Cahit Kayra ve Varlık Vergisi
DAHA önce de yeri geldiğinde birkaç defa yazmıştım: Türkiye'de entellektüel görünmenin yolu artık memlekete, geçmişe ve ortak değerlere hiç durmadan hakaretten geçer oldu...
Söze "Ah biz Türkler yok muyuz, bilseniz aslında ne kadar barbar milletiz!" diye başlar, "Anadolu'yu işgal edip Bizans gibi dünyanın en muazzam medeniyetlerinden birini yerle bir ettik" kerametini yumurtlar, "Birkaç yüzbin Ermeni ile Kürd'ü gözümüzü bile kırpmadan kıtır kıtır kestik" der ve nihayet "Bu işe hâlâ devam ediyoruz, önümüze çıkanı gözünün yaşına bakmadan kesip biçiyoruz" gibisinden büyük sözler ederseniz sizden büyük entellektüel, sizden âlâ aydın ve sizden daha çağdaşı yoktur!
Türkiye'de 1942'de yürürlüğe konup 1943'te kaldırılan Varlık Vergisi, son zamanlarda bu şekilde "entel" görünmenin başta gelen vasıtalarından biri halini aldı. Ekrana çıkan herbiri birbirinden aydın zevât söze gene "Aaah biz Türkler! O zavallı gayrimüslimlere neler neler yaptık! Onları nasıl mahvettik bir bilseniz..." diye giriyor, üstelik sadece konuşmakla kalmayıp hakaret, küfür ve iftira ile dolu kitaplar yazıyor, böylelikle hem ne kadar aydın olduklarını ortaya koyuyor, hem de ayrıntıları pek bilinmeyen Varlık Vergisi meselesini günışığına çıkarttıklarını zannediyorlar.
DEFTERDAR'IN KİTABI
Varlık Vergisi hakkında, konuyu şimdiye kadar etraflı bir şekilde ele alan tek bir eser vardı: Zamanın İstanbul Defterdarı ve verginin en tepedeki uygulayıcısı Faik Ökte'nin 1951 'de çıkarttığı "Varlık Vergisi Faciası" isimli kitabı... Vergi ile ilgili olarak son senelerde söylenen herşey ve yapılan bütün yayınlar sadece bu kitaba dayanıyor ama Ökte'nin 1950'de Demokrat Parti'nin iktidara gelmesi üzerine başına bir işler açılmasının önüne peşinen geçmek maksadıyla kaleme aldığı ve tek parti dönemini eleştirdiği kitabında yazdıklarının üzerine tek bir satır ilâve bile yapılmıyordu. Yapılmamasını bir tarafa bırakın, Faik Ökte'nin bazı ifadeleri akıllara estiği gibi yorumlanıyor ve iş mutlaka "Ah biz zalim zalim Türkler" bahsine getiriliyordu
1940'11 senelerde Varlık Vergisi'ni uygulayan maliyeciler arasında bugün hayatta bulunan sadece tek bir kişi var: Maliyeciliğinin ya-nısıra siyasetçi, edebiyatçı ve hepsinden önemlisi Türkiye'nin başta gelen "gerçek" entelektüellerinden olan Cahit Kayra...
Varlık Vergisi günlerinin genç maliyecisi Cahit Bey, 70 sene sonra ilk defa geçen hafta konuştu ve uygulamasına bizzat katıldığı bu verginin aslında ne olduğunu ve niçin konduğunu ayrıntılarıyla anlatan bir kitap çıkardı: "Savaş, Türkiye, Varlık Vergisi".
OKUYUN VE ÖĞRENİN!
Cahit Kayra, kitabı yazmasının sebebinin Varlık Vergisi hakkında her aklına esenin ortaya çıkıp etrafa çamur atması olduğunu kendisine mahsus zarafeti içerisinde söylüyor ve vergi ile ilgili bilinmeyen birçok hususu ayrıntılarıyla anlatıyor. Meselâ verginin sadece gayrımüslimlere uygulandığı iddiasının cehaletten kaynaklandığını, Varlık Vergisi'nin Müslümanlar'dan da alındığını, hattâ Müslüman mükelleflerin kişi başına 6 bin 102, gayrımüslimlerin ise yine kişi başına 5 bin 326 lira ödediğini, dolayısı ile Müslümanlar'dan yani Türkler'den daha fazla vergi tahsil edildiğini yazıyor.
Üstad Cahid Kayra, eserinde İkinci Dünya Savaşı yıllarında dört bir tarafı kan ve ateş ile çevrilmiş olan Türkiye'nin beslemek zorunda kaldığı büyük bir orduyu ayakta tutabilmek için hem Varlık, hem de birilerinin bilmediklerinden olacak henüz dillerine dolamadıkları Toprak Mahsulleri Vergisi'ne muhtaç olduğunu söylüyor. Sonra, "Bu vergilerin konması şarttı. Böyle yapmasaydık, Türkiye bugün çok daha başka bir halde, perişan bir vaziyette olurdu" diyor.
Oturdukları yerden sadece ahkâm kesip hakaretler yağdıran mâlûm takımın, 1917 doğumlu olan ve hâlâ hiç durmadan çalışıp eserler veren Cahid Kayra'nın bu son kitabından öğrenecekleri çok şeyler vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder