30 Ocak 2013 Çarşamba

İslamoğlu Kürt sorunu için konuştu: Barışan Galiptir


Daha önce 'Kürt Sorununa İslami Çözüm' konulu tebliği nedeniyle 1,5 yıl hapse mahkum edilen İslâmoğlu, yine barışa vurgu yaptı.

TIMETURK / Haber Merkezi

Yıllar önce Kürt Sorununa İslami Çözüm konulu tebliği sebebiyle 1,5 yıl hapse mahkum edilen İslâmoğlu, Kürt sorununda çözümün kalıcı adresini yeniden gösterdi.

Akabe vakfında irat ettiği hutbede “Türkiye barış için belki hiç bu kadar umutlanmamıştı” diyen İslâmoğlu barışın nasıl büyük bir değer olduğunu örneklerle anlattı.

BU KAVGADAN KİMSENİN KÂRI YOK

İslâmoğlu hoca hutbesini şöyle sürdürdü: Bu kavgadan kimsenin kârı yok. Bu kavgadan bu millet zarar etti ve devam ettiği sürece de her gün zarar edecek. Bu kavga bitmeli. Şunu açık bir şekilde söylüyorum: Kendim için neyi istiyorsam Kürt kardeşlerim için de aynı şeyi istiyorum. Türkler Kürtlerin abisi değil, eşit kardeşleridir. 
Şunu da ilave etmek isterim: Düne kadar Türk ırkçılığı ile mücadele ettik, bugün de karşımıza Kürt ırkçılığı çıktı. Biz her türlü ırkçılığın karşısındayız, isterse bu ırkçılığı yapan kendine Müslüman desin…

PARÇALANANI YEMEK KOLAY OLUR

Türk-Kürt kavgasının kimseye fayda sağlamayacağını söyleyen Mustafa İslâmoğlu Hoca, ''Parçalananı yemek kolay olur'' diyerek, hutbesini şu sözlerle sürdürdü:

Kardeş kavgasının kazananı olmaz. Savaş sürdükçe, ölüm sürdükçe, ortak hafızaya kan, kin, intikam düşer ve buna ancak şeytan sevinir, melekler üzülür... Kan, kin ve intikamdan sadece düşman sevinir, dost ise üzülür. Düşman sevinir, çünkü kardeşler arasına kan ve kin girince birleşemezler, bütünleşemezler.

KÜSLÜĞE İZİN VERMEYEN BİR DİN KATLİAMA İZİN VERİR Mİ?

Küslüğe izin vermeyen bir dinin, insanların birbirini katletmesine de izin vermeyeceğinin altını çizen İslâmoğlu hoca, her türlü parçalanmanın barışı zedeleyeceğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti; 

“Barışa tümüyle girin, bütünüyle girin. Parça parça, peyderpey girmeyin. Zira barış öyle bir şey ki, eğer tümüne talip değilseniz, bir parçanızı barışın dışında bırakırsanız, o hastalık gelir sizi bulur.”

NEYİMİZİ PAYLAŞAMADIK ALLAH AŞKINA?

Bizi İslam bir araya getirmişti, İslam bizi kardeş kılmıştı, bu kardeşlikten biz razıydık, memnunduk, mutluyduk... Fakat ne oldu? Bir şeyler oldu, aramıza fitneler girdi, şeytanlar girdi ve sonuçta böyle olduk... Kime yaradı? Neye yaradı? Geldiğimiz noktada kim kazandı? Ne oldu? Bu toprakların çocukları düne kadar birbirinin kardeşiyken ne oldu da sırtımızı döndük, neyimizi paylaşamadık Allah aşkına? Dolayısıyla “barış hayattır” diyoruz, aziz dostlar. Zira barıştığınız zaman kan durur, kan durunca kin durur, kin durunca intikam durur, savaş biter...

İslam dininin önceliğinin her zaman barış olduğunu vurgulayan İslâmoğlu Hoca, savaşın kazananı olmayacağına ve barışı isteyenin asıl kazanan olduğuna dikkat çekerek hutbesini şöyle sürdürdü:

BARIŞAN GALİPTİR

Barış ki galip olasın, galipsen barış... Barışan galiptir, barışı isteyen galiptir. Dolayısıyla, eğer bana sorarsanız galip kimdir diye; barışan galiptir derim.

Barış zaferdir, gerçek zaferdir. Barışın galibi mağlup, mağlubu ise bence galiptir. Dolayısıyla kazanmak isteyen ilk önce barışa koşsun. İlk defa barışa o yanaşsın. İlk defa barış diyen, koşan ve yanaşan taraf kazanan taraftır...

Galibiyet, gerçek galibiyet insanın hürmetine, ihtiramına, kerametine, değerine saygı göstermektir. Çünkü insanı Allah yaratmıştır ve Allah'ın var ettiğini var tutmak, insana düşen mukaddes bir görevdir.

Yüz yıllar boyunca bir arada yaşayan iki toplumun arasına nifak sokulduğunu vurgulayan İslâmoğlu hoca, barış sürecinde eski defterleri karıştırmanın doğru olmadığına, sorunların sağduyu ile çözülmesi gerektiğine dikkat çekti.

BARIŞACAK OLAN ESKİ DEFTERLERİ KARIŞTIRMAZ
“Barış fedakârlıktır, barışacak adam eski defterleri karıştırmaz. Olmuş, olmuştur... Geçmiş, bitmiştir... Tabii, ocaklara yangın düşmüştür. Hiç şüphesiz ciğerler yanmıştır. Anneler ağlamış, babalar ağlamış, kardeşler ağlamış, yuvalar ve ocaklar sönmüştür. Peki şunu mu söylemek lazım? “Benim ocağım söndü, onun ocağı da sönsün!” Bencilliğin en kötüsü, benim ocağım söndü, onun ocağı da sönsün demektir...” diyen İslâmoğlu hoca hutbesinin sonunda Yunus Emre’nin dizelerini hatırlattı. 

YUNUSU HATIRLAYALIM

Yunus’u hatırlayalım, Yunus’umuzu... Ne diyor? “Çerağıma kast edenin Hak yandırsın çerağını...” Ocağımı söndürenin diyor, Hak yandırsın ocağını... Yani, Hak onun da ocağını söndürsün demiyor, beddua etmiyor, dua ediyor... Budur, budur işte... Barış budur...

Barış umuttur, barışmayanların gelecekten umudu yok demektir. Barış biraz da gelecek nesillere umut vermektir. Gelecekten umudunu kesenler barışmazlar. Onlar bitmeyen bir savaşın ateşine tutunmuş ve cehennemlerini kendi elleriyle tutuşturmuşlardır.

Mustafa İslâmoğlu hoca, yıllar önce Ankara'da kapalı bir forumda sunduğu Kürt Sorununa İslami Çözüm başlıklı tebliğinden dolayı 1,5 yıl hapse mahkum edilmişti.


Mustafa İslamoğlu hoca'nın, bütünüyle derin anlam ve duygularla yüklü ''barış hutbesi'' sosyal medyada da geniş yankı buldu. Tamamını izlemek isteyenler, aşağıdaki linkleri kullanabilirler.

Hiç yorum yok: