18 Ocak 2013 Cuma

HAŞİM SÖYLEMEZ-Sakine’yi kim öldürdü?


14 Ocak 2013 / HAŞİM SÖYLEMEZ / ERBIL
İmralı açılımı kamuoyundan büyük destek gördü. Ancak sürece yönelik sabotaj gecikmedi. PKK kurucularından Sakine Cansız ve iki arkadaşı Paris’te infaz edildi. Örgüt içi hesaplaşmadan gizli servislere kadar pek çok senaryo gündemde.
ürt meselesi konusunda başlatılan son açılımın ardından Fransa’da PKK’nın kurucularından Sakine Cansız ve iki arkadaşı öldürüldü. Cinayetin zamanlaması ve sebepleri üzerine başlayan yoğun tartışma sürüyor. Sara kod adlı Alevi kökenli Sakine Cansız’ın hedef seçilmesi birçok şekilde okunabilir. Eski TİKKO mensubu Cansız, PKK’nın kurucuları arasında yer almasına rağmen örgütün eski kadrosundan birisi gibi düşünülmüyordu. Her ne kadar ‘şahin’ kanattan bilinse de aslında daha yumuşak ve ılımlı bir profil çiziyordu. 1991’de Mehmet Şener’in (sözlüsü-PKK tarafından Kamışlı’da infaz edildi) seslendirdiği ‘gerilla savaşına gerek kalmadı’ tezini destekliyordu. Bazılarına göre, Şener’i sevdiği için bu tezi savunuyordu. Ancak Sakine pratikte de buna inanıyordu. Ayrıca Sakine PKK’da aşırı feminist olan kadınlardan farklı düşünüyordu. Bu yüzden kadınlar tarafından dışlandı, ithamlara maruz kaldı. PKK’nın Türkiye’den geri çekilmesinden sonra Sakine Avrupa’ya gönderildi. Burada örgüt faaliyetlerini yürütmesi, güçlü bir konuma getirmesi istendi. Sakine de bu konuda başarılı oldu. Dağdaki kısmi başarısızlıklarını burada güçlü bir başarıya çevirdi. Ardından bütün gözler sessizce işini yapan Sakine’nin üzerine çevrildi. Kimilerine göre Sakine Avrupa’da PKK’nın en güçlü temsilcisi hâline gelmişti. 1980-1991’deki cezaevi sürecinde bütün işkencelere rağmen konuşmaması ve direniş göstermesi onu zaten örgüt nezdinde bir sembol hâline getirmişti.
‘Sakine Cansız niye öldürüldü? Neden şimdi?’ soruları gündemde. Henüz net bir şey söylemek mümkün değil; ancak bu konuda çeşitli yorumlar var. Bir yoruma göre, cinayet PKK iç hesaplaşmasının bir sonucu. Yalnız PKK tarihinde toplu bir infazın olmadığını söylemek gerekiyor. Çünkü örgütün infaz şekli genelde tek kişiye yönelik oldu. Ayrıca PKK’nın Avrupa’da profesyonelce bir cinayet işleyecek güçte olmadığı ileri sürülüyor. Sadece bilgi verme anlamında yardım etmiş olabileceği belirtiliyor. Nitekim Sakine, PKK için bir hedef değildi. Çünkü PKK’nın fikirlerini eleştirse de her zaman örgütle birlikte hareket etti. Dolayısıyla diğer yorumlara bakmak gerekiyor. İkinci ihtimal İran üzerinde yoğunlaşıyor. İran bölgede Türkiye’nin sorunları çözüp başarılı olmasını istemiyor. Ve süreçleri baltalamak niyetini her daim canlı tutmuş bir ülke. Özellikle Suriye olayı ile ilgili Türkiye’ye bu süreçte bir çalım atma ve önüne engel koyma çabası var. İran istihbarat birimleri eskiden beri Avrupa’da profesyonel suikastlara imza atıyor. 1989’da Dr. Abdürrahman Kasımlu (İran KDP Sekreteri) Viyana’da öldürüldü. Şu ana kadar bu saldırı çözülemedi. 1993’te Alanya’da Dr. Sait Şerefkendi (KDP Sekreteri) ve iki arkadaşı infaz edildi. O da diğer olay gibi hâlâ çözülmüş değil. Sakine cinayeti profesyonellik anlamında bu iki cinayete benziyor. Hele hele İran’ın Fransa’daki güçlü istihbarat ağı düşünüldüğünde bu şık biraz ön plana çıkıyor. Bu zamana kadar örgütün Avrupa’daki iç infazları çok basit yöntemlerle gerçekleştirilmişti.
Diğer bir yaklaşım öteden beri söylenen ‘PKK liderleri Avrupa ülkelerine gidebilirler’ söylemine karşılık İran, Sakine gibi bir sembolü öldürerek gözdağı vermek istedi iddiası. Ergenekon-İran bağlantısı da düşünüldüğünde Türkiye’nin derin güçleri tarafından bir infaza ortak imza atılmış olma ihtimalini göz ardı etmemek gerekiyor. Zira ülkenin başarısını ve sorunlarını çözmesini istemeyen Ergenekon’un sahadaki militanları hâlâ aktif ve birçok ülke ile işbirliği var. Bunlardan biri de Almanya. Bu ihtimali Sakine cinayeti için söylemek mümkün. Diğer iki kişinin öldürülmesi ise sadece olay yerinde bulanmalarıyla açıklanabilir.
Paris infazını başka şekilde de okumak mümkün. Sakine Cansız, Oslo görüşmelerine dâhil edilmeyip yerine Fransa’da tutuklu bulunan Adem Uzun (kefaletle serbest bıraktırıldı) heyete alınmıştı. Ancak Sakine, Oslo görüşmelerinin perde arkasını kendi çabalarıyla öğrendi. İddiaya göre, bu örgüt içi bir tartışmanın fitilini ateşlemiş olabilir. Sakine artık bir tehdit oluşturabilirdi. Sakine ve ekibi ile son dönemde irtibatlı olan Dewran isimli bir şahsın cinayette kapıları açan kişi olabileceği üzerinde duruluyor. Lakin Dewran’ın kimliği ile ilgili ayrıntılar pek bilinmiyor. Sakine’nin  Dewran konusunda sürekli rahatsızlığını dile getirdiği çevresince de doğrulanıyor. Kapıyı açan ve infazcılara rehberlik eden bu şahsın İran menşeli olduğu iddia ediliyor. PKK ise siyasi bir cinayet olduğu üzerinde duruyor ve Fransız hükümetini suçluyor. Örgüte göre, 24 saat takip edilen arkadaşlarının kimler tarafından öldürülebileceğini ancak Fransız istihbaratı bilebilir.

Hiç yorum yok: