Bankalar bu batık kredi alacaklarını zarar yazıyorlar. Bunları vergiden düşüyorlar. Yani devlete ödetiyorlar. Yiğit beyden öğrendiğimiz husus ise bankaların bir de bunu %20 komisyon karşılığı tahsilât şirketlerine verdiği…
İlk durum vahim… İkincisi vahim ötesi… Zira devletçe (yani yine bizce) ödenmiş bir şeyi ikinci kez ödetmektir bu.
Pek çok kişiye inanılmaz veya saçma gelecek. Bunu fiziksel bir şeyle (örneğin zeytinyağı) yapamazsınız ama artık paranın elektronik kayıttan ibaret olduğu mevcut kısmi rezerv bankacılık sisteminde hiçbir şey inanılmaz değil. Devletin para üretmek için bankalara faizli borçlandığı bir sistemden bahsediyoruz (bknz Issız Ada Hikayesi).
Aynı sistem dünyanın her yerinde işliyor. O yüzden banka kurtarmaları adına zarar ziyan devlet adına tüm halka ödetiliyor.
Velhasılı kelam… Bana kalırsa M. Ali Birand tartışmaları filan bahane. Yiğit Bulut’un görevden alınmasının gerçek sebebi, bankalar, faiz ve bankacılık sistemi hakkında söyledikleri nedeniyle Habertürk patronlarının Yiğit Bulut gibi bir ağırlığı artık taşıyamaması…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder