1 Nisan 2013 Pazartesi

Çelik kapıların arkası...-DHKP/C neden öne çıktı?-Gültekin Avcı


Çelik kapıların arkası
Kadrolarını, özellikle de hastalıklı unsurlarını tek tek ölüme gönderirler.
Sonra da arkalarından ağıtlar yakıp marşlar söylerler.

Güzellemeler, kasetler, eylemler, tiyatrolar düzenlerler, müzik yaparlar.

DHKP-C kendi ideolojileri dışındaki herkesi ya faşist ya oportünist olarak niteler.

Eylem koyacağı yere "bombasını" bile halk otobüsüyle taşıyacak kadar"halk cephesi"dir bunlar.

40 yıldır Parti-Cephe sendromuyla masumlarınızın kanını akıtan AB ülkeleri ve ABD terör örgütleri listesinde olan bu terör örgütü, az veya çok sanatı kullanıyorsa senden benden daha temiz daha masumdur!

Sanat yapıyor ya adamlar, Grup Yorum var ya, kültür merkezleri var ya...

Bunlar varsa bizim romantik devrimciler ve sol gelenek döktükleri kana bakmaz.

Hukukmuş, demokrasiymiş, kamu emekçisiymiş salla gitsin!

Takvimler ne 60'ları ne de 70'leri göstermemesine rağmen hâlâ MDD (Milli Demokratik Devrim)türküleriyle devrim yapma histerisinde olanlara sempatiyle bakarlar.

Öldürdükleri polislere, masumlara, sivillere bakmadan.

1000 faaliyeti olan bir örgütün eylemlerinden 999'u kan, biri sanatsa, artık ona terör mimini kondurmazlar.

Ne diyordu Can Dündar "Meclis'te terör örgütü üyeleriyle buluştum" başlıklı yazısında?

"...Polis, operasyondan sonra "11 çelik kapılı kozmik oda" masalını üfürdü, Başbakan da inanıp son grup konuşmasında "11 çelik kapı ne iş görür" diye sordu.

Sonradan gidenler, -her muhalif gibi onların da- tek bir çelik kapı ardında arşivlerini korumaya aldığını gördü...
Öyle 11 kapı filan olmadığını, "kozmik oda" denenin de albüm yaptıkları prodüksiyon odası olduğunu söylediler..."
Dündar'a göre çelik kapı ardında arşiv muhafazası, sadece bir muhalif karakteristiği.

Terör ihtimalini aklına bile getirmiyor.

2 gün önce tekrar DHKP-C operasyonu yapıldı.

Tuhaf ki yine 11 çelik kapı söz konusu.

Üstelik görüntüleri de ana haber bültenlerini doldurdu.

O kapıları bize değil Can Dündar'a ve DHKC operasyonlarına karşı çıkan CHP'lilere gösterin.

Legal siyasal ve sosyal faaliyetler ne zamandan beri çelik kapılar ardında yapılıyor?
İdil Kültür Merkezi ve İstanbul Gençlik Federasyonu binasına operasyon yapıldı.

Disiplinli bir terör kültürüne sahip herkes, İdil Kültür Merkezi, Ekin Sanat Merkezi, Anadolu Kültür ve Sanat Merkezi, Ege Kültür ve Sanat Merkezi, Grup Yorum, Grup Günışığı ve Gençlik Federasyonu'nun DHKP-C'nin arkasına gizlendiği legal alan barikatları olduğunu bilir.

Operasyon yapan polislere sanat faaliyetini aşan bir karşılık verileceği muhtemel görülüyor ki özel harekâtçılar
sahnede.

Polis gazinoları, pavyonları veya başkaca eğlence mekânlarını da ani kontrol uygulamalarına tabi tutar.

Buralara özel harekâtın gittiğini gördünüz mü?

Peki, İdil Kültür Merkezi veya Gençlik Federasyonu binalarına neden özel harekâtçılar gider?

Belki bizim özel harekâtçı çocuklar da Grup Yorum aşkı veya sanat açlıklarını gidermek istiyorlardır ne dersiniz?

Ah bu özel harekâtçılar!

Sanat aşkları o kadar büyük ki, çelik kapıların ardında dahi onu bulup ilham alıyorlar!

Polis geliyor diye yaktıkları dokümanlar, Fidelio'nun librettosu muydu?

"Devrimci şiddet" türküsü söylüyorsan, "hukuki şiddet" rapsodisini dinlemek zorundasın.

DHKP veya DHKC, yerli ve yabancı istihbarat ve derin unsurlarca en fazla sızılan örgütlerden biridir.

Küçük burjuva radikalizminden beslendiklerini zannetseler de, devrim ve sonrası hayalleri kanlı bir faşizmdir.

DHKP/C neden öne çıktı?



DHKC kırmızı alarma geçti.
Örgüt, rutin faaliyet modundan yoğun bir aktivasyona geçirildi.

Adalet Bakanlığı önüne atılan el bombalarının ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne saldıran DHKC militanı Ecevit
Şanlı'nın üzerinde bulunan el bombalarıyla aynı tipte olduğu anlaşıldı.

AK Parti Genel Merkezi'ne kullanılan Norveç menşeli LAW'ın 1993'ten bu yana DHKP/C, PKK, Atabeyler, Ergenekon terör örgütleri ile Poyrazköy aramalarında bulunan mühimmatla 'benzerlik' taşıdığı tespit edildi.

Dahası Büyükelçilik bombacısı Ecevit Şanlı, Suriye Lazkiye'de THKP/C Acilciler terör örgütünün lideriMihraç
Ural ile görüşerek bomba eğitimi almaya başlamıştı.

Peki, neden böyle oldu, ne oldu DHKP/C'ye?

Gerçekten de DHKC'nin faaliyet modundaki değişimde kilit ülke Suriye'dir.

DHKC'nin düğmesine basan aktör de denebilir.

İstihbarat makamları AK Parti Genel Merkezi'ne yönelik kullanılan LAW silahının Suriye üzerinden Türkiye'ye sokulduğunu düşünüyorlar.

Settar Bey'in söyledikleri

Bunu kendisine söylediğimde Settar Bey "hiç şaşırma" diyor bana.

Emin bakışlarla:

- Suriye'den Türkiye'ye daha çook girer çıkarlar! Türkiye'nin aktif Suriye politikasının bir getirisi de DHKCaktivasyonu oldu.

Hayretle sordum.

- İyi de efendim bunlar DHKP/C. Eylemleri yapanlar Hatay merkezli THKP/C Acilciler örgütü olsa anlayacağım. DHKP/C ile Suriye muhabbeti bu kadar koyu mu?

- Bu Acilciler'i Mihraç Ural kurdu Gültekincim. İleriki yıllarda bunlar bölündüler.

DHKC de Acilciler de THKP/C'den geliyor. En azından iddiaları bu.

İkisi de Parti Cephe geleneğinden unutma.

Durdu.

Gözleri bende ruhuysa başka zamanlara uçmuş vaziyette devam etti anlatmaya.

- THKP/C Acilciler terör örgütünün önemli bir gayesi, Muhaberat'ın Hatay örgütlenmesini yapmaktı.

Mihraç Ural denen herif 84'lerde Muhaberat'ta yüzbaşıydı.

Öcalan'la da muhabbeti olan bu adam hâlâ da Muhaberat'ta rütbeli subaydır bilir misin?

- Acilciler'in kurucularından Engin Erkiner'in Ural'a matuf ajan iddiası vardı. Muhaberat bağlantısını biliyordum ama serviste rütbeli subay olduğunu bilmiyordum doğrusu.

- Öyledir. Başta Parti Cephe olmak üzere Türkiye'den Suriye'ye geçen tüm illegal yapıların militanları öncelikle Mihraç Ural tarafından sorgulanır. Bu adam Muhaberat'ta Esed'in Türkiye masası şefi gibidir.

Suriye'ye geçiş yapan tüm illegal unsurları sorgular. Bundan sonra ya Şam'daki örgüt evlerine veya kampları varsa neredeyse oraya gönderir. Bilirsin eskiden Bekaa'da tüm sol örgütlerin kampları vardı.
Bizim ülkemizde illegal olan tüm yapılar, Suriye'de legal olarak huzur içinde faaliyet gösterirler ve barınırlar. 

Tabii ki Muhaberat'ın kontrolünde.

Yıllardır böyledir. Halen de.

Settar Bey sigarasının dumanını bir tüyü uçurmak istercesine üfledi ve yorgun cümlelerle devam etti:

- Hafız Esed döneminde PKK'nın 50 milyon dolarını Öcalan'ın bilgisi dâhilinde Hafız Esed çalıştırıyordu.

DHKP/C, ilk olarak adını ve kuruluşunu özellikle partileştiğini ilan ettiği 94 yılındaki ilk kongresini Şam'da yaptı.

El Muhaberat'ın bilgi ve gözetimi altında.

Settar Bey'in anlattıklarını bütün halinde düşününce, DHKC'nin Suriye krokisi daha net ortaya çıkıyordu.

Şöyle devam etti:

- Esed yıkılmadığı sürece Parti Cephe diri bir şekilde eylem yapmaya devam eder. Bu dönem DHKCeylem talimatlarının Şam'dan verilmesi oldukça normal.

Daha da önemlisi Parti Cephe yıllardır devletteki derin oyuncularla iç içe. Bugün de öyle.

AK Parti ve Adalet Bakanlığı gibi büyük eylemler için mutlak surette merkez komite onayı gerekir. Bu tür eylemler bireysel veya grup inisiyatifiyle yapılamaz.

DHKP merkez komite üyesi H. Fevzi Tekin de Suriye'de. Acilciler'le aynı kampta...

Not: Bu arada bazı köşe yazarlarının da yanlış bildiği hususu düzeltelim.

THKP/C Acilciler örgütü, DHKP/C'nin bir seksiyonu, şubesi veya farklı bir kolu değildir.

DHKP/C'yle aynı kaynaktan gelen Parti Cephe çizgisinde farklı bir terör örgütüdür.

Hiç yorum yok: