30 Ocak 2013 Çarşamba

Evliya Çelebi- Murat Bardakçı


BİR zamanlar en çok okunan köşe yazarlarımızdan olan Ref'i Cevad Ulunay, 1959'da kaleme aldığı "Bir meslekdaşın hakkı" başlıklı yazısının girişinde şöyle diyordu:

"...Bu meslekdaşın ismini yazdığım zaman belki hayret edeceksiniz, zira meslekdaş yani gazeteci olmak için bir gazetede çalışmak ve yazının baskı makinesinde basılarak yayınlanması lâzımdır. Halbuki bu meslekdaşın zamanında ne gazete ne de matbaa vardı. Eserler, doğrudan doğruya yazma kitap olarak çıkıyordu.
Meslekdaş olarak kabul ettiğim zat, Evliya Çelebi merhumdur..."
Ulunay çok doğru söylüyor. Meşhur "Seyahatnâme"yi bu gözle incelediğinizde Evliya'nın Türk gazeteciliğinin öncüsü olduğunu görürsünüz. Katıldığı savaşları ayrıntılarıyla anlatması bakımından bir savaş muhabiridir, gittiği diyarlardan bahsettiği kısımlar onu mükemmel bir gezi yazarı yapar, zamanının devletinin işleyişi konusunda verdiği bilgiler sayesinde de son derece başarılı bir siyasî muhabirdir.
Ama bütün bu önemine ve bu sene doğumunun 400. yıldönümünün kutlanacak olmasına rağmen, Evliya Çelebi hakkında bildiklerimiz son derece sınırlıdır.

ADI BİLE BİLİNMİYOR
Meselâ, henüz adı bile bilinmemektedir. "Evliya" sözü, Çelebi'nin mahlasıdır; "Mehmed Zıllî"
olduğu zannedilen isim aslında babasının adıdır ve meşhur Evliya'nın asıl ismi, hâlâ meçhuldür. Cildler dolduran o muazzam eseri dünya kadar bilgi ve ayrıntı ile doludur, her derde devâ kabilinden ne aranırsa vardır ama en önemli bilgiyi, yani kendi ismini yazmamıştır! Adı ortada olmadığı için hayatı konusunda arşivlerde yapılan araştırmalar sonuç vermemektedir ve hayat hikâyesi, eserinde kendisinden bahsettiği kısımlar ile sınırlıdır. Kim olduğu, memuriyetleri ve seyahatlerini tamamlamasından sonra ne yapıp ettiği, hattâ kesin ölüm tarihi hakkında elimizde hiçbirşey yoktur!
Evliya Çelebi'nin meşhur seyahatnamesinin tam metninin yayını bile, bundan iki-üç sene önce tamamlanabildi.
Elyazması nüshası Topkapı Sarayı Kütüphanesi nde bulunan Seyahatname'nin ilk yayınını, 1888'de İkdam Gazetesi'nin sahibi olan Ahmed Cevdet Bey başlatmış ama uzun seneler boyunca devam eden cildler dolusu bu yayın pek tatmin edici olmamıştı. Bazı yerlerin yanlış okunduğu, kasten eksik bırakıldığı ve hattâ sansüre uğradığı bile söylendi ama bu yayın, bir asır boyunca tek kaynak olarak kaldı.
Aradan geçen bu kadar sene boyunca, başta Türk Tarih Kurumu olmak üzere bu alanda yayın yapmakla görevli kuruluşlar Seyahatnâme nin üzerine her nedense eğilmediler. Dünya kadar ikinci, hattâ üçüncü derecede kaynak eserler yayınlandı ama Evliya Çelebi'nin eseri bir türlü hatırlara gelmedi.

2010 GİBİ OLMASIN!
Bundan çok seneler önce yapılması gereken bu iş, Çelebi'ye gönül vermiş iki kişinin, rahmetli Yücel Dağlı ile Seyit Ali Kahramanın himmetleri sayesinde hayata geçirildi ve seyahatnamenin saraydaki nüshasının tam metninin yayını, bundan iki-üç sene önce tamamlanabildi...
Bu sene, doğumunun 400. yıldönümü münasebetiyle Evliya Çelebi hakkında toplantılar yapılacak, sergiler açılacak, konferanslar verilecek ve daha başka etkinlikler düzenlenecek...
Umarım, işin içine girecek olan birileri Evliya Çelebi Yılı'nı da günübirlik programlarla doldurup tamamlayarak "2010 Kültür Başkenti" komedisine çevirmezler ve İstanbul un bu büyük evlâdının doğumunun 400. yılından geriye ismine yakışır birşeyler kalır!

Hiç yorum yok: