8 Şubat 2013 Cuma

Sarai Sierra'nın gizemi-Deniz Ülke Arıboğan


ABD'li Sarai Sierra'nın öldürülmesi günlerdir manşetlerden düşmediği gibi Türkiye'yi de ortadan ikiye bölmüş durumda. Bir tarafta S. Sierra'nın davranışlarını kuşkulu bulup olayın tipik bir kadın cinayeti olmadığını savunanlar; diğer tarafta ise S. Sierra'nın Türkiye'de her gün yüzleştiğimiz kadın cinayetlerinden birine kurban gittiğine inananlar. Özellikle sosyal medya ortamında tam bir savaş var. Herkes, her gün farklı ve birbirine zıt şeyler yazan gazetelerden istediği bilgiyi alıp, kendi savını desteklemekte kullanıyor. Ben de ortada bazı garipliklerin olduğunu düşünenlerdenim.
İki çocuk annesi genç bir kadının hayatını böylesine vahşi bir biçimde kaybetmiş olması kuşkusuz içler acısı. Allah çoluğuna çocuğuna sabır versin. Lakin cinayetin neden ve sonuçları hakkında kolayca bir kanaate varılmasının zorluğu TV kanallarında günlerdir kriminologların tartışmasından belli oluyor. Hangi modeli önerseniz taşlar yerine oturmuyor.
Cinayetten sonra gelişen farklı tepkiler ise sosyolojik bir gözleme ihtiyaç gösteriyor. S. Sierra'nın bir kadın cinayetine kurban gittiğini düşünen kesim kurye, mafya, istihbarat gibi konulardan bahsedenlere şiddetli reaksiyon gösteriyor.

Sorular ve cevaplar şöyle: Sarai'nin Türkiye'de ucuz bir otel yerine tanımadığı bir adamın evinde kalması normal mi? Normal, Batıda insanlar/kadınlar böyle şeyler yapıyorlar.
Fotoğrafçıyım diyor, fotoğraf makinası olmaması normal mi? İpadler artık güzel fotoğraf çekiyor;
İstanbul'a geliyorum diye çıkıp arada Münih ve Amsterdam yapıyor, tekrar İstanbul'a dönüyor normal mi? Canı nereye isterse oraya  gider;
FBI'ın da belirttiği gibi uyuşturucu bağlantılı isimlerle görüşüyor normal mi? Kiminle isterse görüşür.
ABD'de normal kıyafetle gezerken İstanbul'da erkeksi bir giysi içinde dolaşıp yüzünü gizlemeye çalışıyor normal mi? Tatilde öyle giyinmek istemiş olabilir. Ayrıca belki kameralar tam da kafasını gizlediği anda çekmiştir;
Gelir düzeyine uymayan harcamalar yapıyor normal mi? Ucuz bilet alıp, az yemek yiyor olabilir.
Telefonu, ipad'i gibi enformasyon içeren malzemeler kayıp, altın takıları duruyor normal mi? Tecavüzcü aynı zamanda teknolojiye meraklı bir hırsız olabilir.
Bu soru ve cevapları devam ettirebiliriz. Ancak burada bir saptama yapalım, hepimiz gazetelere yansıyanlardan hareketle bu soru ve cevaplara yöneliyoruz. Henüz Emniyet müdürümüzün "kurye ya da istihbaratçı olduğuna dair bir veri yok" ifadesinin dışında resmi bir açıklama bulunmuyor. O da soruşturma derinleştirilmeden yapılan bir beyan.
Peki, bazıları neden bunun bir kadın cinayeti olduğunda bu denli ısrar ediyor acaba? Cevaplarım şöyle;
1- İnsanımız bu utanç verici kadın cinayetleri serisinden bıktı usandı. Herhangi bir önlem alınmıyor olmasına da deli oluyor. Her yıl teröre verdiğimiz kurbandan daha fazla sayıda kadın kaybediyoruz ve yöneticilerimiz sanki uyuyor. S. Sierra cinayeti vesile olur da kadın cinayetleri siyasetin o çok önemli(!) gündemine yerleşir diye umuluyor. (Ne de olsa ölen bir Türk kadını olmayınca daha duyarlı oluyor erkek yöneticilerimiz)
2- İtalyan gelin cinayetinden sonra hassasiyet artmış durumda, dünyaya rezil oluyoruz düşüncesi çaresiz kılıyor. Türkiye kadın cinayetlerinde dünya markası haline geliyor.  
3- Özgür bir kadının, muhafazakar alemlerde yapılamayacak şeyleri yapıp da, bunun cezasını görmüş gibi algılanması, kendisini zaten cenderede hisseden çoğu kadını bunaltıyor. Özgür kadın S. Sierra'nın kaderine bıyık altından sinsice gülen bir erkek güruhunun varlığı yüzünden de tepki, isyana dönüşüyor.

Hiç yorum yok: