30 Aralık 2012 Pazar

BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? - Sedat Laloğlu

BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? -1


Bu yazı dizimizle beraber BDPS/KRS'nin dünyayı ve tüm insanlığı nasıl yönettiğini, dünya insanlığının ekonomik, siyasi istikametini nasıl belirlediğini ve yakın tarihte meydana gelmiş olayların gerçek nedenlerini ve geliş biçimlerini yazarak, BDPS/KRS'nin yakın zamanda nasıl ve kim tarafından keşfedildiğini ve çözümün nasıl gerçekleşebileceğini paylaşarak bu yazı dizisini bitirmeye çalışacağız.

Herşey asıl mesleği kuyumculuk olan Yahudi Amschel Moses Bauer'in 1743’te Almanya nın Frankfurt kentinde bir sikke dükkanı açmasıyla başladı. Dükkanın kapısının üstüne altı köşeli, bildiğimiz İsrail bayrağındaki Davut yıldızının olduğu kırmızı bir tabela astı. Çevredeki herkez dükkanı“Kırmızı Tabela” lı şirket olarak tarif ediyordu. “Kırmızı Tabela” Almanca'da “Rothschild” olarak yazılıyordu.
Amschel'in Mayer adında çok zeki ve entelektüel birikimi yüksek olan bir oğlu vardı. Zamanının çok büyük bir kısmında oğluna borç verme işi ve finans işinin temel dinamiklerini öğretiyordu. Babasının 1755 yılında ölmesiyle Mayer Hannover de Oppenheimer'lerin sahibi olduğu bir bankada tezgahtar olarak çalışmaya başladı. Üstün yetenekleri ve kabiliyetinden dolayı kendisine küçük bir ortaklık verildi.
Kısa süre sonra Frankfurt'a geri dönen Mayer babasının 1743'de kurduğu işi satın aldı ve kırmızı tabela hala kapının üzerinde asılı idi.
Mayer Amschel Bauer olan ismini tekrar Rothschild olarak değiştirdi.
Tezgahtar olarak çalıştığı bankadaki en büyük deneyimi hükumetlere ve krallara borç vermenin en kısa sürede en kazançlı ticaret olduğunu öğrenmek olmuştu.
Mayer Rothschild'in 5 oğlu vardı. Amschel, Salomon, Nathan, Karl ve Jakob. Mayer ömrünün geri kalanını “Havadan Para Yaratma” ve “Parayı Manüpüle Etme” (BDPS/KRS) nin gizli tekniklerini oğullarına öğretmekle geçirdi. Kısa süre sonra Amschel Farnkfurt'a, Salomon Viyana'ya, Nathan Londra'ya, Karl Napoli'ye ve Jakob ise Paris'e gitti.
Özellikle Nathan bankacılık işine diğer kardeşlerinden daha çok yakınlık gösterdi. Rothschild sülalesiyle Londra'daki Bank of England arasında kısa sürede bağlar kurmaya başladı.
Mayer Rothschild Avrupa'daki kral ve hükümdarların ekonomilerini etkilemek ve kontrol edebilecek gücü ele geçirmek için, bu gücün kilisenin elinden almak gerekir, kanaati uyandı ve hemen harekete geçti. Bunu gerçekleştirmek için gizli bir Satanist Tarikat oluşturmak için Katolik rahip olan Adam Weishaupt'un yardımını sağladı.
Adam Weishaupt aslen Yahudi olup Cizvitlerce eğitildiğinden Katolik olmuştu. Dolayısıyla Cizvitlerden nefret ediyordu. Hatta bu nefreti sonunda kendisini ateist yapmıştı. 1775 yılında Rothschild'ler tarafından çağrıldığında derhal kiliseyi terk etti ve Mayer'in emri üzerineİlluminati'yi örgütlemeye başladı.
1 Mayıs 1776 tarihinde (ki bu tarih günümüze kadar ve maalesef ülkemizde bile komünistlerce işçi bayramı olarak kutlanmaktadır) gizli İlluminati Tarikatı'nı 5 üyeyle kurdu. (Ayrıca 1776 tarihi Roma rakamlarıyla doların üzerindeki piramitin altında yazılıdır)
Weishaupt 1777'de kurduğu bu tarikatı için hem yeni bilgiler hemde yeni üyeler kazanabilmek amacıyla Mason örgütüne girdi.
1782 yılında bu tarikatın üye sayısı 300 kişiydi. Hatta üyeler arasında Goethe ve Mozart gibi ünlü isimlerin de olduğu söyleniyordu.
1784 yılında Weishaupt Fransız Devrimi hakkında emirlerini yayınladı. 1 yıl sonra Bavyera hükumeti İlluminati örgütünün yasadışı olduğu ilan etti ve kapattı.
Bunun üzerine İlluminati'ler Mason Locaları olmak üzere benzer tarikatlara dağıldılar.
1789-1793 meşhur Fransız Devrimi İlluminati'nin planları doğrultusunda gerçekleştirildi. Bu devrime neden ihtiyaç vardı. Çünkü hem yeni bir anayasa getiriliyordu, hem Roma Katolik Kilise'sinin vergi toplama hakkını elinden alınıyordu, hemde vergiden muafiyetini kaldırıyordu.
Bavyera hükümetinin yasaklamasıyla bu komplocular önce İsviçre'ye, oradan da Londra'ya ve nihayet ABD'ye taşındılar.
Mayer Amschel Rothschild 1790'da ünlü sözünü haykırıyordu: “Bir ulusun parasını ben basayım ve kontrol edeyim, yasalarını kimin yazdığına aldırmam.”
1 yıl sonra George Washington kabinesindeki ajanları Alexander Hamilton aracılığıyla ABD'nin ulusal parasını ele geçiriyor, 20 yıllık izinle First Bank Of the United States adlı bir merkez bankası kuruluyordu.
Mayer Rothschild Avrupa nın 4 bir köşesinde bankacılık imparatorluğu ile kök salıyordu. Avusturya İmparatorluğunun baronları ünvanını kazanan oğulları çok geçmeden Bank Of England'ın kontrolünüde ele geçirdiler.
1811 yılında Rothschild'lerin First Bank of America'sının izni bitti ve ABD kongresi yenilemeyi reddetti. Bu durumdan oldukça rahatsız olan Nathan Mayer Rothschild  “Ya yenileme başvurusu kabul edilir ya da ABD kendisini en yıkıcı savaşın içinde bulur” tehdidini yaptı. Baktı ki tehditi kale alınmıyor bu sefer “Şu saygısız Amerikalılara bir ders verin. Bunları sömürge statüsüne geri getirin.” dedi.
Harekete geçtiler. Mayer Rothschild'in parasıyla desteklenen İngilizler, ABD'ye savaş açtılar. Amaç savaşta borçlandırıp First Bank of the United States'in iznini uzattırmaktı. Bu hedef tutmayınca bu sefer İlluminati ajanları devreye girerek ABD içinde iç karışıklık başlattılar.
1820 yılına gelindiğinde Bank Of England üzerindeki sıkı bir kontrolü bulunan Nathan Rothschild şöyle diyordu; “İngiltere tahtında hangi kuklanın oturtulduğu beni ilgilendirmez. İngiltere nin para tedarikini kontrol eden kimse İngiltere'yi kontrol eder. Ben de İngiltere'nin para tedarikini kontrol ediyorum.” diyordu.
Rothschild ailesi modern çağlardaki tüm savaşlarda her iki tarafı da destekliyordu. Savaşlarda her iki tarafıda finanse etmek için Avrupa'nın her tarafına yaydıkları bankalarını, gizli rotalardan ve hızlı kuryelerden oluşan posta ağıyla idare ediyorlardı.
Rothschild'in kuryelerinden birisi de Rothworth'tu. Waterloo Savaşının sonunda İngilizler kazanınca Rothworth İngiltere'ye doğru yola çıkıyor ve herkesten önce Nathan Mayer Rothschild'e ulaşıyordu. Nathan İngiliz hisse senetlerini satma emri veriyordu. Diğer borsacılar İngilizlerin savaşı kaybettiklerini düşünüyor ve hızla ellerindeki hisseleri satıyorlardı. Hisseler tepe taklak değer kaybediyor ve sonunda Mayer hepsini toplama emri veriyordu.
İngilizlerin savaşı gerçekte kazandığı haberi geldiğinde hisseler önceki düzeyine çıkıyordu ve Mayer Rothschild bu işten 1 e 20 kazanç elde ediyordu. Bununla Rothschild'ler İngiliz ekonomisini tamamen kontrol altına alıyorlardı.
İngiltere artık dünyanın finans merkezi olmuş ve Rothschild'lerin kontrolünde yeni bir Bank of England oluşturuluyordu.
Bu adım Dünya İmparatorluğu'na giden en önemli adımdı. Tüm insanlık yavaş yavaş kontrol altına alınmaya başlanıyordu.
Devam etmek ümidiyle…
Selam ve Dua İle…

BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? -2

Rothschildler 1814’de Viyana Kongresine katıldılar. Amaçları bir dünya hükümetinin kurulmasını sağlamaktı. Çünkü Avrupa hükümetlerinin çoğu Rothschild’lere borçluydular. Sadece Rus Çar’ı I.Aleksander bu plana itiraz ediyordu. Kongrede de bu yönde etkili olmuştu.
Nathan Mayer Rothschild bu tavra çok sinirlenmişti. Hatta kongrenin hemen akabinde Çar Aleksander’in bütün sülalesinin yok edilmesi ile ilgili yemin etmişti. Bu öyle bir kinle edilmiş yemindi ki 102 yıl sonra Rothschild’lerin finanse ettiği Bolşevikler bunu yerine getirmişti.
1816 yılında ABD kongresi çıkardığı yasayla para tedariğini Rothschild’lerin kontrolündeki Second Bank of America’ya 20 yıllığına bırakıyordu. Bu İngiltere ile savaşın ve binlerce ABD ve İngiliz askerlerinin ölümüyle sonuçlanan savaşın bitişi demekti.
Fransızlar Waterloo’daki feci savaşın ardından yeniden ayağa kalkmak için borç aldılar.1818’de Rothschild’ler Fransa’nın da para tedariğini ele geçirdiler.
1832'de ABD Başkanı Andrew Jackson ikinci kez seçilmek için “Jackson and No Bank” sloganıyla kampanya başlattı. Amacı Rothschild’lerin kontrolünden ABD’yi kurtarmaktı.
Şöyle haykırıyordu; “Siz bir yığın hırsız, engerek yılanısınız. Ve ben sizi Tanrı’ya yemin ederim ki, bozguna uğratacağım.”
30 Ocak 1835’de Başkan Jackson suikaste uğradı. Suikastçi’nin iki silahıda ateş almadı ve bu şekilde kurtuldu.
Jackson mücadelesini yıllarca devam ettirdi. Rothschild’lere fırsat vermedi.
Bunun üzerine Rothschild’ler ABD’deki üçüncü bankaları olan Federal Reserve'yi kurdular.
1835’te İspanya’daki Almedan civa madenlerini kullanma haklarını elde etmişlerdi. 1840’ta Bank of England’ın altın ve gümüş brokerleri olurlar. (Şimdilerde kampanyalarla toplanan altınların gittiği adres!..)
Avrupa’da bu olaylar gerçekleşiyordu. Diğer tarafta İlluminati, Almanya’da “Haklılar Birliği” (Bund Der Gerechten) adlı örgütü kurar ki, bu örgüt daha sonraları asıl adı Mordehay olan Askenazi Yahudisi Karl Marks tarafından Komünistler Birliği’ne dönüştürülür.
Yeri gelmişken belirtelim, 33.derece Mason olan Karl Marks; “Asıl amacım Tanrı’yı tahtından indirmek ve kapitalizmi ortadan kaldırmak” diyerek 1848’de “Komünist Manifesto” 'yu yayınlıyordu.
Aynı tarihlerde Frankfurt Üniversitesi’nden Karl Ritter “Nietzscheanizm” temelini oluşturan karşı tezini yayınlıyordu. Bu daha sonra Faşizm’e ve Nazizm’e dönüşecek 1. ve 2. Dünya Savaşlarının fitilini ateşliyordu.
Marks, Ritter ve Nietzsche Rothschild tarafından finanse edilmişlerdi.
1865’te ABD Başkanı Abraham Lincoln şöyle diyordu; “İki büyük düşmanım var, Biri önümdeki Güney Ordusu, diğeri arkamdaki finans kurumları” Aynı yıl 14 Nisan'da suikastle öldürülüyordu.
Rothschild’ler ABD'ye geldiklerinde şu önemli kararları almışlar ve kendilerine hedef olarak koymuşlardı.
     -ABD para sisteminin kontrolünü ele geçirecek bir Merkez Bankası sistemi kurmak.
     -Bir bedel karşılığında illüminati elemanı olarak çalışacak kişileri bulmak ve bunları Federal Hükümet, Kongre, Yüksek Mahkeme ve tüm kurumlarda çalıştırmak.
     -Ulusların içerisinde azınlık huzursuzlukları oluşturmak özellikle siyahlar ve beyazlar arasında büyük bir karşıtlık çıkarmak.
     -ABD'de başta Hıristiyanlık olmak üzere dini ortadan kaldıracak bir hareketi oluşturmak.
Aslında bu hedeflerini ABD için ortaya koymuşlardı. Fakat bugün geldiğimiz noktada Rothschild’lerin yönettiği bugünkü dünya ülkelerinin hemen hepsinde bu hedeflere ulaşılmış durumda. Hatta sözde “Arap Baharı” denilen İslam coğrafyasındaki şu anki kaos da bu alınan kararların neticesinde uygulanmaktadır.
Öte yandan Rothschild’ler tarafından İlluminati içerisine sokulan Albert Pike 3 dünya savaşı ve çeşitli devrimler için hazırladığı raporunu teslim eder. Bu raporun hayata geçirilmesinde finansal destek sağlamak amacıyla Floransalı bir banker olan Adriano Lemmi (33. derece mason) projenin sorumlusu olarak atanır.
Pike'nin daha sonradan ortaya çıkan dünya insanlığının nasıl felakete götürüldüğü belirtilen mektubunda şunlar yazıyordu. “1. Dünya Savaşı, İlluminati’nin Rusya’daki Çarların iktidarını devirmesine izin vermesi ve bu ülkeyi ateist komünizmin bir kalesi haline getirmesi için meydana getirilmelidir. İlluminatinin ajanları İngiliz ve Alman İmparatorlukları arasındaki ayrılıkları körükleyerek savaş çıkartılacaktır. Savaşın sonunda komünizm inşa edilecektir ve diğer hükümetleri ortadan kaldırmak ve dinlerini zayıflatmak için kullanılacaktır.”
1871 ‘de Albert Pike'nin eş komplocusu Otto Von Bismarck’ın kontrolünde oluşturulan Almanya’nın siyasal ittifaklarının 1. Dünya Savaşını nasıl çıkardıkları daha sonraki tarih kitaplarında ayrıntılı olarak ortaya konulmuştur.
Mektuptan devam edelim. “2.Dünya Savaşı faşistlerle Siyonistler arasındaki farklılıklardan avantaj sağlamak amacıyla kışkırtılmalıdır. Bu savaş, Nazizmin tahrip edilmesi ve Siyonizm’in, Filistin’de bağımsız bir İsrail devleti kuracak kadar güçlenmesi için çıkarılmalıdır. Uluslararası Komünizm ihtiyaç duyacağımız zamana kadar dizginlenip kontrol altında tutulmalı ve Hıristiyanlığı dengelemek için güçlü hale getirilmelidir.”
1945’te Ttuman, Churchill ve Stalin arasındaki Potsdam Konferansı’nda Avrupa’nın büyük bir kısmı Rusya’ya verilmişti ve dünyanın öte ucunda da Japonya’yla savaş sonrasında komünizm dalgası Çin’i kaplıyordu.
Mektubun son kısmında şöyle yazıyordu. “3.Dünya Savaşı illüminatinin ajanları tarafından Siyonistlerle İslam Dünyası’nın Liderleri arasında oluşturulacak farklılıklardan avantaj sağlamak amacıyla kışkırtılmalıdır. Savaş, İslam (Müslüman Arap Dünyası) ile Siyonizm’in (İsrail) birbirlerini karşılıklı olarak tahrip edecekleri bir şekilde yürütülmelidir. Bu arada, bu konuda bir kez daha bölünmüş olan diğer uluslar komple fiziksel, ahlaksal, spritüel ve ekonomik tükeniş noktasına kadar savaşmaya zorlanacaktır…”
19. yüzyıla gelindiğinde Rothschild’ler İngiltere’de, ABD’de, Fransa’da, Almanya’da, Avusturya’da ve İtalya’da kontrol edici bir güce sahiptiler.
Avrupa’da ve dünyada ulaştıkları gücü gören ve buna karşı muhalefet eden insanları ve grupları etkilemek ve kontrol altına almak için 1800’lerin sonunda Rothschild’ler Reuters Haber Ajansı’nı satın alırlar ve ardından medya zincirlerini genişleterek hemen hemen bütün dünyada bir kontrol ağı kurmaya başlarlar.
1897 yılında Rothschild’ler Siyonizm’i tanıtıp yükseltmek için 1. Siyonist Kongresi’ni Münih’te toplamak isterler. Gelen çok büyük bir muhalefet sonrası Kongreyi İsviçre’nin Basel Kentine taşımak zorunda kalırlar. 29 Ağustos'ta yapılan kongrede başkanlığa Theodore Herzl seçilir. Rothschild’lerin altı köşeli yıldızının sembol olarak kullanılması için karar alınır. Bu sembol 51 yıl sonra kurulacak olan İsrail Devletinin bayrağının da sembolü olacaktır.
Devam etmek ümidiyle…
Selam ve Dua İle…


BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? -3

Diğer yazımızda 1897 yılında Rothschild’lerin finansörlüğüyle 1. Siyonist Kongresi’nin İsviçre’nin Basel Kentinde yapıldığından, kongrede başkanlığa Theodor Herzl’in seçildiğinden Rothschild’lerin altı köşeli yıldızının sembol olarak kullanılmasına karar verildiğinden bahsetmiştik.
Bu kongrenin en önemli olaylarından biri Siyonist Bilgelerin Protokolleri idi. Şimdilerde dünyayı yöneten bu gücün düşüncelerinin arka planının neler olduğunu, kafalarının nasıl çalıştığını çok net bir şekilde ortaya koyan bu protokollerdi.
“Protokol” sözcüğü burada Siyonist Bilgelerin Toplantıları’nın tutanakları anlamına gelmektedir. Bu protokoller Siyon’un egemenlerinin en içteki halkasına yapılan sunumların özünü vermektedir.
Şimdi bu protokollerden önemli gördüğüm bazılarını bu yazımıza aktararak nasıl bir güç ve planlarıyla dünya insanlığının karşı karşıya olduğunu anlatmaya çalışacağım.
“Siyasal özgürlük bir düşüncedir, fakat bir gerçeklik değildir. Bu düşüncenin, uygulanmasının gerekli görüldüğü her yerde insan kitlelerini, iktidarda olan bir diğer partiyi yerle bir etmek amacıyla birisinin partisine cezp etmek düşüncesini ve nasıl uygulanacağını bilmek gereklidir.” (Protokoller 1, Madde 6)
Yani iktidarlar ve muhalefetler nasıl kontrol edilir ve el değiştirilir, düşüncesi anlatılmaya çalışılıyor.
“Hakkımız güçte yatmaktadır.”Hak” sözcüğü soyut bir düşüncedir ve bunu hiçbir şey kanıtlamaz. Bu sözcüğün anlamı yalnızca şudur: Bana istediğimi verin ki ben de bununla senden daha güçlü olduğum konusunda bir kanıta sahip olayım.” (Protokoller 1, Madde 12)
“Tatmin edici eylem biçimleri tasarlamak için kitlelerin alçaklığını, gevşekliğini, istikrarsızlığını, kendi yaşamın ya da kendi refahının koşullarını anlamak ve saygı duymak konusundaki kapasitesizliğini göz önüne almak gereklidir.” (Protokoller 1, Madde 18)
“Yahudi Olmayan Halklar alkollü içkilerle şaşkınlaşmışlardır; onların gençlikleri klasisizmle ve özel ajanlarımızla, öğretmenlerle, dalkavuklarla, zenginlerin evlerindeki mürebbiyelerle, kâtiplerle ve diğerleriyle, Yahudi Olmayan Halklar tarafından ziyaret edilen aptalca harcama yerlerindeki kadınlarımızla sokulduğu ahlaksızlıkla aptallaşmıştır.” (Protokoller 1, Madde 22)
“Bizim karşı işaretimiz Güç ve Kandırmadır. Siyasal olaylarda sadece güç fetih eder, özellikle de devlet adamlarına özgü yeteneklerden gizlenmişse. Siyasette, eğer başkalarını teslim alıyor ve egemenliği garanti altına alıyorsak, başkalarının mülkiyetlerine tereddütsüz el koymayı bilmek gereklidir.” (Protokoller 1, Madde 23)
“Bize atama gücü veren, isteğimize tabi kılan, işte bu halkın temsilcilerini değiştirmeolanağıdır.” (Protokoller 1, Madde 29)
“Siyasette ve idari işlerin yönetiminde kayma yapmayı önlemek için ulusların düşüncelerini, karakterlerini, eğilimlerini dikkate almak bizim için kaçınılmazdır.” (Protokoller 2, Madde 4)
“Biz, bize açık olan tüm gizli yer altı yöntemleriyle ve tümü elimizde olan altının yardımıyla Bütün İşçi Kalabalıklarını aynı anda Avrupa’nın tüm ülkelerinde sokağa dökeceğimiz bir Evrensel Ekonomik Kriz yaratacağız. Bu kalabalıklar, cehaletlerinin basitliği içinde beşiklerinden beri kıskandıklarının ve mallarını yağmalayabileceklerinin zevkle kanını dökmeye koşacaklardır.” (Protokoller 3, Madde 11)
“Kendimize tüm partilerin, tüm yönlerin liberal fizyonomisini takınacağız ve bu fizyonomiye,Dinleyicilerin Sabrını Tüketecek ve Konuşmadan Tiksindirecek kadar çok konuşan bir hatibin sesini vereceğiz.” (Protokoller 5, Madde 9)
“Kamuoyu Kanaatini elimize almak için tüm taraflardan birçok çelişen görüşü, Yahudi Olmayanların labirentte kafalarını kaybedecekleri ve siyasi konularda hiçbir görüş sahibi olmamanın en iyisi olduğunu görmelerine yetecek kadar zaman süresi boyunca ifade ettirerek onu bir şaşkınlık durumuna getirmeliyiz ki bu, kamuya anlaması için verilmez, zira bu sadece kamuyu yönlendirenlerce anlaşılabilir.”( Protokoller 5, Madde 10)
“Ulusal başarısızlıkları, alışkanlıkları, tutkuları, sivil yaşamın koşullarını o ölçüde çoğaltmak ki herhangi birisi için, ortaya çıkan kaosun neresinde olduğunu bilmek mümkün olmasın ki insanlar sonuçta birbirini anlayamasınlar.”( Protokoller 5, Madde 11)
“Yahudi Olmayanların gençliğini, kafalarına sokulan o olmasına rağmen yanlış olduklarını bildiğimiz prensiplerle ve teorilerle yetiştirerek kandırdık, aklını karıştırdık ve yozlaştırdık.”         (Protokoller 9, Madde 10)
“Hükümetlerin ve halkların siyasette dış görünüşle tatmin olduklarını aklınızda tutmanızı istiyorum.” ( Protokoller 10, Madde 1)
“Yahudi Olmayanlar bir koyun sürüsüdür ve biz onların kurtlarıyız. Ve biliyor musunuz kurtlar sürüyü yakalarsa ne olur?..” (Protokoller 11)
Basını kontrol edeceğiz. Tek bir duyuru bile bizim kontrolümüz olmaksızın kamuoyuna ulaşmayacak.” (Protokoller 12)
İşte bu şekilde dünya insanlığını kontrol eden bu güç (canavar) bu şekilde 24 “Protokol” ve içeriğindeki maddelerle devam edip gidiyor. Buraya tamamını değil de önemli gördüklerimi alarak konunun vahametini anlatmaya çalıştım.
Dolayısıyla karşı karşıya olduğumuz gücün öyle sıradan ve günü birlik metotlarla çalışmadığını göstermek istedim.
Zaten bu seri yazılarımızla inşallah BDPS/KRS'nin tarihi süreçlerini, dünya olaylarını nasıl yönettiğini ve bu olayların gerçek sebeplerinin bize anlatıldığı klasik öğretilerinden farklı olduğuna dikkat çekmek istiyorum.
Bir hususu daha paylaşmak gerekir. Bu seri yazılarımızla gelen maillere ve sorulara ayrıca önümüzdeki yazılarımızda cevap vermek istiyorum. Şimdilik sadece tavsiye babında şunları söyleyeyim, BDPS/KRS'nin şimdilerde ülkemizi ve dünyayı hangi teknik kabullere göre yönettiğini ve hangi paradigma üzerine kurulu olduğunu Prof. Dr. B.Gültekin Çetiner Hocamızın yazılarından takip edebilirsiniz. BDPS/KRS'nin çözümü, bu gücün geleceği, planları ve bu güce karşı dünyada ve ülkemizde nasıl bir alternatif hareket, bir duruş konulabilir ve bu güç hangi sistemle yerle bir edilebilir? Sorularının cevaplarını da BDPS/KRS'nin deşifre edilmesini sağlamışProf. Dr. Mete Gündoğan Hocamızın yazılarından öğrenebilirsiniz.
Devam etmek ümidiyle…
Selam ve Dua İle…

BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? -4

Rothschild destekli bir grup Siyonist Yahudi, Komünist darbeyle Rus Çarı’nı devirmek için girişimde bulunuyordu. Tabi başarılı olamayınca Rusya’dan kaçmak zorunda kaldılar ve Almanya ya sığındılar.
Woodrow Wilson 4 Mart 1913 tarihinde ABD’de başkan seçildi. Başkanlık koltuğuna oturduktan hemen sonra Eskenaz Yahudisi Samuel Untermyer tarafından ziyaret edildiğinde kendisine Princeton Üniversitesi’nde öğretim görevlisiyken bir meslektaşının karısıyla yaşadığı ilişki hatırlatıldı ve 40 bin dolar para istendi.
Başkan da bu para yoktu. Untermyer 40 bin doları kendisi cebinden ödemeyi teklif eder ve karşılığında ABD Üst Mahkemesi’nde boşalacak ilk yere kendisinin önereceği birisinin atamasının yapılmasını söyler. Çaresiz Wilson bunu kabul eder.
Bu arada önemli bir gelişme olur. Başkan bu işlerle meşgul edilirken Jacob Schiff Anti Defamation League’i (ADL – Anti Kara Çalma Birliği) ni kurar. Bu örgütün Rothschild’lerin dünyayı yönetme ideolojilerini sorgulayan ya da bu ideolojiye meydan okuyan herkesi ‘anti semitizm’le” suçlamak için kurulmuştur.
Herkes bu örgütle uğraşırken aynı yıl içinde ABD’deki son ve günümüzdeki Merkez Bankaları yani Federal Reserve’ler kuruluyordu.
1.Dünya Savaşı yaklaşıyordu. Alman Rothschil’ler Almanlara, İngiliz Rothschild’ler İngilizlere ve Fransız Rothschild’ler Fransızlara kredi açtılar. Aynı zamanda kontrolleri altındaki Almanya daki Wolf, İngiltere’deki Reuters ve Fransa daki Havas haber ajanslarını yeniden gözden geçirdiler.
Samuel Umtermyer Başkan’a şantajla kazandığı ABD Üst Mahkemesi’ne tayin hakkını kullandı ve Siyonist Olaylar Yürütme Komitesi’nin 1914 yılından beri seçilmiş Lideri Yargıç Brandeis mahkeme başkanı olarak atandı.
Rotschild’ler Rusya’daki Çar’ı desteklemedikleri için ve Rusya Fransa, İtalya ve İngiltere ile aynı safta olduğundan, Almanlar 1. Dünya Savaşını kazanıyorlardı. Sonrasında çok önemli bir gelişme yaşandı. Savaşı kazanıyor olmasına rağmen ve ülkesi topraklarına tek bir yabancı asker ayağı değmemesine rağmen Almanlar tazminat isteği olmaksızın İngiltere ye ateşkes önerdiler..! Gerçekten şaşılacak bir durumdu…
Meselenin şekli sonradan ortaya çıkıyordu… İngilizler Almanya’nın önerisiyle mutlu olmuşken Rothschild’ler asıl niyetlerini hayata geçiriyorlardı. Rothschild’ler ajanı Louis Brandeis bir Siyonist delegasyonu ABD’den İngiltere’ye gönderiyordu. Delegasyon İngilizlere, Filistin’i Rothscild’lere vermeleri karşılığında ABD’yi İngiltere’nin safında savaşa sokmayı vaat ediyorlardı.
İngilizler ekonomik olarak Rothscild’lerin kontrolünde olduklarından Filistin teklifini çaresiz kabul etmek zorunda kalıyorlardı. Bu durumda Rothschild’ler yeniden harekete geçtiler ve o zamana kadar Alman yanlısı olan ABD’nin tüm büyük gazetelerinde birdenbire Almanya aleyhinde haberler çıkmaya başlıyordu ve en son Alman askerlerinin Kızıl Haç hemşirelerini öldürdüklerini, bebeklerin ellerini kestiklerini yazarak iyice ortalığı karıştırıyorlardı. Bu durumda Almanya ve müttefikleri 12 Aralık ta savaşı sona erdirmek için barış koşulları önerdiler.  
13 Ocak 1917 yılında Leon Troçki, ABD’ye geldi ve bir ABD pasaportu aldı. Gerilla savaşı ve terör konusunda yeterince eğitildikten sonra Troçki’nin asiler çetesi, Rothschild’lerin sağladığı 20 milyon dolar değerindeki altınla birlikte S.S.Kristianiafjord gemisiyle Bolşevik Devrimi ni yapmak üzere Rusya ya hareket ettiler.
Öte yandan Almanlar 1. Dünya Savaşı’nın sonunda galip devletlere ödeyeceği tazminatı belirlemek için Versaille Barış Konferansı nı toplarlar. Yahudi Bernard Baruch yönetimindeki 117 siyonistten oluşan bir delegasyon heyeti vardır. Kongrede Filistin in vaad edilmesi konusu ortaya getirilince Almanlar ABD nin Rothschild’lerin etkisi altında kendilerine karşı olduklarını anladılar. Sonuç olarakta Almanlar kendilerini Siyonistler tarafından ihanete uğramış hissettiler. En sonunda Filistin bir Yahudi vatanı olarak tasdik edilmişti. İngiltere nin kontrolüne verilmişti. Çünkü İngiltere ekonomik olarak Rothschild’lerin kontrolünde olduğu için hiçbir mahsuru yoktu.
Burda yeri gelmişken bir şeyi saptamakta fayda var. O teslim esnasında Filistin’de yaşayanların %1 inden daha azı yahudiydi..!
30 Mayıs 1919’da Paris Majestic Otel’de bir Raund Table (Yuvarlak Masa) toplantısı yapıldı.1.Dünya Savaşı henüz sonuçlanmıştı. Artık dünyaya yeni bir şekil vermenin zamanı gelmiş ve geçiyordu. Burdaki toplantının sonunda Uluslararası İlişkiler Enstitüsü kurulması kararına varıldı.
Jacob Schiff’in emirleriyle Eskenazi Yahudileri Bernard Baruch ve Albay Edward Mandell House tarafından Council on Foreign Relations- CFR (Dış İlişkiler Konseyi) kuruldu. Kuruluş için para ve yardımlar J.P. Morgan’dan, Bernard Baruch’dan ve John Rockefeller’den geldi.
CFR üyesi Paul Warburg’un oğlu James Warburg 17 Şubat 1950’de Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki konuşmasında şunları söylüyordu; “Siz hoşlansanız da hoşlanmasanız da dünya hükümetine sahip olacağız, ya fethederek ya da mutabakatla”
Devam etmek ümidiyle…
Selam ve Dua İle…
BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? -5

Washington’daki Dışişleri Bakanlığı göstermelik bir kurumdur. ABD’nin gerçek “Dışişleri Bakanlığı” CFR’dir. ABD’deki yönetici elitin propaganda koludur. Etkili politikacıların, akademisyenlerin ve medya mensuplarının çoğu üyeleridir. ABD’nin 6 başkanın dışişleri danışmanlığını ve CFR başkanlığı yapan John Mcloy bu konuyu şöyle ifade etmiştir;
“Yeni bir isme ihtiyacımız olduğunda CFR üyelerine bir göz atmamız ve New York’u aramamızda yeterliydi.”(Peeople’s Alınanac, sf 87)
CFR son 50 yılın Dışişleri Bakanlığı için eğitim ve çıkış yeri olmuştur. John Foster Dulles’le başlayan tüm Dışişleri Bakanları sadece biri hariç CFR üyesiydi.
Bu grup düzenli seminerlerden ve haftalık toplantılardan ayrı yemekler verip dünyanın ünlü isimlerini bir araya getirir. Bütün maddi giderleri J.P Morgan & Carnegie Vakfı, Rockefeller ailesi ve Wall Street bankerleri tarafından karşılanır.
Bill Clinton’un akıl hocası ve Georgetown Üniversitesi’nde Tarih Profesörü ve CFR üyesi olan Carroll Quigley “Trajedi ve Ümit” adlı kitabında şöyle diyordu; “CFR, İngiltere kökenli ve ulusal sınırların kaldırılması gerektiğine ve bir tek dünya egemenliğinin kurulmasına inanan bir cemiyetin Amerika koludur.”
37 daimi üyesinin 10 tanesi ABD’den diğerleri diğer ülkelerdendir. İlk Başkanlığını ABD'li senatör Rudy Boschwitz yapmıştır. (They Dure to Speak Out sf. 180)
Allen W.Dulles CFR ‘de 40 yıl direktörlük yapmıştır. CIA’nın kurulmasına öncülük etmiş ve CIA direktörü olmuştur. Hemen hemen tüm CIA başkanları önceden komite üyeliği yapmıştır. 1970'li yıllarda CIA Başkanlığı yapmış olan George Bush ve ayrıca William Colby, Richard Helmes, William Casey komite üyesi CIA Başkanları’ndan bir kaçıdır.
Yine ABD başkanlarından Nixon, Eissenhowe, Anderson, George Mc. Govern, Hubert Humprey ve George Bush ise bir dönem başkan ve başkan adayı olmuş bazı CFR üyeleridirler.
Burada neden CIA üzerinde bu kadar durduk diye bir soru akla gelebilir? Hemen söyleyelim; İsrail ve Mossad ile sıkı ilişkiler içerisinde bulunan CIA, dünyada kargaşa, kaos ve ihtilaller çıkararak, Yeni Dünya Düzeni’nin dönüşümünü ve bekçiliğini yapmaktadır.
CFR Kuruluşundan beri yüksek finans, büyük petrol şirketleri elitleriyle ABD hükümeti arasında bir aracı olarak hizmet etmiştir. Yürütme Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında el değiştirir, fakat kabine koltukları daima CFR üyeleri tarafından işgal edilirler.
John Kennedy başkanlığı döneminde en az iki kez halka başkanlık makamının CFR tarafından manipüle edildiği bilgisini vermeye çalıştı. Aynı zamanda da Federal Reserve Bank’tan Federal Reserve banknotlarını “ödünç almayı” durdurdu ve Birleşik Devletler banknotları çıkarmaya başladı. Bundan 3 hafta sonra kafasına yediği 5 kurşunla öldürüldü. Bu konuyu yani Kennedy suikastını ve BDPS/KRS ilişkisini inşallah başka bir yazımızda detaylı bir şekilde yazmayı düşünüyorum.
Buraya gelmişken bir şeye dikkat çekmek istiyorum ki o da şudur, CFR bu kadar etkili bir örgüt olmasına rağmen maalesef ABD halkının çok büyük bir kesiminin haberi bile yoktur.
Yazar Gary Allen’ın şu yorumu CFR’nin toplum karşısındaki durumunu anlatmaktadır; “CFR’nin neredeyse hepsi istisnasız olarak hükümette, iş ve ticaret hayatında, iletişim alanında, vakıf ve akademilerde kariyer yapmış olan yaklaşık 1500 resmi üyesi ve CFR personelinin Roosevelt’ten bu yana bütün hükümetlerin hemen her kilit noktasında görev almış olmasına rağmen, her bin Amerikalıdan birinin bu teşkilatın yapı ve amaçları hakkında bilgi sahibi olmak bir tarafa, bu teşkilatın ismini bile biliyor olması şüphelidir.”
Son olarak CFR'nin gerçek misyonuyla alakalı bir şeyler daha söyleyerek bu konuyu şimdilik kapatmak istiyorum. CFR’nin diğer bir misyonu ise dünyada gelişen ve gelişebilecek ulusal direniş hareketlerini, devrimci çıkışları dağıtmak, ezmek, mümkünse asimile etmek olarak tarif edilmektedir. Bu haliyle CFR, aynı zamanda bir ‘karşı-devrim enternasyonali’nin yürütme organı gibidir. Dünyada birçok ülkede; darbeler, suikastlar ve kont-gerilla yöntemleriyle yürütülen özel savaşların CFR’nin denetim ve inisiyatifinde geliştiği iddia edilmektedir. Ayrıca bu ülkelerde işbirlikçi kadrolar(!) oluşturularak kendilerine uygun bir yönetimin yerleşmesi sağlanmaktadır…
1957 yılında James Rothschild ölür, büyük bir parayı İsrail Devletine bir parlamento binası, inşasında kullanılmak üzere bıraktığı haber verilir.1962 de yayınlanan Frederick Morton, The Rothschilds” adlı kitabında şöyle yazıyordu; “Her ne kadar birçok sanayi, ticari, madencilik ve turizm şirketlerini kontrol etseler de, bunların teki bile Rothschild adını taşımamaktadır. Özel ortaklıklar olarak aile şirketlerinin tek bir kamuya açık bilançoyu ya da mali durumlarıyla ilgili başka herhangi bir başka raporu açıklamaya gereksinimleri yoktur ve açıklamamaktadırlar da.”
1991 Haziranında Almanya’nın Baden-Baden kentinde yapılan Bilderberg Konferansı’nda David Rockefeller şu açıklamayı yapıyordu; “Direktörleri bizim toplantılarımıza katılan ve gizlilik vaatlerini yaklaşık 40 yıldır tutan Washington Post’a, New York Times’a, Time Magazine’e minnettarız. Bu yıllar boyunca kamunun ışıkları altında olsaydık dünya için planımızı geliştirmek bizim için olanaksız olurdu…”
Devam etmek ümidiyle…
Selam ve Dua İle…


BDPS/KRS Dünyayı Nasıl Yönetiyor? - 6

1973 yılında “Kimse O'na Komplo Demeye Cesaret Edemiyor” adlı kitabında Gary Allen şöyle diyor; “Uluslararası bankerlerin rolünün siyasal tarih açısından karartmaya tabi tutulmasının bir büyük nedeni, Rothschild’lerin Yahudi olmalarıdır…
 
…Komplonun Yahudi üyeleri ADL adlı bir örgütü, Rothschild’lerin ve onların müttefiklerinin her anılmasının tüm Yahudilere bir saldırı olduğu konusunda ikna etmek için bir araç olarak kullandılar. Bu yolla uluslararası bankerler üzerine hemen tüm dürüst araştırmaları bastırdılar ve konuyu üniversitelerde tabu haline getirdiler. Bu konuyu araştıran herhangi bir birey ya da kitap derhal ülkenin her yerindeki yüzlerce ADL cemaatleri tarafından saldırıya uğrar.”
 
1979 yılında Arap-İsrail Barış Antlaşması, ABD’nin İsrail’e 3 milyar dolar yıllık yardım vaadiyle birlikte imzalandı. (Bu rakam, İsrail’in Federal Reserve’den aldığı miktarın yanında devede kulak bile değildi.)
 
İsrail ABD savaş gemisi USS Liberty’ye saldırır. Amaç gemiyi batırıp suçu Mısır'ın üzerine yıkmak ve ABD'nin İsrail’in yanında savaşa girmesini sağlamaktı.
 
1992 yılında Rothschild ajanı Soros, aldığı borcu devalüe edilen para biriminde geri ödemeyip aradaki farkı cebe atmayı planlar ve İngiliz Pound’u borçlanıp bunları Alman Mark’ı karşılığında satar, İngiliz pound’u çöker.
 
Bunun akabinde İngiltere Maliye Bakanı Norman Lamont bir günde yüzde 5 faiz artırımı ilan eder. İngiltere’de yıllar sürecek bir resesyona girer, birçok firma iflas eder, emlak sektörü çöker.
 
Aynı Soros Gürcistan, Ukrayna gibi ülkelerde kadife devrimleri başlatıyordu. Daha sonra başlayacak Arap Zembereği’nin Suriye, Mısır ve Libya ayaklarını kolaylaştırmak için…
 
2001 yılında 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’ne saldırı, Rothschild’lerin komutunda, İngiltere ve ABD’nin suç ortaklığıyla İsrail tarafından yapılır. Amaç tıpkı Nazilerin 1933’te Reichstag binasını ateşe vermelerinde olduğu gibi, dünya genelinde halkın özgürlüğünün güvenlik uğruna elinden alınması için bir bahane oluşturmak ve genel olarak İslam’a karşı bir saldırı başlatmaktır.
 
Bu saldırının hemen ardından dünya da merkez bankaları Rothschild’lerin kontrolünde olmayan Afganistan’da ilk olarak olayların başlaması önemli bir ayrıntıdır.
 
2005 yılında Dünya da, Merkez Bankaları Rothschild’ler tarafından kontrol edilmeyen sadece 5 ulus kalmıştı, İran, Kuzey Kore, Sudan, Küba ve Libya… Şimdilerde tabi Libya artık Rothschild’ler kontrolüne geçti. Diğerlerinin geçmesi içinde mücadele en acımasız biçimde devam ediyor.
 
Bu satırları okuyan biri elinde Türk Parası (TL) varsa hemen çıkarıp baksın. Türkiye Cumhuriyet-(İ) Merkez Bankası ifadesini görecektir. (İ)’nin neden yazılmadığını belki daha farklı bir açıyla düşünecek, dünyada ve coğrafyamızda gelişen olayları daha iyi anlayacaktır…
 
Sadece bunu anlamakta kalmayacak, 28 Şubat'ın neden yapıldığını, AKP'nin neden ısrarla iktidarda olduğunu, Başbakan'ın neden 1 ileri, 3 geri adım attığını ve eski günlerinin özlemiyle“Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey seni hatırlatıyor” dizelerini neden iç çekerek okuduğunu…
 
Şimdilerde ABD Merkez Bankası Federal Reserve’nin yüzde 70’ine sahip olan on hissedar şunlardan oluşuyor..1)Londra-Rothschild Ailesi 2)Berlin-Rothschild Ailesi 3)Paris-Lazard Kardeşler 4)İtalya-İsrael Seiff 5)Almanya-Kuhn-Loeb Company 6)Amsterdam-Warburg’lar 7)Hamburg-Warburg’lar 8)New York –Lehman Kardeşler 9)New York-Goldman & Sachs 10)New York Rockefeller Ailesi.
 
Bu yazı dizimizi BDPS/KRS'nin gücünü içselleştirmiş Isador Loeb, Le Probleme Juif adlı kitabındaki sözleriyle bitirmek istiyorum. Diyor ki; “Uluslar, saygılarını Tanrı’nın halkına sunmak için toplanacaklardır; ulusların tüm serveti Yahudi halkının eline geçecektir, onlar Yahudi halkının arkasında, zincirler içinde esirler olarak yürüyeceklerdir ve ona secde edeceklerdir.”
 
Biz de kendisine buradan haykırıyor ve diyoruz ki; Hiçbir zulüm ebedi olmamıştır. BDPS/KRS zulmü de diğer zalim ideolojiler gibi bir gün bitecektir. Önce “Sekiz Deniz Yaylası” ve sonra“Yeni Bir Dünya” doktrinleri bu zulmü yerle bir edecektir. Çünkü Kuvvet Kudret Sahibi Yalnız Allah’tır ve Ancak O’nun dediği olur…
 
Not: Bir süreliğine Yurt Dışında Olacağımdan yazılarıma kısa süreliğine ara vereceğim.
 
Selam ve Dua İle…

Hiç yorum yok: