7 Kasım 2012 Çarşamba

Endülüs milliyetçiliği evrensel model mi? -Endülüs; gelenek icadı -Bir medeniyetin istismarı - İki denizin birleş/me/diği yer Akif Emre


Endülüs milliyetçiliği evrensel model mi?

Bir ay aradan sonra tekrar Endülüs'teyim. Sevilla'nın Kurtuba'nın sokakları, tarih taşan yapıları arasında geçmişe yolculuktan çok sanki geleceğin ayak izlerini bulduğumu hissediyorum.
Tam bunları düşünürken, elime uzatılan İspanyolca kitabın başlığı sanki içinde bulunduğum durumla örtüşür gibiydi: Moriskoların İzi. Üniversite öğretim üyesi olan Antonio Manuel heyecanlı bir muhalif. İspanyol resmi tarih söylemini sorgulayan entelektüellerin başında geliyor. Endülüs milliyetçiliğine sempatiyle bakan bir aktivist, aynı zamanda. Bask ayrılıkçı terörüyle İspanya'nın nasıl baş ettiğine bakarak model çıkarmaya çalışan zavallı bürokratik aydınlar ne Türkiye'nin dinamiklerinden ne de bu yaklaşımın zaafından haberdar... Milliyetçiliği icat ederek evrensel dışlayıcı bir ideolojiye dönüştüren Batıyı izleyenler çözümü yine orada arıyor. Üstelik de ne kendini ne de Batıyı anlamış olarak... Akim kalmaya mahkum bir heves...
Endülüs milliyetçiliği Türk aydınları tarafından hemen hiç bilinmez. Ne ayrılıkçı milliyetçi teröre karşı İspanyol modelinden ilham almaya kalkışan ve kendi gerçeğine körleşen bürokratik aydınlar ne de Endülüs nostaljisini bugüne taşıma cesaretini gösteremeyen Endülüs sevdalıları...
Milliyetçiliğin her türlüsünün parçalayıcı, dışlayıcı karakterine rağmen Endülüs milliyetçileri kendi milliyetçiliklerinin bütünleştirici evrensel bir model olduğunu savunuyor. Bu durum, hele İspanya gibi birden fazla ayrılıkçı milliyetçi akımın olduğu bir ülkede son derece ilginç geldi bana.
Endülüs milliyetçiliği ile Moriskoların sürgünü arasında tarihsel olduğu kadar sosyal psikoloji açısından da doğrudan bağlantı kuruyor, bu akımın savunucuları. Zorla Hıristiyanlaştırılmaya çalışılan, engizisyonlarda işkence gören Müslümanların 1609 yılında topluca sürülmeleri İspanyol toplumunda bir travma etkisi yapmış. Bu travma İspanyol resmi tarih söyleminde olayın yok sayılması şeklinde tezahür ediyor.
İspanyol resmi tarihine göre sekiz yüz yıl burada bir medeniyeti yaşatan Araplar geldikleri gibi geri gittiler. Buna göre Moriskolar da Arapların son kalıntılarıydı, üstelik Osmanlılarla gizli işbirliği yaptıkları da söyleniyordu. Yüz binlerce insanın sürülmesinde vicdani bir sorun olamazdı.
Endülüs milliyetçileri ve pek çok muhalif aydın açısından durum tam tersi. Bir kere Endülüs Müslümanları sadece Araplardan ibret değildi, hatta Arap asıllı Müslümanlar azınlıktı. Dolayısıyla en son 1609'da topluca sürülenler sadece Araplar değildi. "Arapları geldikleri yere gönderdik" denilerek (kaldı ki 800 yıllık bir yurt edinmişlikten bahsediyoruz) işin içinden çıkılamaz. Arapların dışında sürülen Müslüman Endülüslülerin büyük çoğunluğu Müslüman olmuş İberyalılardı da.
Savunucularının önemli kısmı Hıristiyanlardan oluşan Endülüs milliyetçiliği akımı, buradan hareketle Moriskolara sahip çıkmak, tarihle yüzleşmek için adım atılması gerektiğini savunuyor. Bunun aynı zamanda Müslüman olduğu için ötekileştirilen, sürgüne gönderilen kendi insanlarıyla barışmak anlamına geldiğini savunuyorlar.
Antonio Manuel bu noktada ilginç bir tez ortaya atıyor ve Endülüs milliyetçiliğinin bütünleştirici evrensel bir milliyetçilik olduğunu savunarak parçalayıcı, atomize edici milliyetçilik tanımına farklı bir açılım getiriyor.
Aslında Endülüs milliyetçiliğinin kökleri Blas Infante'ya kadar götürülebilir. 20. yüzyılın ilk yarısında muhalif sosyalist karakterli bir hareket olarak ortaya çıkan Blas Infante'nin milliyetçiliği Endülüs bölgesine anayasal otonomi verilemesi yönündeydi. Daha sonra Müslüman olarak Ahmet ismini alan Infonte 1936 yılında Franko rejimi tarafından kurşuna dizilecektir.
Kendi insanının inancını yok sayarak tektipleştiren, onları sürgüne gönderen, katleden bir anlayışa karşı bütünleştirici bir milliyetçilik söylemi Bask deneyiminden daha fazla incelenmeğe değer. Mikro milliyetçiliğin doğasındaki ötekileştirmeye, mozaikleştirmeye karşın bütünleştirici evrensel bir milliyetçilik tarzı... Bakalım, Batı kendi milliyetçilik gerçeğiyle hesaplaşma cesaretini gösterecek mi?

Hiç yorum yok: