5 Ocak 2013 Cumartesi

Baronların, lordların ve patronların savaşı-Ahmet Ünal


Petrol ve silah endüstrileri arasındaki sorun o kadar çok yönlü ki üzerinde ciltlerle kitap yazsanız yetersiz kalır. Yazıya önce birkaç veri ile başlayalım. 

Rusya’nın enerji şirketi Gazprom, 44,459 milyar dolar kârıyla, Forbes dergisi tarafından 2011’de dünyada en çok kazandıran şirket olarak duyuruldu. Listede ikinci sırayı Amerikan petrol devi Exxon-Mobil (41,6 milyar dolar) aldı. Bir önceki yıl Suudi Arabistan’ın Aramco şirketi listede ilk sıradaydı. 

İlk ondaki şirketler arasında üçüncü olan Çin Sanayi ve Ticaret Bankası dışında, Royal Dutch Shell, PetroChina, BP, Pemex, Chevron, Kuwait Petroleum ve Iranian Oil and Gas Company en kazançlı şirketler sıralamasında ilk 10’da yer alıyor. Adında Kuveyt, Suudi Arabistan ve İran yazmasına bakmayın hepsi Amerikan ve İngiliz şirketlerinin yerli şubeleridir.

Önceki gün basına yansıyan başka bir haberde, Çin’in Irak’ta pay istediği, PetroChina şirketinin Amerikan Exxon-Mobil’den Irak’ın güneyindeki petrol sahasını 50 milyar dolar karşılığında satın alacağı belirtiliyordu. Bundan kısa bir süre önce de Çinli Sipopec firmasının Kürt bölgesinde petrol arama çalışmalarını yürüttüğü basına yansımıştı. Kuzey’i bırak, güneyde anlaşalım diyorlar...

Çin kendisine ayrılan Orta Afrika’daki petrol havzasını Libya üzerinden Akdeniz’e bağlamak istediğinde Kaddafi’nin başına neler geldiğini herkes gördü. Tahran’la dünyanın en kapsamlı doğal gaz ve petrol anlaşması imzaladığında da BM ambargosu tekrar İran’ın boğazını sıkmaya başladı. Irak pastası ise o kadar büyük ki Çin’i bile doyurabilir! Ama biz hâlâ etkisiz eleman durumundayız. Çünkü büyük petrol ve doğal gaz şirketlerimiz yok!

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA), “Dünya Enerji Görünümü Raporu” na göre Irak, 20 yıl süreyle petrol ihracatından yıllık ortalama 200 milyar dolar kar elde edecek. Bu sayı bile Irak’ın 10 yıldır niçin işgal altında tutulduğunu tek başına açıklamaya yeter. Irak’ın petrol gelirinin büyük bir kısmı, işgalcilerin savaş masrafları karşılığında ipotek altındadır. Nitekim petrol sahanın küçük bir kısmının dahi bedeli 50 milyar dolardır. 

Türkiye son aylarda genel olarak İngiliz hakimiyeti altındaki Kuzey Irak’la doğrudan anlaşma yaparak, çıkarılacak petrolü Kerkük-Yumurtalık güzergahından Akdeniz’e akıtmayı düşünmektedir. Boru ve doğal gaz hattı kurulamasa dahi Kuzey Irak’tan çıkacak petrol Türkiye’nin ihtiyacını önemli oranda karşılayabilecektir.

ABD ise genel hatlarıyla Bağdat hükümetiyle anlaşmıştır. Yoksa ülkesinde petrol çıkarma izni(!) verdiği Exxon tarafından dahi lafı kale alınmayan hatta bir şirket ’CEO’su kadar ülkesinde itibarı olmayan Irak’taki Maliki hükümetinin Türkiye’ye kafa tutması mümkün müdür? Hepsi patronlarına göre tavır almaktadır.

Petrol baronlarının, savaş lordlarının ve tüketim patronların aralarındaki rekabette değerler, inançlar, kültürler, etnik farklar, dini ve mezhebi ayrılıklar sadece birer bahanedir. Batı Afrika’ya ve Asya’ya girmeden önce bu kadar kan akmıyordu. Güncel bahaneler eskiden de mevcuttu ancak bugünkü kadar vahşetle sonuçlanmıyordu. 

Bugün iç ve dış politikada sıklıkla kullandığımız ‘ihanet’ ve ‘dostluk’ kavramlarının içi egemen güç odakları tarafından doldurulmaktadır. Kendimize ait olmayan kavramlarla birbirimizi suçluyoruz. Dikkat edelim!

Eskiden iki kabile veya ülke savaştığında birkaç yıl sonra işler yeniden yoluna girerdi. Şimdi düşmanlıklar bir türlü son bulamıyor. ABD operasyon düzenlediği Afganistan ve Irak gibi ülkelere askeri zafer kazanmak için işgal etmiyor. Aksine istikrarsızlığı sürekli hale getirerek ekonomik yatırımlarını kalıcı hale getiriyor. Suriye’yi de paylaşırken ülkeyi Babil kulesinden farksız hale dönüştürdüler. Eskiden adını duymadığımız onlarca örgüt türedi. Her devlet kendisine Akdeniz havzası paylaşılırken ileride yapılacak anlaşmalarda kullanılmak üzere her an patlatılacak bir sigorta arıyor.

Bu durumda ABD’nin Irak’ta ve Afganistan’da yenildiğini zannedenler, şapkalarını önlerine koyup yeniden düşünmelidir. Eğer kısa bir sürede demokrasiyi hakim kılıp çekilseydi, askeri varlığını nasıl finanse edecek ve imha etmek mecburiyetinde olduğu silah ve mühimmatın faturasını kime ödetecekti!

Hiç yorum yok: