8 Şubat 2013 Cuma

Ulus ve millet arası şovenizm-Altı ok, ırkçılık ve İHAS-Gültekin AVCI


CHP'li Birgül Ayman Güler'in "" dair sözleri, CHP'deki kronik yarayı tekrar gözler önüne serdi.

Ulus ve milliyet kavramlarını yakın çekime alarak ırkçılık suçlamalarını karşılamaya çalışan Güler daha da battı.

Ulus kelimesi hakikatte Güler'in meramını da karşılamıyordu.



"Türk Ulusu" değil "Türk Milleti" söz konusuydu.



İtalyan diplomat Comte Sforza'ya Mustafa Kemaltarafından söylendiği iddia edilen şu sözler önemlidir:
"Bedenimin babası Ali Rıza, hislerimin Namık Kemal, fikirlerimin Ziya Gökalp'tir."



İşte o Ziya Gökalp "Türkçülüğün Esasları"nda "Millet"i şöyle tarif eder:



"Millet ne ırkî, ne kavmî, ne coğrafi, ne siyasî, ne de iradî bir zümre değildir. Millet dilce, dince, ahlâkça ve güzellik duygusu bakımından müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden mürekkep bulunan bir topluluktur. Türk köylüsü onu 'dili dilime uyan, dini dinime uyan' diyerek tarif eder."



CHP'nin kurucusu Atatürk'ün fikrî ilham kaynağı Gökalp böyle diyor.



"Ulus" kavramı ise "Millet" yerine ikame edilmeye çalışılan fakat aynı manayı vermeyen bir kelime olup Ziya Gökalp, "Ulus"u şöyle tanımlar:



"Bundan başka, mahkûm olan kavmin teşkilât ve taksimâtında il, boy gibi aristokratik ve ahrârâne tâbirler kullanılmazdı. Bu tabirler Ak Kemikliler'e mahsustu. Kara Kemikliler'in aşiretlerinde Ulus, bunun kısımları olan taifelere de Oymak adı verilirdi." (Z. Gökalp Türk Devletinin Tekâmülü Kültür Bakanlığı Yayınları Yıl. 1981 s.47.)
Görülen odur ki, "ulus" sosyolojik manada esaret altına alınmış milletlerin alt birimlerine verilen bir isim olarak tezahür etmiştir.



Ulus kelimesi bu derece etkileyici ve belirleyici olsaydı, TBMM'nin ismi de muhtemelen TBUM olarak değiştirilirdi.



CHP'de Ayman Güler ve ulusalcı kanadın unuttukları, CHP'nin "H" harfindeki 'halk'ın seküler ufuklu bir ulus değil manevi dinamikler üzerinde oturan bir millet olduğu gerçeğidir.



Parti, ulusalcılarca ve sosyal demokratlarca farklı yönlere çekilmek istendiği için yol alamıyor.



Ne geriye gidebiliyor ne ileriye.



Ne değişebiliyor ne eskisi gibi kalabiliyor.



CHP'nin ulus merkezli perspektifiyle sosyal demokratlık zaten mümkün değil.



Manuel Barres'in nasyonal bir sosyalizm olabileceği fikri Hitler'e ilham verdi.



Ama nasyonal bir sosyal demokrasi gayretiyle CHP'nin varabileceği hiçbir yer yok.



Ayman Güler'in ırkçı yaklaşım olarak kabul edilmesi gereken sözlerine karşı, Kemal Bey hâlâ ikaz ve dengeleme politikasıyla partiyi zaptetmeye çalışıyor.



Başbakan'a cevap verirken "elbette ulusalcıyız" diyen Kılıçdaroğlu, hakikatte fiilen bölünmüş olan bir partiyi yekpare tutma gayretinde.



Beyhude çabalar...



Ayman Güler'in bu şoven yaklaşımını tolere edebilen bir CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'de yerinin olmaması gerektiği gibi sosyal demokrasiden dem vurmaması beklenir.



Hüseyin Aygün gibi fütursuzca terörist cenazesine giden ve Ovacık savcısını vuran PKK teröristlerini "iyi arkadaşlar" olarak niteleyen biriyle, Ayman Güler gibi radikal Türk ulusalcısı kimliklerinin aynı partide bulunması doğal değil.



Buna parti içi demokrasinin gücü demek de fazla gayretkeşlik olur.



Güler'i şoven yaklaşımından dolayı herkes eleştirebilir.



Ama Kürt ulusalcılığıyla sarhoş olan BDP'nin eleştirisi tuhaftır.



Irkçılıktan dolayı Güler'i tedavi edilmesi gereken bir hasta olarak gören BDP, önce kendi ırkçı sancılarının şifasını bulmalı.



Kendi hastalığına bakmadan başka hastalara reçete yazmak divaneliktir.

Altı ok, ırkçılık ve İHAS


Kemalizmin ırkçılıkla, solun da şiddetle sevişmesinin acı meyvelerini yedik yıllarca.
Hâlâ da öyle. 

CHP'de yer yer Kemalist şovenizm rüzgârları, solda iseDHKP/C patentli derin bir şiddet dalgası görülüyor.
Yönetici elitinden yayıldığı tabana kadar, Kemalizm bal gibi ırkçıdır.

"Türkçülüğe evet, ama Turancılığa hayır" diyen M. Kemal'di.

Atatürk'ün milliyetçiliği antropolojiyi de ihata edecek derecede şümullüdür.

Mimar Sinan'ın mezarını açtırarak kafatası üzerinde incelemeler yaptıran Atatürk'tür.

Bozkurt logolu şapkaları liselerde mecburi surette giydirten de Atatürk'tür.

"Bizim kutsal kitabımız, bilgiyi esirgeyen, varlığı taşıyan, mutluluğu kucaklayan, Türklüğü yükselten ve bütün Türkler'i birleştiren ulusalcılığımızdır" diyen Ruşeni Barkur'un kitabına "aferin, alkışlar" notlarını düşen de...

Güneş dil teorileri, Dersim katliamı, Türk tarih tezi, Atatürk'ün emriyle yapılan kafatası araştırmaları...
Ecdat olarak daha çok Göktürkleri gören M. Kemal neredeyse Arap dünyasını çağrıştırıyor diye ay yıldızlı bayrağımızı bile değiştirecekti.

Şükür ki gerçekleşmedi.

1925'te İsmet İnönü Türk Ocakları'nda yaptığı konuşmada şöyle diyordu:

"Biz açıkça milliyetçiyiz ve milliyetçilik bizim yegâne birlik unsurumuzdur. Türk ekseriyetinde diğer unsurların hiçbir nüfuzu yoktur. Vazifemiz Türk vatanı içinde Türk olmayanları behemehâl Türk yapmaktır. Türkler'i ve Türklüğe muhalefet edecek anasırı kesip atacağız. Ülkeye hizmet edeceklerde her şeyin üstünde aradığımız Türk olmalarıdır."

Benzer düşünceler CHP'nin altı oku Meclis'te tartışılırken Şükrü Kaya'nın ağzından dökülür:

"İnsanlık tarihi Türkler'le başlamıştır. Türk olmasaydı belki tarih olmazdı ve muhakkak ki medeniyet de başlamazdı. Türksüz bir tarih ne kadar muzlim olurdu. Hele Türksüz kalacak beşeriyet ne kadar sefil ve süfli bir manzara arz eder, hepiniz tahmin ve tahayyül edebilirsiniz. Türk'ün olmadığı bir tarih karanlık ve kaotik olurdu."
Evet, Kemalizm ırkçılığı normalleştirmiş ve kurumsallaştırmıştır.

Sonuçta karşısında teröre teşne bir Kürt ulusalcılığı buldu.

Bu itibarla devletin genetik kodlarına işleyen ve soğuk nefesi mevcut anayasada hissedilen tekçi Kemalist ideolojik yaklaşımın izleri mutlaka silinmelidir. 

CHP'yle birlikte devlete de gen tedavisi gerekiyor.

Atatürk'e en yakın simalardan Falih Rıfkı Atay Ulus gazetesinde; "Lenin ve Atatürk öldüyse, Stalin ve İsmet İnönü başımızdadır" diyor.

İşte Kemalizmin sağa kapalı ama sola açık yönü burada da temayüz eder.

CHP'nin illegal sol örgütlere toleransı, İlhan Cihaner, Hüseyin Aygün gibi teröre destek vermeyi solculuk zanneden marjinal tipleri hazmedebilmesi de Kemalizmin sola açık olmasıyla ilgili.

Devletin başında bir ideolojik çizginin olması kabul edilemeyeceği gibi, Kemalist kalıpların izlerinin anayasa ve mevzuattan silinmesi elzemdir.

Bu izlerin silinmesi gerçekleştirilmeden yapılan anayasa elbette ki "yeni ve sivil" değildir.

Atatürk ilkeleri olarak anılan maddeler ise, Atatürk'ün değil özellikle 1937'den sonra bir siyasi parti-tek parti olarak CHP'nin ilkeleri olup, birbirleriyle hiç de mütenasip ve insicamlı olmayan sloganlardır.

Atatürk ilkeleri bu 6 ok ise, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'ne (İHAS) açıkça aykırıdır.

Üniversal hukuk ve demokrasi teorisine de.

Görüldüğü gibi CHP'nin kendi içinde radikal bir metamorfoz yaşaması gerekiyor ki, bunun fikri bir devrim olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır.

Hiç yorum yok: