23 Ocak 2013 Çarşamba

Osman Nami Bey ve saklı hatıralar-Murat Bardakçı

Osman Nami Bey ve saklı hatıralar

DÜN sabah, Sultan Abdülhamid’in bir torunu daha vefat etti. 92 yaşındaki Osman Nami Osmanoğlu, hükümdarın “Babam Abdülhamid” isimli çok önemli kitabıyla bilinen kızlarından Ayşe Sultan’ın oğluydu.
Rahmetli Osman Nami 1918’de İsviçre’de doğmuş, Türkiye’ye kundakta gelmiş ve altı yaşına bastığında, ailesiyle beraber sürgüne gönderilmişti. Memlekete dönmesine 28 sene sonra, 1952’de izin verildi ama İstanbul’a ancak 1974’te gelip yerleşebildi.
Vefat haberi bugün birçok gazetede çıkacağı ama Osman Bey’den sadece “Abdülhamid’in torunu”diye bahsedileceği ve ailesinin diğer tarafının bahsi geçmeyeceği için, Osman Nami’nin baba soyunu yazayım dedim.
Osman Nami Osmanoğlu’nun babası, Ahmed Nami Bey idi. Ahmed Nami Bey 1911’deAbdülhamid’in kızı Ayşe Sultan ile evlenmiş, 1993’te vefat eden Ömer ve hayattan dün ayrılanOsman isimli iki çocukları olmuş, çift 1919’da ayrılmıştı.

CUMHURBAŞKANI OLDU
Ahmed Nami Bey, imparatorluğun dağılmasından sonra Fransız mandasındaki Suriye’ye gitti, orada siyasete atıldı ve 1926 Mayıs’ında Suriye Cumhurbaşkanı oldu.
Başkanlığının daha ikinci ayı dolmadan, Osmanoğulları’nın o sırada İtalya’nın San Remo kasabasında sürgünde olan son hükümdarı Sultan Vahideddin hayata veda etti ve padişahın cenazesinin nereye defnedileceği tartışmaları başladı. O günlerde dünya üzerinde Türkiye Cumhuriyeti dışında bağımsız kalabilmiş tek bir Müslüman devlet yoktu, Türkiye’nin cenazeyi kabulü sözkonusu bile değildi ve diğer İslam ülkeleri de İngiliz ve Fransız kontrolü yahut işgali altında oldukları için cenazeyi alamıyorlardı.
Sultan Vahideddin’in naaşını kabul eden tek ülke Suriye oldu ve bu kabul Ahmed Nami Bey’in önce Şam’daki Fransız işgal yetkililerini, sonra da Paris’i ikna etmesi sayesinde sağlanabildi. Vahideddin, Ahmed Nami Bey’in ne de olsa sabık kayınpederinin kardeşi, yani eski hanımının öz amcası idi. Padişahın tabutu vapurla Beyrut’a, oradan da Şam’a götürüldü ve bazı aile mensupları ile Cumhurbaşkanı Ahmed Nâmi Bey’in de katıldığı bir merasimle Selimiye Camii’nin avlusuna defnedildi.
Abdülhamid’in kızı Ayşe Sultan daha sonra tekrar evlenmişti, bir çocuğu daha olmuştu ve yeni eşi ve çocukları ile beraber Fransa’da sürgünde yaşıyordu. Çocuklar büyüdüler ve kendi hayatlarını kurup başka memleketlere yerleştiler.
Ayşe Sultan’ın 1924’te başlayan sürgünü 1952’de sona erdi. Sultan İstanbul’a döndü, hayatta olan annesinin yanına, Serencebey’- deki ahşap eve yerleşti, tekrar Türk vatandaşlığına geçti,“Osmanoğlu” soyadını aldı ve hayata 1960’ta İstanbul’da veda etti.
Sultan, vefatından önce çok önemli bir iş yapmış ve hatıralarını kaleme aldırmıştı. “Babam Abdülhamid” ismi verilen hatıralar önce o zamanın en çok satan dergisi “Hayat”ta tefrika edilmiş, çok büyük tiraj getirmiş, daha sonra da kitap olarak çıkmıştı.

AÇILMAMASI ŞARTIYLA...
Ama, hatıraların yayınlanan kısmı Ayşe Sultan’ın yazdıklarının tamamı değildi, fazla tepki çekebileceği gerekçesiyle çok büyük bir kısmı bizzat Ayşe Sultan tarafından sansür edilmişti. Orijinaller, Ayşe Sultan’ın vefatından sonra büyük oğlu Ömer Nami Bey’e kaldı, Ömer Nami Bey de 1993’te dünyadan ayrıldı ve hatıralar bu defa onun kızı Ayşe Nami’ye geçti.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemi, özellikle de Sultan Abdülhamid hakkında çok önemli bilgiler veren hatıralar, şimdi İstanbul’da bir kütüphanede muhafaza ediliyor. Ayşe Sultan’ın torunu Ayşe Nami hatıralarını önceki sene İstanbul’a getirdi, “açılmaması” ve “yayınlanmaması” şartıyla bir kütüphaneye bağışladı.
Hatıraların ayrıntılarını nereden bildiğimi merak etmiş olabilirsiniz, söyleyeyim: Rahmetli Ömer NamiBey, zarif eşi Yalonde Saad Nami ile 1980’li senelerde Lozan’da yaşıyordu, kendisini defalarca ziyaret etmiş ve Ayşe Sultan’ın iki klasör tutan hatıralarını verdiği müsaade ile defalarca okuyup notlar almıştım.

Hiç yorum yok: