6 Ocak 2013 Pazar

Nazım Hikmet ve Necip Fazıl -Ahmet Hakan


Sağcı bir yazar var. Kafayı Nâzım Hikmete takmış. Sürekli aleyhinde yazılar yazıyor. Demediği yok. Nâzım yıkanmazdı diyor. Nâzımın kadınlarla kurduğu ilişkilerden dem vurup iyi bir adam değildi diyor. “Beni Stalin yarattı” sözünü alıp Nâzımı yerden yere vuruyor. Sovyetlerde barındığı için Sovyetleri eleştiremediğini öne sürüyor. Sovyetlerde arkasında rejimin ajanları dolaştığı halde ses çıkaramadığını söylüyor. Ve daha neler neler. Kısacası. Bir kişilik katliamı yapıyor. Ardından da hükmünü veriyor: Uzak durun bu Nâzım denilen adamdan.

Benzeri Necip Fazıl için de yapılıyor. Necip Fazılın dünya görüşüne kıl olanlar, Necip Fazıl aşağılaması yaparak ömürlerini geçirdiler, hâlâ da geçiriyorlar. Önce Süper mürşit diye lakap takıldı Necip Fazıla. Kumarda yakalandı haberleriyle itibarı iki paralık etmeye kalkıldı. Özel hayatını dillerine dolayıp tutarsızlık avına çıkanlar oldu. Yazdığı ideolojik olarak sorunlu metinlerden bir faşist portresi çıkarmak için didinildi. İşte bakın: Şimdi de maddi yardım için  Menderes‘e yazdığı mektuplar nedeniyle bir kalemde silip atılmak isteniyor. O mektuplara indirgeniyor, indirgenmek isteniyor.

Kimdir Onlar Oysa. Ne Necip Fazıl evliyadır, ne Nâzım Hikmet. Ne Necip Fazıl sağın siyasal sembolüdür, ne Nâzım Hikmet solun sembolüdür. Ne Necip Fazıl bir siyasal bildirinin kahramanıdır, ne Nazım Hikmet solculuğun timsalidir. İkisi de şairdir. İkisinin de inişleri çıkışları vardır. İkisi de inanmıştır. İkisi de türlü zaaflara sahiptir. İkisi de adanmıştır. İkisi de egoisttir. İkisi de her şeyden önce sanatçıdır. İkisi de sanatlarıyla değerlendirilmeyi hak edecek denli büyük sanatçıdır. Dolayısıyla. Sorun bu şairlerde değildir. Sorun bu şairlerden bir model insan, bir fikir adamı, bir düşünce doruğu, bir tutarlı aksiyon lideri çıkarmak isteyenlerdedir.

Hiç yorum yok: