2 Temmuz 2013 Salı

Kim bu İbrahim Türker?Devlet oyunları- Bilinmeyen o kadar çok şey var ki!-Cem Küçük

Berç Keresteciyan Türker
Kim bu İbrahim Türker ?

Berç Keresteciyan Türker, Cumhuriyet tarihinin önemli isimlerinden biri. Kurtuluş Savaşı esnasında Osmanlı Bankası üzerinden para vererek Milli Mücadele'ye büyük katkı sunduğu hep söylenir. Ermeni kökenli bir vatandaşımız olması ve böyle yardımlarda bulunması da ayrıca önemli.

Osmanlı Bankası'nı yönetirken Atatürk'le büyük bir dostluk kuruyor ve adeta imtiyaz elde ediyor. Kendisi aynı zamanda Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin ileri gelenlerinden. Türker daha sonra milletvekili oluyor. Atatürk öldükten sonra İsmet İnönü'yle dostluğu sürüyor. Tipik bir mason olan Berç Keresteciyan Türker, Atatürk'ün bu konudaki net tutumunu biliyor.


En büyük arzusu Mason Locaları'nı yeniden açtırmak ama Atatürk zamanında bunu yapamıyor. Atatürk ölünce 7. dönem Afyon milletvekili oluyor. İsmet İnönü'ye Mason Localarını yeniden açtırıyor. Ve Masonların Türkiye'deki en önemli isimlerinden biri oluyor.

Yani Berç Keresteciyan Türker Cumhuriyet tarihinde bir nevi dokunulmazlık kazanıyor. Berç Bey'in bir oğlu olduğu söyleniyor, adı İbrahim Türker. Oğul Türker, soyadındaki Keresteciyan'ı atıyor. Peki İbrahim Türker ne iş yapar diye şöyle bir araştırınca, ortaya ilginç bağlantılar çıkıyor.

İbrahim Türker'in aile içinde ve çevresindeki adı Atamdede. Muhtemelen Atatürk'ten etkilenerek bu isim veriliyor kendisine. Babası gibi İbrahim Türker de Mason. Mason Yüksek Cemiyeti İskoç Riti'ne bağlı.

Asla korumayla gezmiyor. Tek elinde kartal başlı pahalı bir baston taşıyor. İddialara göre Türk burjuvazisi üzerinde büyük etkisi var. Hatta Türk derin devlet yapılanmasında bile önemli bir isim.

Türk istihbaratı ve Seferberlik Tetkik Kurulu'nda kod adının 'Şaban' olduğu iddia ediliyor. İbrahim Türker beyin zevcesi Urfalı büyük bir toprak ailesinin kızı.

Çok iyi satranç oynadığı belirtilen İbrahim Türker 1960 ve 70'li yıllarda dünyadaki satranç federasyonlarıyla yakın ilişkiler kuruyor. 1970'li yıllarda Türkiye Satranç Federasyon Başkanlığı yapıyor. Rivayet odur ki, Süleyman Demirel hükümetleri döneminde Seydişehir Alüminyum ve İskenderun Demir Çelik fabrikalarının kurulmasında başrol oynuyor.

Denizlere meraklı ve yat tutkusuyla biliniyor. Ayrıca Ermeni kökenli olduğu için dünyadaki tüm Ermeni diasporası ve ülkemizdeki Ermeni vakıf ile kiliseleri üzerinde etkili.

İbrahim Türker'le ilgili iddialar sadece bunlarla sınırlı değil. Yukarıda dediğim Özel Harp Dairesi'nde bu kişinin büyük etkisi olduğu dile getiriliyor. Nasıl mı? Mesela Demirel dönemlerinde Romanya'da mobilya ithalatı adı altında aslında CIA'yle büyük operasyonlar yaptığı ve ününü böyle elde ettiği konuşuluyor.

Washington, Londra, Brüksel hattında önemli bağlantıları olduğu ve küresel baronların Türkiye ayağı olduğu bile dillendiriliyor.

Ticaretten kazandığı paraları, Seferberlik Tetkik Kurulu kapsamında öncülük ettiği, iç ve dış olarak ikiye ayrılan bir şebeke için harcadığı söyleniyor.

Yani NATO'nun gizli yapılanmasının bir nevi sivil ayağı bu isim. Kendisinin Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı büyük değişimden ötürü soluğu New York'ta aldığı ve kendisine bugüne kadar kucak açanların korumasında olduğu söyleniyor.

Ergenekon davasında hep bir '1 Numara' dile getirilmişti. Özellikle bu konuda ciddi araştırmalar yapan ve önemli kitaplara imza atan Şamil Tayyar sürekli olarak en tepedeki bir isimden hep bahsetti ama adını zikretmedi. O isim bu kişi olabilir mi?

Bir de 1980 darbesinin belgelerine bakınca İbrahim Türker ismi biraz daha ortaya çıkıyor. Acaba Türkiye'nin geçmişinden beri yaşadığı sıkıntılı hallerin perde arkasında bu isim olabilir mi? Ya da bu isim başka birinin kullandığı kod ad olabilir mi?

Kozmik odada bu kişiye ait özel bir bölüm var mı? Kim bilir, belki vardır ama saklanıyordur. Ayrıca İbrahim Türker ismini belki duymuşlardır diye bazı emekli ve görevde olan devlet yetkililerine sordum. Kimi tanımadığını, kimi duymadığını söyledi. Bazıları da sessiz kaldı, yorumda bulunmadı.

Yakın zamanda Türkiye'de bu isimle ilgili bazı bilgiler ortaya çıkabilir. Ya da gücünden ötürü hiçbir şey yazılamayabilir.

Devlet oyunları

Geçen Pazar bu köşede çıkan 'Kim bu İbrahim Türker?' başlıklı yazıdan sonra çok enteresan tepkiler geldi. Bu ismin varlığından devletin kritik noktasındaki bazı isimler haberdar mıydı diye merak ederken, öğrendim ki, çok ama çok az kişi İbrahim Türker'i duymuş.

Bu ismi bilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. İsmi öyle bir korku yaratmış ki, bilgisine başvurduğum bazı görevliler konuşmak dahi istemediler. Peki İbrahim Türker önemli biri mi? Hem de çok. Zamanında kimse Abdullah Çatlı ya da Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı da tanımıyordu. Ama bu kişiler vardı ve devlet adına işler yapıyorlardı. Hepsinin üzerinde dokunulmaz bir zırh mevcuttu.

İbrahim Türker Türkiye'deki Gladyo yapılanmasının en tepe ve en önemli isimlerinden bir tanesi. Gücünü sadece içeriden değil, uluslararası çevrelerden alıyor. Ayrıca Türker'in 1990'lı yıllarda Süleyman Demirel'le ilişkisini iyi incelemekte fayda var. Demirel'e iç siyasetle ilgili bilgileri Ekrem Ceyhun verirken, dış dünyayla ilgili bilgileri de İbrahim Türker veriyordu. Tabii Demirel'le Türker'in dostlukları mason localarının 33. noktasına kadar dayanıyor.

Osman Nuri Gündeş'i istihbarat danışmanı olarak 1993'te Tansu Çiller'in yanına atayan Demirel-Türker ikilisi. Türker'in başka ekipleri de var. MİT içindeki Şenkal Atasagun-Mikdat Alpay ekibi ve onların alt grupları Türker'in emrinde hizmet verdiler.

Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, Somali'de başarısız olan ama Yahudilerin pek bir sevdiği Çevik Bir ve Romanya'da kurmay yarbaylığından askeri ataşe olarak tanıdığı 1995'de emekli olan Korgeneral Şelçuk Saka Paşa ile çok yakın temasları var Türker'in. 28 Şubat döneminde Selçuk Saka OYAK Başkanı oluyor.

28 Şubat döneminde bankaların içi boşaltılıp servetler yeni sahipleriyle kucaklaşıyordu. OYAKBANK bu dönemin en kârlı kuruluşu oldu. Bedavadan servet edindiler ve Selçuk Saka bu dönemde iyi iş gördü.

O yıllarda İbrahim Türker, Malta Fahri Konsolosluğu'nun bir üst katını karargâh olarak kullanıyor. Burası aynı zamanda mason localarına yakın ve Türker'in yakın temasta olduğu İngiltere Başkonsolosluğu'nun dibi.

İngiliz Başkonsolosluğu karşısında bir ara pasajda İngiltere İşadamları Derneği adı altında faaliyet gösteren özel büroda gizli toplantılarını ve uluslararası görüşmelerini yapıyor. Öte yandan Doğu Perinçek ve İşçi Partilileri İngiliz istihbaratı üzerinden kontrol etmeyi ihmal etmiyor İbrahim Türker.

Türker ayrıca Tokatlıyan Han'daki gizli ofisi ve Balık Pazarı içerisindeki Ermeni Kilisesi'ni de arada bir kullanıyordu. Tabii devlet oyunlarına meraklı biri Türker ve bunun gereklerini de yerine getiriyor.

Özellikle düşman hedef olan Kafkasya ve Moskova'daki istihbarat akışından Çeçenlerle Ruslar arasında bir harbin çıkacağının haberini alıyor. Türk Seferberlik Teşkilatları'nın tümünü Çeçen güçlere destek verecek şekilde hazırlatıp sahada bekletiyor. Karşı taraf yani Rus askeri istihbaratı GRU ve onunla koordineli hareket eden FSB de böyle bir çatışma alanında kendi adamlarını ve oyunlarını hazırlıyorlar.

Çeçenistan'a verilen genel malzeme, silah ve diğer unsurların hepsini sağlayan ve aklı veren aslında Türker ve arkasındaki İngiliz istihbaratı.

1995 yılının ilk aylarında Abdullah Öcalan'ın kellesini almak için yoğun uğraşlar veriliyordu. İngiltere biz bu işi yaparız diyerek Türker üzerinden Süleyman Demirel'le bağlantı kuruyor. Demirel işi MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'a havale ediyor. Konunun detaylarını konuşmak için Köksal da Dış Operasyonlar Dairesi Başkanı Yavuz Ataç'ı görüşmeye gönderiyor.

Ne var ki İngiltere Apo'nun kellesi karşılığında Kuzey Kıbrıs'ta üs, MİT'ten geniş istihbarat paylaşımı istiyor. Ataç bu istekleri duyunca sinirlenip kalkıyor ve Köksal'a olumsuz rapor veriyor. Bu mesele o dönem bazı medya kuruluşlarına da yansıyor, ancak detaya girilmeden kapatılıyor.

İbrahim Türker böyle geniş bağlantılıları olan bir adam. Sadece CIA'in bu bölgedeki en önemli isimlerinden Ruzi Nazar'la olan ilişkisi yazılsa ortaya koca bir kitap çıkar.

Seferberlik Tetkik Kurulu bir dönem ondan soruldu. Devlet sırrı kapsamında dile getirilemeyen birçok olayın perde arkasında bu isim var. Uluslararası çok büyük güce sahip Türker.

Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat sürecinde Türkiye önemli adımlar attı ama esas kişilere hâlâ dokunulmadı. Medya, iş dünyası ve arkadaki büyük baronlar keyif çubuklarını tüttürmeye devam ediyorlar.

Unutmadan İbrahim Türker'in en yakın iki dostu İnan Kıraç ve İshak Alaton… Türkiye'nin yakın tarihinde meydana gelen olaylara bakın, resmi daha net görürsünüz.

Bilinmeyen o kadar çok şey var ki!

Atatürk'ün İngilizlerle ilişkisi hep muammadır. Hem İngiliz devleti hem de bizim Genelkurmay ilgili belgeleri açıklamadığı için Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarında ne olup bittiğini bilmiyoruz. Musul-Kerkük ne uğruna feda edildi belli değil.

İngilizlerle hangi konularda anlaştık belli değil ama İngilizlerin bize armağanı (!) Kalust Sarkis Gülbekyan ve Berç Keresteciyan gibi derin masonik güçler ve bunların özellikle masonik çevreleri ülkemizin tüm kritik noktalarını ele geçirmişti.

1975 yılında ABD ambargosu ile sarsılan Türkiye'de Berç Keresteciyan'ın oğlu İbrahim Türker kurduğu şebekeyle (network) Seferberlik Tetkik Kurulu'nu istediği gibi yönetiyordu. Türkiye'de kaçakçılık işleri ve siyaseti dizayn etme Türker ve şebekesinin işiydi.

ABD'ye casusluk yapan Kurmay Albay Sabahattin Savaşman, Lockheed uçak skandalının baş aktörü Orgeneral Emin Alpkaya ve Lockheed Türkiye temsilcisi Nezih Dural gibi isimler aslında Türker'in dediklerini yapıyorlardı.

Bu şebeke 12 Eylül darbesini yapmayı başardı. Turgut Özal'a dünya sisteminin uygun gördüğü politikaları uygulayacağı garantisiyle Anavatan Partisi'yle seçimlere girilmesine müsaade edildi. Hatta o dönem siyasilerin güvenlik tahkikatını yapan Önder Koç, Türker'den aldığı emirle Özal için olumsuz rapor vermemişti.

Neticede Özal bir dizi reform yaptı ve Türk ekonomisini dışa açmayı başardı. Ama Özal'ın hesaba katmadığı bir realite kendini gösterdi. Türkiye'de rant, ithal ikame üzerinden sağlanıyordu. Özal kaçakçılık ve rant sistemine neşter atınca devlet içindeki şebeke bundan rahatsız oldu.

Özal bu yapıyı iktidarı döneminde tanıdığı için vatansever olduğuna inandığı ve devletin istihbarat ağını iyi bilen Hiram Abas ve Mehmet Eymür'e geniş yetkiler verdi. Bir yandan da Özal İngiltere'de yıldızı parlayan Kıbrıs Türkü Asil Nadir'i basın dünyasına girmeye ikna etti. Buradaki amaç Hürriyet'in sahibi Erol Simavi'nin gücünü kırmaktı. Eski Emniyet Müdürlerinden Fahri Görgülü, Asil Nadir'in yanına monte edilmişti.

Bir yandan çıkarları zedelenen, bir yandan da Türkiye reformlarla kabuk değiştirmeye başlayınca İbrahim Türker ve ekibi haliyle bu durumdan rahatsızlık duydu. Tam o zamanlarda İrangate olayı patlak verdi. ABD tarafından İran'a gönderilen silahları Kemal Horzum kendi şirketi olan B.C. Havayolları üzerinden Mustafa Arda'nın yardımıyla taşıdı. Tabii Horzum'un arkasında İbrahim Türker vardı ve bu skandaldan elde edilen para 1988'deki Özal suikastinde kullanıldı.

Özel Harp Dairesi'nden Sabri Yirmibeşoğlu, iş dünyasından Kemal Horzum, basın dünyasından Erol Simavi, ANAP içerisinden yedi ismin şebekenin emirleri doğrultusunda Özal suikastini organize ettikleri iddia edildi. Tetikçi Demirağ tıpkı Horzum gibi Afyonlu. Demirağ'ın kullandığı silah İngiliz marka Scott Webley ve İngiltere'den özel olarak getirtilmişti.

Tamamen tesadüf eseri suikast başarısız olunca Özal bu şebekenin izlerini buldu. Ama gücünün yetmeyeceğini anlayınca geri adım attı.

1991 seçimleriyle Demirel yeniden iktidara gelince şebeke çok rahatladı. Türker ve ekibinin ilk işi Özal'ın yakın çalışma arkadaşlarını ANAP'tan uzaklaştırmak oldu. Öte yandan Çankaya'da Özal'ı çembere alarak etkisiz hale getirmeye çalıştılar.

Balyoz davası tutuklusu Hasan Iğsız, Köşk istihbarat sorumlusu eski Cumhurbaşkanlarımızdan Cevdet Sunay'ın yeğeni Fuat Bey Özal'ın çevresini oluşturdular. 1993 yılında meydana gelen Özal'ın zehirlenme hadisesi için bu isimlerin ifadelerine başvurulsa daha iyi olur. Yoksa adı geçen Levent Ersöz'ün Özal'ın ölümüyle zerre ilgisi olmadığını herkes biliyor. Ayrıca Özal'ın zehirlenme hadisesine benzer vakalar o dönem sıkça yaşanmıştı ve dönemin yetkililerine ulaştırılmıştı.

İyi bir doktor aynı zamanda iyi bir katil olabilir. Çünkü insan anatomisini iyi tanır. Demirel'in, 'Özal zaten ölecekti' türü tezviratlarını ciddiye almayın. İbrahim Türker çok iyi bir kimya mütehassısıydı. Batı dünyası için yıllarca Ruslarla mücadele etti.

Sovyet Politbürosu'ndan tanıdığı üst düzey mason yetkililer ve Seydişehir Alüminyum ve İskenderun Demir-Çelik fabrikalarının kurulması esnasında tanıştığı Ruslardan zehirler temin edildi. Ve nokta konuldu.

Bu bilgiler buzdağının sadece görünenleri. Devletin içinde yer etmiş şebekeler siyaseti ve ekonomiyi istedikleri gibi dizayn ettiler. Diğer gerçekler de zamanla ortaya çıkacaktır.

Hiç yorum yok: