12 Mayıs 2013 Pazar

28 Şubatın aktörleri/ NURSEL DİLEK MANAVBAŞI


16 Nisan 2012 / NURSEL DİLEK MANAVBAŞI
.
ASKERLER
İsmail Hakkı Karadayı: Dönemin Genelkurmay Başkanı. Millî Güvenlik Kurulu’nda Başbakan Erbakan’ı terlettiği konuşuldu. Cumhurbaşkanı Demirel ile işbirliği yapıp Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in planladığı askerî darbeyi engellediği iddia edildi. 30 Ağustos 1998’de yaş haddinden emekli oldu. 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu’yu etkileyerek demokratik süreci engellediği ileri sürüldü. Bu kasetlerin montaj olduğunu ifade ederek hakkındaki suçlamaları reddetti. Encümen-i Daniş üyesi.

Çevik Bir: Batı Çalışma Grubu’nun planlayıcısı ve demokrasiye yapılan balans ayarının kahramanı! Postmodern darbenin Kenan Evren’i olmaya soyundu. Yargı organlarına ve savcılara Genelkurmay Başkanı adına talimatlar gönderdi. Önce Genelkurmay Başkanlığı beklentisi, sonra Cumhurbaşkanlığı hayalleri suya düştü. 1999’da emekli oldu. Balyoz Davası İddianamesi’nde Çetin Doğan hakkında söyledikleriyle teknik takibe takıldı. Ergenekon soruşturması kapsamında savcılara ifade verdi. 28 Şubat soruşturmasında gözaltına alınan ilk isim oldu.
Erol Özkasnak: Dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri. 28 Şubat’ın sözcüsü ve vitrin isimlerindendi. Gazete yöneticilerine ve köşe yazarlarına ne yazacaklarını söylemek, yazmayanları tehdit etmekle görevli olduğu ileri sürüldü. Sürecin en önemli isimlerinden biri olarak yükselmeyi bekledi; ancak vazifesini tamamlamıştı. Emekli edildi. 28 Şubat soruşturması kapsamında ilk gözaltı listesinde olmaması sürpriz karşılandı. Hatta bir çok internet sitesi gözaltına alındığını duyurdu, sonra düzeltti.
Güven Erkaya: Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı. Başbakan Necmettin Erbakan’ı ‘irticai tehdidin boyutları ve hükümetin bu konudaki duyarsızlığı’ tezleriyle MGK’da sıkıştırdığı gazetelere sızdırıldı. İrtica ile mücadele için Genelkurmay Başkanlığı’nın yürüttüğü çalışmanın karargâhının Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olduğu ortaya çıktı. Cuntanın omurgası, başında Oramiral Erkaya’nın bulunduğu Batı Çalışma Grubu’ydu. Erkaya, iki yıl önce kolon kanserinden vefat etti.
İdris Koralp: Emekli Tuğgeneral. Ergenekon Davası kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan eski MGK Genel Sekreteri emekli Org. Tunç Kılınç’la birlikte çalıştı. Kılınç’ın 3. Ordu Komutanlığı yaptığı dönemde Harekât Yardımcılığı Başkanı oldu. 28 Şubat sürecinde Hadımköy’deki 1. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda görevliydi. Gözaltına alınan ilk isimlerden oldu.
Abdullah Kılıçaslan: Emekli Tuğgeneral. Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilmesi sırasında Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısıydı. Son genel seçimlerde MHP’den adaylığını koymuştu. 28 Şubat sürecinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görevliydi. Soruşturmada gözaltına alındı.  
Ünal Akbulut: Emekli Tuğgeneral. 28 Şubat sürecinde Kurmay Albay rütbesiyle orduda görevliydi. Son olarak Genelkurmay Personel Daire Başkanı olarak Karargâh’ta görevliydi. Gözaltına alındı.   
Oğuz Kalelioğlu: Emekli Albay. 28 Şubat döneminde Psikolojik Harp Dairesi’nde görev yapıyordu. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir süre danışmanlık yaptı. Gözaltına alındı.  
Hüsnü Dağ: Emekli Albay. 28 Şubat döneminde bugün Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı adını alan Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı görevini yürütüyordu. Gözaltına alındı.   
Mustafa Babacan: Hüsnü Dağ’ın yardımcısı olarak görev yapıyordu. 28 Şubat’ta Basın İnceleme ve Değerlendirme Şube Müdürü’ydü.  Gözaltına alındı.
Necdet Batıran: Emekli Başçavuş. 28 Şubat’ta Genelkurmay Karargâhı’ndaki Kozmik Oda’da evrak görevlisi olarak çalışıyordu. Gözaltına alındı.
ÜNİVERSİTE
Kemal Gürüz: Dönemin YÖK Başkanı. Millî Güvenlik Kurulu kararlarının üniversitelerde uygulanmasını sağladı. Üniversite giriş sisteminde değişiklik yaparak imam hatip ve meslek liselileri mağdur etti. İmam hatip liselerinin kapatılmasını istedi. Amerikancı olduğunu söyledi. 28 Şubat’ın darbe olmadığını iddia etti. Başörtüsü yasağının mimarıydı. 7 Ocak 2009 tarihinde Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Kadir Has Üniversitesi’nde Uluslararası Danışma Kurulu üyeliği görevini sürdürüyor.

Kemal Alemdaroğlu: İstanbul Üniversitesi’nin tartışılan rektörüydü. Eğitim özgürlüğü ve insan hakları konusunda yasakları sınır tanımadı. Yolsuzluk suçlamaları sebebiyle YÖK ve Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındı. 2003 yılında Türk Tabipler Birliği Onur Kurulu tarafından intihal suçundan iki ay meslekten uzaklaştırma cezası aldı. Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008 tarihinde gözaltına alındı, iki gün sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Nur Serter: İkna odalarının mimarı. 28 Şubat sürecinde, başörtülü öğrencilere kök söktürdü. Yazdığı Siyasal İslam’da Din Tekeli isimli kitap, Refah Partisi’nin kapatılması sürecinde kaynak olarak gösterildi. Cumhuriyet mitinglerinde sıkça boy gösterdi. CHP Milletvekili.
YARGI
Nuh Mete Yüksel: Dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı. Türkiye’nin en çok konuşulan soruşturmalarına imza attı. Ankara’da ‘Demir Savcı’ lakabıyla ün saldı. Merve Kavakçı’nın evine gece yarısı baskın yaptı. Aydınlık Gazetesi’nin haberlerinden hareketle Fethullah Gülen Hocaefendi’ye dava açtı. İddianameyi mahkemeden önce medyaya vererek linç kampanyası yaptırdı. Çağdaş Eğitim Vakfı’nda yapılan aramada uygunsuz CD’leri ele geçirildi. Kendisine şantaj mı yapıldı şüphesi dile getirildi. Eski HSYK tarafından küçük bir ceza verildi. Geçen aylarda emekli oldu. 28 Şubat döneminde askerin yargıya baskı yapmadığını söyledi.

Vural Savaş: Dönemin Başsavcısı. İki partinin (Refah-Fazilet)  kapatılması ve postmodern darbenin hukuki altyapısını hazırlayan isimdi. Kapatma iddianamesinde ‘kan içici vampirler’ sözleri hukuk skandalı olarak kayıtlara geçti. Emekli olduktan sonra elini attığı her dal kurudu. Siyasette ve sivil toplum örgütlerinde aradığını bulamadı. Şimdilerde Ankara’daki evinde kitap yazmakla meşgul.
SİYASİLER
Süleyman Demirel: 28 Şubat döneminin en önemli ismi. Erbakan’ın istifasından sonra görevi Tansu Çiller yerine Mesut Yılmaz’a verdi. Kendini her zaman ‘ülkeyi uçurumdan kurtaran kilit adam’ olarak gördü. İkinci kez Köşk’e çıkma formülü (5+5) kabul görmedi. Cumhurbaşkanı kalma hayali suya düşünce, ‘bir bilen’ olarak köşesine çekildi. Aktif siyasete dönmedi ancak siyaset mühendisliğine devam ediyor. Şimdilerde kendi rahatsızlığı ve Alzheimer hastası eşi Nazmiye Hanım’la ilgileniyor.
Mesut Yılmaz: 28 Şubat sürecinde başbakan oldu. 8 yıllık kesintisiz eğitimin yılmaz savunucusuydu. Beklentisi kısa vadede gerçekleşmiş olsa da 3 Kasım 2002’de partisinin yüzde 5 oy oranı ile barajın altında kalması onu hüsrana uğrattı. ‘Güneş Taner ile birlikte Türkbank ihalesi sürecinde malın satımında ve değerinde fesat oluşturacak ilişki ve görüşmelere girdikleri’ gerekçesiyle Yüce Divan’da yargılandı. Siyasetten ayrıldı derken 2007 seçimlerinde Rize’den bağımsız milletvekili oldu. 2009 yılında Demokrat Parti’ye geçti. Namık Kemal Zeybek’in genel başkan seçilmesinin ardından partiden istifa etti.
Tansu Çiller: RP-DYP arasında kurulan 54. hükümette Dışişleri Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yaptı. Partisine yapılan müdahalenin arkasından Başbakan olma imkânını kaybetti. İstiaf eden vekiller DTP’yi kurdu. Çiller, 3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerde DYP’nin seçim barajını aşamaması üzerine genel başkanlık görevinden istifa etti. Yerini Mehmet Ağar’a bıraktı. Son olarak Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’ın cenazesinde görüldü.
Hikmet Uluğbay:  Dönemin Millî Eğitim Bakanı. MGK kararlarını hayata geçirme onun göreviydi. 28 Şubat’tan sadece iki yıl sonra ruhsatlı silahıyla intihara kalkıştı. Dili parçalandı ancak kurtuldu. Şimdilerde kışları Ankara’daki evinde geçiriyor yazın ise Bodrum’da yaşıyor.
Necmettin Erbakan: Postmodern darbenin hedeflerinden biriydi. Asker ve medya baskısıyla başbakanlığını yürüttüğü 54. hükümet düşürüldü. Başında bulunduğu Refah Partisi anayasa mahkemesi tarafından kapatıldı. Siyaseten yasaklandı. Kayıp trilyon davasında iki yıl dört ay hapse mahkûm edildi ancak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından affedildi. Geçen yıl 28 Şubat’a bir gün kala vefat etti. 28 Şubat’a karşı yeterince dik durmadığı için eleştirildi.
MEDYA
Dinç Bilgin: O dönemde etkin olan iki gruptan biriydi. Sabah ve ATV’nin sahibiydi. 2001 krizinde gazeteyi devretmek zorunda kaldı. 28 Şubat dönemi için “Çok büyük kabahatlerimiz oldu. Yalan haber ve yazıları servis ettik.”  itirafında bulundu. Etibank’ın zarara uğratılmasıyla ilgili olarak, ‘nitelikli zimmet’ suçundan 4 yıl 10 ay hapis ve 129 milyon TL adli para cezası aldı.
Aydın Doğan: Doğan Grubu’nun patronu. O dönem gazetelerinde yayımladığı manşetlerle gündem belirledi, kamuoyu oluşturdu. Dönemin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün üst düzey askerî yetkililerle yaptığı röportajlar gazetenin manşetlerinde yerini aldı. 28 Şubat soruşturması kapsamında Aydın Doğan’ın da adının geçtiğine yönelik haberlerle, borsada işlem gören 5 Doğan Grubu şirketinin piyasa değeri bir günde 519,3 milyon lira eridi.
GİZLİ AKTÖRLER
Seyhan Soylu: Nam-ı diğer Sisi. 28 Şubat’ın gizli kahramanı! 28 Şubat sürecinin önemli bir unsuru olan ‘Ali Kalkancı-Fadime Şahin’ olayıyla duyulmuştu. Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan Sisi’nin bu tür olayları tezgâhlamak için JİTEM’de kurs gördüğünü iddia etmişti.
Fadime Şahin: 28 Şubat’a giden sürecin önemli figürlerinden biriydi. Aczimendilerin başındaki Müslüm Gündüz’le kameralara yakalanarak gündeme geldi. Aynı zamanda Ali Kalkancı ile benzer bir ilişkisi ortaya çıktı. Hakkında estetik ameliyat yaptırdığından, yabancı bir ülkeye iltica ettiğine ve Ergenekon davasının gizli tanığı olduğuna kadar bir dizi iddia ortaya atıldı. Geçen yıl görüntülenen Şahin, İstanbul’daki bir fabrikada çalışıyor.
Ali Kalkancı: Dönemin ‘sahte şeyhi’ olarak nam saldı. Hiçbir dinî bilgisi olmamasına rağmen çok sayıda müridi (!) vardı. Çarpık ilişkileri ortalığa saçıldı. Bir kimya fabrikası sahibi olduğu anlaşıldı. Burada 2 milyon captagon (uyuşturucu) hap ele geçirildi. İsmi Ergenekon sanıklarından Zekeriya Öztürk’ün iş ortağı olarak da geçiyordu. Öztürk’ün, iddianameye de giren bir telefon konuşmasında Kalkancı için ‘bizim hoca’ ifadesini kullandığı ortaya çıktı. Sergilenen oyunda ‘sahte şeyh’ rolünü başarıyla oynadı. Hâlen uyuşturucu suçundan cezaevinde.
Müslüm Gündüz: 1990’lı yıllarda televizyon kanallarında yaptığı açıklamalarla Aczimendilerin başı olarak tanındı. Kadıköy’deki bir evde Fadime Şahin’le uygunsuz bir vaziyette basıldı. Şahin’in imam nikâhlı eşi olduğunu söyledi. Geçen yıl bir televizyon kanalına çıktı. 28 Şubat’taki rolünün bir operasyon olmadığını iddia etti. Haksız yargılandığına dair Türkiye aleyhine AİHM’de açtığı davayı kazandı. Mahkeme, DGM’nin askerî üyeleri bulunması sebebiyle başvuruyu haklı buldu.

Hiç yorum yok: