2 Temmuz 2013 Salı

İstanbul-Derin gırtlak!-Lahmacun-İntihar mı cinayet mi?-Cinayetler!-Ergün Diler

İstanbul

Birkaç gün önce tam gazeteden çıkmak üzereyken,"laik" kimliğine toz kondurmayan bir arkadaşım geldi!
BEYAZ TÜRK'tü!
Kafası karışıktı! Türkiye'nin nereye gittiği konusunda net bir fikri yoktu! Bir yanda malum medyanın saldığı korku, diğer yanda da çıplak gerçek vardı.
Avrupa'dan gelen yabancı bir arkadaşının İstanbul'u anlatırken, "Hayatımda bu kadar enerjik ve zenginliği bir inci tanesi gibi taşıyabilen şehir görmedim" sözüne takılmış!

Açık kalplilikle sordu: 
"Adamlar görüyor da ben mi göremiyorum?
Herşey iyiye gidiyorsa ben niye panikteyim?"
Sevdiğim bir dostumdu!
Alıp kahve içmeye götürdüm.
Boğaz'daki tekneleri, yükselen binaları, lüks otomobilleri göstererek "Aslında siz de biliyorsunuz Türkiye'nin uçuşa geçtiğini! Ama iktidarda sizden birileri yok diye bunu kabul etmiyorsunuz" dedim...
Güldü... Akıllıydı. "Haklısın, bunu CHP yapsa dünyayı sallardık! Ama nerede bizde bu kafa" cevabını verdi! Tam araya girip bir şey söylemek isterken, "Fitil Davos'ta ateşlendi!" demez mi?
Şaşırıp kaldım! Ne diyeceğimi bilemedim... 
"Sana güveniyorum. Anlat bana!" dedi...
Çaresiz bir öğretmen edasıyla konuşmaya başladım... "Daha tarihler 1917'yi gösterirken İngiliz Dışişleri Bakanı James Balfour, BÜYÜK BARON Rothschild ailesine mektup göndererek "Filistin topraklarında bir Musevi devleti kurulmasına destek vereceğiz" demişti!
Destek tamamdı ama bir şartları vardı:
Yerli halkı fazla örselemeyin! Yani Arap coğrafyasının içine İsrail kurulacak, Araplar'ın başka yerde düşman aramalarının önüne geçilecek, aralarındaki çatışma körüklenecek ama bir yanda da 'Fazla Arap öldürmeyin'denilecekti.
Tarihe dikkat et! Daha Osmanlı hayattayken proje onaylanmıştı! Rothschild ailesi de önemliydi! Avrupa'nın başkentleri bunlar tarafından ele geçirilmişti! Finans ve bankacılık ailenin elindeydi!
Kralların parasını kullanıp saraylara kredi sağlıyorlardı!
Savaşları körükleyip perde arkasındaki KRALLAR adına operasyon yapıyorlardı! 
Ayrıca Goldschmidtler Alman ve Danimarka, Costaslar Portekiz, Lehmannlar ile Abensurlar Polonya, Bacorraslar İspanya krallarına hizmet ediyordu! Ve sarayın içlerine kadar girmişlerdi!
Zamanla genişleyen aile kendi arasında iletişim sağlayabilmek için REUTERS'i kurmuştu!
Kendilerini güvende hissetmedikleri için yeraltına inmişlerdi!
Bu ailelerin bizde de karşılığı vardı!
İngilizler, İsrail için elini taşın altına soktu ve devlet kuruldu! Temeli de Beyoğlu'nda atıldı. Küçücük bir ülke olmasına rağmen İsrail ve gücü öyle abartıldı ki!.. Önce İngiltere'nin daha sonra Amerika'nın tamamen Musevi kontrolünde olduğu algısı yaratıldı!
Filmler, kitaplar, belgeseller hep bu algıyı yerleştirmek içindi! Dünyanın herhangi bir yerinde yaprak kımıldasaMOSSAD'ın haberi oluyordu! Oysa İsrail bir taşerondu! Kurulmasının sebebi Museviler'i çok sevdikleri için değil, Araplar'la dövüşecek birileri lazım geldiği içindi! Tıpkı PKK gibi, İsrail de verdiği mücadelenin temelinde başka şeyler arıyordu! Oysa yoktu! İsrail Araplar için bela, PKK da Türkler için! Ankara, PKK yüzünden bölgeye inemedi, Araplar da ceplerini boşaltan gücü ıskaladı!
Oyun böyle kurulmuştu! İkisine yapılan DIŞ YARDIMLAR sadece Türkler'i ve Araplar'ı oyalamak içindi! Görevleri gereği aldıkları azdı bile!
İşte senin altını çizdiğin DAVOS bu oyunun daha fazla süremeyeceğinin göstergesiydi! 
Çünkü İsrail'i kuran güç, arkadan İran'a destek verip ikisinin çarpışmasını ve çatışmasını körüklüyordu! Davos çıkışı bu oyunu bozdu! İran'ın İsrail'e olan ÖFKESİ Ankara tarafından ele geçirildi!
Bu Arap aleminin Türkiye'ye bakışını değiştirmesi ve büyük bir gücü yanlarında hissetmesi anlamına geliyordu!
Davos çıkışıyla İsrail'in yeni pozisyona hazırlanmaktan başka çaresi yoktu!
Araplar'la çatışmaktan vazgeçip bir kenarda bekleyecekti! 
Çünkü Türkiye onun varlığına kast etmiş değildi! İtiraz sadece işlevineydi! Bu itiraz Tel Aviv'i olduğu kadar Londra ve New York'u da etkiliyordu! 
Çünkü İsrail'i kuran güç Cumhuriyeti de var etmişti!Londra merkezli güç, para kıskacına aldığı Türkiye'yi yıllarca kontrol etmeyi başarmıştı! Borsa, faiz, döviz onların tekelindeydi! Bunu kırmak hiç kolay değildi! Davos, bu işin biteceğinin işaretiydi! Erdoğan resti çekip İstanbul'a indiğinde binlerce insan kendisini karşılamaya gelmişti! Yani halkta bunun karşılığı vardı!
Aslında bu BOĞAZ'da seçilerek zenginleştirilmiş bazı ailelere bir karşı çıkıştı!
Düne kadar pasaport verilmeyen, yetki kullandırılmayan, yükseltilmeyen, önü açılmayan, kolejlerde okuyamayan insanların başkaldırışıydı! Ama kremayı yiyenler ecnebi okullarında okumanın getirdiği YABANCILAŞMA ile kendi toplumundan uzaklaşmıştı! Din, gelenek ve görenek Nişantaşı ve Boğaz kıyısında istediği karşılığı bulamıyordu!
Anadolu'daki fırtınayı buradan gören yoktu! Pastadan büyük pay alanlar onlara gitmezken, dışlanan insanlar örgütlenip İstanbul'a akıyordu! Bu örgütlenme bazen bir cemaatin çatısı altında bazen de üç-beş girişimcinin uçağa atlamasıyla oluyordu!
Ama istikamet İstanbul'du! 
Davos'tan sonra Ortadoğu da aynı rotaya girmişti! Bölgede İsrail'in, İstanbul'da ise Londra ve zengin ettiği ailelerin egemenliği bitecekti!
Yani Londra'nın bölgeye İstanbul'da vurduğu kilit, yine İstanbul'da kırılacaktı!
Şimdi olan biten bu! 60 yıldır yaşanan tiyatronun son bulması! Hal böyle olunca para yön, iktidar da el değiştirdi! Diğer bir anlatımla su yatağını buldu! Bu nedenle İstanbul hem enerji ile hem de para ile dolup taştı! Türk'le birlikte Arap da geliyor! Haliyle bu hareketlilik sizleri korkutuyor! Oysa sizlerin koyduğu kuralları, birileri onarmaya ve değiştirmeye geliyor! Hele Araplar parayla geldikleri için Beyaz Türkler'in yaptığı finans operasyonları artık sonuç vermiyor! Hile ile iktidar alınamıyor!
Ama korkacak bir şey yok! Gelen senin Anadolu'daki kardeşin!
Sadece "Biz çok haksızlık etmişiz" diye düşünmen yeter!
Gelenler buradakiler kadar vicdansız değil çünkü!
Değişimi anlatmak hiç kolay değildi!
Ancak sözlerim bittiğinde dostum kahvesinden bir yudum alarak kalkıp gitti! Umarım kafası karışmamıştır!


Derin gırtlak!

Reyhanlı'daki bombalardan sonra çok önemli bir dostuma mesaj bırakmıştım.
Perde arkasında nelerin yaşandığını ondan öğrenmekten başka şansım yoktu! Bölgeden yayılan pis kokular, buralara kadar geliyordu!
Birkaç kez mesaj bıraktıysam da dönmedi!
Tam ümidimi kaybetmişken, dün öğle saatlerinde bizimEMRE ile kahve içerken bir MAİL adresi gönderdi! 
"Sorularını sırala, gerekeni yapacağım!" diyordu!
İkimiz de heyecanlandık!
İnanın her yerde karşınıza çıkacak bir kaynak değildi! Aklımdaki soruları peşpeşe sıraladım. 
Emre de katkısını esirgemedi.Ancak cevaplar beklediğimizden daha hızlı gelince ek soruları da yollayıverdik! İş CHAT'e dönüştü! Biz çok keyif aldık!
Bakalım siz de memnun olacak mısınız? 
* Reyhanlı'da ne oldu?Bomba emrini Beşar Esad vermedi!
Ama patlamadan sonra da üzülmedi! 
3. EL devrede! Saldırı, Tayyip Erdoğan'a karşı yapıldı.
Neden?Kışkırtma! Önce Urfa'ya bomba düştü, köy vuruldu, Fantom düşürüldü, en sonunda da Reyhanlı'da bombalar patlatıldı! 
Bütün amaç Türkiye'yi müdahaleye zorlamaktı! 
Niye? Çünkü Reyhanlı'ya bombaları getiren ve Esad'dan habersiz operasyon yapan Güç, Türk Hava Kuvvetleri'nin sınır ötesi harekatına gizliden katılıp çok sayıda uçağımızı düşürecekti! Türk askeri Şam'a girse de, gerideki tablo Ankara için büyük sıkıntı olacaktı! Planları buydu! 
Aciz mi göstermeye çalıştılar Ankara'yı?Aynen! Bak geçtiğimiz günlerde bazı ajanslar, İsrail jetleri Suriye'yi vurdu haberleri yaptı! Buradaki mesaj Türk kamuoyunaydı: İsrail vuruyor, Türkler bakıyor! Bu 3. EL Türkiye'nin duygusal tarafını biliyor ve orayı kaşıyordu! AmaAKILLA bunun üstesinden gelindi! Suriye onların istediği zaman değil, bizim istediğimiz zaman vurulur!
'Uçaklarımız düşecekti' kesin bilgi mi?Elbette! Bütün hazırlıklar yapılmıştı! Biz bunu biliyorduk! Tezgaha düşmedik!
Şaşırdılar! Şimdi "Türkler nasıl karşılık verecek" diye merak ediyorlar! 
Esad'ın durumu nedir?Suriye belki 20 yıl kaos içinde yaşayacak!
Sünniler ile Nusayriler anlaşamıyor! 3. EL orayı karıştırıp, bunun Türkiye'ye sıçraması için uğraşıyor!
Bir kaynağım Esad'ın Soçi'ye gideceğini söylemişti!Belki de gitmiştir! Geçtiğimz hafta Esad ve eşinin Şam sokaklarında lüks araçla dolaşırken görüntüleri yayınlandı! Bunlar eski görüntüydü! Esma Esad 7 aylık hamile ve sokağa çıkamıyor! Çok zor bir hamilelik geçiriyor! Ama Şam sokaklarında dolaşan Esma Esad'ın hamile olmadığı açıkça belli!
Adeta "0" beden gibi! Propaganda! 
3. El devrede! 
Erdoğan-Obama görüşmesi nasıldı?Erdoğan ve Obama siyasi tarihte görülmeyen bir sevgi ile birbirlerine bağlılar!
Hiç yalan konuşmadılar! İkisi de yapamayacağı bir şeyin sözünü vermedi!
Geçen yıl Obama'nın sevdiği isimler açıklandı! Erdoğan birinci sırada, ancak Netanyahu yoktu! Erdoğan nasıl Türkiye'de saldırı altındaysa Obama da öyle! 
Anlaşmaya vardılar mı?Evet! Vardılar! Putin de ikisinin yanında! Ancak 3. EL saldırılarının Rusya'ya sıçramasından çekinen Putin, sahne önünde çok görünmeyip perde arkasından sınırsız destek veriyor! 
Peki İngiltere?Onlar için sadece İngiltere vardır!
Olanlardan rahatsızlar! Başbakanları Cameron'un bile kendi devletinin verdiği kararlardan haberi yok! 3. EL'e dikkat!
Fethullah Gülen ve Arınç'ın ziyareti için ne söylersiniz?Amerika'nın istemediği hiç kimse, 16 yıl orada kalamaz! Cemaat hem Türkiye'de, hem Amerika'da güçlü! 
Çok sayıda okulu var! Cematten daha fazla okulu olan bir Musevi ya da Hıristiyan yok! İçine kapanık bir yapı gibi görünse de yaptıkları hiçbir şey gizli kalmıyor! Amerika'da çok iyi ilişkileri var.
Clintonlar, sınırsız sevgi ve saygı duyuyor! Zaten birçok davetlerine katıldılar! 
Ordu ile ilgili çok sayıda haber yapılıyor. Neden? Özellikle mezhep farklılıklarını öne çıkarıyorlar! Bakın Amerikan ordusunda taşa tapan da, İlluminati'nin kurallarını dayatmaya çalışan da var! Ama amaç vatan savunması ve ülke menfaati olduğu zaman herkes bunları bir kenara bırakır, işini yapar!
Türk Ordusu giderek güçlendiği için psikolojik operasyonla geliyorlar! Televizyon ve gazeteler bu amaçla var!
Sizi yakalamışken sormak istiyorum. CIA Başkanı David Petraeus'un istifasının arka planında ne vardı? Sadece kadın mıydı neden?Petraeus Türkiye'den ve Türkler'den hiç ama hiç hoşlanmaz! CIA Başkanı olduktan sonra, bunu ilk kez söylüyorum, Türkiye'nin gerisinde kaldı! 
* Nasıl yani?
Afganistan ve Pakistan'da kaçırılan çok sayıda CIA ajanını, Türk istihbaratı buldu ve kurtardı! 
En dramatik hadise Suriye'de yaşandı! Bir grup CIA ajanı, Suriye'nin eline düştü! Yardım edecek tek güç Türkler'di!
Yardım istediler. Bizim çocuklar da gereğini yaptı! Hepsi sağ olarak kurtarıldı! 
Hiç duymamıştık bunu!Libya'daki saldırıyı hatırlıyor musunuz?
Bingazi'de Amerikan Büyükelçisi Chris Stevens ile 3 koruma öldürüldü! Buraya kadar olan kısmı yazıldı, çizildi! 
Ama saldıranlar 7 CIA ajanı ve 5 ABD'li diplomatı kaçırdı! Pazarlık yapmak için!
Ama Petraeus'tan önce Hakan Fidan'ın haberi oldu! MİT her zaman olduğu gibi gereğini yaptı. Kimsenin burnu bile kanamadan hepsi kurtarıldı! Bu, Beyaz Saray'ı karıştırdı! ABD belki de ilk kez bir başka ülkenin gerisinde kalıyordu! Teşekkür etseler de Petraeus ile gitmeyeceği ortaya çıkmıştı! 
Kadın işi?Baykal gibi düşün! Yıllardır herkesin bildiği bir konuydu! Ama kullanma zamanı gelmemişti! Başarısızlık Amerikalılar için KADER haline gelince, Paula Broadwell ismi ortaya çıktı ve Petraeus gitti! Ayrıca bu adam Amerika'nın her yere askeriyle gidip düşmanını ezmesi gerektiğini düşünüyordu!
Çuval hadisesi de böyleydi. Tezkereye izin vermeyen Ankara'ya, mesaj yollamaya kalkmıştı! Türkler'in karşılık vereceğini hesap etmişti! Ama bizim komutanımız inanılmaz akıllı davrandı. Faciayı önledi. Petraeus'un kullanacağı bir kartı elinden aldı! 
Hakan Fidan bu nedenle mi Obama ile yapılan toplantıya katıldı!Türk istihbaratı kimse bilmese de bunun gibi nice operasyonlar yapıyor! Bölgede her yerde var! 
Fidan, Erdoğan'ın kozu!Obama da bu nedenle jest yapmak istemiş olabilir! Öyle ya kendi CIA Başkanı bir şey yapmazken MİT onlarca Amerikalı ajanı kurtardı! 
Az şey mi!

Lahmacun
CELAL SAHİR EROZAN

TAKVİM önceki gün yazdı.
Bodrum Maça Kızı Otel'de lahmacun artı ayran 64 lira... 
Şaka gibi değil mi?
Peki, bu işler nasıl oluyor?
Neden oluyor?
Konu uzun ama yine de anlatmayı deneyelim... 
İşte size kolay kolay bulamayacağınız bir LAHMACUNhikayesi...
CELAL SAHİR EROZAN, 1883'te doğdu. Şair, yazar, yayıncı ve politikacı olarak bilindi! Asıl şöhreti "Aşk ve Kadın Şairi" olarak ismini duyurunca yaptı. Türk Dil Kurumu'nun kurucu dört üyesinden biriydi!
Servet-i Fünun döneminde tipik bir Servet-i Fünun şairi, Milli Edebiyat döneminde TÜRKÇÜ, Cumhuriyet yıllarında ise KEMALİST'ti! Daha sonra da milletvekili!
Celal Bey aşk hayatında hızlı sayılırdı! Üç kez evlendi. İlk evliliğini Halet Hanım'la yaptı. Bu evlilikten Nüzhet Sabit, Nüveyre, Meliha ve Rukiye Berin Nadi dünyaya geldi. En küçük çocuğu daha sonra CUMHURİYET GAZETESİ'nin sahibi olacaktı!
Celal Sahir ikinci evliliğini Lütfiye Hanım'la yaptı. 
Ancak bu evlilikten çocuğu olmadı.Aşka yelken açmayı seven Sahir Bey'in üçüncü eşi ise oyun yazarı Aliye Hanım'dı...
Bu evlilikten Türkay Erozan ve ABD'de John Hopkins Üniversitesi Histoloji Kürsüsü Başkanlığı da yapmış meşhur bir patolog olan Prof. Dr. Yener Erozan doğdu.
Celâl Sahir'in evlatlarından sadece Türkay Erozan'ın çocuğu oldu! Türkay Bey'in Yanyalı Ayla (Emiroğlu) Hanım'la evliliğinden doğan oğluna dedesinin ismi verildi: Celâl Sahir Erozan... İşte Ayla Hanım ve oğlu, LAHMACUN'un 64 liraya satıldığı BODRUM'daki Maça Kızı Oteli'nin sahibi!
Torun Celâl Sahir, babasının öğretim üyesi olduğu İTÜ'den atıldı ve ABD'ye gitti.
Türkçü dedenin torunu, ABD vatandaşı ve dolar milyoneri oldu.Beyaz Saray eski sözcüsü James Rubin'le dostluk kurdu! Türk-Amerikan İş Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi sıfatını kazandı.
Clintonlar'a yakınlığını artırdı!Bodrum'u sevdiği için de turizme soyundu! Beyaz Türkler'in ve TÜSİAD üyelerinin geldiği MAÇA KIZI Oteli'ni yarattı!
Belli ki Erozan dedesine benziyordu!
Dedesi Celal Sahir de ticarette başarılıydı! Şair dede, özellikle İttihatçılar'ın iktidarda olduğu dönemde BAL TUTUP PARMAĞINI YALADI!Zenginliği artarken hakkında çok ciddi iddialar havada uçuşuyordu!
Suçlamalar yenilir yutulur cinsten değildi!Sahir'in o dönem nasıl para kazandığını Doğan Avcıoğlu ve Zekeriya Sertel en ince ayrıntılarına kadar anlatır: 
"Bütün dalavere işleri Levazım Dairesi'nde toplanmıştı. Burası bir kazanç kaynağı haline gelmişti. Bu kaynağın başında da Topal İsmail Hakkı Paşa bulunuyordu. En büyük ticaret vagon satışıydı. O vakit vagon ticareti vurgunculuğun en kârlı şekliydi.
Demiryolları çok yüklü olduğu için tüccar kendi mallarını bir taraftan bir tarafa nakletmek için vasıta bulamıyordu.
Harbiye Nezareti, Levazım Dairesi'nden boş vagon satın alıyordu.
Bazen bir vagon için on bin liraya kadar hava parası verdikleri olurdu.
Bu vagon ticareti ile başta İsmail Hakkı Paşa olmak üzere bütün Harbiye Nezareti servet kazanıyor, başkalarını da zengin ediyordu. O zamana ait şu küçük olay size bir fikir verebilir:
O vakit 'Kadın Şairi' olarak tanınan Celâl Sahir adında bir dostumuz vardı. (...) İttihatçılar'la sıkı-fıkı dosttu.O vurgun devrinde bir Yahudi ticarethanesiyle ilişki kurmuştu.
Yahudiler, onun İttihatçılar ve Harbiye Nezareti'ndeki tanıdıkları üzerindeki nüfuzundan yararlanmak için Celâl Sahir'e vagon satın almasını teklif etmişlerdi. (...) Gelip bize kahkahalarla anlatıyordu..."
Sertel, devamında Celâl Sahir'in bu rüşvet işinin ayrıntılarını da anlatıyor...
Celâl Sahir, bu yolla gelen paraları yiyip bitirmeden önce Makulyan Hanı'nın üst katında bir yazıhane tutmuş. Süleyman Nazif bu yazıhaneyle ilgili şöyle diyor, daha doğrusu durumu şöyle hicvediyor: 
"Celâl Sahir'in Makulyan Hanı'nın üst katına itilası, itilaların en makulüdür."Yani, Celâl Sahir'in yükseldiği yerlerin içinde en uygunu Makulyan Hanı'nın üst katına çıkmasıdır! 
Çok haklı...Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte işler böyle yürüdü!
Çünkü ULUS DEVLET bir burjuva projesiydi!
Belli ailelerin kazandığı, büyük çoğunluğun ise fırsat eşitliğinden yararlanamadığı eşitsizlik saçan bir yapıydı!
Bizim yakın tarihimiz hiç bilinmez!
Ölenler, kalanlar, hakkını arayamayanlar, cesetleri kaybolanlar, susturulanlar...
Cumhuriyet'e burjuva gerekliydi! Bu da 6-7 Eylül Olayları gibi faaliyetlerle Rum ve Ermeniler'in mallarına el konularak yaratıldı! İş Bankası, TSKB kredileri, arazi rantı gibi faktörlerle devlete lazım olan BURJUVA yaratıldı!
Şair Erozan da VAGON'a binerek zengin olmuştu!
Bu zenginlik çocuklarına ve torunlarına geçmişti!Eee, para böyle kazanılınca lahmacunu 64 lira yapmak kolay!
Ama herkesin DEDESİ VAGON'la seyahat etmedi ki!
Anlayacağınız, daha doğrusu hiç anlamayacağınız bir gerçek var!
Cumhuriyet belli ailelerin arasında sıkı sıkıya kurulan ilişkiler yumağıdır!
Şimdiye kadar bu yumağın üzerine gidilemediği için HALK perde arkasındaki gerçeği göremedi!
Yetenekli ve zenginler hep belli ailelerden çıkıyordu!Haliyle iktidara da bunlar geliyordu!
Ya da istediklerini getiriyordu!
Ta ki şimdiye kadar!Sahi Çamlıca'ya neden CAMİ yapılmak isteniyor?
Bu mahallede oturan arkadaşlardan bilen var mı?

İntihar mı cinayet mi?

Yakın tarihin önemli figürlerinden biri olan Hayri Kozakçıoğlu, Sarıyer'deki evinde ölü bulundu!
Resmi ağızlar "İNTİHAR" dedi.
Yanılma ihtimalim olmakla birlikte intihar edecek en son kişilerden biri olduğunu düşünüyorum. "Cinayet" deme şansım yok!
En azından şu an için!Ama, Allah rahmet eylesin, Kozakçıoğlu ile ilgili bildiklerim de var!
İkinci Dünya Savaşı ile birlikte Türk devletinde önemli görev alacak herkesin yolu bir şekilde Amerika'ya düşmüştür!
Eğitim şarttı anlayacağınız!Kozakçıoğlu da SİYASAL'dan mezun olduktan sonra bir dönem çeşitli ilçelerde kaymakamlık yaptı. GösterdiğiBAŞARI üzerine Amerika'nın yolunu tuttu! 
Giden sadece o değildi elbette!Soğuk savaşın tüm hızıyla devam ettiği 70'lerde"güvenlik hizmetleri ile ilgili inceleme ve araştırma"yapmak üzere Amerika'ya gitti! Geleceğin önemli bir ismi olacağı orada belli olmuştu! Daha sonraki yıllarda kendisiyle ilgili "GLADYO EĞİTİMİ ALDI" iddiaları ortaya atıldı. Ancak kendisi bunları yalanlama gereği duymadı.
Kim bilir belki de birileri çamur atıyordu!Bilemiyorum...
Kozakçıoğlu Amerika'dan döndüğü sırada, Anadolu'nun en güzel illerinden biri olan KONYA'da Erbakan'a çok yakın bir isim VALİLİK yapmaktaydı.
Birkaç yıl önce vefat eden bu isim Erbakan Hoca'nın mali ve manevi her işini yakından bilirdi!
Bir anlamda SIRDAŞIYDI! Vali ile Hoca'nın dostluğu bitecek cinsten değildi!
Ama dostluk başa bela olacaktı!
Nasıl mı?Anlatalım...
Çeşitli kaymakamlıklardan sonra Konya'ya vali olarak atanan BEYEFENDİ, tarifi olmayan bir aşka yelken açtı. Evliydi!
Ancak yine de aşka sırtını dönemiyordu! Aşık olduğu hanımefendi de keza öyleydi! 
Beyefendi evli olduğu için aşklarını gizli saklı yaşamak zorundaydı.Hemen hemen kimseler bunu bilmezdi. Bilenler de aşka saygıdan dillendirmezdi. Ama çok yerde göremediğimiz devlet orada ortaya çıkmıştı!
Vali birilerinin radarına girmişti!Birileri bir grup insanı KONYA'ya gönderdi! Görev kutsaldı! Vali izlenecek ve belge oluşturulacaktı! Çok az sayıdaki bu insan günlerce uğraştıktan sonra bir takım veriler elde etmeyi başardı! Bu belgeler bir şekilde rahmetli Kozakçıoğlu'nun eline geldi. Görev veren o muydu bilmiyorum ama belgeler kendisine gelmişti! Amerika'ya eğitime giden diğer insanlar arasında dolaştıktan sonra KOZMİK bir kasaya konuldu!
Ta ki zamanı gelince kullanılmak üzere...Yıllar yılları kovaladı. Erbakan, Başbakan koltuğuna oturdu! Ama Ankara'daki DERİN DEVLET onu hiç mi hiç benimsemedi! Operasyon için geri sayım başlamıştı... Bir ayağı Londra'da, bir ayağı da Washington'da olan ve 28 Şubat'ı yapan MUSEVİ BARONLAR düğmeye bastı.
Ordu içinde söylediklerini yapacak çok isim vardı. Zaten bizim askere "Atatürk düşmanı" demen yeterliydi! Siyasi çıkarım yapmadıkları için bodoslama dalarlardı!
Erbakan'ın niye gönderilmek istendiğini hiç sorgulamadılar!
150-200 milyar dolarlık operasyonun neden yapıldığını bugün hala bildiklerini sanmıyorum!
Neyse...Erbakan bütün iyi niyetiyle koltuğa tutunmaya çalışıyordu.
Ama izlediği politikalar BARONLARI hiç mutlu etmiyordu. Amerikan karşıtı söylemleri rahatsızlık veriyordu!
Bir hal çaresi bulunmalıydı.Saldırı üstüne saldırı geldi. Ama en önemlisi yıllar önce Konya'da toplanan belgelerdi! Yakın çalışma arkadaşının can yakıcı bir şekilde ortaya çıkmasını istemiyordu!
O zaman elde edilen veriler çok önemli bir toplantıda önüne geldi.
Rahmetli Hoca, derin devleti aslında o gün tanıdı! Ve mücadelenin ne kadar AHLAKSIZCA yapıldığını gördü!
Dayanamayacağını biliyordu!Öyle de oldu. Gitti! Yerine Mesut Yılmaz geldi! Yılmaz da Amerikan karşıtıydı! Ama Erbakan'ın indirilmesi, İslamcılar'a darbe vurulması ve BANKALARIN boşaltılması için geçerli bir mazeretti! 200 milyar dolara malolan belgeler Konya'dan gelmişti! Hoca dostunu zor durumda bırakmamak için çekilmeye razı oldu! Başka türlü davranmayacağını biliyorlardı!
Askerler ve emniyet Hoca'ya saldırırken birileri bankaları hortumluyordu!
Hollywood yapımı harika bir film vizyona girmişti!Hikaye de Konya'da geçiyordu!
Bir kaynağım "Kozakçıoğlu Amerika'dan döndükten sonra bu olay yaşandı. Kendisi göz yumdu! Hemen arkasından da Erzurum'a VALİ yapıldı.
Bu ödül gibiydi!" dedi!
Rahmetli Kozakçıoğlu'nun günahı var mı yok mu bilemem!
Ama artık Hoca ile başbaşalar...
Hepimizin gideceği yer orası değil mi?

NOT 1: 
Hayri Kozakçıoğlu, Amerika seyahatini açıklayamadığı gibi Vakıfbank Sirkeci Şubesi'nde şahsi hesabındaki çok yüklü paranın kaynağını da açıklayamamıştı!
Ama Cumhurbaşkanı Demirel devreye girip "Örtülü ödenek" savunması yaparak kendisini kurtarmıştı! 
Örtülü ödeneği çok duyduk da örtülü kardeşliği hiç bilmiyoruz! Unutmayın, Türkiye'de kimse ZAR ATMAZ! Anlam veremediğiniz ilişkilerin arkasında BARONLAR vardır!

NOT 2: 
Ankara'ya damgasını vuran demir yumruk Nevzat Tandoğan da intihar etmişti! 
Ölümü şüpheli bulunsa da aksi ispatlanamamıştı. Çok karanlık bir intihar olduğu söylendi ve perde arkasındaki diğer cinayetlere vurgu yapıldı. Ünlü romancı Agatha Christie bile bu olayla ilgilendi.
Ancak işin içinden çıkamayınca roman yazmaktan vazgeçti...

NOT 3: Amerika'yı Rothschild'in adamları ve yatırım sahibi Amerikalılar diye ikiye ayırmazsanız olayları anlamazsınız! 
Şu anda da Amerika içindeki mücadelenin izdüşümünü yaşamıyor muyuz?

NOT 4: 
Eğer Kozakçıoğlu cinayete kurban gittiyse arkası gelecek!

Cinayetler!

Kafalar karışık.
Fotoğrafın bütününü görmek ciddi bir emek istiyor.
Birbiriyle ilgisiz ve çok uzak gibi duran olaylar aslında aynı fikre hizmet ediyor... 
"Ne oldu ki?" diye soracağınızı biliyorum..
Merakınızı gidermek için bir dünya turuna çıkmamız şart!
Parçaları birleştirerek gideceğimiz yol Ankara'ya çıkacak!
Eğer hazırsanız buyurun!Tarihler 15 Nisan'ı gösterirken saat 14.49'da BOSTONbombalarla sarsıldı. Her yıl Nisan'ın ikinci pazartesileriYURTSEVERLER BAYRAMI kabul edilir ve günün anlamını ifade eden MARATON da o gün koşulurdu! 
BOSTON, Amerika'nın İngilizler'e karşı kurtuluş savaşınıbaşlattığı yerdi! Bizde pek bilinmese de Amerikalılar için çok önemliydi!
Samsun gibi yani! O gün patlayan bombalar 3 kişinin canını aldı, yüzlerce kişiyi de kolsuz bacaksız bıraktı. Saldırıların arkasında Amerika'da okuyan iki ÇEÇENkardeşin olduğu iddia edildi! Fatura Tamerlan ve Cohar ÇARNAEV kardeşlere kesildi! 
Herkes de buna inandı!Saldırıdan bir süre sonra DAĞISTAN'da bomba yüklü iki kamyon havaya uçtu. 9 kişi öldü, 26 kişi yaralandı!
Bir el Boston'dan Dağıstan'a hat çekmişti!Dağıstan'daki olay bununla da bitmiyordu!
Amerika'nın Moskova Büyükelçiliği'nde üçüncü sekreter "maskesi" altında çalışan Ryan Christopher Fogle isimli CIA ajanı Moskova'da tutuklandı!
Ajanın Tamerlan ve Cohar kardeşler hakkında bilgi toplamak için çalıştığı ortaya çıktı. Ayrıca Fogle, bir Rus ajana Amerika için çalışması karşılığında yüklü bir para teklif etmişti!
İki kıta arasında bombalarla mesaj veren güç Türkiye'yi de unutmamış Reyhanlı'yı da kana bulamıştı!
Uzun mesafeli yolculuk sürerken önceki gün Türkiye'de garip olaylar cereyan etti! Yıllarca devletin gizli kodlarını elinde bulunduran SÜPER VALİ Kozakçıoğlu evinde ölü bulundu! "İntihar" raporu verildi! 
Aynı saatlerde DAĞISTAN ve BOSTON'daki olaylara mesaj olarak algılanabilecek bir başka suikast yaşandı! Bombaları kullanan GÜÇ bu kez Ankara'da ortaya çıktı! ÇEÇEN DOSTU Medet Ünlü, susturuculu silahla başına sıkılan 4 kurşunla can verdi!
Garip olaylar devam ediyordu!Londra'da güpegündüz bir vahşet yaşanıyordu! Elinde satırla sokağa çıkan Nijeryalı Michael Adebolajo ve Michael Oluwatobi, bir İngiliz askeri doğrayarak öldürdü! Katil Nijeryalı cinayetten sonra "İngiltere, Afganistan ve Irak politikalarını değiştirmezse bu ülkedeki herkesin can güvenliği tehlikede" dedi.
İngiltere olayın şokuyla sarsılırken dün de Pakistan yolcu uçakları tehlike olarak görülüp F-16'larla indirildi!
Anlayacağınız Londra'ya rahat yoktu artık!
Peki, bütün bu olanlar ne anlama geliyordu! Hepsi aynı elden mi çıkmıştı?
İşte bu sorulara doğru cevap vermek için SAVAŞAN TARAFLARIN kim olduğunu bilmemiz gerekiyor!
Öyle ya, dünyada özellikle de Ortadoğu'da sular bir türlü durulmuyorsa, ölümler, bombalar, suikastlar, darbeler, krizler birbirini kovalıyorsa demek ki birileri birileriyle SAVAŞIYORDU!Ama bizim gibi dünyanın çok büyük kısmı da bunu göremiyordu! Çünkü bombalarla sarsılsak da perde arkasındaki KAVGAYI ıskalıyorduk!
Göremediğimiz alandaki kavga çok büyüktü!
Paradan para kazanan ve bununla yetinmeyip sınırlar çizen, darbeler yapan, ülkeleri karıştıran FİNANSIN MUCİDİünlü Musevi aileler, Amerikan devletini ayakta tutan ve içlerinde hatırı sayılır sayıda Musevi işadamlarının da olduğu sistemle savaşıyordu! 
Yani Rothschildler, Goldschmidtler, Costaslar, Lehmannlar, Abensurlar ve Oppenheimerler gibi kralların, kraliçelerin, soyluların, saraylıların paralarını işleten yapı kendisine süper güç yakıştırması yapan Amerika'ya meydan okuyordu!
Silah, petrol, bilişim, otomotiv gibi sektörleri ayakta tutup çalışarak üreten ve kazanan zengin Amerikalılar da bunlara karşıydı! 
Çünkü FİNANSIN MUCİTLERİNİN vatanı yoktu!
Giden ve kaçırılan para Amerika'nın geleceğiydi! Buna "Dur" demek zorundaydılar!
Ünlü Musevi ailelerin arkasına saklanan MAVİ KANLILAR da ülkeleri böyle İŞGAL etme amacındaydı! Kontrol etmek için çalıştıkları Türkiye de hedeflerinin başında geliyordu!
Çünkü Ortadoğu'yu avuçlarının içene almanın yolunun Ankara'dan geçtiğini biliyorlardı!
Karşı taraf da bunun farkındaydı! Bu nedenle son Obama-Erdoğan görüşmesinde işbirliği kesinkes imzalandı! Artık Ankara geri dönülmez bir şekilde Obama'nın Amerika'sıyla birlikte yol alacaktı! 
Gaz ve petrolü Türkiye kontrol edecek, Londra merkezli uluslarüstü güç de bundan zarar görecekti! Çünkü enerji ticaretinin dışında kalan bir yapı DOLARIN hüküm sürdüğü bir piyasanın temel aktörü olamazdı! Amerika, altın fiyatlarını dip yaptırarak rakiplerinin kasasını boşaltacaktı!
Zaten bu hamleyi gören ROTHSCHİLDLER de vakit kaybetmeden "altınlarımızı satacağız" açıklaması yaptı!
Ama bu aileler geri adım atacak gibi değildi! Önce BOSTON'u, sonra Reyhanlı'yı, ardından da Dağıstan'ı vurdular!
Yetmedi Kozakçıoğlu ile Medet Ünlü ölümleri peşpeşe geldi!
Amaç açık ve netti! Amerika ve Rusya ile bu dengeyi yaşatan Türkiye hedefti!
BARONLAR bu üçlü zinciri kırmadan rahat edemeyeceklerini biliyordu! Bu nedenle Boston'da ÇEÇEN gençler seçildi! Rusya ve Amerika'nın arası açılsın diye Dağıstan'da bomba patlatıldı!
Türkiye uzak dursun diye de Reyhanlı kabusu yaşatıldı!
Bütün bunlar arka arkaya gelirken karşı üçlü ittifak da LONDRA'nın göbeğinde gündüz saatlerinde İngiliz askeri parçalattı!
Mesaj burada da açıktı:
Müslüman coğrafyasında artık siz değil Türkler olacak!
Sınırsız para sahipleri ile devletlerin mücadelesi sandığımızdan çok daha kanlı olacak! 
İktidar seçkinleri ile devletler savaşta! Yer de destek noktası olan Türkiye!
Hem Ankara'yı bu ittifaktan koparmak için hem de hükümeti askerle kapıştırmak için operasyon yapacaklar!
Çünkü Türkiye'yi kontrol ettikleri an Amerika ve Rusya'nın bir önemi kalmayacak!
Ufukta yenilgiyi görseler de yapacakları hiç az değil!
Gözlerini öfke bürümüş durumda!
Hayırlısı!
NOT: Şirketlerine bir bir el konulan Mehmet Emin Karamehmet, Kuzey Irak'ta faaliyet gösteren GENEL ENERJİ'de Rothschidler ile ortaklığa girdikten sonra işlerini boşlamış olabilir mi? "Rothschildler'le ortak olunmaz!
Onlar varsa patron bellidir!" kuralını en iyi bilen Karamehmet, nerede hata yaptı acaba?

Hiç yorum yok: