26 Ocak 2013 Cumartesi

Noel-i şerîfiniz hayırlı olsun ey cemâat!Murat Bardakçı


Noel-i şerîfiniz hayırlı olsun ey cemâat!

Bu gece Noel, eskilerin tabiri ile Noel-i Şerîf, dolayısı ile Katolik okuyucularımın Noel-i Şerîflerini peşînen tebrik ediyorum... 
Katolik dünyası, Hazreti İsa’nın doğum gününü bu gece kiliselerde âyinlerle kutlayacak. Bizde şimdilerde bazıları için camiye gitmek ayıp, Noel’den Noel’e de olsa kiliseye uğramak modaya, İstanbul’daki Katolik kiliselerine bu gece her Noel’ de olduğu gibi Katolikten çok meraklı Müslüman gidecek, özelliklede Beyoğlu’nda ki meyhanelerde iyice bir demlendikten sonra Saint Antoine’a akın edilecek... 
Ahmetler, Dursunlar, Tacettinler, Ayşeler, Gülaylar, Defneler ve Sabahatler gidip Meryemana resimlerinin altında mum dikip adak adayacak, sonrada kutsal ekmek kuyruğuna girecekler...
Papaz efendiler yine her sene olduğu gibi “Kutsal ekmeğimiz sadece Katolikler’e yetecek miktardadır, Müslüman kardeşlerimizden rica edelim, komünyon almaya gelmesinler” di ye anons yapacaklar. Ama kimse dinlemeyecek, dindaşlarımız bu anonstan sonra daha büyük bir hevesle kutsal ekmek derdine düşecekler...

PEŞİNEN SÖYLEYEYİM DE... 
Ve, aradan bir hafta geçecek, Demre Belediyesi’nin “Noel Baba bizim buranın köylüsüdür” meâlindeki tanıtımları hemen her gazetede yer bulmuş olacak. Derken, arkasından yeni yıl gelecek ve bazı çevreler Noel ile yeni seneyi birbirine karıştırıp “Bir Müslüman nasıl olur da İsa’nın doğum günü eğlencelerine katılır?” diye soracaklar... 
Bütün bunların yaşanacağını bildiğim için, peşinen yazayım dedim: “Noel” kavramının aslında ne Hıristiyanlıkla alâkası vardır, ne Aralık ayının son haftası Hazreti İsa’nın doğum günüdür, ne de Demreli Aziz Nikola bildiğimiz Noel Baba’dır! 
Noel, Hıristiyanlık öncesi dönemlerden kalan ve paganlara, yani tabiata tapan toplumlara ait bir kutlamadır. Aslında Baltık ülkelerine mahsus bir âdettir ve Hıristiyan geleneği değildir. Hazreti İsa’ dan çok önceki devirlerde ve yılın en uzun gününücesin de yapılan bir “karanlığın sonu ” âyinidir, geçmişide tâââ Sumer dönemi ne kadar uzanır. Bu âyinlerde aydınlığın gelmesini engelleyen kötü ruhlar borular çalınarak kovulur. Aralık ayında gündüzler Baltık memleketlerinde sadece beş saat sürmekte, günler ayın sonuna doğru uzamaktadır ve kutlanan işte günlerin bu uzaması, yani karanlığın azalmasıdır. “Noel ağacı ” kavramıda, Almanya’nın Schwarzwald yani Kara orman bölgesinden yayılmış Hıristiyanlık öncesi bir gelenektir.
Zaten, Hazreti İsa’nın doğum günü de tartışmalıdır. Doğum günü ile ilgili olarak Eylül’den Ocak’a uzanan bir zaman dilimi üzerindeki tartışmalar hâlâ devam etmektedir ve Katolikler dışında kalan diğer Hıristiyan mezhepleri, peygamberin doğumunu değişik günlerde kutlarlar. Katolik dünyasının 24 Aralık gecesini peygamberlerinin doğum günü ve o gece ile ertesi günü Noel kabul etmesi de, sözünü ettiğim bu “karanlığın sonu” âyinine dayanır. 
Demre’de yaşadığı iddia edilen beyaz sakallı, kırmızı elbiseli ve kukuletalı Demreli Aziz Nikola ise, bildiğimiz kırmızı kukuletalı Noel Baba değildir!

ATEŞ RAHİBİNİN KÜLÂHI 
Demreli ile Noel Baba’nın tek benzerlikleri, her ikisinin de hediye dağıttığına inanılmasıdır. Asıl “Noel Baba” Kuzey Avrupa ülkelerinin yine Hıristiyanlık’tan önceki mitolojik kahramanıdır ama kilise tarafından kabul görmez, dolayısıyla aziz falan değildir. Çocuklara hediye dağıtmasının gerisinde ise Roma ve eski İran efsaneleri vardır. Sakalı, ilhamını eski İran’daki “Mog” denilen ateş rahiplerinin sakalından almıştır, kırmızı kukuletası da yine “Mog” ların başlığıdır ve aynı başlık Fransa’da 1789’daki ihtilâlden sonra bir ara resmi serpuş yapılmıştır. 
Noel meselesinin aslı, faslı işte budur... 
Bütün bunlardan sonra, bu gece Saint Antoine Kilisesi ’ne akın ede cek olan İzzetler’e, Haydarlar’a, Süleymanlar’a, Aylinler’e, Süheylâlar’a da hayırlı Noeller!

Hiç yorum yok: